Caferiyye Mezhebi

Kısaca: İslam dininin dördüncü halifesi Ali'nin torunlarından Câ'fer-i Sâdık(ö.765)'in etrafında toplanan ve onun ictihadlarına göre amel eden Müslümanların bağlı oldukları siyasi ve fikhî mezhep. İmâm Câ'fer, bütün Sünnîlerce, özellikle tasavvuf ehlince büyük bir velî olarak kabul edilir. ...devamı ☟

İslam dininin dördüncü halifesi Ali'nin torunlarından Ca'fer-i Sadık(ö.765)'in etrafında toplanan ve onun ictihadlarına göre amel eden Müslümanların bağlı oldukları siyasi ve fikhi mezhep. İmam Ca'fer, bütün Sünnilerce, özellikle tasavvuf ehlince büyük bir veli olarak kabul edilir. O, kendisini ilme ve tefekküre vermis, Ebu Hanife ve İmam Malik gibi büyük müctehidler bile ondan faydalanmiştir. Hadis alimleri kendisinden hadis rivayet etme konusunda tereddüt etmislerse de, İmam Şafii ve Yahya b. Main gibi alimler onu güvenilir bir muhaddis olarak kabul etmişlerdir. Mezheplerinde "İmam" ve "on iki İmam" konusuna ağırlık verdikleri için bu mezhebe "İmamiyye" veya "Isna Aseriyye" adı da verilmiştir.

İran'da Cami

Ca'fer-i Sadık Kur'an'ı delil olarak alır, ancak sünnet olarak Ehl-i Beyt tarafından rivayet edilen hadisleri kabul ederdi. Kitap ve Sünnette delil bulamazsa, maslahat veya akla göre hüküm veriyordu. Medine'de Ebu Hanife ile ilk karşılaştıkları zaman ona söyle dedi:"Numan! Babam bana, dedemden şöyle rivayet etti: -Din hususunda re'yi ile kıyasa ilk başvuran İblis'tir. Allah ona, Âdem'e secde et dedi. O da, Ben Âdem'den hayırlıyım, çünkü beni ateşten, onu topraktan yarattın' dedi. Kim dinde reyi ile kıyas yaparsa Allah onu Kıyamet günü Iblis'e arkadaş yapar. Çünkü o, kıyas yapmak suretiyle şeytana uymuştur." Ebu Hanife su cevabi verdi: "Ne münasebet! şeytan Allah’ın emrine isyan için kıyas yaptı. Ben ise, Allah’ın emirlerine itaat yollarını bulmak için kıyas yapıyorum." (M. Ebu Zehra, İslam’da Fıkhi Mezhepler Tarihi, (çev. A. Şener) Ankara, 1968, s. 235; Ahmet Emin, Düha'l-İslam, Kahire 1936, III, 261).

Temelde Ehl-i Sünnet'e yakın olan Ca'fer-i Sadık'a ölümünden sonra birtakım kişiler birçok şeyi isnat etmişler ve bunları halk arasında yaymışlardır. İmam Ca'fer, daha hayatta iken mezhep içinde bazı farklı görüşler ortaya atılmış ve bunları bizzat kendisi reddetmiştir. Bu kişilerin basında Ebu'l Hattab Muhammed b. Ebi Zeyneb gelir. Ebu'l Hattab, peygamberlik davasında bulunmuş ve Ca'fer-i Sadıkın Tanrı olduğunu öne sürmüştür. Haramları helal saymış ve İmamı tanıyan herkesin haramlardan muaf sayılacağını söylemiştir. Üstelik bu görüşleri Ca'fer-i Sadık adına çıkarmıştır. Bunu haber alan Ca'fer, Ebu'l Hattab'a lanet etmiş, onunla hiçbir ilgisinin bulunmadığını, bütün talebe ve arkadaşlarına bildirmiş, İslam ülkelerine mektuplar yazarak bu durumu her tarafa duyurmuştur. (Ibnu'l-Esir, el-Kamil fi't-Tarih, VIII, 9).

Zeydiye'den sonra Ehl-i Sünnet'e en yakın bir Şii mezhebi olan Ca'feriligin bazı görüşlerini şöylece özetlemek mümkündür:

İmamıye'ye göre İmamet (devlet başkanlığı); nübüvvet gibi ilahi bir makamdır. Peygamber gibi İmamı da Allah seçer. İnsanların İmam tayin etme yetkisi yoktur. Hz. Muhammed (s.a.s) vefat etmeden önce, kendi yerine kimin İmam (halife, Müslümanların lideri) olacağını nass'la tayin etmiştir. Bu İmam da kendinden sonra gelecek olanı ayni şekilde belirlemiştir. İmamın zahir, meşhur ve meydanda olması caiz olduğu gibi; gaib, mestur ve gizli olması da mümkündür. Son İmam Muhammed Mehdi on ikinci İmam olup, halen hayattadır, fakat gaiptir. İmamın bulunmadığı bir zaman yoktur. Simdi gaip olan Mehdiye naibler (ayetullahlar) vekalet etmektedir.

