Hatırlama (Hafıza)

Kısaca: HATIRLAMA Geri getirme genellikle deneklerin hedef malumatı hatırlayıp hatırlamadıkları veya onu tanıyıp tanımadıklarını tespit yoluyla değerlendirilir, İki safhalı hatırlama görüşüne göre hatırlama bir arama veya geri getirme sürecini kapsar. Geri getirilen malumatın uygun olduğu tespit edilir. Tanımada ise geri getirilen malumatın aranılan hedef olduğuna karar verilir. ...devamı ☟

HATIRLAMA

Geri getirme genellikle deneklerin hedef malumatı hatırlayıp hatırlamadıkları veya onu tanıyıp tanımadıklarını tespit yoluyla değerlendirilir, İki safhalı hatırlama görüşüne göre hatırlama bir arama veya geri getirme sürecini kapsar. Geri getirilen malumatın uygun olduğu tespit edilir. Tanımada ise geri getirilen malumatın aranılan hedef olduğuna karar verilir. Bu görüşe gere hatırlama ancak; bir iteni geri getirilir hem de tanınırsa meydana gelir yani iki süreci kapsar, tanıma ise sadece tek bir süreci, karar vermeyi kapsar. Hedef itemler, hatırlama testlerinden çok tanıma testlerinde tespit edilebilmektedir. Bu manada tanıma testlerinin daha kolay olduğu söylenebilir (çoktan seçmeli test tarzındaki imtihanların, yazılı imtihanlardan daha kolay olmasının sebebi budur). Bu iddiaya göre hatırlama ve tanımayı laikli şekillerde etkileyen değişkenler vardır ve hatırlama her zaman tanımadan daha iyidir.

Hatırlama ve tanımayı farklı şekillerde etkileyen çeşitli değişkenler vardır. Her zaman kullanılan kelimeler nispeten daha az kullanılan kelimelerden daha kolay hatırlanır. Günlük veya az kullanılan kelimelerden oluşan listeleri alan deneklerin hatırladıkları kelime sayısı, günlük kullanılan kelimelerden yana ağırlık oluşturacaktır ama bunun yanısıra az kullanılan kelimelerin pofumu daha, sonra tanıyacaklardır. Bu durum kelime sıklığının etkisi olarak bilinir ve genellikle iki safhalı geri getirme görüşüne göre şöyle ayıklanmaktadır. Günlük kelimeler arasındaki bağlantı kodlarım islemek daha kolaydır (tespitte yardımcıdır ve bu sebeple hatırlanır) bunun aksine daha az kullanılan kelimeler daha ayırdedicidir (karar vermede yardımcıdır bu sebeple tanınır). fakat bu iddialara dair çok az delil vardır. Tanıma ve hatırlamayı farklı etkileyen ikinci bir değişken öğrenme niyetidir. Mesela bir kelime listesinin olağan taraması; maksatlı bir öğrenme görevim takıl) eden bir tanımayı çok az engellerken hatırlamayı çok kötü engeller.

Tanıma çok az engellenir, çünkü kısmen tekrarla korunması onun aşinalığım arttırır ama bunun hatırlamaya olan etkisi ya azdır veya hiç yoktur. Aşinalık arttıkça tanıma artacaktır (Mandler, 1980). Maksatlı olarak öğrenilen materyalle aşinalık (tekrar yoluyla) arttıkça denek itemı tanıdığı kararını daha hızlı verir. Aşinalık az olduğunda ise denek uyaranın hatırlanması gerekmeyen bir item olduğu katarına daha çabuk varacaktır.

Tanıma ve hatırlamayı farklı etkileyen üçüncü bir önemli değişken ise öğrenme stratejisidir. iteneklerin kendilerine öğrenmeleri için verilen materyali daha sonra bir hatırlama veya bir tanıma testine tabi tutulup tutulmayacağına, dair beklentilerine bağlı olarak farklı şekillerde ödendikleri görülmektedir. Hatırlama testine tabi tutulacağım zanneden bir grup denek ile tanıma testine gireceğini zanneden diğer denek grubunun gösterdikleri performans, deneklerin bekledikleri yönde teste tabi tutulduklarında daha iyi olurken aksine yönde bir teste girdiklerinde ise daha kötü olmuştur. Eger tanıma ve hatırlamada kodlama birbirine uyar şekilde yapılıyor olsaydı her iki teste de deneklerin başarıları benzer olurdu. Bu sebeple tanıma ve hatırlama seviyelerinin halen düşük bir korelasyon gösterdiği ifade edilmektedir.

