Hancılı, Kalecik

Kısaca: Hancılı, Ankara ilinin Kalecik ilçesine bağlı bir köydür. ...devamı ☟

Hancılı, Kalecik
Hancılı, Kalecik

düzenle|Nisan 2007 üslup

Bilgikutusu Türkiye köy |isim = Hancılı |harita2 = Ankara_Turkey_Provinces_locator.jpg |harita2 boyut = 250px |harita2 açıklama = Ankara |harita1 = |harita1 boyut = |harita1 açıklama =
|harita = 
|harita boyut = 
|harita açıklama = |lat_deg = |lat_min = |lat_sec = |lat_hem = K |lon_deg = |lon_min = |lon_sec = |lon_hem = D |rakım = |yüzölçümü = |nüfus = 59 |nüfus yoğunluğu = |nüfus_ref = [1] |nüfus_itibariyle = 2000 |alan kodu =0312 |posta kodu = 06870 |bölge = İç Anadolu |il = Ankara |ilçe = Kalecik
|Köy Muhtarı =Mustafa İpekli
|websitesi = [2]


Hancılı, Ankara ilinin Kalecik ilçesine bağlı bir köydür.

Tarihi

Köyümüz devecilikle uğraşan bir köymüş.(Degildir! Ben bu yasima geldim, köyde deve görmedim.)Köyün adı "han" dan gelmektedir. (Bak o olabilir) Han köküne -cı eklenmiş böylece han işi yapan, hanla uğraşan kişi oluşmuştur. Daha sonra ise han işi yapanların köyü anlamına gelen atlik eki -lı da eklenerek hancılı oluşmuştur. Hancılı söylenmesindeki zorluk nedeniyle c sertleşip ç olmuş ve söylenişe de uygun olarak HANÇILI adı ortaya çıkmıştır. "Hançılı" adının oluşumu da köyün devecilikle uğraştığının bir göstergesidir. Ayrıca şimdi rahmetli olan büyüklerimizin önemli bir bölümü de köyün deveci köyü olduğunu, binalarda mutlaka koca koca evlikler ve develikler bulunduğunu, taşıma ve nakliye işinin develerle yapıldığını anlatırlardı. Yine Maymadar özünden gelen ailelerin de develelerin ayağına çamur bulaştığından, sineğin çok olduğundan dolayı göç ettiklerini ve böylece şimdiki araziye yerleşiklerini biliyoruz. Aslında deveciklik çok önmeli bir türkmen geleneğidir. Türkmenler genellikle havadar yerlerde _yaylalada_, sinekten kaçarak, hayvancılıkla uğraşıp geçimlerini sağlamışlardır. İşte tüm bu kanıtlar köyün devecikle uğraşan bir köy olduğunu doğrulayan delillerdir. Köyün kurucusu iki ailedir. Bunlardan biri Orta Asya` dan çıkıp Malatya üzerinden tahmini 1402 Ankara Savaşı sırasında Timur` un askerleri olarak gelip daha sona Hançılı` ya yerleşen ve öz Türkmen olan köyün en kalabalık sülalesi (tamini 100 hane) EMİRHÜSEYİNOĞULLARI, diğeri ise Samsun üzerinden geldiği sanılan ABDULLAHKAHYAOĞULLARI`(bunlar kim? -Kımışlar-) dır. Her iki aileye daha sonra Maymadar özünden gelerek yerleşen Kel Bırralar, Memişler ve Çakallar (Maymadara Eskişehir Yeşilyurt köyünden geldikleri söylenir) , Bucular, Pıralar eklenmiştir. Encikler ile birlikte Atterlerin(?) Çayobadan geldikleri sanılmaktadır. Zamanında köyümüz halkından önemli bir genç Çanakkale Savaşına katılmış ve önemli sayıda şehit vermiştir. Kel aga (Hüseyin TÜRKMEN) 1. Dünya Savaşına katılmış uzun süre Rusya` da esir kalmıştır. Yine köyümüz halkından Bektaş ağa (Bucuların Bektaş _Doğan_ da 1. Dünya Savaşına katılmıştır. Köyümüz sakini Yusuf Çavuş (Yusuf Türkmen) ise Kore Savaşına ise katılan tek kişidir.

