Kara Şems

Kısaca: Kara Şems Anadolu’da yetişen büyük velilerden. Tasavvufta Halvetiyye yolunun kolu olan Şemsiyye (Sivasiyye)nin kurucusudur. İsmi, Ahmed, künyesi Ebü’s-Sena, lakabı Şemseddin’dir. Kara Şems diye şöhret bulmuştur. Babası Ebü’l-Berekat Muhammed’dir. 1519 (H.926) da Zile’de doğdu. 1597 (H.1006) da Sivas’ta vefat etti. Kabri, Sivas’ta Meydan Camii avlusunda olup, ziyaret yeridir. Türk-İslam tarihinde Ünlü Üç Şemseddin’den biridir. Diğer iki Şems, Şems-i Tebrizi ve Akşemseddin’dir. Kara Şems ...devamı ☟

Kara Şems Anadolu’da yetişen büyük velilerden. Tasavvufta Halvetiyye yolunun kolu olan Şemsiyye (Sivasiyye)nin kurucusudur. İsmi, Ahmed, künyesi Ebü’s-Sena, lakabı Şemseddin’dir. Kara Şems diye şöhret bulmuştur. Babası Ebü’l-Berekat Muhammed’dir. 1519 (H.926) da Zile’de doğdu. 1597 (H.1006) da Sivas’ta vefat etti. Kabri, Sivas’ta Meydan Camii avlusunda olup, ziyaret yeridir. Türk-İslam tarihinde Ünlü Üç Şemseddin’den biridir. Diğer iki Şems, Şems-i Tebrizi ve Akşemseddin’dir.

Kara Şems daha yedi yaşındayken, babası tarafından Halvetiye yolunun şeyhlerinden Şeyh Hacı Hıdır’ın sohbetine götürülüp duasına kavuştu. Ziledeki alimlerden sarf, nahiv ve diğer ilimleri öğrendi. Sonra Tokat’a gidip Arakıyecizade Şemseddin Efendi ile diğer alimlerden akli ve nakli ilimleri öğrendi. Tahsilini tamamladıktan sonra İstanbul’a gidip, bir müddet Sahn-ı Seman Medreselerinde müderrislik yaptı. Sonra hacca gidip Zile’ye döndü ve orada talebe yetiştirmeye başladı. Bu arada İbn-i Hişam’ın Kavaid-ül-İrab adlı eserine Hall-ül-Me’akıd adlı bir şerh yazdı.

Bütün bu hizmetleri yanında kalbi ilahi aşk ile yanıyor, tasavvuf deryasına dalıp yüksek derecelerden pay almak için çırpınıyordu. Bu sırada Amasyalı Şeyh Muslihiddin Efendinin dergahına gidip tasavvufta ona talebe oldu. Sohbetlerinde bulunup icazet aldı. Bu hocası vefat edince çok garip kaldı. Tokat’ta bulunan ve tasavvuf ehli olan Şeyh Mustafa Kırbasi’ye talebe olmak istedi. Ancak bu zat yaş itibariyle yüzü aşkın olduğundan; “Sen gençsin, ben ise ihtiyar ve hastayım. Seni yetiştirmekle meşgul olamam. Fakat sadık bir talebe isen, cenab-ı Hak mürşidini altı ay sonra ayağına gönderir.” dedi. Tekrar Zile’ye döndü. Kendini ilme verdi. Bu sefer de Muhtasar-ı Menar üzerine Zübdet-ül-Esrar adlı şerhini yazdı.

Zile’deyken, altı ay sonra Tokat’a Abdülmecid Şirvani adında, bir mübarek zatın geldiğini işitti. Huzuruna varıp talebe oldu.

Kara Şems, Abdülmecid Şirvani hazretlerinin sohbetinde, kısa zamanda kemale erip, tasavvufta icazet aldı. İnsanları irşad, yani doğru yolu göstermekle vazifelendirildi. Kısa zamanda tanınıp çok sevildi. O devir Sivas Valisi Hasan Paşa, kendisini Sivas’a davet edip, yaptırdığı dergaha yerleştirdi. Burada, ilim öğretmek ve insanları irşad etmekle meşgul oldu. Ömrünün sonlarına doğru Padişah Sultan Üçüncü Mehmed Hanın daveti üzerine Eğri Seferine katılıp cihad etti. Eğri Seferi yolculuğu sırasında henüz genç yaşta olan Aziz Mahmud Hüdayi ile görüşüp, sohbette bulundu. Aziz Mahmud Hüdayi onu saygıyla karşılayıp, elini öptü. Padişah Sultan Üçüncü Mehmed Han ise, iltifat ve ihsanlarda bulundu. Kara Şems padişahla sohbetteyken Şeyhülislam Hoca Sadeddin Efendi de hazır bulundu. Eğri Seferinin zaferle biteceğini müjdeledi.

Eğri Zaferinden sonra İstanbul’a dönüldüğünde Üçüncü Mehmed Han, Şemseddin-i Sivasi’nin İstanbul’da kalmasını ısrarla rica ettiyse de kabul ettiremedi. Şemseddin-i Sivasi, ihtiyarlığının yanında, seferin şiddetinden ve kışın aşırı soğuğundan hayli yorgun ve zayıf düşmüştü. Hayatının son anlarını yaşadığını anladığından, ruhunu ailesinin ve sevenlerinin yanında teslim etmek istediğini belirterek izin isteyip Sivas’a döndü. Amcazadesi ve damadı Receb Efendiyi vazifesine tayin etti.

Vefatlarına yakın, talebelerini odasına çağırdı. Onlarla birlikte bir saat kadar Allahü tealanın zikri ile meşgul olduktan sonra, dua edip, ruhunu teslim etti.

Veliler, alimler, salihler, devlet adamları cenazesinde hazır bulundu. Cenazesi göz yaşları arasında; “alimin ölümü, alemin ölümü gibidir” denilerek musallaya konuldu.Cenaze namazında, altmış binden fazla kişi olduğu rivayet edilir. Namazını amcazadesi ve damadı Receb Efendi kıldırdı. Sağlığında vasiyet ettiği gibi, Meydan Camii bahçesine defnedildi. Daha sonra kabrinin üzerine beyaz bir kubbe yaptırıldı. Halen ziyaretgahtır. Şehir ahalisi, şiddetli bir sıkıntı olduğu zaman kabrini ziyarete gider ve yaptıkları dua üzerine Allahü tealanın izniyle, sıkıntılardan kurtulur.

Eserleri:

Kara Şems hazretlerinin; Süleymanname, İlahiname Tercümesi, Mantıkuttayr ve Kaside-i Bürde Tercümesi gibi on yedi kadar manzum; Dürer-ül-Akaid, Hüccet-i İlahiye, Menakıb-ı Çihar-ı Yar-ı Güzin, Menazil-ül-arifin gibi on dokuz kadar da mensur eseri vardır.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.