Tanıma ile hatırlamada rol oynayan süreçler şöyle örneklenebilir: gördüğünüz bir yüzü "tanımamızı o yüzü önce nerede ve ne zaman görmüş olduğunuza dair malumatı geri getirmemiz gerektirebilir. Ama insanın yüzünü hatırlamak, isim ve yüzleri hatırlamamıza yardımcı olacak bir ansiklopediye başvurmamızı gerektirir. Başka bir ifade ile hatırlama testleri hedefin bizzat kendisini, ilgili uygun özelliklerinden doğru arayıp bulmayı gerektirir. Tanıma ise hedef malumatın arka planında yer alan ilgili uygun önceliklerini arayıp bulmayı gerektirir. (Yabancı ülke insanlarının Atatürk'ü Türkiye ilgili bilgilerinden hareketle tanıyor olmaları, beri taraftan Türk'lerin bizzat onunla ilgili olay ve düşüncelerinden dolayı Atatürk' ü hatırlamaları ve dolayısıyla onu biliyor olmaları).

Mandler tanımanın ancak, hafızanın zayıf düştüğü bir anda geri getirmeyi kapsayabileceğini öne sürer. Deneklere birbiri ile ilişkisiz kelimeleri kategoriler halinde gruplara ayırmaları talimatını verdikten sonra onları sürpriz bir teste tabi tutmuştur. Verilen kısa aralıklar için, hatırlanan kelimeler ile gruplara ayırmada kullanılan kategorilerin sayısı arasında iyi bir korelasyon seviyesi gözlenmiştir. Bu sonuç hatırlamanın kayıt esnasındaki düzenleme organizasyonu vasıtasıyla geliştiği fikrini verir. Kısa bir sure içersinde kullanılan kategori sayısı verilen sine 5 haftaya ulaştığında çok kuvvetlenmektedir. Mandler bu sebeple hafıza zayıf okluğunda tanımanın, bir arama prosesini kapsaması sebebiyle kodlamadaki organizasyonel süreçlere bağlı olduğunu öne sürer, Hafıza kuvvetli olduğunda ise hatırlamanın bu tür bir arama sürecine ihtiyacı yoktur.

GERİ GETİRME ve YENİDEN İNŞA (RECONSTRUCTION)

Geri getirme, depodan hedef materyalin orijinalinin geri getirilmesine dayanır, ama bazen orijinal materyal olduğu gibi geri gelmez. Geçmiş ile ilgili bilgilerimiz bu materyali yeniden inşa eder ve bu hali ile geri getirilir. Bartlett'e (1932) göre insan geçmişini, dünya ile ilgili kendi genel bilgi veya şemalarının yardımı ile yemden inşa eder. Ona göre geçmişimizi, kendi genel beklenti bilgilerimizle uyuşacak şekilde özel hafıza izlerimizden harekede yeniden inşa ederek hatırlarız. Ama bu arada bir talimin yaptığımız veya çıkarımda bulunduğumuzu hissetmeyiz. Hatırladığımızı duyumsarız (Spiro 1980).

Hatıraların yeniden inşa edilerek hatırlanmasını açıklayan en etkili deney bundan 50 sene önce Bartlett' e yaptığı deneydir. Bartlett deneklerine, özellikle yabancısı oldukları kültürlerden alınmış bazı halk hikayeleri okutmuş sonra onlardan bu hikayeleri yazmalarını istemiştir. Deneklerin yazdıkları hikayeler özgün hallerinden oldukça farklılıklar göstermiştir. Bazı bölümleri atlanmış, bazı kısımları üzerinde fazlaca durulmuş ve yeni ilavelerde bulunulmuştur. Kısacası denekler özgün hikayenin hafızadaki izleri üzerinden yeni bir hikaye inşa etmişlerdir. Bu yeniden inşa edilmiş hikaye, genel olarak unsurlarım özgün hikayenin kültürel kavramlarından çok deneklerin kendi kültürlerinden almıştır.

