Duygusal Depolar

Kısaca: Her an için duyularımız, çoğuna dikkat bile etmediğimiz devâsâ miktarda malumat bombardımanına tutulmaktadır. Mesela bu sayfayı okurken eğer bir iskemlede oturuyor iseniz, vücudunuzun iskemleyle temas eden kısmından muhtemelen dokunsal malumat gelmektedir, ama okuduğumu metin ilgisini çeken bir konu ise şu ana kadar ...devamı ☟

Her an için duyularımız, çoğuna dikkat bile etmediğimiz devasa miktarda malumat bombardımanına tutulmaktadır. Mesela bu sayfayı okurken eğer bir iskemlede oturuyor iseniz, vücudunuzun iskemleyle temas eden kısmından muhtemelen dokunsal malumat gelmektedir, ama okuduğumu metin ilgisini çeken bir konu ise şu ana kadar bu dokunsal malumattan haberiniz yoktu. Bu gibi malumatlar hemen mi kaybolur yoksa çok kısa bir zaman zarfı için prosesleme sisteminde kalır mı? Birazdan görüleceği üzere bu malumatın hepsi değilse de çoğu, uyarılmanın hemen sonrasını takip eden bir süre için duyusal alıcılarda kalır. Duyusal depolarla ilgili çalışmaların hemen hepsi görsel ve işitsel duyu depolan üzerinde yoğunlaşmıştır.

George Sperling, yaptığı başarılı çalışmalarda görsel (ikonik) deponun bazı özellikleri ile uğraşmıştır (Glcitman, 1981). Sperling deneklerine aşağıda da görüldüğü üzere her birinde 3 harf olmak üzere 3 sıra halinde yerleştirilmiş 9 harfi, çok kısa bir süre (50 milisaniye) göstermiştir.

Hemen ardından deneklerden harfleri hatırlamaları istenmiş, denekler yarısını hatırlayabilmiştir. Ama Sperling deneklerin söyleyebildiklerinden daha fazlasını hatırladıklarına inanmıştı. Ona göre, uyaranın görüntüden kaybolmasının hemen ardısıra denekler bu harflere dair zihinsel bir resme veya ikona sahip olmuşlardı. Ama bu ikon çok hızlı soluyordu. Bunun için denekler dizinin ancak yarısını söyleyebiliyorlardı. Hatırladıklarını söylemeye başladıklarında ikon hala canlı bir halde idi, ama harfleri bir anda söyleyebilmek mümkün değildi. Denek sırasıyla harfleri söylerken, dördüncü harfe geldiğinde ikon'un geri kalanı tamamen solup kayboluyordu.

Bunu ispat etmek için Sperling kısmi bir ifade işlemi tasarladı. Deneklerine ilk sıradaki harfleri hatırlamalarım söyledi. Söylenmesi gereken harflerin bölünmesi vasıtasıyla hatırlananların ifade edilişi, ikon solmadan önce tamamlanabilirdi. Deneğin, görüntü anında uyaranın, yani hatırlayacağı dizinin, harflerine değilde hafızasına başvurmasını sağlamak için de ilgili harf dizisi, uyaran kaybolduktan sonra söylendi. Deneklere bazı sinyal tonlamalarının manaları anlatıldı.ilk dizi için yüksekten, ikincisi için orta, v.b.g. Elde edilen sonuçlara göre sinyal görsel uyaranın kaybolmasının hemen ardısıra verildiğinde hatırlama oranı yaklaşık %100 olmaktadır. Ama en küçük bir gecikme dahi hatırlamayı ciddi bir şekilde engellemiştir ve belli bir tonlama 300 milisaniye sonra verildiğinde de hatırlama oram %75 lere düşmüştür. Bir sn sonra ise her zamanki metodla elde edilen sonuçlardan farksız hale gelmiştir. Bu sonuçlar görsel bir duyusal kaydın ancak saniyenin kesirleri dahilinde yüklü malumatlar taşıdığı fikrini desteklemektedir. Deneklerin yazılı bir sayfa gibi okuyabildikleri görsel bir imaj vardır ama bir saniye gibi kısa bir sürede bu sayfa kararıp kaybolmaktadır.

İkonik depolama ne derece kullanışlıdır? Haber (1988) bu kullanışlılık fikrine karşı çıkar, kendisine göre ikonik deponun normal algı ile ilgisi yoktur, ancak şimşeklerin çaktığı bir fırtınada okumaya çalışılırsa muhtemelen bir faydası olabilir. Bu deponun laboratuar şartlarında bir değeri olabileceğini ve ortaya çıkabileceğini ama normal şartlarda meydana gelmeyeceğini savunur. Gerçek dünyada görsel bir sabitleşme tarafından hızla maskeleneceğini dolayısıyla algıya yardımı olamayacağını iddia eder.

Haber, ikonun görsel bir uyarılmanın bitiminden yaratıldığını varsaymaktadır, halbuki görsel uyarılmanın başlangıcında yaratıldığına dikkat çeken bulgular vardır. Bu sebeple sürekli olarak değişen görsel bir dünya için bile ikonik malumatın kullanılması için bol fırsat vardır. Ikonik depo, bir laboratuar merakından çok görsel algının tamamlayıcı bir kısmıdır.

Benzer teknikler, işitme için de duyusal bir kayıdın olduğunu göstermiştir. Kullanılan işlem Sperling'in modeli üzerine kurulmuş bir modeldir. Denekler farklı kulaklıklardan anında verilen harfleri dinlemişlerdir, her bir saniyelik harf takdiminde her bir kulağa üç tane olmak üzere toplam 6 harf söylenmiştir. Her takdimden sonra deneklerden işittikleri harfleri hatırlamaları istenmiştir. Diğer deney şaründa hatırlama işlemi kısmidir, sadece tek bir kulaklığa gelen itemleri hatırlamak zorundadırlar. Sonuçlar Sperling' in sonuçları ile aynıdır. Kısmi ifade, bütünü ifadeden daha üstün gelmiştir. Dolayısıyla tıpkı ikon gibi zihni bir eko vardır. Tıpkı ikonda olduğu gibi ekoda hızla kaybolmaktadır.

İkon ve eko çok kısa süre içersinde kaybolmaktadır ama kaybolmadan önce neye benzemektedir? Bilim adamları bunun duyusal alıcıların temin ettiği kopyadan biraz daha ham, işlenmemiş bir duyusal malumatı temsil ettiği konusunda anlaşmaktadırlar. Bu, işlenmek üzere ilgili fabrikaya gelen ham maddenin geçireceği ilk işlem öncesinde gözden geçirilmesine benzer. Kapasitesinin çok az olmasına karşın, eko ve ikon'un depolama miktarı; üzerinde çeşitli işlemler yapacak olan kognilif sisteme izin verecek yeterliliktedir. Bu çeşitli işlemlerden biri, 'gelen duyusal malumatın özelliklerini çıkarıp modeller halinde bir araya getirmektir. Diğeri ise bu modelleri halihazırda hafızada depolanmış olanlarla mukayese etmektir. Bir ikon, "A" görsel kemini taşıyabilir ama bu iteni görsel kayıtta iken henüz bir harf olarak farkına varılamamıştır. Bu ve bundan sonraki işlemler gelen malumatın proseslenme tarzlarını oluşturur. Bu malumat proseslenişi; bizim bilgi dünyamızın sonuç olarak şekillendirdiği ham materyalleri takdim eden duyusal depoların muhtevaları ile başlar.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.