İbrahim Şahin

Kısaca: Mehmet Ağar'ın Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde vekaleten Özel Harekat Daire Başkanlığı'na getirilen İbrahim Şahin, görevi sırasında terörle mücadelede görev alacak özel timi oluşturdu. Şahin, bu oluşum sırasında Balıkesir'de "Özel Tim Eğitim Okulu"nu açan isim oldu. 1990 - 1992 yılları arasında İstanbul'da çok sayıda terör operasyonunu yürüten Şahin, "Avrasya Feribotu" operasyonunda da görev aldı. Susurluk skandalıyla Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi olayına adı karışan Şahin'in, Susurluk ...devamı ☟

Mehmet Ağar'ın Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde vekaleten Özel Harekat Daire Başkanlığı'na getirilen İbrahim Şahin, görevi sırasında terörle mücadelede görev alacak özel timi oluşturdu.

Şahin, bu oluşum sırasında Balıkesir'de "Özel Tim Eğitim Okulu"nu açan isim oldu. 1990 - 1992 yılları arasında İstanbul'da çok sayıda terör operasyonunu yürüten Şahin, "Avrasya Feribotu" operasyonunda da görev aldı.

Susurluk skandalıyla Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi olayına adı karışan Şahin'in, Susurluk'taki trafik kazasında ölen firari hükümlü Abdullah Çatlı ile yakın arkadaş olduğu ortaya çıktı. Şahin'in Çatlı ile arandığı dönemde bir düğünde karşılıklı göbek attıkları fotoğraflarla belgelendi.

Hakkındaki adli soruşturma nedeniyle açığa alınan Şahin, İstanbul 6 No'lu DGM'de devam eden Susurluk davasında 13 sanıkla birlikte yargılanıyor. Şahin'in adı, İsrail'den satın alınan kayıp silah olayına da karıştı.

Topal cinayetine karıştıkları öne sürülen özel tim polislerini koruduğu ve Tarık Ümit'in kaçırılmasına karıştığı gerekçesiyle soruşturuldu.

Susurluk Komisyonu'na ifade veren Astsubay Ahmet Altıntaş, Tarık Ümit cinayetini soruşturduğu sırada, İbrahim Şahin tarafından engellendiğini ileri sürdü. Şahin'in adı daha sonra Mehmet Ali Yaprak'ın kaçırılmasında da geçti.

İbrahim Şahin, Meclis komisyonuna verdiği ifadede, Tarık Ümit'in kaçırıldığı gün Ayhan Akça ile Diyarbakır'da olduğunu söyledi. Ancak uçak biletlerinden 2 Mart 1995'te saat 10.00 uçağıyla Ankara'ya geldikleri anlaşıldı.

"Çatlı'yla yemek yedim" Susurluk Komisyonu'na verdiği ifadede Abdullah Çatlı'yı Mehmet Özbay olarak tanıdığını ve sadece bir kez yemek yediklerini söyledikten sonra gazetelerde Çatlı'yla karşılıklı zeybek oynarken fotoğrafının yayımlanması üzerine güç durumda kaldı.

Haklarında çıkan 27 Ocak 1997 tarihli tutuklama kararından sonra firar etti. 11 Mart 1997'de teslim olduktan sonra tutuklanarak İstanbul DGM'de açılan Susurluk davasında çete oluşturmak suçlamasıyla yargılandı. 12 Eylül 1997'de tahliye edildi.

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Şahin'in göreve iadesini isterken, "şehit olmaktan dönmüş değerli bir polis şefi" olarak nitelendirdiği Şahin'den özür dilenmesi gerektiğini ifade etti.

Mart 1999'da Emniyet Genel Müdürlüğü'ne hibe edilen ve kaybolduğu öne sürülen silahlarla ilgili olarak İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu özel harekatçılara dava açıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Hospro Şirketi'nce hibe edilen silahların kaybolmasıyla ilgili olarak Danıştay 2. Ceza Dairesi'nce haklarında lüzum - u muhakeme kararı verilen, aralarında Şahin'in de bulunduğu 10 sanık hakkında "görevi ihmal" suçundan birer yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle dava açtı.

Bu davanın duruşmalarından "Masraf oluyor" gerekçesiyle vareste tutulması talebinde bulunan Şahin'in isteği mahkeme tarafından reddedildi. Yargıç Mustafa Danışman, duruşma sırasında "Lütfederler, şereflendirirler mahkememizi" sözleriyle dikkat çekti. Bunun üzerine duruşmaya katılan Şahin, kaybolan silahlarla ilgili sorumluluğun Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal Dairesi Başkanlığı'na ait olduğunu savundu.

Esrarengiz kaza 28 Mart 2000'de Şahin, Bursa - Yalova yolunda trafik kazası geçirerek ağır yaralandı. Uzun süre Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yoğun bakımda kalan Şahin'de geçici hafıza kaybı oluştuğu ve karısıyla çocuklarının dahi isimlerini hatırlamadığı açıklandı, Şahin bir türlü sağlığına kavuşamadı. 13 Nisan'da taburcu edileceği açıklanan Şahin'in sağlık durumunda düzelmenin sürdüğünü açıklayan doktorları, beyinde su toplandığını ve tedaviyi uzatmak zorunda kaldıklarını söyledi.

14 Nisan 2000'de Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesi, hastanede bilincini kaybetmiş halde yattığı sırada Şahin'i, Hospro firmasından hibe görüntüsü altında alınan silahların kaybolmasından dolayı bir yıl hapis cezasına çarptırdı.

Hafızası yavaş yavaş yerine gelen ve 18 Nisan'da hastaneden taburcu edildikten sonra uzun bir araç konvoyuyla İstanbul'daki evine getirilen Şahin, "Ben bu kadar çatışmaya girdim, ölmedim. Bu kadar ucuz ölüme yenilmem" dedi.

Şahin, 13 Mayıs 2000'de Mehmet Ağar hakkında çete kurduğu iddiasıyla oluşturulan TBMM Soruşturma Komisyonu üyelerine ifade verdi. Komisyon başkanı Mehmet Pak, trafik kazası geçiren Şahin'in, duyma, yer, zaman ve şahıs hatırlamakta zorluk çektiğini söyleyerek, "Şahin'in ifadesini bu şartlar altında alamadık. Doktorlar 6 ay ile 2 yıl arasında hastanın tekrar hatırlamaya başlayacağını söylediler" dedi.

Susurluk davasında en yüksek cezayı aldı Susurluk'taki trafik kazasının ardından ortaya çıkan karanlık ilişkilerle ilgili 14 sanığın yargılandığı dava dördüncü yılın sonunda karara bağlandı. Şahin'in geçirdiği trafik kazası nedeniyle uzun süre sonuçlanamayan davanın kararına göre, Özel Harekat Dairesi eski Başkan Vekili Şahin, MİT eski görevlisi Korkut Eken'le birlikte "Cürüm işlemek için çete oluşturmak ve bu çeteyi yönetmek" suçundan 6'şar yıl ağır hapis cezasına mahkum oldu. Şahin'in kısa süreli fenalık geçirdiği duruşmada, diğer 12 sanık da yine "Cürüm işlemek için çete oluşturmak"tan 4'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sanıkların tümüne yurtdışına çıkma yasağı konuldu. Ceza onaylandığı taktirde İnfaz Yasası'na göre daha önce 185 gün Metris Cezaevi'nde tutuklu kalan Kırcı, 694 gün daha hapis yatacak.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.