Kültür

Köyümüz ALEVİ, Bektaşi köyüdür. Alevi geleneğine göre Garip Musa ocağına bağlıdır. Yani köyün piri Garip Musa, mürşidi ise Hıdır Abdallardır. Bu anlamda köyde Garip Musa ocağına bağlı dedeler, Rehberler (Emirhüseyinoğuları), talipler oturmaktadır. Köyde her yıl cem yapılmaktadır. Köyümüzde eskiden beri yerel düzeyde ve yergi türünde şiirler yazan, türküler söyleyen üstatlar(Molla Yusuf, Aşık Hüseyin, Aşık Arif, Seyit Tamer,yeni kuşak Mustafa Yıldırım, Ali Yıldırım,Ali İpekli, Leyla Akgül, Yusuf Akgül, Yusuf İpekli) varolagelmiştir (Bu durum Alevi-Bektaşi geleneğinin de bir anlamda gereğidir). Almanya` da yaşamını sürdüren Haydar Avcı` nın (pıraların ibrahim avcının büyük oğlu)halk bilimi ile ilgili araştırma ve incelemeleri mevcut olup bu inceleme ve araştırmalar bir kaç seri olarak kitaplaştırılmıştır. Bunun dışında Yusuf İPEKLİ` nin şiirleri "Çığlığa Çağrı" adlı bir kitapta toplanmıştır. Yine Yusuf İPEKLİ` nin eğitimle ilgili yazıları çeşitli meslek dergilerinde yer almıştır. Sosyal, siyasi, kültürel ve yaşamla ilgili diğer yazıları ise Kalecik Gazetesinde yer alan TAŞIN GEDİÄžİ köşesinde haftalık yer almaktadır. Yine Hasan KURT Kalecik Gazetesinde haftalık siyasi ve sosyal içerikli yazılar yazmaktadır. Sabah gazetesinde ise her hafta Şehir Plancısı Erhan DEMİRDİZEN her perşembe yazılar yazmaktadır. Orijin Dersanesi sahibi Matematik Öğretmeni Haydar Ali İĞDELİ` nin meslekle ilgili yazmış olduğu kitapları ve dergileri bulunmaktadır. Köyümüzde toyga aşı çok meşhurdur. Toyga aşı yayla çorbasının dene ile yapılmış olanıdır. Bunların dışında ayranlı aşımızda meşhurdur. Bulgur aşının yufka ekmeği üstüne dökülmesi ise yanında ayran ve kuzu (kuru soğan) olması halinde dillere destan damaklara ayrı bir tat olur. Eskiden elbette Anadolu mozayğinde olduğu gibi bizim köyde de köy düğünleri neşeli ve eğleceliydi. Sağmen karşılamadan - kına gecesine, duvak açmadan - damat donatmaya kadar çok önemli ayrıntılar uygulanırdı. Koç koyurma başlı başına bir eğlenceydi. Bağ bozumu, ekin gavrama, düven sürme, tınaz savurma hele hele öküz gütme, yağmur duası daha başkaydı. Sokularda dövülen, likte çekilen,sergide kurutulan bulgurun, da denenin de tatı da, yapımı da ayrı bir mutluluktu. Un öğütmek başlı başına bir uğraşıydı. Köyümüzde inanışa da uygun olarak halaka biçiminde kadınlı erkekli oynanan çekilen karşılıklı türkü alma verme biçiminde oynanan calimen oyunu da her Hançılılının belleğinde ayrı bir yer tutar. Hele hele CALİMENDE söylenen KABAK TÜRKÜSÜ yok mu... Bizim köyde su kavgası olurdu sık sık. Sen sulayacaksın, ben sulayacağım tartışması hep sürdü gitti. Hatta çok eskilerde (75 yaşındaki babam bile tanımıyor, sadece duyduğunu söylüyor) Eskişehir` den bizim köye gelen birinin; "Ta ezelden su kavgası varıdı / Urganı alan Eldivan` a yürüdü / Dura dura gara bağrım çürüdü / Bir gızını da alamadım Hançılı / Yıkıla da veran gala Hançılı" diyerek söylediği dörtlüğü hala dilden dile dolaşır durur. Köyde bulunan soyadları; "Türkmen, Tamer, Avci, Tetik, Doğan, Demirdizen, Kılınç, Şahinoğlu, Erol, Kurt, Akal, Bektaş, İğdeli, Bağcıoğlu, İpekli, Kalkan, Akgül, Akgün, Yıldırım, Ünal,Kaya, Çakal, Bulut` tur. Köyde kullanılan lakaplardan abzıları; "geme, pati, karakelle, encik, kör seyit, çavuş, kımışlar, hannı, çöppe, aşık, titirek, kel, bucu, hotlamış, kavakali, topalali, kağnıcı, kuru, jenderme, gölük, barbar, çolak, eyye, molla, kazzık, katil, çini, malo, kara, maraşal, çönü, göbücük, ulaklı, böden, tomas, gacak..." tır. Köyde sık kullanılan yöresel deyim, kavram ve sözcükler ise şunlardır: "çaylak: toy, acmi, çöne: çoban yardımcısı, cılga: keçi yolu, cuma ağşamı: perşembeyi cumaya bağlayan kutsal olduğuna inanılan akşam, cıba: yeni kırkılmış keçi, çörten:çoraklı damdan yağmur suyunu akıtan (boşaltan) ağaçtan