Hafıza

Kısaca: Öğrenilen, işitilen, görülen, hissedilen, kısaca dış çevreden alınan bilgilerin hatırda tutulması ve gerektiğinde kullanılması. Hafıza zihnin en önemli işlerinden biridir. Bütün bilgilerin beynin hücrelerinde kalıcı değişiklikler yaparak depolandığı kabul edilir. ...devamı ☟

Hafıza Alm. Gedächtnis, Erinnerung (svermögen (n) (f), Fr. Mémoire (f), İng. Memory. Öğrenilen, işitilen, görülen, hissedilen, kısaca dış çevreden alınan bilgilerin hatırda tutulması ve gerektiğinde kullanılması. Hafıza zihnin en önemli işlerinden biridir. Bütün bilgilerin beynin hücrelerinde kalıcı değişiklikler yaparak depolandığı kabul edilir. Bilgiler, hücreden hücreye aracı maddelerle geçerler ve depolayıcı hücrelerde şekillenerek muhafaza edilirler.

Hafıza, geçmiş yaşantıların bütünüyle veya parça parça, bilinçli olarak canlandırılması için kullanılan genel bir terimdir. Başka bir anlamda ise, canlandırılan spesifik yaşantı bölümleri için kullanılır. Hafıza proçesinin üç safhası vardır. Birincisi söz konusu materyele aktif bir dikkat (bkz.) gerektiren kayıt (bkz.) safhasıdır ve bilinçli ezberleme çabalarıyla geliştirilir. Geçmiş yaşantıların ilerde canlandırılabilmesi olanağı, kayıt işleminin bir hafıza trasesi veya engram (bkz.) oluşturarak organizmayı değiştirdiğine işaret eder; engram, retansiyon safhası süresince korunur. Son araştırmalar, engramların nörobio-kimyasal nitelikte olabileceğine işaret etmektedir. Hafızanın son safhası hatırlama (bkz, ), tanıma, meydana getirme veya yeniden öğrenme testleriyle incelenir. Hastaların akıl muayenelerinde hafıza kapsamı ve bir kere gösterildikten sonra hatırlayabildikleri rakamların sayısı ile ilgili testler sık sık kullanılır. Hatırlama kesin bir proçes değildir. Hatırlanan olaylar, kişinin tutum ve ilgilerine göre değişime uğrar. Bir Freud kavramı olan represyon (bkz.) mekanizması bu değişimde önemli bir rol oynar.

Amerikan psikologu Lashley, serebral korteksin değişik bölümlerinin, hafıza gibi fonksiyonlar bakımından eşit potansiyele sahip olduğunu (yani bir bölümün, başka bir bölümün. fonksiyonunu gösterebildiğini) düşünüyordu ama son zamanlarda yapılan araştırmalar hipokampusta bilateral ablasyon veya hasarın, hafıza fonksiyonları üzerinde önemli ölçüde negatif etki gösterdiğini ortaya çıkarmıştır.

Psikiyatrik bozukluklarda hiperamneziler (bkz.) ender görülmekle birlikte, disamnezilere (bkz.) özellikle senil vakalar ve Korsakoff psikozu (bkz.) gibi organik hastalıklarda, sık rastlanmaktadır. Bu vakalarda kayıt safhasının, . retansiyon ve hatırlamadan daha çok etkilendiği muhtemeldir. Bazı ilaçlar da hafıza üzerinde spesifik bozucu etkiler gösterirler. Bazıları (örneğin, diazepam) hafif ve geçici etki gösterdiğinden, hafif ameliyatlarda. Stres'in azaltılmasında yararlı olabilir.

Geçmişimizi kaydedip daha sonra ona başvurduğumuz bu sebeple de şimdiki anımızı etkileyen sistem hafızadır. Hafıza kapasitesi olmaksızın bir insanı (veya öğrenebilen bir hayvanı) düşünebilmek zordur. Hafıza olmasaydı edindiğimiz tecrübelerden geriye hiçbir şey kalmazdı, aslında öğrenme denilen şey de gerçekleşmezdi çünkü kısa bir süre önce öğrendiğimizi, hafızaya dayanarak hatırlar ve uygulamaya koyarız. Bunun aksi bir durumda çok dar bir çerçeve olan “bu anı” yaşamak zorunda kalırdık ve sonuçta da bu an, geçmişimizi hatırlayamadığımızdan, kendimiz ile ilgili bir an olarak bize bir mana ifade etmezdi. Her insan her sabah kalkar ve kim olduğunu ve ne olduğunu bilir. Bu süre giden şahsi kimlik hissi, bizim dünümüzü bugüne bağlayan hatıraların sürekliliği üzerine kuruludur.

