Canlıların Sınıflandırılması

Canlıları benzer özelliklerine göre gruplara ayırmaya sınıflandırma denir. Sınıflandırmayı inceleyen bilim dalına ise Biyosistematik denir.

1. Ampirik (Yapay) Sınıflandırma Canlıları dış görünüşleri ve yaşadıkları ortama bakarak sınıflandırmaktır. Bu tür sınıflandırma günümüzde geçerliliğini kaybetmiştir. Dayandığı temel analog (görevdeş) organlar ve şekil benzerliğidir. Analog Organ : Kökenleri farklı, görevleri aynı olan organlardır. Örneğin; yarasanın kanadı ile böceğin kanadı analog organlardır. Böyle organlara görevdeş organlar da denir.

2. Doğal (Filogenetik) Sınıflandırma Canlılarda, doku ve organların köken bağıntılarına bakılarak yapılan sınıflandırmadır. Anatomik benzerlik, akrabalık dereceleri, protein yapıları gibi birçok özellik dikkate alınarak sınıflandırma yapılır. Dayandığı temel homolog (kökendeş) organlar ve kalıtsal benzerliktir. Homolog Organ : Kökenleri (orjin) aynı, görevleri farklı olan organlardır. Böyle organlara yapıdaş organlar da denir.

A. CANLILARIN İSİMLENDİRİLMESİ İlk kez Linne tarafından yapılmıştır. Sistematikte temel birim olarak tür kabul edilmiş ve her türe iki kelimeden oluşan (binominal) bir isim verilmiştir.

Türlerin akraba veya benzer olduğunu birinci kelimelerin aynı olması ifade eder.

B. SİSTEMATİK BİRİMLER Filogenetik sınıflandırmada canlılar yedi (7) ana kategoriye ayrılır; Bu kategoriler ve aralarındaki değişmeler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Tür : Sistematiğin temel birimi olarak kabul edilir. Yapı ve görev bakımından birbirine benzer organ sistemlerine sahip, çiftleştiklerinde kısır olmayan döller meydana getirebilen, ortak bir kökene sahip canlılar topluluğudur. Birbirine çok yakın Tür’lerin oluşturduğu daha büyük gruba ise cins denir. Benzer Cins’ler Aile’yi, benzer Aile’ler Takım’ı, benzer Takım’lar Sınıf’ı benzer Sınıf’lar Şubeyi ve Şube’ler Alem’i oluştururlar.

C. MONERA ALEMİ Canlı organizmaların en küçükleri ve yapısal organizasyon bakımından en basit olanları bu alemde yer alır. Virüsler, bu alemde incelenen ve hücresel yapıda olmayan organizmalardır. Bakteriler ve mavi-yeşil algler ise en küçük hücreler olup, prokaryot (basit çekirdekli) özellikte olmalarından dolayı bu aleme konulmuştur.

1. Bakteriler Çekirdekleri ve zarla çevrili organelleri bulunmadığı için “prokaryot” hücre yapısındadırlar. Klorofil ve oksijenli solunum enzimleri gibi moleküller hücre zarından sitoplazmaya uzanan kıvrımlar üzerinde veya sitoplazmada serbest olarak bulunur.

DNA molekülü bir tane olup, etrafında zar yoktur. Bazı bakterilerde normal DNA dan çok daha küçük yapılarda vardır. Üremeyle ilgisi olmayan bu yapılara plazmitler denir. Plazmitler antibiyotik ve diğer bazı kimyasal maddelere karşı kazanılan direncin diğer hücrelere taşınmasını sağlar.

Bütün bakteri hücrelerinde, zar, çeper, ribozom, DNA, RNA ve çeşitli enzim sistemleri bulunur. Bazı türlerde bu yapılara ek olarak bazı özel görevli oluşumlar bulunabilir.

Hücre zarının sitoplazmaya doğru kıvrımlaşmasıyla oluşan mezozomlar, oksijenli solunum enzimlerini bulundurur. Mitokondrinin işlevini gerçekleştirir. Aynı şekilde oluşmuş tilakoit zarı üzerinde ise klorofil molekülleri bulunur ve kloroplastın işlevini üstlenir. Hücre zarından dışarıya doğru uzanan sil ve kamçı şeklindeki tüpçükler ise, hareketi ve korunmayı sağlar. Çok az türde, üçüncü bir hücre örtüsü vardır. Kapsül denilen bu yapı olumsuz şartlara dayanma gücünü artırır. Bunun için, kapsüllü bakteriler genellikle patojen (hastalık yapıcı) özelliktedir.

Bakterilerdeki hücre çeperi, protein, yağ ve karbonhidrattan yapılmış olup, selüloz içermez. Bakteriye şekil verir ve onu korur. Ribozomları çok sayıda olup, ökaryot hücrelerdekinden daha küçüktür.

a. Bakterilerin Gruplandırılması Mikroskoplarla incelenen bakteriler, değişik özellikleri bakımından araştırılmış ve dört özelliğe göre gruplandırılmıştır.