oyulmuş oluk, maymıkı: ara sıra, marisem: sandığımızın dışında, pöslük: hayvan dışkısının atıldığı yer, fışkılık, çöbre: şırası alınmış üzüm posası, diş: rüya, kelaazzz: anlayasın ki manasında bir deyim, çıka: katıksız, sade, pinnik: ilkel şartlarda yapılmış, eğreti, küçük kümes, culu: hindi, çıngı: köz ateşin sağa sola ıçrayacak kadar küçük olanı, bıldır: geçen yıl, gaylı, galan: bundan böyle, bundan sonra, bibi: hala, emmi: amca, bayak: az önce, mayalı: bazlama, yuka: 1-yufka ekmek, 2- (da) yüzeyde, derinde değil, 3- dipsiz, eğreti, gayım: güçlü, kuvvetli, sağlam, bıyıl: bu yıl, helke: içine su konulan bakırdan yapılmış kap, cingil: helkeden küçük genellikle içine süt konulan, inek sağmada kullanılan, küçük helke, bakraç, bakır kap, hereni: bakırdan yapılmış, büyük kazan, alaf: alev, şıvgın: sert, rüzgar eşliğinde, şapır şapır yağ yağmur, ötağan: daha yakın zamanda, ziyarmak: mızımak, mızıkcılık yapmak, desleme: sezdirme, verme, haberi olmasın, ellaham: herhalde, sanırım, avurt: ağız içi, şişirilmiş ağız içi ve damağı, boyunduruk: kağnıyaöküz koşmak için kullanılan ağaçtan yapılmış ve öküzlerin boynuna takılan düzenek, zelve: boğunduruğa öküz bağlamak için boyundurua her öküz için iki tane olan, öküzün boynunun aralarında kaldığı, alt kısmının ise ipla bağlandığı düzenek, fışkı: hayvan pisliği, kürtün: kar yığını, eşek oturmalığı, çıkım: tarlada kavrama (orakla ekin biçme) yaparken, bağ bellerken kısa vadede bitirilmek üzerebelirlenen hedef,kavrama: orakla ekin biçme işi, garık: fasulye, domates, satatalık ekimi yapılan ve kolay sulanmak için çevrilen 1 m2, 1,5 m2 ik alan, gırıtmak: nazlı nazlı, işveli, cilveli duruş, arık: zayıf, börtme: haşlama, hilletli: hastalıklı, tök: kendini beğenmiş, somurtkan, çirk: kurumuş hayvan pisliği, cimbil: burundan akan sümük, hedik: yaş, kaynatılmış bulgur, büzzük: kabaca kadının cinsel organı, büzzüğünü ........ (Rahmetli Veli Abıcanın deyimiyle), kürük: yarık, çekik kulaklı, saçı toplanmış, dıbız: anüs, .öt, gümele: çalılarla bağ başlarına yapılmış gölgelik, bekleme yeri, toyga: deneyle pişirilmiş yayla çorbası, eccik: azıcık, çok az, çömek: saban, pulluk vb biriken çamur sıyırmak için kullanılan demir, gölbez: biryaşına değmemiş, yavru köpek, gölbek: içi su dolu çukur, köp: kağnın bir bölümü, mahassimemek: dikkate almamak, yağarnı: sırt, sölpük: solgun, perağanti: büyük, asil ağanın sürüsünün yanında üçer beşer katılan davar katma işi, katkıntı, kürnek: sıcakta davarın birbirnegirmesi, arkaç: davarın yattığı yer, ginarlık: evi giriş kısmı, soyka: sevmediği, başkası, evcek: hep birden toptan, cilliye: tamamen, ciddai: çok az, yağlık, köynek: iç çamaşırı, sümsük: o dağalden, habersiz, kendi kendin, sumsuk: yumruk, pürçüklü: havuç, gıfak: küçükbaş hayvanların kurumuş dışkısı, kömbe: çörek, gıhıç: çok küük, çağal: kisli toprak, enik: çok küçük köpe yavrusu, çil: ağacın yan kökü, hülep: usta, cılk: bayat yumurta, çıkla: sade, yavan, gerez: iyi, guynu: kötü, yaramaz, zahar: sanırım, sürküçlü: kirli, paspal, keşke: arzu etme, sıncıkma: ......, malamat: rezil, sablıcan: amansız dert, sunsurma: nazlanma, keyfeni: büyük organizelerde yemek pişiren, malak: kavrulmuş unun pekmez ile katılarak pşirilmesi, genne: zamanı geldi manasında deyim, tırıvıı: iş yok, desle: ver, gezinağzı: kötü, mırakkas: masus, kötü niyele,harik: tabanına basılan eskimiş ayakkabı, lastik, şivtik: göz çapağı, höbermek: aniden saldırganlaşmak, höykürmek: sesli sesli ağlamak, şörk: ağızan dudağa aşağı akan tükürük, süyüm: bir parça (iplik), mahaldak: kimsesiz, yapayalnız, şorkut: acayip, cımbıldamak: zenginlikten vb şımarmak, afra tafra yapmak, zonzon: arı, tüğmek: sessiz sakin uzaklaşmak, kaçmak, duşga: kabaca kadının cinsel organı, glbızlanmak: dolanmak, yıvga: heves, sinir, bozulma, goğdurmak: