İhvanü's-Safa

Kısaca: on birinci asrın ikinci yarısında Basra’da ortaya çıkan İsmâiliyye fırkasına bağlı gizli bir cemiyyet veya felsefî ekol. Bu ekola mensub olan kişiler birbirlerine saf, temiz kardeşler mânâsında “İhvânü’s-Safâ” dedikleri için bu adla meşhur olmuşlardır.Küçük bir topluluk olarak teşekkül eden İhvânü’s-Safâ, dînî olduğu kadar, siyâsî ve felsefî bir özelliğe de sâhiptir. ...devamı ☟

İhvanü's-Safa
İhvanü's-Safa

on birinci asrın ikinci yarısında Basra’da ortaya çıkan İsmailiyye fırkasına bağlı gizli bir cemiyyet veya felsefi ekol. Bu ekola mensub olan kişiler birbirlerine saf, temiz kardeşler manasında “İhvanü’s-Safa” dedikleri için bu adla meşhur olmuşlardır.

Küçük bir topluluk olarak teşekkül eden İhvanü’s-Safa, dini olduğu kadar, siyasi ve felsefi bir özelliğe de sahiptir. Düşüncelerini yayabilmek için dönemlerinin bütün ilimlerini içine alan, tamamı elli iki risaleden ibaret olan bir ansiklopedi hazırladılar. Bunlar; “İslamiyet cehaletle bulaşmış, birçok vehimlere karışmış, İslamiyeti bu vehimlerden yıkayıp temizlemek ancak felsefe ile mümkündür. Çünkü felsefe iman ve ictihadla ilgili maslahatların hikmetlerini içine alır. İslam dinini felsefe vasıtalarıyla saf hale getirmelidir.” dediler.

Zahirde felsefi ve ilmi bir mahiyette görünüp, gerçekte dini ve siyasi maksadlar güden İhvanü’s-Safa’nın asıl maksadı Peygamber efendimizin ve temiz arkadaşlarının yolu olanEhl-i Sünnet itikadının yayılmasını önlemek, Müslümanlar arasındaki birliği bozup, Batıni (İsmaili) fikirler doğrultusunda siyasi üstünlük kurmaktı. İhvanü’s-Safa’nın önde gelen simaları arasında Makdisi lakabıyla bilinen Ebu Süleyman Muhammed bin Ma’şer el-Busti, Ebü’l-Hasan Ali bin Harun ez-Zencani, Muhammed bin Ahmed en-Nehrecuri, El-Avfi, Zeyd bin Rifa gibi felsefeciler yer aldı.

Felsefe ile dini birleştirerek, taassub içinde olduğunu iddia ettikleri Müslümanları aydınlatmak, toplumu düzeltecek bir yüksek zümre ahlakı meydana getirmek isteyen İhvanü’s-Safa Cemiyeti; metafizik konularda Eflatun’un, ahlakta Sokrat’ın, matematikte Pisagor’un, mantıkta Aristo’nun, felsefi konularda Farabi’nin fikirlerinden etkilendiler. Hint felsefesinin de etkisinde kalan İhvanü’s-Safa mensupları, Yunan, Hint ve İslam dünyasında yetişen felsefecilerin fikirlerini birleştirdiler.

Allahü tealanın varlığını birliğini ve yaratıcılığını kabul eden İhvanü’s-Safa’nın felsefi görüşlerinin esasını; alemin ilahi menşei ve ruhun Allaha dönüşü inanışı teşkil eder. Onlar; ışığın güneşten, kelimelerin konuşan kişinin ağzından çıktığı gibi alemin de Allah’tan çıktığını, sudur ettiğini iddia ederler. Bütün ilimlerin yegane gayesinin kendi felsefi görüşlerini tahakkuk ettirmek olduğunu söyleyen İhvanü’s-Safa mensupları bir evrim teorisi ortaya attılar. Buna göre; bitkilerin ilk derecesi madenlerin son derecesine, bitkilerin son derecesi hayvanların ilk derecesine, hayvanların son derecesi de insanların ilk derecesine bağlıdır diyerek canlılar arasında bir süreklilik ve tekamül olduğunu iddia ettiler. İnsandan sonra meleklere, oradan da ilahi aleme doğru sürdürdükleri evrim (tekamül) teorisi bugünkü Darwin’in evrim teorisinden farklıdır.

İslam tarihinde ilk ansiklopedistler olarak vasıflandırılabilecek olan İhvanü’s-Safa mensuplarının elli iki risaleden ibaret olan ansiklopedisi dört büyük kısma ayrılmıştır:

1. Matematik ve felsefi bilimler. Bu kısımda on dört risale vardır.

2. Tabii ve cismani bilimler. Bu kısımda da on yedi risale vardır.

3. Psikolojik ve metafizik bilimler. On risaledir.

4. Tasavvuftan, ilm-i nücumdan ve sihirden bahseden bu bölüm ise on bir risaledir.

Bu elli iki risale günümüze kadar gelmiştir. Sonradan dört büyük cilt halinde Mısır’da basılmıştır.

Günümüzdeki masonların takib ettikleri yola benzer bir usul takib eden İhvanü’s-Safa mensupları herhangi bir inanca bağlanmamak, bütün dinlere, kültürlere, geleneklere, düşüncelere saygı ve hoşgörü ile yaklaşmak prensiplerini benimsediler. Peygamberlere olduğu kadar filozoflara da değer verdiler. Hint, İran, Yunan, Hıristiyan, ve Yahudi gelenekleri içinde hikmeti yakalamaya çalıştılar.

Gerek aynı asırda yaşayan gerek daha sonraki asırlarda yaşayan birçok felsefeci veya fırka İhvanü’s-Safa’nın tesirinde kaldı. Reşidüddin Sinan bin Süleyman, Ebül-Ala el-Maarri, Er-Ravendi ve meşhur mutezili Ebu Hayyan et-Tevhidi bu cemiyetin fikirlerinden etkilenenlerdendir.

Ebü’l-Hakem Âmir bin Abdurrahman Kirmani, Müslim bin Muhammed Ebü’l-Kasım el-Macriti gibi kimseler de İhvanü’s-Safa’nın bozuk fikirlerini Endülüs’te yaymaya çalıştılar.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

İhvanü's-Safa Resimleri