Oniki İmam şunlardır: 1) Ali el-Murtaza, 2) Hasan el-Mücteba (ö. 50/670), 3) Hüseyin es-Sehid (ö. 61/681), 4) Ali Zeynelabidin (ö. 94/713), 5) Muhammed Bakir (ö. 113/731), 6) Ca'fer es-Sadık (ö. 148/765), 7) Musa Kazım (ö. 183/799), 8) Ali Rıza (ö. 192/808), 9) Muhammed Cevad (ö. 220/835), 10) Ali Hadi (ö. 254/868), 11) Hasan Askeri (ö. 260/874), 12) Muhammed Mehdi (gizlendiği tarih 260/874).

Caferilere göre İmamlık mertebesi, insan olmanın üstünde; fakat peygamberliğin altında bir makamdır. İmamlar peygamber gibi masum olup, yanılmazlar, günah islemezler. Caferiler İmamın masumiyetini söyle açıklarlar: "Ondan, büyük küçük, kasten veya yanlışlıkla unutarak, yahut içtihadında hata ederek, yahut da Allah’ın hataya sevk etmesi sebebiyle olsun, hiçbir günah sadır olmaz. Bu İmamın sözü dinlenir, korkusu kalpten çıkmaz bir kişi olması için böyledir. Onlardaki ismet sıfatı, Allah onların akıllarını kemale erdirdiği andan itibaren ruhlarını kabzedene kadar onlardan ayrılmaz bir vasıftır.

Caferi’ye göre meleklere, kitaplara ve kadere iman Allah'a ve peygambere imanın içindedir. Onlara göre Hz. Muhammed (s.a.s)'den sonra halife olma hakki Hz. Ali'nin idi. Bu konuda ayet ve hadisler mevcuttur. Fakat Ashab-i Kiram'in ileri gelenleri, kendi içtihadlarına dayanarak bu nass'ları tevil ettiler ve Hz. Ebu Bekir'i halife seçtiler. Hz. Ali ve ona tabi olan bir grup, bu seçimi kabul etmedi. Ancak fitne çıkmaması için Ebu Bekir'e bey'at ettiler. İlk üç halifede gördüğü ehliyet ve liyakat sebebiyle Hz. Ali, hilafet hakkından feragat etmişti. Ancak Muaviye'nin değil halife, vali olarak kalmasının bile zararlı olduğu kanaatine vardığı için Emevilere karşı savaş ilan etmiştir. Caferiler, ilk üç halifenin İmamlığını kabul etmemekle beraber onlara karşı saygılı oldukları halde, Muaviye ve oğlu Yezid'e lanet okurlar. (Muhammed Hüseyin, Kasifu'l-Gita, Aslu's-Sia ve Usulüha, Kahire 1958. 126 vd.; Musevi, el-Muracaa, Beyrut 1393, 168).

Ca'feriye mezhebi mensupları, onikinci İmam Muhammed'in evinde "sirdap" diye adlandırılan bir sığınağa girip gizlendiğine ve bir daha dönmediğine inanırlar. Ancak gizlenen onikinci İmamın yaşı konusunda ihtilaf edilmiş ve bazıları gizlendiğinde yasinin dört olduğunu söylerken, bazıları da sekiz yaşında olduğunu ileri sürmüştür. Yine, gizlenen İmamın vereceği hüküm konusunda ihtilaf olmuştur. Bazıları, kaybolduğu yastayken, halifenin bilmesi gereken şeyleri bildiğini ve ona itaat etmenin vacip olduğunu öne sürerken; diğer bir kısmi da hüküm vermenin gizlenen İmamın mezhebine bağlı alimlere ait olduğunu iddia etmişlerdir.

Isna aseriyye, diğer adıyla Ca'feriye mezhebine göre din, Ehl-i Sünnette olduğu gibi iki ana bölümde ele alınır. 1) Usu-i Din, 2) Furu-i Din. Usulü Din (dinin asılları) beş esas üzerine kurulmuştur: Tevhit, Nübüvvet, İmamet, Mead (Ahiret), Adalet.

Tevhid: Allah birdir (vahid), tektir (ahad). Onun zati her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Esi,benzeri ve mahlukatına benzer bir tarafı yoktur.

