İki Kişilik İstasyon

Kısaca: İki Kişilik İstasyon (Rusça: Вокзал для двоих, transliterasyon: ''Vokzal dlya dvoikh''), Sovyet yönetmen Eldar Ryazanov'un 1982 yılında yönettiği melodramatik komedi filmidir. Mosfilm stüdyolarında üretilen bu SSCB filminin uluslararası İngilizce adı "A Railway Station for Two"dur (kısa adıyla "Station for Two"). ...devamı ☟

İki Kişilik İstasyon (Rusça: Вокзал для двоих, transliterasyon: Vokzal dlya dvoikh), Sovyet yönetmen Eldar Ryazanov'un 1982 yılında yönettiği melodramatik komedi filmidir. Mosfilm stüdyolarında üretilen bu SSCB filminin uluslararası İngilizce adı "A Railway Station for Two"dur (kısa adıyla "Station for Two"). Moskovalı piyanist Platon (Oleg Basilashvili) babasını görmek üzere çıktığı yolculuk sırasında bindiği tren ücra bir kentin istasyonunda mola verince yemek için girdiği istasyon lokantasında saçma bir tartışma yüzünden trenini kaçırır ve kentte mahsur kalır. Bu aksiliğe neden olan garson Vera (Lyudmila Gurchenko) ile tatsız başlayan ilişkilerinin giderek aşka dönüşmesinin anlatıldığı film gösterime verildiği yıl kendi ülkesinde gişede en çok hasılat yapan film olmuş, 1983'te de Cannes Film Festivali'nin yarışmalı bölümüne katılmıştı (O yıl yarışmada Altın Palmiye'yi Shohei Imamura'nın yönettiği Japon filmi "Narayama Türküsü" aldı). Film Sovyet sinemasının daha geniş kitlelere ulaşmak için yeni türlere (western, bilim kurgu vb gibi) yönelme çabalarının bir parçasıdır. Melodram ve komedinin özelliklerinin bir karışımı olan "İki Kişilik İstasyon", Eldar Ryazanov'un "üçleme"sine ait filmlerden biridir. Üçleme şu filmlerden oluşmaktadır: "Kaderin Cilvesi" (1976), "Bir Ofis Romansı" (1977) ve "İki Kişilik İstasyon" (1982). İnsan dokunuşunun ve sıcaklığının hissedildiği ve "insanların her zaman birbirlerine gereksinimleri olduğu" temasının işlendiği bu filmin senaristleri, özgün müziğinin bestecisi (Andrei Petrov) ve başrol oyuncularından biri (Basilashvili) üçlemenin ikinci filminde de görev almıştı. "İstasyon"un da adeta başrollerden birinde olduğu filmin tema şarkısının sözlerini, bestecisi Andrei Petrov'la birlikte filmin yönetmeni Eldar Ryazanov yazmış, başrol oyuncusu Lyudmila Gurchenko seslendirmiştir. Gurchenko aynı zamanda ülkesinde ünlü bir gösteri sanatçısı ve şarkıcıydı. Filmin üçüncü başrol oyuncusu Nikita Mikhalkov ise aynı zamanda ünlü bir yönetmen ve yapımcıdır. Konusu Film soğuk bir kış mevsiminde Sovyetler Birliği'nde bir cezaevinde açılır. Cezaevinde akşam yoklaması yapılırken filmin kahramanı Platon Ryabinin'i (Oleg Basilashvili) tanırız. Günlük yoklamanın sonunda idareye çağrılan Platon'a karısının kendisinin ziyaretine geldiği ve yakın bir köyde onu beklediği bildirilir. Platon bu görüşmeyi önce şiddetle reddeder, ancak kurallara göre gitmeye mecburdur. Ona tam 24 saat izin verilir. Karanlıkta ve kar fırtınası altında tek başına on kilometre mesafedeki ziyaretçisine doğru yürürken uzun bir geriye dönüşle (flashback) yavaş yavaş Platon'un yakın geçmişteki yaşamı hakkında bilgi edinmeye başlarız. Platon Ryabinin Moskovalı bir konser piyanistidir ve Sovyetler Birliği'nin en uzak köşelerinden biri olan Kazakistan'a doğru yol alan Moskova-Alma-Ata treniyle Griboedov kentinde oturan yaşlı babasını ziyaret edecektir. Tren Zastupinsk kentinde mola verince, diğer yolcularla beraber yemek için istasyon lokantasına gelir. Kibar bir adam olan Platon garsonlardan özel bir diyet yemeği ister, ancak kalabalıkta sesini duyuramaz. Yemekler masalara önceden servis edilmiş olduğu için garsonlardan biri olan Vera (Lyudmila Gurchenko) ondan yemeğin parasını ister. Platon ise yemediği yemeğin parasını ödemeyeceğini, bunun bir prensip meselesi olduğunu söyler. Anlaşmazlık büyüyünce polis çağrılır, ancak inatlaşma sürerken Platon trenini kaçırır. İkinci bir tren ancak ertesi gün