Yapı

İnsan hafızasının analizinde, hafıza sisteminin yapısı ve bu yapıyı işleten süreçler birlikte ele alınmalıdır. Yapı, hafıza sisteminin düzenleme şeklidir; süreçler ise hafıza sistemi içersinde ortaya çıkan faaliyetlere dayanır. Hafıza sisteminin ele alınacağı bu bölümde yapı ve süreçler birlikte incelenecektir.

Bu sistemde kodlama, depolama ve geri getirme arasında önemli farklar vardır. Kodlama; hatırlanacak olan malumatın takdimi esnasında ortaya çıkan olaylara dayanır. Biraz önce tanıştığınız bir kimsenin isminin yerini tutan bir fiziksel fenomenin, yani ses dalgasının, hafızanın kabul edeceği türden kodlara çevrilip, bu kodun hafızaya kayıt edilmesi olayıdır. Kodlama süreçleri, hafıza sistemine neyin depolanacağını tayin eder. Ayrıca zihinde tutma esnasında varolan şartlarla birlikte hangi malumatın sonuç olarak geri getirilebileceğini tayin eder. Hatırlanabildiler daha önce depolanmış olanlardır ve nasıl hatırlanabileceği onun nasıl depolandığına bağlıdır (Tulving ve Thomson, 1973). Çeşitli hafıza teorisyenleri (Atkinson ve Shriffrin, 1971), Waugh ve Norman, 1965) hafıza sistemimizin temel mimarisini depolara ayırarak tasvire çalınmışlardır. Çok depolu hafıza yaklaşımları adı altında toplayabileceğimiz bu teorilerin genel özellikleri ortaktır. Çok depolu hafıza teorisyenlerine göre 3 tip hafıza deposu vardır.

1) Duyusal hafıza deposu, malumatın geliş yoluna (göz, kulak) has bir depodur ve malumatı çok kısa bir süre için tutar. 2) Kısa süreli hafıza deposu, nispeten sınırlı kapasiteye sahiptir. 3) Uzun süreli hafıza deposunun, temelde sınırsız bir kapasitesi vardır ve malumatı çok uzun zaman dilimleri içersinde tutar.

Bu modele göre çevreden gelen malumat duyusal depolar tarafından alınır. Bu depolar, görme, işitme gibi kendine has ayrı depolardır, malumatı çok kısa süre için tutarlar. Bu depoya giren malumatın bir kısmına dikkat sarfedilir ve daha sonra kısa süreli hafıza deposu tarafından proseslenir. Kısa süreli hafızada proseslenmiş olan malumatın bir kısmı uzun süreli depoya aktarılır. Atkinson ve Shriffrin (1971)'e göre malumatın uzun süreli depolanışı, tekrar safhasına bağlıdır.

Bu noktada, dikkat ve hafıza sahalarının kesiştiğini belirtmek yerinde olur. Mesela Broadbent'in dikkat modeli, hafızanın çok depolu modelinin esas habercisidir. Duyusal hafıza deposu ile Broadbent' in teorik dikkat modeli arasında kesin bir benzerlik vardır.

Hafıza depolarının kendisi temel yapıyı şekillendirir, dikkat ve tekrar süreçleri ise hafıza depoları arasındaki malumat akışını kontrol eder. Bununla birlikte bu çok depolu hafıza modeli yapı içersinde işleyen süreçlerden ziyade yapının kendisi üzerinde yoğunlaşmıştır.

Öğrenme ve hafıza

Herkes öğrendiği çeşitli bilgilerin muhtelif zamanlarda unutulduğunun farkındadır. Bazı bilgiler birkaç saniye içinde unutulduğu halde, hayatımızda mühim yeri olan bilgi ve tecrübeleri hayat boyu hatırlayabiliriz. Bu durum hafızanın çeşitli derecelerde işlediğini veya çeşitli basamakları olduğunu gösterir.

Genel olarak üç çeşit hafızadan söz edilir: Hissi hafıza, kısa süreli hafıza ve uzun süreli hafıza.

Hissi hafızadan anlaşılan hissi bir algılamadan sonra his sinyallerinin çok kısa bir süre için beynin hisle ilgili olan alanlarında saklanabilmesidir. Genellikle bu sinyaller analiz için yüzlerce milisaniye el altında tutulurlar fakat yerlerini kısa bir sürede yeni hissi sinyaller alır. Beş duyumuz açıkken her an gayret sarf etmeden elde ettiğimiz hisler bu gruba girer.