Nübüvvet: Peygamberlik, Allah’ın seçtiği kullarını Cebrail vasıtasıyla ve vahiy yoluyla ilahi bir vazife ile mükellef kılmasıdır. Peygamberler Allah’ın emirlerini halka tebliğ eder ve onları doğru yola iletirler. Onlar insanların en üstünü ve kulların en hayırlısıdırlar. Emindirler, masumdurlar ve tebliğ vazifelerinde bir noksanlık ve hata bulunmaz. Peygamberler ilahi bir lütuf ve hazinedir. Hz. Muhammed (s.a.s) bütün peygamberlerin en üstünü ve sonuncusudur. Onun en büyük mucizesi Kur'an'dır.

İmamet: İman, dinin asıllarından olan İmamete inanmakla tamamlanabilir. İmamiye, nübüvvetin nasıl Allah'tan bir lütuf olduğuna inanırsa, her asırda peygamberlerin vazifeleriyle vazifelenmiş, insanların hidayet ve irsadlarıni üstlenmiş bir İmamın varligina da inanır.

Mead (Ahiret): Bu, ölümden sonra ahiret hayatinin hak olduğu esasidir. Kıyamete dair Kur'an ve hadislerde geçen mizan, soru, hesap, sırat, şefaat, Cennet, Cehennem hepsi gerçektir, bunların hiçbiri akılla yorumlanamaz. Keyfiyetini de bilemeyiz. Fakat hepsinin gerçek olduğuna inanırız. Mead cismanidir ve bunlara icmalen iman yeterlidir ve yorumsuz olarak kabul etmek gerekir.

Adalet: Isna aseriyye'ye göre dinin besinci asli ve dolayısıyla inanç esaslarından olan adalet, Allah’ın adil; kulun da iradesinde ve fiillerinde hür ve muhtar olusudur. Onun, iyiye iyiliğine karşılık mükafatta, kötüye kötülüğüne karşılık mücazatta bulunması adaletinin zaruri bir icabıdır. Kul, fiillerinde hür ve muhtardır.

Günümüzde İran'ın Resmi Mezhebi Caferiliktir

Caferiyye , şer'i hükümlerin kaynağı olarak dört esasi kabul eder. Bunlar, kitap, sünnet, icma ve akildir. Ayrıca füru-u din ikiye ayrılır: 1) Ibadat, 2) Muamelat.

Ibadet : Namaz, oruç, hac, zekat, humus, cihat, emri Bill masruf nehyi ani'l-münker, Tevella ve Teberra'dan oluşan bir bütündür.

Muamelat: Ticaret hayati, şahıs hukuku, cezalar, evlenme, miras ve benzeri hususlardır. Görüldüğü gibi Isna aseriyye, usul-i din dedigimiz inanç esasları ve fer'i hükümlerde, yani fikhi konularda Ehl-i Sünnet'ten çok farklı düşüncelere sahip bulunmamaktadır. Ancak Tevhid, Nübüvvet ve Ahiret gibi üç büyük esasta Ehl-i Sünnet ile birleşmiş olmalarına rağmen; İmametin dinin esasları arasında zikredilmesi dolayısıyla Hz. Peygamberden sonra belli kişilerin peygamber gibi "ismet" sıfatına ve başkalarında bulunmayan "özel bir bilgi"ye sahip bulundukları hususlarının kabul edilmesiyle Ehl-i Sünnet'ten ayrılmaktadır. Ayrica takiyye ve beda, Ca'ferilik'te önemli iki inanç konusudur. Onlar, cebir ve zor karşısında bir Şii'nin inancını gizlemesine "takiyye"* adını verirler. Muaviye'nin baskısı altında inançlarını gizleyen Şii'ler Mekke döneminde sahabenin de müşriklerin baskısından kurtulmak için bu prensibe başvurduklarını söylerler. Onlara göre, takiyye bazen farz, bazen caiz, bazen da haram olur.

Beda ise, Allahın 'ın Levh-i Mahfuz'a* yazdığı bir şeyi vahiyle peygamberine bildirdikten sonra değiştirmesidir. Bu durum, veli ve İmamlar için de söz konusudur. (Muhammed Hüseyin, a.g.e., 131).

Ca'ferilik bugünkü İran'da çoğunluğun ve İran İslam devletinin resmi mezhebidir. İran'dan başka, Türkiye'de Kars ve çevresinde çok az olmak üzere Irak, Suriye, Lübnan, Afganistan ve Hindistan'da Caferiler vardır. İmam Ca'fer'den sonra yüzyillar boyunca yapılan içtihadlarla bir hayli genişleyen Caferiye fıkhı, yukarıda belirtilen yerlerde ve bir kısım Ortadoğu ülkelerindeki küçük cemaatler halinde bulunan Şiiler arasında tatbik edilmektedir. http://dunyadinleri.com/caferilik.html

İlgili konular

caferiler

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.