koşturmk, kösülmek: bir kıyıya pısmak, hapaz: avuç, gırna: yaman, döğüşçü, küsüç: çiğdem kazmak için kullanılan ucu sivri sopa, kerme: hayvan pisliğinin belirli düzenekle kurutulmasıyla elde edilen yakacak, yapma: hayvan pisliğinin duvara yapıştırılarak rasgele kurutulmasıyla eld edilen yakacak, okuntu: davetiye, mehessime: önem, değer verme, hrkil: buğday ambarı, evlik: byük oda, öğendere: öküzleri sürmek, uyarmak için kullanılan ucu sivri, iğneli uzun değnek, nodul: öğendere ucundaki sivri çivi, kişkirme: köpkleri birbirine takıştırma, gırfacan: ufltmak, kırıp geçirme, ötürmek: ishal olmak, ayakgıltı: yatağın ayak tarafı, ganılık: akıllı, yanaşan, galık: evde kalmış, başgıltı: yatağın baş tarafı, tuyamıya el yordamıyla, görüp düşünmeden, meccane: bedava, öndüç: ödünç, tavatır: mükemmel, ala,iyi, acer: yeni, ağnanmak: yatıp yuvlanmak, alengirli: akla mantığa gelmez biçimde, gülünççe, abap: giysi, biçala: belli belirsiz, cıncık: cam, çiğit: ufak, ham,eci: annaanne, elevay: beceriksiz, sası: ekşimtrak, tatsız, yılık: şaşı, avanak, çömçe: kepçe, evrağaç: saç üstünde yufka ekmek pişirmek(evirmek) için kullanılan ince, 1 m boyunda sopa, gıpti: cimri, oğrun: gizli, şarpı: eşarp, töhmelemek: fazla yemek yemeden dolayı perişan olmak, hastalanmak, yumuş: hizmet talep etmek, zahmarı: zemheri, zarta: yalan, yanlış .... " Beddualar ise: "Baba yiyesice, geberesice, altı üstüne gelesice, gözü bakasıca, boynu altına gelesice, dili durasıca, südüklüğü durasıca, kefene gelesice, eli ayağı tutulasıca, cehenneme gidesice, zıkkım yiyesce, zıkkımın dibi, babanın dibi, gursağında galasıca, tökecimek: tökezlemek ..." biçimindedir. Köyde bulunan türbelere gelince; "Erduran dede türbesi: Eldivan olarak bilinir. Adağı çırağı olanlar, başı, gözü sadakasına buraya dört ayaklı kurban keserler. Ziyaret: Ziyarat denir. Yağmur duası için burya çıkılır. Genellikle Cebrail de denilen ik, ayaklı hayvanlar kurban edilir. Gelin türbesi, köye girişte harmanların sol üst kısmında bulunur. Eskiden gelinler buraya getirilir ve buranın etrafı dolaştırılırdı. Şimdi pek önemi kalmadı. Yahya Dede türbesi: Şabanözü Kutluşar köyü sınırları içinde yer alır. Aslen Şabanözü Mart köyünden olanRahmetli Yahya Dedenin mezarının da yer aldığı türbedir. Dört kurban kesilir. Ardıç: Buraya çok ağlayan çocukların ağlamasının keilmesi için Cebrail kurban edilirdi." Köyün batıl inanışları ise; "Akşamları dikiş dikmek (elektrik olmadığı için iğnenin ele batmasını önlemek için), akşamları aynaya bakmak gene elektrik olmaması nedeniyle, aynayabaşka gölgeler dşmesi ve bo yolla kişinin kendini çirkin ya da bet _kötü_ görmesi yüzünden), gece kaş altından veya aralıktan geçmek (karanlık nedeniyle ayak tökeçimesi sonucu düşme, karanlıktab korkmayı önlemek için), akşamları tırnak kesmek (derin kesip ayağın kanamasını, acımasını vb önlemek için), garanışmaya yakın kül dökmek (külün içinde olabilecek cıngı parçalarının gece, millet uykudayken tutuşması ve olası meydana gelecek yagınları önlemek için) , cuma akşamı kızların çeyiz yapması, köpek uluması (evden ölü çıkacağına inanlır), kara kedi besleme (uğursuzluk sayılır), baykuşun evlerde ötmesi (evin ileri geleninin, gıymatlısının öleceğine inanılır) eşiğe oturma (eşikte masumpeklerin yattığına olan inanç vardır, buraya oturmak onların mezarına oturma ile eş anlamlı olarak algılanması ve bu yolla köye dolu yağacağı, sel geleceği inanışı vardır ancak asl neden eşik herkesin gelip geçtiği yerdir. buradan kişiler sıcak su malzeme, yemek, odun... götürürler. bunları eşikten geçirilmei sırasında düşebilecek, dökülebilecek, devrilebilecek vs olması nedeniyle ortaya çıkabilecek kazaları önlemek içindir) , lohusalıkta 40 gün evde başka bir lohusanın bulunması, bu lohusanın evin önünden geçmesi" olarak sıralanbilir.