Kısa süreli hafızada bilgiler; birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar beyinde tutulurlar. Mesela kişinin telefon rehberinde bir numaraya baktıktan sonra birkaç dakika için bu numarayı aklında tutması bu tip hafızaya bir örnektir. Bu hafızanın sınırı yedi parçalı gibidir. Bunun için bir kişi ikinci bir telefon numarasına bakarsa birincisini büyük bir ihtimalle unutacaktır.

Uzun süreli hafızada bilgiler, günler, aylar hatta ömür boyu saklanabilir. Bunun da iki alt grubu vardır. Birincisinde orta derecede öneme sahip olan bilgiler saklanır. Bunların unutulması kolay, hatırlanması bazan zordur. İkincisinde ise bilgiler o derece kuvvetli iz bırakmıştır ki genellikle şahsın hayatı boyunca saklanırlar. Bunlara örnek olarak kişinin kendi ismini unutmaması, akrabalarını, yakınlarını tanıması verilebilir.

Bugün için hafıza işleminde dört safha olduğu kabul edilir: Algılama, kaydetme, depolama ve hatırlama.

Algılama ve kaydetme bir sesin teyp bandına alınması gibidir. Depolama ise kaydedilen bilgilerin tekrar kullanılmak üzere uygun yerde ve şekilde saklanmasıdır. Kaydetme için dikkatin o noktaya yoğunlaştırılması gerekir. Bunun yapılamadığı şuur bulanıklığı, alkol alımı, uyuşturucu ilaç kullanma, aşırı yorgunluk gibi durumlarda hafızaya alma işlemi gerektiği gibi çalışmaz.

Bir bilginin günlerce sonra hatırlanacak şekilde beyinde saklanması için sinir devrelerinde pekiştirilir. Bunun için gerekli zaman, en küçük miktarda pekiştirilmek için 5-10 dakika, tam pekiştirme için birkaç saat veya daha fazladır. İyi bir öğrenmeden sonra, beş dakika içinde beyinden elektrik akımı geçirilirse, uyandıktan sonra şahıs o bilgiyi hiç hatırlayamaz. Elektrik akımı 15 dakika sonra verilirse bilgilerin bir kısmını, bir saat sonra verilirse tamamına yakınını hatırlayabilir.

Bir bilginin sürekli olarak tekrarı, kısa süreli hafızayı, uzun süreli hafızaya dönüştürür. Bu kabiliyet, şahsa ve bünye özelliklerine bağlıdır. His hafızaları içinde en kuvvetli olanı göz hafızasıdır. Çocukların çoğunda göz hafızası çok kuvvetliyken erişkinlerin pek azında bu özellik görülür.

Yapılan son çalışmalarda, öğrenilmiş basit bir bilginin hatırlanması için, beynin yaklaşık onda biri yani en azından 5-100 milyon arasında nöron faaliyette bulunmaktadır. Hafıza beyne yayılmış bir şekilde bulunmakta ve bazı nöronlar, birden fazla bilginin depolanmasında görev almaktadır. Devamlı uyarılar, hücrelerin tamamen değişmesini, dolayısıyla yeni nöron bağlantılarının meydana gelmesini sağlamakta ve hafıza bu şekilde oluşmaktadır. Hafıza oluşurken, geniş nöron grupları arasında son derece ahenkli bir yardımlaşmaya ve iş birliğine rastlanmaktadır.

Hafıza bozuklukları: İhtiyarlamış ve bozulmuş dimağlar, yetersiz idrak ve kusurlu dikkatler neticesinde şahıs yeni hatıralar tesbit edemez. Bu, genellikle başın bir yere çarpması ve zihni karışıklıklarda (bunamada) görülür. Şahsın konuşma ve muhakemesi normaldir. Fakat birkaç dakika geçtikten sonra hiçbir şey hatırlamaz. Bu durum yeni kayıt yapamayan bir teybe benzetilebilir. Bazan da eski hatıraları hatırlayamayıp yeni hadiseleri hafızaya alabilir. Bu da kayıt yapan fakat eski kayıtları çalamayan bir teyp gibidir. Bazan da kişi ne eski bilgilerini hatırlayabilir ne de yeni bilgileri hafızasına alabilir.

Hafıza yıkılması, en yeni öğrenilenden başlar. Bunaklarda akşam yediği yemek unutulur, ama senelerce önceki olaylar hatırlanabilir, bu durum hayret uyandırır. Hafızanın bu şekilde yeni hatıralardan başlıyarak yok olmasına, buna ilk defa işaret eden araştırıcının ismiyle “Ribot Kanunu” denir.

