girmek
1 . Dışarıdan içeriye geçmek:
"İçeri girdiklerinde birinci film çoktan başlamıştı."- H. Taner.
2 . Sığmak:
"Elim bu eldivene girmiyor."- .
3 . Katılmak, iltihak etmek:
"Bugün edebiyat imtihanına girdim."- Y. Z. Ortaç.
4 . Almak, fethetmek:
"Ordularımız İstanbul'a girdiler."- M. Ş. Esendal.
5 . İncelemek, ayrıntılara inmek.
6 . Girişmek, başlamak:
"Kaçırdım gene ipin ucunu, bir türlü konuya giremiyorum."- N. Ataç.
7 . Bulaşmak:
"Koyunlara kelebek hastalığı girdi."- .
8 . (nsz) Zaman anlamlı kavramlar için gelmek:
"İlkbahar girdi."- .
9 . (nsz) Ağrı, sancı başlamak, saplanmak.
10 . Yeni bir duruma geçmek, dönüşmek:
"Göğün morlaşan kenarı eriyor, menekşe rengine giriyordu."- Ö. Seyfettin.
11 . İyice anlamak, iyice bilmek.
12 . Kavgaya tutuşmak.
13 . Başlamak.
14 . Erişmek, ulaşmak:
"Yirmisine girdi."- .
15 . Bir şeyin yapımında, birleşiminde yer almak.
16 . Yazılmak, başlamak:
"Okula girdi."- .
17 . Yemek yemek.