Protein

Kısaca: Albüminli madde; organizmanın en önemli yapı taşı. Amino asitlerin birleşmesinden meydana gelmiş karmaşık yapılı organik moleküllerdir. Kelime olarak “en önemli” mânâsına gelen protein, gerçekten de canlının en önemli maddesini teşkil eder. Bütün canlıların hücreleri protein ihtivâ eder. Proteinler hücre stoplazmasında çözünmüş hâlde bulunur. Kas, karaciğer gibi organ ve dokuların % 80-90’ı proteindir. Kemik sistemi ve yağ dokusunda ise protein daha azdır. ...devamı ☟

Protein
Protein

Protein, doğada bulunan 300'den fazla amino asitten 20 tanesinin birbirine peptit bağlarıyla bağlanarak oluşturduğu dev yapılı moleküller.

Bu moleküllerin ağırlığı Dalton cinsinden ölçülmektedir (1 Dalton=1 Hidrojen atomu ağırlığı) Bir protein molekülü birkaç bin ile birkaç milyon Dalton ağırlığında olabilmektedir. Proteinler, yapı ve fonksiyon maddeleri olarak, biyokimyasal açıdan çok önemli bir yere sahiptirler. Canlı organizmanın doku hücrelerinde proteinlerin yer almadığı biyokimyasal bir olaya rastlamak hemen hemen imkansızdır. Aslında bu moleküller canlı bünyesinde en fazla işleve sahip moleküllerdir. Enzimlerin ve polipeptit hormonların yapısında bulunmak suretiyle vücuttaki metabolizmanın düzenlenmesini sağlaması, kastaki kontraktil proteinler sayesinde hareketin sağlanması kemikteki kollojen isimli proteinlerin bir betondaki çelik demirler gibi davranarak bu yapıyı güçlendirmesi, dolaşımda hemoglobin ve plazma albümini gibi proteinlerin hayat için gerekli molekülleri taşıması, immunoglobulinlerin enfeksiyöz bakteri ve virüsleri yok etmesi gibi daha sayılamayacak kadar çok yararlarının olması proteinler hakkında yukarıdaki söylenenleri haklı çıkarmaktadır.

Proteinler hücrelerin ribozom adlı organellerinde sentezlenirler.

Basit proteinler

Hidrolizleri sonunda yalnız amino asitleri meydana getiren proteinlerdir. En önemliler albuminler ve globulinlerdir.

Bileşik proteinler

Bir basit proteinin prostetik grubu adı verilen diğer bir madde ile birleşmesinden meydana gelmişlerdir. Bu proteinlerin hidrolizi sonunda amino asitler ve başka organik bileşikler oluşur.

Üç karbonlu doymuş alifatik alkol. Normal propanolün (n-propanol) formülü CH3CH2OH olup buna 1-propanol de denir. Kimyası ve özellikleri ile etil alkole çok benzer. Renksiz, akışkan, zehirli ve keskin, hoş olmayan bir kokuya sahiptir. Molekül ağırlığı 60,09, erime noktası -127°C, kaynama noktası 97,2°C ve yoğunluğu 20°C’de 0,804 g/cm3tür. Su ve organik çözücülerde çözünür. n-Propanol, karbon monoksit ve hidrojenden metanol elde ederken, propan ve bütanın oksidasyonu esnasında ve Fischer-Tropsch reaksiyonunda yan ürün olarak elde edilir. Etilen, karbon monoksit ve hidrojenden okso sentezi ile imalatı cezbedici bir yoldur. n-propanol en çok çözücü ve kimyasal ara madde olarak kullanılır.

Dimetilkarbinol ve 2-propanol olarak da bilinen izopropil alkol (CH3CHOHCH3) en basit sekonder alkol olup, endüstride önemli olan bir organik maddedir. Dünyada oldukça çok üretilir. Renksiz, akışkan, zehirli, kötü kokulu ve lezzetli bir sıvıdır. Molekül ağırlığı 60,09, erime noktası -89,5°C, kaynama noktası 84,2°C ve yoğunluğu 0,7869 g/cm3tür (20°C’de). Propilenin, su ve sülfat asidiyle hidrojenlendirilmesinden elde edilir. Başlıca, asetonun elde edilmesinde kullanılır. Bundan başka çözücü ve antifiriz (sıvıların donma noktasını düşürücü) olarak istifade edilir.