Bartlett'in yeniden inşa edici hafıza hipotezi; geri getirmede dıştan gelen (extrinsic) bilgi ipuçlarının önemini vurgulama yoludur. Dıştan gelen bilgi ipuçları bizim bilgi kaynağımızdan üretilir ve genellikle geçmişi daha doğru bir şekilde yeniden elde etmemizi sağlar. Yeniden inşa etmenin, geri getiriliş esnasında ortaya çıktığını göstermek gerekir. Çünkü inşaat esnasındaki bozulmaların yeni malumatın, hafızada ona uymayan şemaları kullanarak izah edilmesi sırasında ortaya çıktığı bilinmektedir (Mesela Bartlett' in denekleri özgün hikayedeki kano unsurunu kayıkla değiştirmiştir). Spiro (1980) bozulmaların öğrenme situasyonundan sonra ortaya çıkabildiğini göstermiştir. Deneklerine bir çift hakkında kısa bir hikaye okumuş bir iki dakika sonra tesadüf eseri olarak, bu çiftin evli olup olmadıklarına dair bir malumatı da eklemiştir, bu ilave; hikayenin konusuyla ya tutarlı olmuş ya da ters düşmüştür. Hikayenin hatırlanışı 2 gün, 2 hafta ve 6 hafta arayla test edilmiştir. Daha uzun aralarda denekler uzlaştırıcı hatalar yapmışlardır. Hikayeye ters düşen kemleri hikayenin genel teması ile uzlaştırmalardır. Denekler, yaptıktan bu hataların doğru, olduğundan ve hikayede yer aldığını hatırladıklarından emin olduklarını ifade etmişlerdir. İlginç olan nokta ise deneyin başından beri bir hafıza deneyinde yer aldıklarını bilen deneklerde ise bu uzlaştırıcı hatalar gözlenmemiştir. Bu durum hafıza hatalarının korumalı laboratuar deneyi şartlarından ziyade günlük hayatta daha sık ortaya çıktığına işaret etmektedir. Spiro'nun önemli bulgusu da bozulmaların, deneklerin özgün hikaye ile ilgili hatıraları zayıfladığı sırada ortaya çıktığıdır. Denekler işittikleri hikayenin konusu, onunla çatışan zıt bir malumatı (evli olma) işittikleri sırada veya aradan 2 gün geçtikten sonra değil, aradan daha uzun bir süre geçtikten sonra çarpılmışlardır. Bozulma sadece geciken bir süreden sonraki (2 hafta, 6 hafta) geri getirmelerde, özgün hikayenin hatırası zayıfladığında, ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla yeniden inşa edici tarzdaki bozulmalar, özgün hafıza zayıflamaya başladığında ortaya çıkmakta, bir kere ortaya çıktıktan sonra da muhtemelen özgün hatıradan ziyade bu yeniden inşa edilmiş olan hatırlanmaktadır.

Bu yeniden inşa etme hipotezi, hipotezin temelini oluşturan genel bilgi yapılarının belirsiz olması sebebi ile eleştirilere uğramıştır. Bu yapılar geçmişte neler olduğuna dair bir beklentiye yol gösteren herşey olabilir. Bu yapıların bir sinemaya, bir lokantaya veya bir arkadaşı ziyafete gitme gibi neler olup bittiğine dair bilgilerimizi kapsayan günlük notlara dayandırılmasının yanısıra yeniden inşa, aynı zamanda, çok daha genel bilgilerimizin etkisi altındadır, bunlar, Bartlett' in şemalar nosyonu ile daha iyi tanımlanmaktadır. Birçok araştırma hafızamızın insanlarla ilgili değişmesi zor olumlu ve olumsuz kalıp fikirlerimizi oluşturan sterotiplerimizden (Türk'ler pratik zekalıdır gibi) etkilendiğini göstermektedir.