Gram boyasıyla boyanarak, mikroskopta mavi-mor renkli görünenlere gram pozitif bakteriler denir. Gram negatifler ise, bu boyayla boyanmazlar. Bu farklılık çeper yapılarının özelliğinden kaynaklanır.

b. Bakterilerin Solunumları Bazı bakteriler sadece fermantasyon (anaerobik solunum) yapabilirler, ancak oksijenli ortamlarda gelişemezler. Bunlara zorunlu anaerob denir. Bazı bakteriler ise sadece oksijenli ortamlarda gelişebilirler. Bunlara zorunlu aerob denir. Bakterilerin bir kısmı ise geçici aerob veya geçici anaerob olup, gerektiğinde her iki solunumu da yapabilirler. Böyle bakterilere “fakültatif” bakteriler denir.

c. Bakterilerin Beslenmesi Bakterilerin az sayıda türü ototrof olarak beslenir. Kendileri için gerekli organik besinleri inorganik bileşiklerden senaaalerler. Bunların bir kısmı klorofilli olup ışık enerjisini kullanırlar. (Fotosentetik bakteriler). Bir kısmı ise klorofilsiz olup, inorganik bileşikleri oksitlemekle kazandıkları kimyasal enerjiyi kullanır (kemosentetik bakteriler). Bakterilerin çoğunluğu heterotrof olarak beslenir. Gerekli olan glikoz, amino asit, vitamin gibi organik maddeleri dışarıdan hazır almak zorundadırlar. Bunların çoğu çürükçül(saprofit) olup, organik artıkları ayrıştırarak beslenir. Bu olay sayesinde doğadaki madde döngüsüne katkı yaparlar. Bir kısım bakteri ise, diğer canlılar üzerinde parazit yaşayarak beslenir.

d. Bakterilerde Üreme Bütün bakteriler bölünerek çok hızlı çoğalabilirler.

Bakterilerde, zarlı bir çekirdek olmadığından ve kromozom sadece bir tane olduğundan bölünme tam bir mitoz değildir. Bu tür hücre bölünmesine gizli mitoz denir. Bazı bakteri türleri, bölünerek (eşeysiz) üremenin yanında eşeyli üremeyi de gerçekleştirebilirler. Bu üremede gamet oluşumu ve döllenme görülmez. Kalıtsal yapısı farklı iki hücre aralarında bir köprü oluşturarak gen aktarımı yaparlar. Sonuçta her iki atadan da farklı bir hücre (rekombinant bakteri) oluşur. Bu çeşit üremeye konjugasyon (kavuşma) denir. Konjugasyon sonucunda kalıtsal çeşitlilik sağlanır.

Bazı bakteriler olumsuz ortam şartlarını endospor oluşturarak atlatırlar. Bakteri parçalansa ve ölse bile, endospor ortam şartlarına dayanır. Şartlar normalleştiğinde gelişen endospor normal bakteriyi oluşturur.

Endosporlar bakteriye göre, daha küçük, az sitoplazmalı, kalın çeperli ve metabolizması çok yavaştır. Bazı sporlar 120 °C de 15 dakika kalırsa ancak ölebilmektedir.

2. Mavi – Yeşil Algler Hücre yapısı bakımından bakterilere çok benzerler. Zarlı çekirdekleri ve zarlı organelleri yoktur. Hepsinde sitoplazmaya dağılmış klorofil pigmentleri vardır. Fotosentetik bakterilerden farkları, sitoplazmalarında fikosiyanin denilen mavi renk maddesi içermeleridir. Genellikle denizlerde, tatlı sularda verimli topraklarda yaşarlar. Hepsi fotosentetik olup, suyu ayrıştırdıkları için ortama oksijen verirler.

Çoğu, havanın serbest azotunu bağlayarak toprakta azotlu bileşiklerin artmasını sağlarlar. Bunun için bitki gelişmesine yardımcı olurlar. Bölünerek ve sporlarla çoğalırlar. Tek tek veya koloni halinde yaşarlar.

3. Hücresel Olmayan Canlılar Virüsler Canlı olarak kabul edildiklerinden, “en küçük oranizmalar” olarak adlandırılabilirler. Ancak elektron mikroskobuyla görülebilirler. Virüsler; çoğalabilirler, kendilerine özgü nükleik asit içerirler, özel bir protein kılıfa sahiptirler ve içine girecekleri hücrenin zarını eritecek enzimlere sahiptirler. Bu özellikleri onları cansızlardan ayırır. Hücresel yapıda olmamaları, enzim sistemlerinin bulunmaması, sitoplazmalarının olmaması, organellerinin yokluğu ve dış ortamda kristal halde bulunmaları ise virüsleri diğer canlılardan ayıran özelliklerdendir. Özellikle kristal halde bulunmak cansızların özelliğidir. Virüsler ancak konak hücre içinde aktivite gösterebilirler. Bunun için “zorunlu hücre içi parazitleri” denir. Kendilerini çoğaltmak için konak hücrenin maddelerini harcarlar ve onun enzimlerini kullanırlar.

Virüsler DNA veya RNA dan yalnız birisine sahiptirler. Bu kalıtsal yapıya genom denir. Bazıları bitki hücrelerinde, bazıları hayvansal hücrelerde, bazıları ise bakterilerde çoğalabilirler. Bakteriyofajlar ve hayvansal virüslerin çoğu “DNA virüsleri” adını alır. Bitkisel virüsler ve bazı hayvansal virüslere ise, “RNA virüsleri” denir.

Şekil: Bakteriyofajın Yapısı

Virüsler, hacim olarak büyümezler ve bölünerek çoğalmazlar. Enzim sistemleri olmadığı için solunum, protein senaaai, beslenme, boşaltım gibi hayatsal olayların hiçbirini gerçekleştiremezler.

Virüsler girdikleri hücrede yönetimi ele geçirirler ve hücrenin materyallerini kullanarak kendilerini çoğaltırlar. Sonuçta hücrenin parçalanmasına (lizis) neden olurlar.