Albüminli madde; organizmanın en önemli yapı taşı. Amino asitlerin birleşmesinden meydana gelmiş karmaşık yapılı organik moleküllerdir. Kelime olarak "en önemli" manasına gelen protein, gerçekten de canlının en önemli maddesini teşkil eder. Bütün canlıların hücreleri protein ihtiva eder. Proteinler hücre stoplazmasında çözünmüş halde bulunur. Kas, karaciğer gibi organ ve dokuların % 80-90’ı proteindir. Kemik sistemi ve yağ dokusunda ise protein daha azdır.

Proteinler insan vücudunda; büyüme, gelişme, açılan yaraların tamir edilmesi, çeşitli maddelerin sindirim ve sentezi, enfeksiyonlara karşı koyma, sıvı dengesinin sağlanması, zeka gelişmesi, azot dengesinin sağlanması gibi temel hayati unsurlarda mutlaka gereklidir. Ayrıca protein, kan serumundaki katı maddelerin en önemli kısmını oluşturur. Bunlardan fibrinojen, kanın pıhtılaşmasında; albümin ve diğerleri hücre içi ve dışı sıvı-tuz dengesinde görevliyken çok çeşitli bir takım proteinler de kan içinde bazı maddelerin bir yerden başka bir yere taşınmasını sağlar. Vücudun adalelerinin kasılmasını ve böylece hareketini sağlayan proteinler, organizmanın diğer canlılardan farklılığını da belirlerler. Her organizma ve organın kendine has proteini vardır.

Protein Çeşitleri

Doğada çok çeşitli protein bulunur, canlıların türüne , aynı türün bireylerine, canlının doku ve organlarına göre, bulundurduğu proteinin çeşidi farklılık gösterir. Bir hücrenin yapısında 2000 kadar değişik protein bulunduğu sanılmaktadır. Proteinler , yapılarımdaki maddelere göre Basit Proteinler ve Bileşik Proteinler olmak üzere iki grupta toplanabilir.

Daha detaylı bilgi için, Protein çeşitleri konu başlığına tıklayınız.

Proteinlerin yapısı

Proteinin kimyasal yapısı incelendiğinde % 50 kadarının karbondan; diğer kısmının ise oksijen, azot, hidrojen ve kükürtten meydana geldiği görülür. Proteinler büyük moleküllü bileşiklerdir. Bu büyük molekülü, amino asit denen temel organik bileşikler oluşturur.

Amino asitlerin sayısı pek çoktur, ama 21 çeşidi insan proteininin yapısını meydana getirir. Amino asitlerde tipik olarak bir Karboksil grubu(COOH) bir de Amino grubu (NH2) vardır.

Bir amino asit yapısı, genel olarak RCH (NH2) COOH formülü ile tanımlanır. R harfi değişken grubu simgeler.

Amino asitler birbirlerine NH2 ve COOH grupları arasında kurulan ve adına Peptid bağı denen özel bir bağ ile bağlanırlar. Değişik sayıda ve sırada bir araya gelen amino asitler çok çeşitli proteinler oluşturur.

Amino asitler, insan vücudunda sentez edilip edilmemesine göre ikiye ayrılır.

1. Esansiyel (Eksojen) amino asitler: Vücutta yapılamadıklarından dışarıdan hazır alınması gerekir. Bu amino asitler; Triptofan, Treonin, Fenil Alanin, Metionin, Lizin, Lösin, İzolösin ve Valindir. Çocuklarda, Histidin de sentez edilmediğinden bu listeye dahil olur.