Hafızanın yeniden inşa edici özelliği ile ilgili bu durum görgü tanıklığının bunun etkisi altında kalabileceğini göstermektedir. Loftus ve Palmer (1974) deneklerine zincirleme bir kazanın filmini seyrettirmişler ve sonra ne gördüklerine dair sorular sormuşlardır. Deneklerin bir kısmına "Arabalar birbirine girdiğinde yaklaşık kaç km hızla gidiyorlardı?" sorusu sorulurken diğer gruba da aynı soru sorulmuş fakat "birbirine girme" ifadesi yerine "çarpıştığında" ifadesi kullanılmıştır. Üçüncü grup ise bu noktada sorgulanmamıştır. Sonuçlara göre "birbirine girme" ifadesi sürat tahmininin, "çarpışma" ifadesinden daha yüksek tutulmasına sebep olmuştur. Görülüyor ki sorudaki gizli malumat kazaya dair hatırlanacak olan materyali etkilemiştir. Bir hafta sonra bütün gruplara "Etrafta kırık camlar var mıydı" sorusu sorulmuş "birbirine girdiğinde" ifadesini dinlemiş olup yüksek sürat tahmininde bulunan grubun % 32'si kırık camlan gördüğünü söylemiş diğer iki grubun oranları ise yaklaşık % 13 olmuştur.

Loftus ve Palmer'in bu bulgularına ilave başka yeni bulgular da vardır. Mesela kişinin herhangi bir olayla ilgili hatırladıkları yeni malumatların verilmesiyle kolaylıkla değişebilmektedir. Bu bulguları yeniden inşa süreci ile açıklamak için şöyle bir varsayımda bulunmak gerekir: özgün olayla ilgili hafıza izleri, sonradan gelen yeni malumatla birlikte bozulmamış şekilde eksiksiz depolanmış halde durur ve özgün olay, hafıza izlerini açıklamakta kullanılır. Bu "birlikle olma" hipotezi özgün değiştirilmemiş hafıza izlerinin yeniden elde edilebileceğini öne sürer, Loftus ise, bunun böyle işlediğine dair bulguların az olması sebebiyle hipotezi reddeder. Loftus aynı zamanda yeni gelen malumat yoluyla özgün izler içersinde birleştirildiğini dolayısıyla olayın özgün kayıtlarının ortadan kalktığını savunur ve buna alternatif değişme hipotezi adını verir.

Bekerian ve Bowers (1983) ise uygun test etme şartları sağlandığı takdirde özgün hatıraların yeniden elde edilebileceğini öne sürerler. Yaptıkları araştırmada şahit olunan olayla ilgili hafızanın; soruların sıra ve düzeni özgün olayın sıra ve düzeni ile eşleştirildiğinde yeniden elde edilebileceğini bulmuşlardır. Daha önceki kısımlarda da ifade edildiği gibi kodlama, esnasında yer alan çerçeve test situasyonunda yeniden kurulursa hatırlama ve tanıma performansı artmaktadır.

HATIRDA TUTMANIN ÖLÇÜLMESİ

İlk olarak bu konuyla ilgili terimleri ele alalım. Diyelim ki, bir şeyi mükemmel şekilde öğrendiniz. O anda, hatırlamanızın % 100 ve unutmanızın %0 olduğunu söyleyebiliriz. Birkaç saat veya gün sonra o konuyla ilgili bir hatırlama testi aldığınızda, ilk öğrendiklerinizin bir miktarını, örneğin % 75'ini unutmuş olduğunuzu görürsünüz. Bu olguyu şöyle de ifade edebiliriz: Bu durumda hatırlamanız % 25'dir. Şu halde, hatırda tutma (retention) ya da hatırlanan miktar, % 100 öğrenme ile unutulan miktar arasındaki farktır. Yüzde 100'den, hatırda tutma ya da unutma yüzdelerinden birini çıkardığımızda diğerinin yüzdesini buluruz. Bu altbölümde, bellek (memory), hatırlama (remembering), hatırda tutma ve unutma (forgetting) gibi çeşitli terimler kullanılacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki, hangi terim kullanılırsa kullanılsın söz konusu olan şey, tam öğrenmeyi yaptığınız noktadaki % 100'lük düzeyden, daha düşük bir hatırda tutma düzeyine olan iniştir. Bu olayı betimleyen ve unutma eğrisi adını alan eğri üç teknikle elde edilebilir: hatırlama (recall), tanıma (recognition) ya da tasarruf (savings) teknikleri

Hatırlama Hatırda tutma ve unutmayı, hatırlama tekniğiyle ölçmek için, deneklerden sadece daha önce öğrendiklerini, yazarak veya söyleyerek tekrarlamaları istenir. Bu, psikologlar tarafından deneylerde en sık kullanılan tekniktir, örneğin, bu bölümde sözü edilen çiftler halinde öğrenme ya da serbest hatırlama deneylerinde, bu teknik kullanılmıştır. Kompozisyon ya da tamamlama türü sınavlarda kullanılan teknik de budur.