Coğrafya

Ankara iline 97 km, Kalecik ilçesine 46 km uzaklıktadır. Köyümüz Ankara` nın son köyüdür. Doğusunda Çankırı Eldivan` a bağlı Hisarcık köyü, batısında Ankara Kalecik` e bağlı Demirtaş köyü, kuzeyinde Çankırı Şabanözü` ne bağlı Mart Köyü, güneyinde Ankara Kalecik` e bağlı Yurtyenice Köyü, güneybatısında Ankara Kalecik` e bağlı Karatepe Köyü yer alır. Köyde baraj gölü yoktur. Sevranlıda yer alan iki birikiniti, harmanlardaki hacca bibinin gölü ve yazıdaki kuru göl köyün gölcükleridir. Köyde karaçallık, boruklugüey, gölünbaşı, zıyarat, yelliyayla, yazı, sekitarla, arkaç, acıalma, karatarla, çorak, karatepe, attepe, attepeninaltı, kurukçukuru, terme, harmanlar, topaktaş, çukurtarla, kölek, kamışlı, kömbeci, dereçayır, karabayır, eskiköy, deretarla, tepetarla, kayıklık, çinçinpuneri, bükümbayır, kumlak, arpalık, kumbağlar, yenioluk, bungüldek, pamuklağ, nonutlağ, dedeoğlu, yurtyeri ise belli başlı mevkilerdir.

İklim

Köyün iklimi karasal iklimin etki alanı içerisindedir. Kışın buyulacak kadar soğuk olur. Çok kar yağar. Ayazı meşhurdur. Yazın yakıcı, kavurucu sıcak olur. Baharlar ılımandır. Gündüz mevsim şartlarında iken özellikle kış ve sonbaharda öyle rüzgar olur ki bozurtudan evde barkta durulmaz. Yağış özellikle yağmur oldukça az görülür. Karakaya çevresindeki üç beş meşeyi saymazsak orman yoktur. Kavak, söğüt o kadar... Yavşan, keven ise istemediğin, aramadığın kadar çoktur.