2. Esansiyel olmayan amino asitler: Vücutta temel organik maddelerden yapılabilen amino asitlerdir.

İnsanoğlu protein ihtiyacını hayvani ve nebati (bitkisel) gıdalardan temin eder. Farklı besin kaynaklarının hem asit miktarı hem de bu proteinin içindeki esansiyel amino asit miktarı farklıdır. Hayvani gıdalar daha fazla proteinliyken meyve ve sebzeler protein bakımından fakirdirler. Baklagillerin protein bakımından zenginliğiyse dikkat çekicidir.

Yetişkin bir insanın, günde kilosu başına 1 gram proteine ihtiyacı vardır. Fakat büyüme ve gelişmesi çok hızlı olduğundan, ilk aylarını yaşayan bir çocukta bu miktar 3 grama kadar çıkar.

Ateşli hastalık, kansızlık, ameliyat, yaralanma, ishal, tiroid bezinin fazla çalışması, barsak parazitleri, gebelik, emziklilik gibi durumlarda da protein ihtiyacı normalin üzerine çıkar.

Vücudun proteinden faydalanma derecesi proteinin yapısı ile ilgilidir. Vücutta rahatça sindirilen, lüzumlu diğer proteinlere çevrilebilen proteinler Kaliteli Protein’dir. Kayıp vermeden kullanılabilen ve dışardan alınması şart olan bütün amino asitleri ihtiva eden proteine Örnek Protein denir. Anne sütü, bebekler için örnek proteini ihtiva eder. Diğer bir örnek protein yumurta sarısıdır. Diğer yiyeceklerde vücutta yapılamayan bütün amino asitler bulunmadığından çeşitli yiyecekler yemekte fayda vardır.

Proteinlerden faydalanmak için yiyeceklerin seçimi ve hazırlanması çok önemlidir. Mesela 70 kilo gelen bir kimse, bir günlük protein ihtiyacını 350 gr etten veya 900 gram ekmekten sağlayabilir. Fakat önemli olan vücut için gerekli proteini almanın yanısıra dışardan alınması şart olan amino asitleri de yeteri kadar almaktır. Bu sebeple hayvani ve nebati (bitkisel) kaynaklar arasında bir denge kurulmalıdır. Alınan proteinin % 20’si hayvani proteinlerden, kalanı da nebati kaynaklardan sağlanırsa bu denge tesis edilmiş olur. Proteinlerin sindirimi midede başlar. Amino asitleri birbirine bağlayan peptid bağlarının açılması peptidaz denen mide ve barsak enzimleriyle olur. Midede pepsinojen olarak salgılanan enzim aktif hale gelince pepsin adını alır ve protein zincirlerini bölerek daha kısa zincirler oluşturur. Bu hadise barsaklarda pankreas bezinden salgılanan tripsin ve kimotripsin enzimleriyle devam eder ve proteinlerin sindirimi tamamlanır.

Proteinli yiyeceklerin pişirilmesi de, proteinden faydalanmayı etkiler. Bazı vitaminlerin ve yağsız diyetin proteinden faydalanmayı azalttığı söylenmektedir. Yağda kızartmalarda, yanıncaya kadar olan pişirmelerde protein kaybı olur. Mesela 150°C ve yukarılarda kayıp daha fazladır.

Bazı yiyecekler bekletilince (süt tozu gibi) zamanla protein değerlerinden kaybederler. Sıcak bir yerde saklanıyorlarsa bu kayıp daha fazladır.

Mayalanmış yiyeceklerde amino asitler serbest duruma geçtiğinden proteinden faydalanma artar. Mesela, ekmek hazırlanırken mayalandığı için protein bakımından faydalı hale gelmiştir.

Proteinlerden yeterince yararlanmak için enerji verici gıdalardan (karbonhidratlı, yağlı gıdalar) yeteri kadar alınmalıdır. Aksi halde protein vücutta enerji için kullanılır ve asıl vazifelerini göremez.

Protein vücutta pek depo edilemez. Bu sebeple alınmadığı takdirde özellikle çocuklarda eksiklik belirtileri ortaya çıkar.