Bazı virüsler girdiği hücreyi öldürmez, ancak onun hızlı ve düzensiz olarak bölünmesine neden olur. Böylece kanserleşme ortaya çıkar. Bir virüs tarafından enfekte olmuş hücre ve doku bazı savunma meddeleri üretir. İnterferon denilen bu maddeler yeni bir virüs enfeksiyonunu engeller.

D. PROSTİSTA ALEMİ Bu alemin üyeleri, ökaryot yapılı bir hücrelilerdir. Nemli topraklardan, diğer canlıların vücutlarına, küçük su birikintilerinden okyanuslara kadar çok geniş ortamlara yayılmıştır. Tatlı sularda yaşayanlarında kontraktil koaaaaar bulunur.

1. Protozoa (Hayvansal Protistler) Protista aleminin, daha çok hayvansal özellikteki türleri kapsar. Hepsi bir hücrelidir.

a. Silliler (Kirpikliler) Hareketi sağlayan yapı, hücre yüzeyini kaplamış olan sillerdir. Hücre zarı kalınlaşıp sertleşerek pelikula adını alır. Hepsi heterotroftur. Besinlerini pinositoz ve difüzyonla alırlar. Bölünerek eşeysiz üreyebildikleri gibi, birçok türü konjugasyonla eşeyli üremeyi de gerçekleştirir. En gelişmiş ve tanınmış örneği Paramesyum (terliksi hayvan) dur. Paramesyum da iki çekirdek bulunmakta olup, küçüğü üremeyi, büyüğü beslenme ve metabolizmayı düzenler.

b. Kamçılılar Hareketi sağlayan yapıları kamçılarıdır. Hücreleri çepersizdir. Bazıları kloroplastlı olup fotosenaaa yaparlar. Örnek; Öglena. Ancak, bunlar karanlıkta kaldıklarında heterotrof olarak beslenirler. Öglenada ışığı karşı duyarlı göz noktası bulunur. Depo maddesi nişastaya çok benzer. Bazı kamçılılar insanda ve hayvanlarda parazit olup, bazı hastalıklara neden olur. Örnek : Tripanosoma adlı çeşidi, kan emici bir sinekle insana taşınır ve uyku hastalığına neden olur.

c. Kök Ayaklılar Belirgin bir hücre şekilleri yoktur. Hücre zarının uzantılarıyla geçici (yalancı) ayaklar oluştururlar. Bunlar, hem hareketi hem de besin almayı (fagositozu) sağlar. En tanınmış örnek amiptir. Amip’lerin bazıları insanda parazit yaşayarak amipli dizanteriye neden olur. Bazıları ise ağız boşluğunda ve kalın bağırsakta zararsız (kommensal) olarak yaşar. Sularda yaşayan bazıları ise kabuk oluşturur.

d. Sporlular Hepsi insanda, omurgalı ve omurgasız hayvanlarda parazit olarak yaşar. Hücre yapıları diğer protistlerden daha küçük ve daha basittir. Besinlerini sindirilmiş olarak alırlar. Spor oluşturarak çok hızlı üremeyi sağladıkları gibi; zaman zaman gamet oluşturarak eşeyli üremeyi de sağlarlar. Hareket organelleri ve kontraktil koaaaaarı yoktur. Örnek: Plazmodyum malaria türü insanda sıtmaya neden olur. Anofel türü sivrisineklerle taşınır.

2. Cıvık Mantarlar Hücre çeperlerinin olmaması yönüyle gerçek mantarlardan (Fungi aleminden) ayrılırlar. Belirgin bir hücre şekilleri olmayıp, amipler gibi hareket ederler. Hepsi çok çekirdeklidirler. Çoğu zaman koloniler oluştururlar.

Nemli ortamlarda yaşar ve saprofit olarak beslenirler. Sporla ürerler. Sporları sert bir çeperle örtülüdür. Bazı türleri diğer canlılarda parazittir. Depo karbonhidratları glikojendir.

3. Bir Hücreli Algler Hepsi çeperli, kloroplastlı ve fotosentetiktir. Depo karbonhidratları nişastadır.

Sularda, ıslak ve nemli yerlerde yaşarlar. Çoğu kamçılı olup, yer değiştirebilir. Bazıları kolonileri meydana getirirler. Örnek: volvox, pandorina, vs.

E. MANTARLAR (FUNGİ) ALEMİ Hücreleri çeperli olduğu için, gerçek mantarlar diye de adlandırılır. Hepsi ökaryot hücrelidirler. Genellikle çok hücreli olarak yaşayan, klorofil içermedikleri için hazır besin tüketen canlılardır. Depo karbonhidratları glikojendir. Bazıları çok çekirdeklidir.

Spor oluşturarak eşeysiz üremeyi sağladıkları gibi, çoğu eşeyli üremeyi de gerçekleştirir. Bazıları ise tomurcuklanır (mayalar). Köksüleriyle (rizoit) kendilerini bir yere bağladıklarından yer değiştiremezler. Bir çoğu bitkilerde ve hayvanlarda parazit yaşayarak hastalıklara neden olur. Genel beslenme biçimleri saprofitliktir. Bu sayede organik artıkların parçalanmasına ve madde döngüsüne katkı yaparlar. Mantarlar; küfler, mayalar, paslar ve şapkalı mantarlar olarak gruplandırılabilir.

F. HAYVANLAR ALEMİ Hepsi çok hücrelidir. Çok azı mikroskobik (tenyalar, su pireleri), çoğu ise makroskobiktir. Hepsi heterotrof olarak beslenir. Hücrelerinde çeper ve plastitler yoktur. Sentrozomları bulunmakta olup, depo karbonhidratları glikojendir.