Nüfus

|- 
Yıllara göre köy nüfus verileri
2007
2000 59 1997 51
Nüfus deyince mutlaka göçe de değinmek gerekir. Bizim köy her ne kadar ben deve görmedim deniyorsa da deveci köyüdür. Bunu her aklı başında Hançılılı da çok iyi bilir. Devecilerin geçim kaynakları da sınılıdır. İş alanı da oldukça sınırlı kalmıştır. Çankırı marasından tuz getirenler hiç de az değildir. İşte bu nedenle bizim köy çok az göç almış, ancak çoğunlukla göç vermiş bir köydür. Hançılı` ya dedeler Çubuk Sarıkoz` dan gelmişlerdir (Geçim sıkıntısına düşen dedeleri taliplerinin özellikle Irahber (rehber) de olan EMİRHÜSEYİNOĞULLARInın getirdiği söylenir.). Ayrıca Çayoba köyünden bir hane göç alınmıştır. Köyün bir bölüğü de maymadardan gelmiştir. Köyümüz Kalecik Karatepe, Yüzbey, Elmapınar, Afşar köylerine Sulakyurt Kıyıkavurgalı, Çayoba, Akkuyu köylerine ve Eskişehir` in Karatepe, Yeşilyurt ve Yahnikapan köylerine göç vermiş tir. Bunun yaninda Avrupa da yogun bir nufus vardir.

Ekonomi

Köyün ekonomisi tarım, ticaret (canlı hayvan alım satımı _celepcilik_) ve hayvancılığa dayalıydı. Ancak şimdi bir miktar tarıma dayalıdır. Hançılı aslında tipik bir Anadou köyüdür. Genci yoktur. Köy nüfusu yaşlanmıştır. Yazın bir miktar çoğan köy kışın boşalmaktadır. Köy halkının büyük bir çoğunluğu ya memur, Bağkur ya da SSK emeklisi ya da emekli sandığın çalışanıdır. Köyde ilki rahmetli eğitmen Abidin KILINÇ olmak üzere, 90 civarında öğretmen vardır. İkinci kuşak eğitimciler; Ali DEMİRDİZEN, Mehmet DEMİRDİZEN, Mustafa BULUT olarak sayılabilir. Üçüncü kuşak öğretmenler; Yusuf DEMİRDİZEN, Mustafa - İsmet YILDIRIM, Ali - Sevim BAĞCIOĞLU, Ahmet - Döne DEMİRDİZEN` dir. Dördüncü kuşak olanlar; Müslüm DEMİRDİZEN, Hüseyin - Necla TÜRKMEN, Muharrem İĞDELİ, Hasan - Kevser DOĞAN` dır. Beşinci kuşak; Haydar TÜRKMEN, Mehmet - Latife DEMİRDİZEN, Haydar - ? TAMER, Hasan AKGÜL` dür. Altıncı kuşakta; Ali YILDIRIM, Zeki DOĞAN, Hasan KURT, Yusuf İPEKLİ, Mehmet Ali DEMİRDİZEN yer alır. Öğretmenlerin bir bölümü ise sadece öğretmen olmuş (Mehmet Ali TAMER, Yusuf KALKAN, Levent TAMER-rahmetli-...) ancak başka kurumlarda çalıştıkları için öğretmenlik yapmamışlardır. Daha gençler ise 7, 8 ve 9 kuşak olarak sıralanıp gider. Bankacılıkta ilk olma özelliği Haydar DOĞAN` dadır. Epey doktoru olan köyde bu işin piri Dr. Hüseyin DEMİRDİZEN` dir. Mühendislerde ise ilk olma özelliği İsmet AKGÜL` e aittir. Köyümüzde hukukçu avukat Yuksel Tamer hollanda da yasar Bir kaç polis var olup subay ve astsubay yok denecek kadar azdır. İrfan Yıldırım bilgisayar işiyle uğraşır. Cengiz Türkmen ve Yüksel Türkmen emlak işi yaparlar. Metematik Öğretmeni olan Haydar Ali İğdeli Orijin Dersanesinin sahibi olup, Ergün Akgül ve İsmet Akgül` ün inşaat mühendisliği ile ilgili ayrı ayrı işletmeleri vardır. Haydar Avcı, Celalettin Avcı ve Bektaş Avcı ise muhasebe, inşaat ve diğer tahahhüt işleri mevcuttur. Köy halkının bir kısmı Almanya` da işçi olarak çalışmaktadır, bir kısmı ise Almanya` dan dönüş yapmıştır.

