Osmanlı Devleti
nde Engürü ve Ankara olmuştur. Osmanlılarda 16. yy'dan itibaren şehrin adı resmen Ankara (آنقره) olmasına rağmen onu izleyen yüzyıllar boyunca halk tarafından Engürü, Batılılar tarafından ise Angora olarak adlandırılmaya devam etmiştir.Türkiye Cumhuriyeti
'nin kuruluşundan sonra diğer adların kullanımı son bulmuş ve Ankara adı evrenselleşmiştir. Hitit Dönemi ve öncesi Ankara civarında Hititlerden ve daha önceki medeniyetlerden kalma çeşitli arkeolojik siteler olmakla beraber bunların adları bilinmemektedir. Frigya Ankyra, Frigler zamanında önemli bir kentti. Pers İmparatorluğuna giden Kral Yolu üzerinde bulunuyordu } ve MÖ 333 Büyük İskender'in III. Darius ile savaşmaya giderken Ankyra'dan geçtiği kayıtlarda yer alır.} Tarihçi Pausanias'a göre Ankyra, Kral Midas'ın kurduğu kentti. Pausanias, gemi çapası anlamına gelen Ankyra adının, Frig kralı Midas'ın bir demir parçası bulduğu yere Anker (Yunanca gemi çapası anlamında) ismini vermesinden kaynaklandığını ve Kral Midas'ın, kente adını veren çapayı Zeus Tapınağı'nda sakladığını söylemektedir.} 2. yüzyılın ortalarında yaşamış olan Lidyalı seyyah Pausanias, Galatların Anadolu'ya yerleşmeleri hakkında bilgi verirken, Ankara'dan da söz eder. Ankyra kentini Gordios'un oğlu Midas'ın kurduğunu ve Friglerin bir kenti olduğunu anlatır. Yunanca ve Latince gemi çapası demek olan kentin ismi için açıklama yapma gereğini duyan Pausanias, Midas'ın bulduğu gemi çapasının, kendi dönemine kadar Jüpiter (Zeus) tapınağında saklandığını söyleyerek kentin isminin arkasındaki anlamı vermeye çalışır. Çapa, 2. yüzyıldan itibaren sikkelerin üzerine de işlenmektedir. Gene Pausanias, adı geçen metinde, Midas kaynağı adı ile bilinen ve üzerine öyküler yazılan su kaynağının Ankyra kentinde olduğunu bildirir ve "İşte Galatlar bu Ankyra kentini aldılar" der.Tarih İçinde Ankara ISBN 9944-473-07-3 Galatya 6. yüzyıl Bizans tarihçisi Stephanos Byzantinos, coğrafya sözlüğünde M.Ö. 2. yüzyılda Aphrodisias'lı Apollonius'a dayandırarak Ankara'nın kuruluşuna dair bilgiler vermektedir. Bu bilgilere göre M.Ö. 278'de Anadolu'ya gelen Galatlar, Pontus kralı Mitridat ile birlikte Mısır'a karşı bir savaşa girer, onları yenerek denize kadar sürerler ve Mısırlıların gemilerinden aldıkları çapaları zafer belgesi olarak beraberlerinde yurtlarına getirirler. Galatlar, bu başarıları üzerine onlara verilen topraklar üzerinde bir kent kurarak adını da çapa anlamına gelen Ankyra koyarlar. Görsel Büyük Genel Kültür Ansiklopedisi, 1984 baskısı cilt 1 , sayfa 638 Ankara'da MÖ 240 veya 239 yılında Selevkos İmparatoru Selevkos II Kallinikus ile kardeşi Antiokus arasındaki çarpışma Ankyra Muharebesi olarak tarihe geçmiştir.} Roma İmparatorluğu Kelt boylardan Tektosaglar, MÖ 1. yüzyılda Ankyra'yı ele geçirdiler ama daha sonra Romalıların kontrolü altına girdiler. M.Ö. 25'de Ankyra'nın bulunduğuGalatya
resmenRoma İmparatorluğu
nun bir vilayeti haline geldi. Tarihçi Strabon, "Ankyra kalesi Tektosaglara aittir. Burası Blaudos dolayındaki Lidya'ya doğru uzanan Phryg kenti ile aynı ismi taşır" Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası (Geographika: XII-XIII-XIV), Çev. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yay., İstanbul, 1993, s. 48. demektedir. (Galatya
'daki Ankyra'dan başka,Frigya
'da da bir Ankyra vardı.)Ankyra'nın lakapları