Önce vücutta azot dengesi bozulur. Vücut kaybettiği azotu yerine koyamaz. Çünkü vücudun asıl azot kaynağı proteinlerdir. Daha sonra gözle görülür belirtiler başlar. Kişinin zihni yoğunlaşma yeteneği kaybolur. Sabahleyin yeterli protein almadan okula gidenlerin diğerlerine göre daha başarısız oldukları görülmüştür. Protein eksikliği olan kimsede neşesizlik, mizac değişiklikleri, çabuk yorulma gibi belirtiler olur. Kan proteinlerinin miktarı düşer. Daha sonraki dönemlerde ise belirgin kansızlık, hastalıklara eğilim, kan şekeri azalması, kan basıncı düşmesi, göz bozuklukları, diş etleri rahatsızlıkları gibi durumlar görülür.

Kronik protein eksikliği vücutta öncelikle karaciğeri etkiler. Karaciğerin büyümesine, yağlanmasına ve bazı siroz benzeri değişikliklerine sebep olur. Protein eksikliğine bağlı bu belirtiler ancak ihtiyacın çok olduğu devirlerde uzun süre protein alınmaması sonucu olur. Her şey gibi proteinin de fazlasının zararlı olduğu tespit edilmiştir. Çok fazla protein alındığında böbrekler fazla miktarda protein yıkılma ürünleri (üre, ürik asit) ile karşı karşıya kalır. Özellikle yaşlılarda zaten böbrek fonksiyonları yavaşlamıştır. Bu durum gut hastalığına, böbrek taşı teşekkülüne zemin hazırlayabilir. Fakat et yiyen yaşlıların, bundan vazgeçince kendilerini daha dinç ve sağlıklı hissettikleri görülmüştür.

Bazı yiyeceklerin 100 gramındaki protein miktarı:

  • Yumurta 12,3 gr
  • Dana eti 19 gr
  • Balık eti 19 gr
  • İnek sütü 3,5 gr
  • Beyaz peynir 20 gr
  • Kaşar peyniri 31 gr
  • Çökelek 35 gr
  • Kuru fasulye 22,6 gr
  • Fındık 12,6 gr
  • Mısır 9,5 gr
  • Makarna 11 gr
  • Ekmek 7,8 gr
  • Ispanak 3 gr
  • Taze meyveler 0,2 - 0,8 gr


Kaynaklar

Vikipedi Rehber ansiklopedisi

Protein

1. anlamı Canlı hücrelerin ana maddesini oluşturan, genellikle sülfür, oksijen ve karbon ögeleri bulunan amino asit birleşiminden oluşmuş karmaşık yapılı doğal madde:"Hayvani protein alamayan yerlerde, bu yol ile fakir fukaraya et yedirebilmek imkânı hazırlanmıştır."- B. Felek.
2. anlamı protein, prot.
3. anlamı protein.

Protein

Protein İngilizce anlamı ve tanımı

Protein anlamları

  1. (noun) In chemical analysis, the total nitrogenous material in vegetable or animal substances, obtained by multiplying the total nitrogen found by a factor, usually 6.25, assuming most proteids to contain approximately 16 per cent of nitrogen.
  2. (noun) A body now known as alkali albumin, but originally considered to be the basis of all albuminous substances, whence its name.

Protein tanım:

Kelime: pro·tein
Söyleniş: 'prO-"tEn also 'prO-tE-&n
İşlev: noun
Usage: often attributive
Kökeni: French protéine, from Late Greek prOteios primary, from Greek prOtos first -- more at PROT-
1 : any of numerous naturally occurring extremely complex substances that consist of amino-acid residues joined by peptide bonds, contain the elements carbon, hydrogen, nitrogen, oxygen, usually sulfur, and occasionally other elements (as phosphorus or iron), and include many essential biological compounds (as enzymes, hormones, or immunoglobulins)
2 : the total nitrogenous material in plant or animal substances