Muhtarlık

Yerleşim yerinin tüzel kişilik olması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır. Köyün şimdiki muhtaru bu görevi 1986 yılından beri sürdüren Mustafa İPEKLİ` dir. Mustafa İPEKLİ; rahmetli muhtar Ali YILDIRIM` ın vefatından sonra bu görevi devralmış 5 dönemdir muhtarlığı sürdürmektedir. Köyümüzde muhtarlık yapanlar ise şöyle sıralanabilir: "Yusuf İPEKLİ (Molla Yusuf), Mustafa TÜRKMEN (Molla Mustafa), Mehmet YILDIRIM (Memet Çavuş), Ali TÜRKMEN (Kırali), Süleyman KALKAN (Sülo), Mehmet AVCI, Ahmet DEMİRDİZEN (Kara Ahmet), Zeynel KILINÇ (Hotlamış), Mustafa DEMİRDİZEN (Pati), Yusuf TAMER (Mareşal), Seyit TAMER (Kör Seyit), Ali YILDIRIM (Kavak Ali), Mustafa İPEKLİ (Topal Mustafa), Mehmet DOĞAN (Vekaleten), Haydar AKGÜL (Vekaleten), Satılmış KALKAN (Vekaleten)" Köyde birkaç sefer dernek, kooperatif s denemesi yapılmıştır. Çok önceleri kurulmuş bulunan kooperatif bir arsa bile almış olmasına rağmen sa sürede kendi kendine fesh olmuştur. Daha sonra kurulan dernek de malesef yaşatılamamıştır. 2004 Aralık yılında kurulan dernek ise halen yaşamaktadır.Derneğin Kurucular, Ali DEMİRDİZEN, Mustafa YILDIRIM, Haydar DOĞAN, Yusuf İPEKLİ, Gülcan KALKAN, Başer KILINÇ, Cengiz TÜRKMEN, Mehmetali DEMİRDİZEN, İrfan YILDIRIM dır. İlk Yönetim Kurulu; Ali DEMİRDİZEN, Mustafa YILDIRIM, Haydar DOĞAN, Başer KILINÇ, Gülcan KALKAN` dan oluşmuştur. Daha sonra yapılan genel kurulda ise Ali DEMİRDİZEN, Mustafa YILDIRIM, Haydar DOĞAN,Yusuf İPEKLİ ve Aynur KILINÇ yönetim kuruluna; Ali AKGÜL, Haydar İĞDELİ ve Hüseyin TÜRKMEN denetim kuruluna seçilmiştir. Halen bu kurullar görev başında olup derneğin üyesayısı 100 civarıdadır.

Altyapı bilgileri

Köyde İlköğretim okulu var olup okul yıllardır kapaıdır. Köyde öğretmenlik yapanları şöyle sıralanabilir: "Abidin KILINÇ (eğitmen, rahmetli), Hasan ERGÜRHAN (yedek subay öğretmen), Haydar KURTElmapınar köyünden, emekli, çiftçilik yapar), Bektaş ÇAKIR (Afşarlı, İşköğretim Müfettişliğnden emekli, Bursa` da yaşar), Ali DEMİRDİZEN (Hançılılı, emekli, uzun süre okul müdürlüğü yaptı), Sakine ZEYBEK (Maraşlı, eşi trafik polisi idi, eşi trafik kazasından vefat etti, Samsun` da yaşadığı duyuldu) , Azize ATİLLA (emekli, Ankara` da yaşar), Yusuf DEMİRDİZEN (Hançılılı, halen Ankara` da ilköğretim Müfettişi), Necla TÜRKMEN (Çorumlu, Hüseyin Türkmen` in eşi, emekli), Yeter AYTEN (Elmapınarlı, Ankara` da yaşar)` dir. Köyde iki adet çeşme vardır. Bu çeşmeler 1950 yılında yapılmıştır. Ayrıca köyümüzde şebeke suyu da mevcuttur. Kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve ptt acentesi yoktur. Ancak köyde telefon vardır. Köyde sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik sorunu yoktu.

Linkler



köy-taslak Kalecik belde ve köyleri

Kaynaklar

Vikipedi

ALPAY - 9 ay önce
Emeğinize Sağlık Bize Kanılar derler Ben ALİ KURT UN OĞLU ALPAY

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.