Çoğunlukla, bir yere bağlı olmadıklarından ve kasları bulunduğundan yer değiştirebilirler. Süngerler hariç tutulursa, hepsinin sinir sistemi vardır. Çoğu ayrı eşeyli olarak ürer. Eşeysiz üreme yapabilen türleri azınlıktadır.

Omurgalı Hayvanlar Baştan (merkezi sinir sisteminden) çıkan sinirler vücuda sırt tarafından ve omurga iskeleti içinden dağılır. Dolaşımları kapalıdır. Kandaki oksijen bağlayıcı pigmentler alyuvarlarda bulunur. Duyu organları gelişmiş yapıdadır. Amfiyoksüs gibi ilkel kordalılarda kıkırdak veya kemik bulunmaz. Hepsi ayrı eşeylidir.

a. Balıklar Solungaç solunumu yaparlar. Üyeleri yüzgeç şeklindedir. Denizlerde ve tatlı sularda yaşar, dış döllenme ve gelişme yaparlar. Vücutları zaman zaman dökülebilen pullarla örtülüdür. Değişken ısılı (soğuk kanlı) hayvanlardır. Bazılarının iskeleti sadece kıkırdaktan oluşur (köpek balıkları gibi). Çoğunluğu kemikli balıklara ait türler oluşturur.

b. Amfibiler (Kurbağalar) Dış döllenme ve gelişme yaptıklarından suya bağımlıdırlar. Bazılarının erginleri karalarda da yaşayabilirler. Bunun için bu gruba amfibi (iki yaşayışlılar) denir.

Değişken ısılıdırlar. Başkalaşım (metamorfoz) geçirirler. Larva evresinde balıklar gibi yaşarlar. Ergin evrede kuyruklu olanlarına semender denir.

c. Sürüngenler Solunum organları akciğerlerdir. İç döllenme ve dış gelişme yaparlar. Derileri kuru ve pulludur. Pullar kaynaşmış olup, dökülmezler.

Vücut ısıları değişkendir. Sıcak ve kurak ortamları severler. Yılanlar, kertenkeleler, timsahlar ve kaplumbağalar olmak üzere dört takıma ayrılırlar.

d. Kuşlar Sıcak kanlı (sabit ısılı) hayvanlardır. Üremeleri ve gelişmeleri sürüngenler gibidir. Vücutları tüylerle örtülüdür ve deride yağ bezleri vardır. Dişleri yoktur.

Akciğerlerinde büyük hava keseleri bulunur. Gaga ve pençe gibi yapıları yaşadıkları ortama ve beslenme biçimine uyumludur. Kivi, ördek, tavuk, pelikan ve şekilde gösterilenler değişik örneklerdendir.

e. Memeliler Kuşlar gibi sabit ısılıdırlar. Vücut kıllarla örtülüdür. Deride yağ ve ter bezleri vardır. Dişleri gelişmiştir. Yavrularını sütle beslerler. İç döllenme ve iç gelişme yaparlar. Çoğu doğurur. Soluk alıp vermede etkili, kaslı bir diyaframları ve kulak kepçeleri vardır.

Çoğunda olgunlaşmış alyuvarlar çekirdeksizdir. Balina, yunus, fok, deve, zürafa, koyun, tavşan, fare, sığır ve daha bir çok cins plasentalı memeliler grubundandır. Kanguru ve koala gibi cinsler keseli memeliler grubuna girer. En az türü bulunan memeli grubu ise, gagalı memelilerdir. Örnek; Ornitorenk (Platipus).

G. BİTKİLER ALEMİ Hepsi çok hücreli, hücre yapıları ise ökaryottur. Hücreleri çeperli, çeperin esas maddesi ise selülozdur. Klorofil molekülleri kloroplastlar içinde kümelenmiştir. Kloroplasttan başka, kromoplast ve lökoplast gibi renk pigmentleri de vardır. Depo karbonhidratları nişastadır.

Yeşil bitkilerin hepsi ototrof olup, ışık enerjisini kimyasal enerjiye çevirirler. Çoğunluğu toprağa bağlı olduğundan yer değiştiremezler.

1. Sporlu (Çiçeksiz) Bitkiler Üreme ve gelişmelerinde çiçek ve tohum oluşturamazlar. Spor oluşturarak eşeysiz üremeyi, gamet oluşturarak eşeyli üremeyi gerçekleştirirler. Bu iki üreme çeşidi birbirinin devamı şeklindedir ve olaya döl almaşı denir. Üreme bakımından suya bağımlıdırlar. İletim demetlerinin (damarların) bulunup, bulunmamasına göre iki gruba ayrılırlar.

a. Damarsız Sporlu Bitkiler Yaprak, kök ve gövdeleri yoktur veya çok basittir. Çok hücreli “algler (yeşil su yosunları)” bu grubun en basit yapılı üyeleridir. Bunlar denizlerde, tatlı sularda ve nemli yerlerde yaşayabilirler.

b. Damarlı Sporlu Bitkiler Vücut yapısı bakımından daha gelişmiş olduklarından ve karalarda yaşamaya uyum sağladıklarından, madde taşınmasına ihtiyaçları vardır. Bunu damarlarla gerçekleştirirler. Kök, gövde ve yaprakları bulunmakta, ancak tohumlu bitkilerden biraz daha basittir. En önemli grupları, eğreltiler, at kuyrukları ve kibrit otlarıdır.