Tanıma tekniğini kullanan deneklere kıyasla, hatırlama tekniğini kullanan deneklerin hatırda tutma puanlan daha düşük olur. Çünkü bir şeyi hatırlama, tanımaktan daha zordur. Hatırlama tekniği daha düşük hatırlama puanlarına yol açtığına göre tanımayı ölçmede çok duyarlı bir tekniktir; unutmanın başka tekniklerle gözlenemeyeceği durumlarda bile gözlenebilmesini sağlar. Bu sebepten dolayı hatırlama tekniği, kullanılması çok güç olmasaydı sınavlarda daima tercih edilirdi. Bu yöntem tanıma yöntemine göre daha çok vakit alır ve daha az güvenilirdir; çünkü, öğretmenlerin sonuçları inceleyip doğru olup olmadığına, biraz da öznel olarak, karar vermesini gerektirir. Kolay puanlamayı sağlamak için, geleneksel olarak çoktan seçmeli ya da doğru - yanlış türü sorular şekline sokulan tanıma tekniği, sınavlarda daha fazla kullanılır.

Tanıma : Tanıma tekniğinde denek, sadece sunulan cevabın doğru olup olmadığına karar verme durumundadır. Tanıma tekniğinin doğru - yanlış türü bir sınavda kullanılması durumunda öğrenci bir cevabın doğru olup olmadığını işaretler. Çoktan seçmeli sınavlarda ise, öğrenci birkaç seçenek arasından sadece birini seçme durumundadır.

Hatırlamanın ölçümünde kullanılan bu tekniğin üstünlüğü, kolay puanlamaya olanak sağlamasıdır, öyle ki, puanlayıcı bir cevap anahtarı düzenleyerek, elle bile birkaç dakikada yüzlerce cevabı değerlendirebilir. Bu teknik, büyük zaman ve emek tasarrufu sağlayan makina ile puanlamaya da elverişlidir. Tanıma tekniğinin aleyhinde iki nokta vardır, ilki, tanıma testinde, hatırlama testine kıyasla başarılı olmak çok daha kolaydır. Çünkü insanlar, genellikle doğru cevabı hatırlayamasalar bile, onu tanıyabilirler, ikinci olarak, bu teknikle deneklerin elde ; ettikleri puanlar şansın katkısıyla yükselebilir; zira hiçbir şey bilmeyen bir kişi bile, ;sırf şans eseri bazı doğru cevapları bulabilir. Bu yolla kazanılacak şans puanı seçenek sayısına göre değişir. Bütün bunlar dikkate alındığında, tanıma tekniğinin hatırlama tekniğine kıyasla çok daha az duyarlı olduğu ortaya çıkar.

Tasarruf : Tasarruf tekniği olarak anılan bu üçüncü tekniğin en önemli özelliği, daha önce öğrenilmiş olan malzemenin yeniden öğrenilmesidir.(relearning). Bu teknikte psikologlar ikinci öğrenmedeki tekrar (ya da hata) sayısını ilk öğrenmedeki ile karşılaştırırlar. Söz konusu iki sayıdan yararlanılarak, aşağıda görülen eşitlik kurulur: Eşitlikten de çıkarabileceğiniz gibi, yeniden öğrenme için gerekli olan tekrar veya zaman miktarı küçükse, eşitliğin pay terimi daha büyük olacak ve tasarruf puanı % 100'e yaklaşacaktır. Diğer taraftan, yeniden öğrenme esnasındaki zaman veya tekrar sayısı fazlaysa, eşitliğin pay terimi daha küçük olacak ve tasarruf puanı sıfıra yaklaşacaktır. Farzedelim ki bir şiiri hiç hatasız olarak söyleyebilmeniz için 20 tekrar gerekti. Bir aylık aradan sonra ise, aynı şiiri gene hatasız olarak söyleyebilmeniz için bu kez 10'tekrar gerekti. Şu halde % 50 tasarruf olmuştur.