Aşırı hafıza denilen durum, şahsın evvelce hafızaya kaydetmek için gayret sarf etmediği, unutulmuş zannedilen hadise ve algıların hatırlanmasıdır. Bu duruma Özellikle “Mani” ruh hastalığında, sarhoşluklarda, histeride ve bazı bunamalarda rastlanır. Normalde dikkat edilmeyen en ince ayrıntılarıyla birlikte eski hadiseleri anlatabilir. Can çekişme sırasında da böyle bir hatırlama artması olur. Hatıraların zorlukla hatırlanması melankoliklerde, bunaklarda görülür.

Yanlış hatırlamalar hiç görmediği birini, daha önce gördüğünü zannetme veya çok iyi tanıdığı birini yabancı olarak addetme şeklinde olabilir. Bu hal, normal kimselerde de olabilir. Bazan şahıs hatırlama noksanlığını hissedip beklediği arayı çeşitli hikayelerle doldurmak eğilimine girer (masal uydurma).

Hafızaya giren bilgilerin tam öğrenilmesi ve unutulmaması için şu dört şart gereklidir:
  • 1. Gözle alma,
  • 2. Dudakla tekrarlama,
  • 3. İşitme,
  • 4. Yazma.


Dil öğrenmenin ve unutmamanın da temeli bu dört şarttır.

Kereviz ve kuru üzüm yemenin hafızayı kuvvetlendirdiği bilinmektedir.

hafıza

Bellek:
"Hafızamı kilitlemiştim, maziyi hiç çıkaramıyordum, küflensin kalsın orada diyordum."- A. Gündüz.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
hafızayı yoklamak

hafıza

Türkçe hafıza kelimesinin İngilizce karşılığı.
adj. mnemonic n. memory, recollection, store, mind, retention

hafıza

bellek.

hafıza

Türkçe hafıza kelimesinin Fransızca karşılığı.
mémoire [la]

hafıza

Türkçe hafıza kelimesinin Almanca karşılığı.
n. Gedächtnis, Mneme

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Bellek
2 yıl önce

Bellek ya da hafıza, yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücüdür. Psikolojide hafıza, bir organizmanın...

Bellek, Bellek (bilgisayar), Hafıza, Anlam ayrım
Dünya Hafıza Şampiyonası
6 yıl önce

...Dünya Hafıza Şampiyonası, hafıza sporları kapsamında organize edilen ve yarışmacıların verilen zamanda mümkün olan en fazla bilgiyi ezberlemeleri istenen...

Ram
2 yıl önce

(Playstation, Xbox gibi) geniş hafızalar dinamik RAM'lerden oluşur. Bilgisayarın diğer kısımları zula hafıza (ön hafıza) ve diğer disklerdeki veri tamponları...

RAM, DRAM, RAM (Anlam ayrım), Yonga, Disk, Veri deposu
UZUN SÜRELİ BELLEK
6 yıl önce

Uzun süreli bellek ya da Uzun dönemli hafıza ((İngilizce)Long-term memory (LTM)), iki depolama hafıza modeli teorisinin bir parçası olarak, öğeler arasındaki...

Uzun süreli bellek, ,
Amnezi
2 yıl önce

Amnezi veya Hafıza kaybı, belleğin (hafızanın) rahatsız olması, bozukluğa uğraması durumudur. Amnezinin nedenleri organik veya fonksiyonel olabilir. Travma...

Amnezi, 24 (dizi), Bellek, Eternal Sunshine of the Spotless Mind, Etyoloji, Hipnoz, Memento, Clean Slate, 50 First Dates, Anterograd amnezi, Psikojenik amnezi
Wang Feng (hafıza şampiyonu)
6 yıl önce

Wang Feng (d. 1990), Çinli hafıza şampiyonu. 2010'da Çin'in Guangzhou şehrinde yapılan 19. Dünya Hafıza Şampiyonasında 9486 puanla rekor kırarak şampiyon...

Kısa süreli bellek
2 yıl önce

çalışmalar artmıştır. Kısa süreli hafızanın sınırlı süresi (hafıza tekrarı olmadan yaklaşık 18 saniye ) hafızanın içeriğinin zaman içinde kendiliğinden...

Kısa süreli bellek, ,
USB Bellek Aygıtı
2 yıl önce

USB flaş sürücüsü, USB hafıza ünitesi, flash disk, USB çubuk ya da USB bellek USB 1.1 , 2.0 iken şimdi artık 3.0 üretilmeye başlanmıştır, arayüzü ile entegre...

Bilgisayar