2. Tohumlu (Çiçekli) Bitkiler Hepsi damarlı olup, kök, gövde ve yaprakları gelişmiştir. Üreme hücreleri (polen, yumurta) çiçeklerde oluşur. Eşeyli üremelerini tohum oluşturarak gerçekleştirirler. Doku ve organları iyi gelişmiş olup, kök, gövde ve yaprakları belirgindir. Tohumun meyve tarafından örtülüp, örtülmemesine göre iki alt bölüme ayrılır.

a. Açık Tohumlu (Kozalaklı) Bitkiler Tohumlarındaki çenek sayısı çok değişken olup, tohumları örten bir meyve veya örtü yoktur. Bu grubun bitkileri, genellikle iğne yapraklı veya pul yapraklı olup, hepsi çok yıllık çalı ve ağaçlardır.

Hemen hepsi kışın yaprığını dökmez ve düzenli kambiyum halkaları sayesinde enine kalınlaşma gösterirler. En önemli cinsleri; çam, sedir, köknar, mazı, ardıç, servi, ladin, porsuk, sikas ve ginkgo olarak sıralanabilir.

b. Kapalı Tohumlu Bitkiler Tohumlar meyve tarafından örtülmüştür. Çiçeklerinde çanak ve taç yapraklar da vardır. Meyve tohumun yayılmasına yardımcı olur. Tohumlardaki çenek sayısına göre iki alt gruba ayrılır.

Tek Çenekliler : Tohumda bir tane çenek vardır. Damarlanma genellikle paralel tiptedir. Çoğu tek yıllık otsu bitki, çok azı (palmiye ve muz gibi) ise çok yıllık bitkilerdir. En önemli örnekler; zambak, soğan, lale, tahılgiller, muz, palmiye, kuşkonmaz ve orkide olarak sıralanabilir.

Bitki Örnekleri

Çift Çenekliler : Tohumlarında iki tane çenek bulunur. Yapraklar çok değişken şekilli ve ağsı damarlıdır. Kökler çoğunda kazık tiptedir. Otsu türlerde basit kambiyum, odunsu ve çok yıllık olanlarında ise gelişmiş kambiyum halkaları vardır. Enine kalınlaşma görülür ve iletim demetleri düzenli dizilmiştir.

Erkek ve dişi organlar, genellikle aynı çiçekte bulunmakta olup, bazı gruplarda farklı çiçeklerde bulunabilir. Etrafımızda gördüğümüz otsu ve odunsu bitkilerin çoğu bu gruptandır. Kabakgiller, baklagiller, toplu çiçekliler, turpgiller, gülgiller en önemli familyalardır.

Örnek Soru : Canlıların bilimsel olarak adlandırılmasında kullanılan yönteme göre; I. Capra domesticus II. Felis domesticus III. Canis lupus IV. Felis leo olarak adlandırılan canlıların cins ve tür adlarına bakarak, hangilerinin birbirleriyle diğerlerinden daha yakın akraba olduğu düşünülebilir?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) II ve IV E) III ve IV

SınıflandırılmasıYeryüzünde var olan canlıların sınıflandırılması olgusu çok eski çağlara kadar uzanmaktadır. XV-XVI yy. Yunan düşünürü Aristoteles'in yaptığı sınıflandırmaya göre canlılar iki ana gruptan oluşmakta idi:

  1. Bitkiler alemi
    1. Bitkiler
    2. Algler (su yosunları)
    3. Mantarlar
    4. Prokaryotlar (çekirdeksiz hücreliler)
  2. Hayvanlar alemi
    1. Hayvanlar
    2. Protozoalar (amipler, terliksi hayvanlar vb)
Daha sonra prokaryotlar, bitkiler aleminden çıkarılarak yeni bir canlı alemi olarak kabul edildi, böylece üç alemli sistem oluşmuş oldu. Ayrım esas olarak canlıların hücre yapısına dayanıyordu. Çekirdek öncesi hücreler (prokaryotik) ve gerçek çekirdekli (eukaryotik) hücreler. Yeni durum şöyle idi:
  1. Bitkiler alemi
    1. Bitkiler (Plantae)
    2. Algler (Algae)
    3. Mantarlar (Fungi)
  2. Hayvanlar alemi
    1. Hayvanlar (Animalia)
    2. Protozoa (amipler, terliksi hayvanlar vb.)
  3. Prokaryotlar (çekirdeksiz hücreliler: bakteriler, mavi-yeşilalgler)
Yakın dönemdeki bilimsel gelişmeler ve canlıların hücre temelinde incelenmesi göstermiştir ki tek hücreli canlılar ne bitki ne de hayvan olarak düşünülebilir. Esas olarak canlılar arasındaki en temel ayrım "yüksek düzeyli" bitki ve hayvanlar arasında değil tek hücreli yaratıkların kendi aralarında olmaktadır. Bunlar arasındaki sınıflandırmaya bu yönüyle yüksek sınıflandırma da denebilir. Tek hücreliler kendi aralarında iki ayrı alem oluştururlar. Monera ve Protista.Diğer taraftan mantarların bitki olarak ele alınması da sadece onların tek bir noktada kökleri olmasına dayandırılıyordu. Oysa mantarlar çok farklı yapıda idiler. Mantarlarda da bitkilerdekine benzeyen bir kanal sistemi vardır ancak bu kanallarda bitkilerdeki gibi besleyici özsu değil protoplazmanın kendisi dolaşmaktadır.Daha da temel farklılık mantarların fotosentez yapmamalarındadır. Onlar besin kaynaklarına gömülü olarak yaşarlar. Beslenmeleri de emme yoluyla olur. Dünyamızdaki görevlerinin de genel anlamıyla ayrıştırıcılık olduğunu biliyoruz.Bu yeni yanlarıyla ele alındığında canlılar dünyasını beş alemli ve üç düzeyli bir sistem olarak görmek gerekmektedir.