(79-81) zamanında basılmış bir sikkede ΣΕΒΑΣΤΗÎÎéΠΤΕΚΤΟΣΑΓÎéÎ (Sebastenon Tektosagon) yazıyor] " target="_blank"> (79-81) zamanında basılmış bir sikkede MHTPOÎ OΛEÎéC ANKYPAC (Metropolis Ankyras, yani Ankara Metropolisi) yazıyor] " target="_blank"> (253-268) zamanında basılmış bir sikkede MHTPOÎ OΛEÎéC BN ANKYPAC (Metropoleos BN Ankyras; BN, "bis neokoros"un kısaltmasıdır) yazıyor] Ankyra'nın nasıl adlandırıldığını Ankyra'da basılmış sikkelerdeki ibarelerden izlemek mümkündür.} Roma istilasını izleyen yıllarda Ankyra ismi sikkelerde görülmedi. İşgal sonrasındaGalatya
, Roma resmí terimiyle bir koinon, yani bir birlik idi, Ankyra da bu koinonun resmí kimliği olmayan büyük bir kenti idi. O dönem Ankyra'da sikkeler basılır ama üzerlerinde ΚΟΙÎΟΠΓΑΛΑΤΙΑΣ veya ΤΟ ΚΟΙÎΟΠΓΑΛΑΤÎéÎ (Galatya
Koinon'u) yazardı.Galatya
resmen bir Roma eyaleti olduktan sonra Ankyra, Augustus zamanında saygıdeğer anlamına gelen Sebaste adı ile onurlandırıldı. Diğer iki eskiGalatya
şehri Pessinus ve Tavium'a da aynı onursal isim verildiğınden Ankyra için bu ada bir de Tectosagon (şehre eskiden sahip olan Galat boyunun adı) eklendi ve bunun ardından basılan sikkelerde ΣΕΒΑΣΤΗÎÎéΠΤΕΚΤΟΣΑΓÎéÎ (Sebastenon Tektosagon) ibaresi yer aldı. M.S. 80 yılında basılan sikkelerde Sebastene Tektosages yazılmasına karşın Ankyra yazılı değildi, zira Ankyra hala bir polis (şehir) değildi.} Ancak, sonraki yüzyıllarda Ankyra gittikçe önem kazandı ve bu durum basılan sikkelerde şehrin adından da anlaşılabilmektedir. Nero (54-68), Ankyra'ya Metropolis unvanı verdi. Bu, gerek sikkelerde gerek Augustus Tapınağındaki yazılarda ilan edilmiştir. Antoninus Pius (M.S. 138-161) döneminden başlayarak Gallienus dönemine kadar basılmış olan sikkelerin arka yüzlerinde MHTPOÎ OΛIC THC ΓAΛATIAC (Metropolis tes Galatias, Galatların Metropolisi) veya MHTPOÎ OΛEÎéC ANKYPAC (Metropoleos Ankyras, Ankyra Metropolisi) ibaresi bulunmaktadır.} Ankyra şehri 211-217 yılları arasında imparator olan Antoninus Caracalla'nın şehre yaptığı pek çok iyilik nedeniyle onun döneminde Antoniniana unvanını almıştır. Örneğin bir madalyada ΑÎΤÎéÎΕΙÎΙΑÎΗ ΑÎΚΥΡΑ ΜΕΤΡΟ (Antoniniana Ankyra Metro[1]) yazar.} Caracalla zamanında Ankara ayrıca "Neokoros" unvanını da almıştır. Neokoros, bir eyaletteki tüm tapınaklardan sorumlu bir din adamıdır; bu din adamları imparatorlarını tanrılaştırma işlevini de üstlenince, imparatorlar adına tapınaklar inşa eden şehirler de Neokoros olarak adlandırıldılar. Neokoros olmak bir şehir için onur kaynağı idi. } Gallienus zamanındaki sikkelerde şehrin ikinci kere Neokoros olduğunu belirtmek için sikkelerin üzerinde BN (bis neokoros, iki kere neokoros) yazıldığı görülür.}Telaffuz ve transliterasyon
ἌγκυÏα kelimesi klasik Yunanca telaffuzla 'Anküra' okunur, Koini ve Bizans Yunancasında bu, 'Ankira' olarak değişmiştir.} (Modern Yunanca'da ise 'Angyira' okunur}) Yunan harflerinden Latin harflerine transliterasyonu yapıldığında Batılı kaynakların bazılarında Ankyra, bazılarında ise Ancyra olarak yazılır. Şehrin adı, klasik Latince kaynaklarda Ancyra olarak yazılmıştır. Örneğin, } Klasik Latince'de 'Ankira' olarak telaffuz edilen Ancyra'nın, Halk Latincesi ve ondan türeyen Roman dillerinde telaffuzu 'Ansira'ya dönüşmüştür.}} Almancaya geçen Eski Yunanca sözcüklerde ise k harfi korunmuştur, dolayısyla Ankyra 'Ankira' olarak okunur.}Arap kaynaklarında 200px|thumb|right| Kalesi, "Kal'at üs-Selasil" veya "Kaleyi Selasil" olarak bilinirdi.] Ankyra Araplar tarafından 8. yy'da iki kere ele geçirilmiş, her ikisinde de Bizanslılar tarafından geri alınmıştır. 7-11. yy Bizans-Arap mücadelesi ile ilgili epik Bizans şiiri Digenis Akritis (9 ve 10.yy'dan kalma), "Ankyra" kalesinden bahseder.} Bu mücadele Araplar tarafından da Battal Gazi Destanı'nda anlatılmıştır. Battal Gazi destanında şehrin adı Mamuriye olarak geçer. Battal Gazi, 8. yy'da Emevi döneminde yaşamıştı. 11. yy'da yazılan Danişmendname de Battal Gazi destanına değinir. Her iki destanda da Mamuriye, Engüri ve Engüriyye adları eş anlamlı kullanılmıştır.}}} Aynı dönemde