geçecektir. Beklemekten başka çaresi yoktur. Garson Vera da olanlardan biraz suçluluk hissetmiştir. Sürekli trenlerin gelip geçtiği istasyoda birlikte oturmuş beklerlerken, bu transit trenlerden birinde görevli Vera'nın nişanlısı Andrei (Nikita Mikhalkov) elinde iki bavulla çıkar gelir. Elindeki bavullar karaborsada satmak üzere Özbekistan'dan getirdiği kavunlarla doludur. Nişanlısıyla boş bir tren vagonunda birlikte olabilmek için bavulları bir süreliğine Platon'a emanet eder, güvence olarak da onun pasaportunu alır. Platon istasyon bankında bavullarla otururken, kafası oldukça karışık olan Vera nişanlısıyla girdiği vagonda onunla birlikte olmayı reddeder ve istasyona, Platon'un yanına döner. Bu arada Andrei'in treni istasyondan ayrılmıştır. Pasaportu da Andrei'le birlikte gidince Platon artık tam anlamıyla bu istasyonda mahsur kalmıştır. Zira pasaportu olmadan ne bir otelde kalabilmesi ne de ülke içinde seyahat edebilmesi mümkün değildir. Andrei'in treni ise ancak iki gün sonra tekrar bu kente uğrayacaktır. Gece geç saatlere kadar açık olan gar lokantası, belli bir saatten sonra gündüzden biraz farklı olarak daha paralı müşterilere daha iyi yemeklerin verildiği, aynı zamanda düğün davetlerine de açık, canlı müzik de yapılan bir gece kulübü olarak da hizmet vermeye devam etmektedir. Platon artık kendisine sempati duymaya başlayan Vera ile lokantanın kapanış saatine kadar burada vakit geçirir. Onu evine götürecek son otobüsü de kaçıran Vera (belki de bilerek kaçırmıştır), Platon'la birlikte garın bekleme salonunda uyumaya çalışır. Uyurken cüzdanı bir yankesici tarafından çalınan Platon şimdi de parasız kalmıştır. Vera ve Platon ilerleyen saatlerde birbirlerini biraz daha tanımaya çalışırlar. Platon bir televizyon spikeri olan karısının karıştığı ölümlü bir otomobil kazasını üstlenmiştir ve onun yerine ceza alması muhtemeldir. Hapse girmeden önce son kez hasta babasını görmeye gitmektedir. Gururlu bir kadın olan Vera ise kocası tarafından terkedilmiştir ve kısılıp kaldığı bu taşra kentinde Moskova'nın ışıltılı yaşamını özlemektedir. Müşterilerin hiç dokunmadıkları yemekleri evine götürür. O gece birlikte bu yemeklerden yerler. Parasız kalan Platon ertesi gün kent pazarında Andrei'nin bavullarındaki kavunları satmaya çalışır. Akşam da lokantada piyanonun başına geçerek kalabalığın sempatisiyle birlikte birkaç kuruş daha kazanır. Bu paralarla hesabı öderler. Vera ikinci gece de otobüsünü (yine bilerek) kaçırınca geceyi park halindeki bir yataklı vagonda geçirirler. Artık birbirlerine iyice alışmışken ayrılık vakti yaklaşır. Platon kente dönen Andrei'den pasaportunu geri alır. Vera Andrei'ye onu terkettiğini söyler. Bunun Platon yüzünden olduğunu anlayan Andrei onu biraz hırpalar. Bu arada Vera Platon'a karısını telefonla aradığını ve kazanın nedenini bildiğini, bunu mahkemede anlatacağını söylediğini, ancak karısının suçu hemen Platon'un üzerine attığını aktarır. Platon bir kez daha yıkılmıştır. Platon beklediği trenle kentten ayrılır. Bu noktada film tekrar başa döner. Mahkum Platon, randevusunun olduğu köy evine ulaşır. Hoş bir sürpriz olur ve karısını beklerken onun yerine karşısında Vera'yı bulur. Birlikte mutlu bir gece geçirirler. Ertesi gün uyuyakalınca cezaevindeki içtimaya yetişebilmek için ikisi birden koşturmaya başlarlar. Karlar içinde sürünerek hapishanenin çitlerinin yakınına kadar güç bela gelirler ama o noktada takatleri kesilir ve oracığa yığılırlar. Platon içtimayı kaçırmıştır. Sayımda adı okunur, tam kaçak durumuna düşecekken Vera'nın önerisiyle yanındaki akordeonu çalmaya başlar. Müzik sesini duyan anlayışlı cezaevi komutanı onun vukuatsız olarak dönmüş olduğunu anlar. Oyuncular Dış bağlantılar * * Allrovi.com'da "Railway Station For Two" * Filmin çeşitli afişleri

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.