BEŞ ALEMLİ (ÜÇ DÜZEYLİ) SİSTEM

DÜZEY è

KOMPLEKS CANLILAR
Ökaryot çok hücreliler
(gerçek çekirdekli)

PROTISTA
Ökaryot tek hücreliler
(gerçek çekirdekli)

MONERA
Prokaryot tek hücreliler
(çekirdek öncesi)

ALEM è Bitkiler
Alemi
Mantarlar
Alemi
Hayvanlar
Alemi
Protoktista Prokaryota
Beslenme Biçimi  è Fotosentez Bitkiler    Algler  
Emme   Mantarlar     Prokaryotlar
Sindirim     Hayvanlar Protozoalar 
Bu yeni sistemde çok hücreli yaşamın üç aleme ayrılması bir başka açıdan, ekolojik açıdan sınıflandırmayı da içermektedir. Şöyle ki dünyamızda üç temel yaşama biçimi bulunmaktadır:
  1. Üretim (bitkiler)
  2. İndirgeme -ayrıştırma- (mantarlar,bakteriler)
  3. Tüketim (hayvanlar)

Yaşamın esasının üretim ve indirgeme olduğu düşünüldüğunde tüketimi temsil eden ve bizim de içinde bulunduğumuz grubun canlılıkta pek temel bir işlevi olmadığı görülüyor. Yani biz tüketiciler olmadan da dünyamizdaki canlılık pek ala devam edebilecekti. Bilimin bu son gelişme noktasında, "insan merkezci" düşüncenin iflası daha da belirginleşmektedir.

Bu sınıflandırmada çok önemli bir diger nokta da şudur ki bir alemi oluşturan canlılar ortak bir atayla değil ortak bir yapıyla birleşirler.

Mantarların Sınıflandırılması:

Son zamanlarda mantarlar alemini doğal bir sisteme oturtabilmek amacıyla çeşitli öneriler yapılmıştır. Önerilen sistemler büyük ölçüde benzerlikler taşımakla birlikte, oldukça belirgin farklılıklar da bulunmaktadır. Bu önerilerden bir tanesini, genel bir fikir vermesi açısından, büyük mantarların söz konusu edildiği bu sitede, fazla detay olacağı için, bazı çıkartmalarla birlikte aşağıda aktarıyoruz. Öneri 1983 yılında yapılmış olup bazı ufak eklemelerle degiştirilmiştir. Grup isimleri İsveçcedir. Türkiye'de bu şekilde çalısmalar olmadığından Türkçe karşılıklar bulunmamaktadır. Bir anlamda fikir versin diye, bizim tarafimizdan konulan Türkçe karşılıklar, aynı zamanda bu konuda atılacak adımlar için bir öneri niteliği de taşımaktadır. Bilinen karşılıklar (isimler) var ise bildirilmesini bekliyoruz. ot: Bilimsel sınıflandırmalarda kademeler latince son eklerle belilenmektedir.

Örneğin: sınıf = ...cetes, takım = ...ales, familya(aile) = ...aceae olan tür gelir. Bir mantar türü isimlendirilirken uluslararası kurala uyulmak zorunluğu vardır. Kural ise şöyledir: İsim iki kelimeden oluşur. Birinci kelime cinsi belirler ve, dünyanın her yanında bir örnekliği sağlamak amacıyla, Latince olmak zorundadır. İkinci kelime ise türün özelliklerini belirtir. Familyalardan sonra cins gelmektedir. Bunun için ise herhangibir ek verilmemiştir. Daha ileri gidilirse bölüm ve en alt basamak Örneğin: Bizim acılı mantaradını verdiğimiz mantarın latince (bilimsel) adı "Lactarius piperatus"dır. Burada Lactarius, cins adıdır ve kırılgan saplı ve sütlü, lamelli mantarları tanımlamaktadır. Piperatusise türün özelliğini belirtmektedir, yani: biberli. Grup tanımlamasının ise herhangibir bilimsel karşılığı bulunmamaktadır. Sadece şu veya bu şekilde ortak özellikleri olan bireyleri kapsayan bir tanımlamadır. Bu nedenle grup, bazan bir tek cinsi kapsadığı gibi, örneğin: RISKOR grubu = Lactarius cinsi, bir kaç cinsi de kapsayabilmektedir, örneğin: SOPPAR grubu = Boletus cinsi + Sullius cinsi + vb.