Arap kaynaklarında
Ankara Kalesi'nin adı "Kal'at üs-Selasil"dir.} Arapça Selasil, zincirler (silsile nin çoğulu) demektir,} yani kalenin o zamanki adı, Zincirler Kalesi anlamına geliyordu. Şehrin kalesinin kapısında bulunan muazzam örme zincirler gündüz kaldırılır, gece bir perde gibi indirilirdi.} Kalesinden dolayı şehir de "Beldet üs-Selasil", yani zincirler beldesi olarak anılıyordu. Şehir için Ma'muriye-i Selase (zincirli bayındır yer) adı da kullanılmıştır.} 1402 Ankara Muharebesi'nin ardından Ankara Kalesi'ne hala Selasil Kalesi denmekteydi. Ankara Muharebesi'nden sonra Ankara Ahilerin elinde kalmıştı, Ahilerin daha sonra şehri 1. Murad'a teslim etmeleriyle ilgili olarak, Mehmet Neşri'nin Kitab-ı Cihannüma'sında, "...Serhaddı Rumda, kaleyi selasile geldi, imdi oraya Engürü derler ol diyarın müfsitleri kam etti, ol vakit kaleyi Engürüye ahiler elinde idi. Ahiler istiklal edüp kaleyi teslim ettiler." yazar.} Büyük Selçuklu Devleti döneminden (1237-1243) bakır sikke. Ön yüzde "KELİME-İ TEVHİD ETRAFINDA HAMSE...". Arka yüzde: "ES-SULTAN'ÜL ... KEYHÜSREV ...", tepede "DURİBE Bİ-ANKARA" (Ankara'da darp edildi)] Arap istilasını izleyen Türk fetih sürecinde Bizans adlarına sahip olan küçük veya terkedilmiş şehirlere Türkçe yeni adlar verilmiş (Dorylaion - Eskişehir gibi), büyük şehirlerin adları ise, Türk halk etimolojisine uydurularak korunmuştur (örneğin, Caesareia - Kayseri, Iconium - Konya).} Eski Arap coğrafyacıları ve tarihçileri, Ankara'nın eski Yunan telaffuzu olan Anküra'yı Angüra olarak muhafaza etmişlerdir. Bu ad Ankara ve Engürü olarak değişime uğramış, bunlardan sonuncusu Arapça ekiyle Engüriye olarak edebí ve resmí dilde de görülmüştür.} Engüriye'yi Anguriya telaffuz edenler olmuştur. Moğol istilasından önce Anguriye isimi de görülür. Bu, Türkçeleşip Ungüri sonra da Ungüriye olmuştur.} 12. yüzyılda Türkmenlerin gelmesiyle Batılı kaynaklarda şehir Angora diye anılmaya başlanır. Ankara'ya has olan Ankara keçisi, Ankara kedisi, Ankara tavşanı da, Batı ülkelerinde Angora keçisi, Angora kedisi ve Angora tavşanı olarak bilinir. Angora, ayrıca, Batı dillerinde Ankara tavşanından elde edilen yünün, Rusça'da ise Ankara keçisinden elde edilen tiftiğin (moher) adıdır. Anadolu Selçuklu Devleti'nde, Ankara ismi sikkelerde ilk olarak II. Kılıçarslan'ın oğlu Ankara Meliki Mesud Şah (1095-1156) tarafından kullanılmıştır.} 582-600 H. tarihleri arasında Ankara darplı sikkeleri vardır. Daha sonra II. Keyhüsrev 1237-1243 tarihlerinde Ankara darplı sikkeler basmıştır. Son olarak II. Keykavus H. 655 (M. 1257) tarihli Ankara darplı sikke basmıştır. Selçuklu adına başka Ankara darplı sikke basılmamıştır.}}} İlhanlı Devleti thumb|right|200px| hükümdarı Mahmud Gazan (1295-1304) tarafından Engür'de basılmış gümüş sikke. Önde: "KELİME-İ TEVHİD" ortada "DURİBE ENGÜR" (Engür'de darbedildi), etrafında "... TİS'A TİS'İN ...". Arkada : "TEGRİİN KUCUNDUR GAZAN MAHMUD DELEDKEGÜLÜK SEN"] 1243 Kösedağ Savaşı'nın ardından Moğollar Anadolu'yu istila ettiler.Büyük Selçuklu Devleti
'nin yıkılmasından sonra Anadolu'nun büyük kısmı İlhanlıların eline geçti. İlhanlı hükümdarı Mahmud Gazan bir zamanlar Selçuk Sultanı'nın hakimiyetinde olan Anadolu şehirlerinde kendi adına İlhanlı sikkelerini darbettirmiştir.} Bu dönemde Mahmud Gazan tarafından Engür, onun halefi Ebu Said tarafından da Engüriye yazan sikkeler basılmıştır.}}Osmanlı Devleti Engürü ve Engüriye adları Osmanlı döneminde de kullanılmaya devam edildi.