Tasarruf tekniğinin başlıca üstünlüğü, bir öğrenme durumunda hatırda kalan'ın ölçülmesinde son derece duyarlı oluşudur. Diğer tekniklerin hatırda tutma göstermediği durumlarda, bu teknik gösterebilir. Örneğin, bir hatırlama testinde kişi sıfır puan alabilir; bu da onun hiçbir şey hatırlamadığını gösterir. Oysa, aynı malzemeyi yeniden öğrenmesi istendiğinde kişi, ilk öğrenmede olduğundan çok daha az tekrara gerek duyabilir ki bu da onun öğrenmede tasarruf ettiğini gösterir.

Aslında, öğrenmede görülen bu tasarruf örgün eğitimin başlıca yararlarından biridir, öğrencilerin bir derste öğrendiklerini, dersin bitiminden birkaç ay veya birkaç gün sonra, hatırlama hatta tanıma tekniğiyle ölçmeye kalkmak büyük bir hayal kırıklığına neden olabilir. öğrencilerin*derste öğrendikleri, daha sonra ele alınacak nedenlerden ötürü hızla kaybolur. Bu durum özellikle, ölçümün hatırlama tekniğiyle yapıldığı zaman söz konusudur. Oysa öğrenciler, hatırlayamadıkları bazı şeyleri yine de tanıyabilirler. Daha da önemlisi, unuttukları şeyleri ilk öğrenme durumuna kıyasla çok daha çabuk öğrenebilirler. Bu demektir ki, eğer gerekirse, bir zamanlar öğrenip artık pek hatırlayamadığımız bir şeyi çabucak yeniden öğrenebiliriz. Eğitim yıllarımızı yararlı yapan şey de, büyük ölçüde bu tasarruflardır.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Nimonik
2 yıl önce

Yunancada "μνημονικός" (mnēmonikos; hafıza) kelimesinden gelmiştir. Yunan mitolojisindeki hafıza tanrıçası Mnemosyne ("hatırlama, anı") ile ilişkilidir. Her iki...

Bellek
2 yıl önce

retrospektif hafıza bir kategori olarak semantik ve epizodik hafızayı kapsar. Prospektif hafıza ise tersine gelecek niyetlerin ya da hatırlamayı unutmamak‘ın...

Bellek, Bellek (bilgisayar), Hafıza, Anlam ayrım
Kısa süreli bellek
2 yıl önce

katılımcılardan dört listenin tamamındaki ögeleri hatırlamaları istendi. İlk serbest hatırlama ve son serbest hatırlama sonluk etkisi gösterdi. Bu sonuçlar, sonluk...

Kısa süreli bellek, ,
UZUN SÜRELİ BELLEK
6 yıl önce

Uzun süreli bellek ya da Uzun dönemli hafıza ((İngilizce)Long-term memory (LTM)), iki depolama hafıza modeli teorisinin bir parçası olarak, öğeler arasındaki...

Uzun süreli bellek, ,
Ballard Olayı
6 yıl önce

(1923). Bu varsayıma göre, her hafıza yoklanması (hatırlatma), verilen cevapları pekiştirdiği için, daha sonraki bir hatırlamada bu cevapların verilmesi ihtimalini...

Ballard Olayı, í–ksüz maddeler (Ekim 2006), 1913, 1954, Ballard, Bağlantı tanıtmak, Brown, Hafıza, Ammon, Irion
Vladimir Nabokov
2 yıl önce

Eserlerinde yazar olarak kendisinin, anlatıcılarının ve karakterlerinin hatırlama ihtiyaçları ve yöntemlerine dikkat çeker. Kendisi gibi "göçmen" kategorisine...

Vladimir Nabokov, 1899, 1977, 22 Nisan, 2 Temmuz, ABD, Amerikan, Berlin, Bolşevik, Cambridge Üniversitesi, Londra
Bilişsel Bilim
2 yıl önce

motor süreçlerimizi hatırlamamızı sağlar ve genellikle örtük bilgi veya örtük hafıza olarak da anılır. Bilişsel bilimciler hafızayı psikologların inceledikleri...

Bilişsel Bilim, Alan Turing, Daniel Dennett, Daniel Kahneman, Dilbilim, Douglas Hofstadter, Felsefe, Noam Chomsky, Nöroloji, Yapay zekâ, Marvin Minsky
Fibromiyalji
6 yıl önce

bozukluğu ("fibrofog" olarak bilinir) kısa-süreli hafıza- ve uzun süreli hafıza kısa süreli hafıza birleştirme, bozulmuş performans hızı, çoklu görev...