MANTARLAR ALEMİ
  1. Bölüm MYXOMYCOTA
    • Sınıf MYXOMYCETES (Düşük mantarlar -sümüksü mantarlar- takriben 500 tür)
  2. Bölüm EUMYCOTA (Aslında beş adet alt bölümüvar)
    (Yüksek mantarlar ).
    1. Alt Bölüm DEUTEROMYCOTINA (Fungi imperfecti -sporlarını cinsel yolla üretmiyorlar- Eşeysel üreme)
    2. Alt Bölüm ASCOMYCOTINA -28.000 tür-
      • Sınıf ASCOMYCETES (Spor keseli mantarlar)
        1. Grup MURKLOR (Beyin mantarları)
        2. Grup SKÅLSVAMPAR (Kase mantarları)
        3. Grup TRYFFLAR (Yer mantarları)
    3. Alt Bölüm BASIDIOMYCOTINA -16.000 tür-
      • Sınıf GASTEROMYCETES (Karınlı mantarlar)
        • Alt sınıf GASTEROMYCETIDAE-takriben 1000 tür-
          1. Grup STINKSVAMPAR (Kötü kokulu mantarlar)
          2. Grup BRÖDKORGSVAMPAR (Sepet mantarları)
          3. Grup ROTTRYFFLAR
          4. Grup RÖKSVAMPAR (Duman mantarları)
          5. Grup ÄGGSVAMPAR (Yumurta mantarları)
      • Sınıf HYMENOMYCETES
        • Alt sınıf HOLOBASIDIOMYCETES (Tekhücreliler)
          1. Takım BOLETALES
            1. Grup RÖRSOPPAR (Boru altlı mantarlar -süngerli mantarlar)
            2. Grup PLUGGSKIVLINGAR (Tapa mantarları -lamellileri-)
            3. Grup SLEMSKIVLINGAR (Sümüksü lamelliler)
          2. Takım RUSSULALES
            1. Grup KREMLOR (Gevrek lamelliler)
            2. Grup RISKOR (Sulu -sütlü- lamelliler)
          3. Takım TRICHOLOMATALES
            1. Grup VAXINGAR (Balmumu lamelliler)
            2. Grup MUSSLINGAR (Midye tipli lamelliler)
            3. Grup TRATTSKIVLINGAR (Konik lamelliler)
            4. Grup HONUNGSSKIVLINGAR (Bal lamellileri)
            5. Grup MUSSERONER
            6. Grup NAGELSKIVLINGAR (Tırnaklamellileri)
            7. Grup HÄTTOR (Şapkalar)
          4. Takım PLUTEALES
            1. Grup MJÖLSKIVLINGAR (Un lamellileri)
            2. Grup RÖDLINGAR (Al mantarlar - Kırmızımsılar)
          5. Takım CORTINARIALES
            1. Grup SPINDELSKIVLINGAR (Örümceklamellileri)
            2. Grup TRÅDINGAR (İpliksi lamelliler -iplikli şapkalılar)
            3. Grup TOFSSKIVLINGAR (Püsküllü lamelliler)
          6. Takım AGARICALES
            1. Grup SPRÖDINGAR ( Gevrek lamelliler)
            2. Grup BLÄCKSVAMPAR (Mürekkep mantarları)
            3. Grup CHAMPINJONER
            4. Grup FJÄLLSKIVLINGAR (Pullu lamelliler)
            5. Grup PARASOLSKIVLINGAR (Şemsiyelamellileri)
            6. Grup KAMSKIVLINGAR (Tarak lamellileri)
            7. Grup FLUGSVAMPAR (Kase dipli mantarlar - yakalı mantarlar)
          7. Takım APHYLLOPHORALES (Bon'a göre)
            1. Grup KANTARELLER
            2. Grup FINGERSVAMPAR (Parmak mantarları)
            3. Grup BLOMKÅLSVAMP (Karnıbaharmantarı)
            4. Grup SKINNSVAMPAR (Deri mantarları)
            5. Grup VÅRTÖRA
            6. Grup TAGGSVAMPAR (Dikenli mantarlar)
            7. Grup TICKOR (Odunsu mantarlar - ağaçmantarları)
            8. Grup OXTUNGSVAMP (Öküz dili)
        • Alt sınıf PHRAGMABASIDIOMYCETES (Jelatinimsi mantarlar -Çok hücreliler)
          1. Aile DACRYMYCETACEAE -sarı boynuz-
          2. Aile TREMELLACEAE
          3. Aile AURICULARIACEAE -kulak-
Mantar sınıflandırma şeması:Büyük mantarların gövdesi, kabaca biz bunları şapkalı mantarlar olarak tanımlıyoruz, genel olarak bir sap ve şapkadan oluşmaktadır. Ancak tüm büyük mantarlar böyle şapkalı değildirler. Bazan da sap olarak tanımlanabilecek bir kısım olmayabilir. Mantarların sporları işte bu şapka dediğimiz bölümde, humenium içinde oluşurlar. Humeniumun biçimine göre mantarlar gruplandırılabiliyor. Aşağıdaki şema genel geçerliliğe göre, humeniumun fiziksel görünüşü göz önüne alınarak yapılmıştır. Grup yada örnek isimleri Türkçe karşılıklarıolmadığından Latince olarak verilmiştir. Lamel tipleri yada diğer özelliklerle ilgili bilgi için: Humeniumun Görünüşü:
  • Lamelli
    • Şapka sapa sıkıca bağlı.
      • Sporları beyaz-yada açık renkli
        • Sapları kırılgan
          • Mantarın kesilen yüzeylerinden sıvı çıkıyor. Lactarius türleri.
          • Kesiklerde süt yok Russula türleri
        • Sap etleri lifli.
          • Lamelleri balmumu yapısında. Hygrocybe türleri
          • Sert etli, lamelleri çentikli. Tricholoma türleri
          • Sapta yüzükler var, lameller inişli. Armillaria mellea
          • Lameller inişli. Clitocybe türleri
          • Sapları kıkırdak yapılı.Collybia vb. türleri
          • Mantarın tümü kıkırdak yapılı. Marasmius türleri
          • Sapları eksantrik yada hiç yok. Plerotus vb. türleri
          • Küçük konik mantarlar, lamelleri inişli. Omphalina türleri
          • Küçük çan biçiminde, radyal çizgili şapkalar. Mycena türleri.
      • Sporlari kahverengi
        • İç zar örümcek ağı yapısında. Genel olarak şapka kenarında ve ayakların yukarı kısımlarında saçak (püskül) şeklinde kahverengi zar kalıntıları bulunur. Cortinarius türleri.
        • Şapkaların üstü iplık iplik Inocybe türleri.
        • Değişik türlerde küçük kahverengimsi mantarlar.
      • Sporları kırmızı
        • Un kokulu mantarlar, lamelleri inişli. Clitopilus türleri.
        • Diğer kırmızı lamelliler. Entoloma türleri.
      • Sporları siyah
        • Ayakları yüzüklü. Lamelleri bitişik. Stropharia türleri.
        • Şapka kenarı ile ayak arasında bir örtü bulunuyor. Hypholoma türleri.
    • Şapka ile sap birbirinden kolaylıkla ayrılabiliyor.
      • Ayak uçları kase yada çorap içerisinde.
        • Beyaz sporlu.
          • Ayakları yüzüklü. Amanita türleri.
          • Ayakları yüzüksüz. Bunlar yüzüksüz Amanita türleridir.
        • Kırmızı sporlu. Yüzüğü yok. Volvariella türleri.
      • Ayakları çıplak.
        • Beyaz sporlu.
          • Ayaklarında yüzük var. Macrolepiota procera (Turna bacağı)
        • Kırmızı sporlu.Ayakları yüzüksüz. Pluteus türleri
          • Ayaklar yüzüklü. Agaricus (Champinion) türleri.
          • Ayaklarda yüzük yok. Coprinus (mürekkep mantarı) türleri,
  • Yivli
    • Cantharellus türleri. (Horoz mantarı vb)
  • Damarlı
    • Craterellus (Siyah huni mantarı)
  • Dikenli
    • Hydnum repandum vb.
  • Borulu
    • Borulu (Süngerimsi). Gelişkinlerde borular şapka etinden ayrılabiliyor.
    • Borucuklar çok kısa, gözenek şeklinde ve şapka etinden ayrılamıyor.
  • Parmak biçimi
    • Dallı, budaklı parmak şeklinde. Ramaria formoza (saçaklı) vb.
  • Diğer biçimler. Bu mantarların ortaközelliği karın mantarlarıolmalarıdır. Yani bunlarda sporlar,değişik biçimde olmakla birlikte, gövdeniniçerisinde oluşurlar. Olgunlaştıktan sonraherhangi bir yolla gövdeden dışarıatılırlar.
    • Basidie tipi olanlar
      • Duman mantarları. Lycoperdon türlerivb
      • Yumurta mantarları. Bovista türleri.
      • Pis kokulu mantarlar. Phallus impudicusvb.
      • Karnıbahar mantarı. Sparassis crispa
    • Spor kesesi tipli olanlar
      • Beyin mantarları. Cıvık mantar
      • Yer mantarları. Domalan
      • Kase mantarları. Yeryaran

