donmak
1. anlamı Sıvı, soğuğun etkisiyle katı duruma gelmek, buz tutmak.2. anlamı Yaşamını yitirmek, soğuktan ölmek:
"Donmak üzere olan insanların tatlılığını içimde duymaya başladım."- S. F. Abasıyanık.
3. anlamı Çok üşümek.
4. anlamı Bitki soğuktan zarar görmek, yararlanılmaz duruma gelmek.
5. anlamı Kimyasal bir etki ile katılaşmak:
"Çimento ve alçı çabuk donar."- .
6. anlamı fizik Eriyik durumda bulunan bir metal katı duruma geçmek.
7. anlamı mecaz Beklenmedik bir durum karşısında birden hareketsiz kalmak:
"Salonun içinde kimse kımıldayamadı. Hepsi olduğu yerde dondu. Taş kesildi."- Ö. Seyfettin.
8. anlamı mecaz Gelişmemek, yeniliklere açık olmamak:
"Bütün kafaların donmuş, taşlaşmış olmasını istiyorlar."- Ç. Altan.