Protein

İngilizce Protein kelimesinin İspanyolca karşılığı.
s. proteína

Protein

İngilizce Protein kelimesinin Fransızca karşılığı.
n. protéine; enzyme

Protein

İngilizce Protein kelimesinin Almanca karşılığı.
n. Protein, Eiweiß

Protein

İngilizce Protein kelimesinin İtalyanca karşılığı.
s. (Biol) proteina

Protein

İngilizce Protein kelimesinin Portekizce karşılığı.
s. proteína

Protein

i. protein

Protein

Almanca Protein kelimesinin İngilizce karşılığı.
n. protein

Protein

Türkçe Protein kelimesinin İngilizce karşılığı.
n. essential organic compound composed of 20 or more amino acids joined by peptide bonds n. protein, essential organic compound composed of 20 or more amino acids joined by peptide bonds n. protein

Protein

İngilizce Protein kelimesinin Flemenkçe karşılığı.
zn. proteïne, eiwit

Protein

n. essential organic compound composed of 20 or more amino acids joined by peptide bonds n. protein, essential organic compound composed of 20 or more amino acids joined by peptide bonds n. protein

Protein

Almanca Protein kelimesinin Flemenkçe karşılığı.
proteine

Protein

canlı gözelerin ana maddesini oluşturan, genellikle sülfür, oksijen ve karbon öğeleri bulunan amino asit bileşiminden oluşmuş karmaşık yapılı doğal madde.

Protein

Almanca Protein kelimesinin Fransızca karşılığı.
n. protéine (f)

Protein

Almanca Protein kelimesinin İtalyanca karşılığı.
n. proteina (f)

Protein

Almanca Protein kelimesinin İspanyolca karşılığı.
n. proteína (f)

Protein

Almanca Protein kelimesinin Türkçe karşılığı.
i. protein (n)

Protein

Türkçe Protein kelimesinin Fransızca karşılığı.
protéine [la]

Protein

Türkçe Protein kelimesinin Almanca karşılığı.
n. Eiweiß, Glutin, Protein

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Protein Resimleri

Protein biyosentezi
2 yıl önce

Protein biyosentezi, hücrenin protein sentezlenmesi için gereken bir biyokimyasal süreçtir. Bu terim bazen sadece protein translasyonu anlamında kullanılsa...

Protein listesi
2 yıl önce

Faktör XIII Protein C Protein Z Protein Z-ilişkili proteaz inhibitörü Protein S Kompleman proteinleri C1-inhibitörü C3-konvertaz C-reaktif protein Hemoglobin...

Protein listesi, Aktin, Antikor, Bağışıklık sistemi, EC numarası, Enzim, Hemoglobin, Histon, Hormon, Kan plazması, Keratin
G proteini
2 yıl önce

G proteinleri (guanin nükleotid-bağlayıcı proteinler) hücrenin dışından gelen sinyalleri hücre içine ileten ve hücre içinde değişiklikler oluşturan bir...

Protein Süzücü
6 yıl önce

Protein Skimmer veya Köpük Ayırıcı daha çok tuzlu su akvaryumlarındaki organik bileşikleri azotlu atıklara parçalanmadan önce sudan ayırmaya yarayan bir...

Yeşil floresan protein
2 yıl önce

bir proteindir. Yeşil renkte parlayan benzer proteinler birçok deniz organizmasında bulunur, ancak GFP etiketi geleneksel olarak bu özel proteine atıfta...

Protein yapısı
2 yıl önce

Proteinler her organizmada bulunan önemli bir makromolekül sınıfıdır. Proteinler, 20 farklı tip L-α-amino asitten meydana gelen polimerlerdir. Amino asitler...

Protein yıkımı
2 yıl önce

İşleveselliğini kaybeden proteinlerin hücresel ortamda yok edilmesi olayıdır. Bu sayede yaklaşık her 20 günde bir canlının cildi yenilenmiş olur. Protein yıkımı olayı...

Motor protein
2 yıl önce

motor proteinine en belirgin örnek, kas liflerindeki miyozin proteinidir. Miyozin, hayvanlardaki kas lifinin kasılmasını sağlar. Motor proteinleri, sitoplazmadaki...