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Canlı
2 yıl önce

her birini tek tek incelemesi mümkün değildir. Bu yüzden canlılar sınıflara ayrılır. Canlıların belirli özellikleri göz önüne alınarak yapılan gruplandırmaya...

Canlı, Canlı
Taksonomi
2 yıl önce

ve νομία nomia, «yöntem») biyoloji'de sınıflandırma bilimi. canlıların sınıflandırılması ve bu sınıflandırmada kullanılan kural ve prensipler. Taksonomi...

Taksonomi, Anatomi, Bakteriyoloji, Biyocoğrafya, Biyofizik, Biyokimya, Biyoloji, Biyometri, Botanik, Cins, Deniz biyolojisi
Protistler
2 yıl önce

kısmi soylu (paraphyletic) bir gruptur. Protistler içinde değerlendirilen canlıların da görece basit yapılı (tek hücreli ya da ileri düzeyde özelleşmiş dokuları...

Protistler, Taksonomi, 1866, Alem (biyoloji), Alg, Alt cins, Alt familya, Alt oymak, Alt sınıf, Alt takım, Alt tür
Gündüz yırtıcı kuşları
2 yıl önce

karinalılar (Carinatae) bölümüne ait bit takım. Yaklaşık 290 türü kapsar. Sınıflandırılması tam kesinleşmemiş bir gruptur. Gagalarının ucu aşağı doğru kıvrık...

Hayvan
2 yıl önce

Hayvan, canlılar dünyasının ökaryotlar (Eukaryota) üst âlemindeki hayvanlar (Animalia) âleminde sınıflanan canlıların ortak adıdır. Arapça "canlı varlık"...

Hayvanlar, Mercan, Sünger, Penguen, Yassısolucan, Ahtapot, Kurbağa, Bayağı ispinoz, 1627, 1705, 1758, Hayvan türkler, Hücre, Canlı
Yaşam
2 yıl önce

bir canlıdır. Hetetrof görüşüne göre, ilk canlı oluşmadan önce milyarlarca yıl süren kimyasal evrim olmuştur. Bunu biyolojik evrim olan canlıların oluşumu...

Işıldama
6 yıl önce

sonucunda gelişmektedir. Işıldamanın tetikleyici enerji kaynağına göre sınıflandırılması aşağıdaki gibidir: Isıl ışıldama (termolümünesans) Optik uyarmalı...

Bilimsel sınıflandırma
2 yıl önce

sınıflandırma, Carolus Linnaeus'un, türlerin fiziksel özelliklerine göre sınıflandırılması sistemini temel alır. Bu sınıflandırma Linnaeus'dan beri Darwinci...

Biyoloji, Bilim, Taksonomi, Canlılar