Keysanîlik

Kısaca: Keysanîlik ''(Dörtçüler )'', (Arapça: الكيسانية ''Al-Kaysānīya'') Şiîlik'te ''Mehdî'' kavramını ortaya atarak ilk defa ''İmam'' ünvanını kullanan; Ali bin Ebu Talib'den sonra sırası ile Hasan bin Ali, Hüseyin bin Ali ve dördüncü İmâm olarak da Ali bin Hüseyin ''(Zeyn el-Âb-ı Dîn)''’in yerine Ali bin Ebu Talib’in Bânû Hânife Kâbilesi mensûbu Havlet bint Câ'fer’den olan oğlu Muhammed bin Hânifîyye'nin imâmlık ve Mehdiliğini kabullenen; temelleri "El-Muhtâr ibn Ebû ‘Ubeyd'ûl-Lâh el-Sâkafî el-Thâifî ...devamı ☟

Keysanîlik
Keysanîlik

Keysanilik (Dörtçüler ), (Arapça: الكيسانية Al-Kaysānīya) Şiilik'te Mehdi kavramını ortaya atarak ilk defa İmam ünvanını kullanan; Ali bin Ebu Talib'den sonra sırası ile Hasan bin Ali, Hüseyin bin Ali ve dördüncü İmam olarak da Ali bin Hüseyin ’in yerine Ali bin Ebu Talib’in Banu Hanife Kabilesi mensubu Havlet bint Ca'fer’den olan oğlu Muhammed bin Hanifiyye'nin imamlık ve Mehdiliğini kabullenen; temelleri "El-Muhtar ibn Ebu ‘Ubeyd'ul-Lah el-Sakafi el-Thaif" tarafından atılan ve daha sonra da kendi içlerinden Abbasi Halifeliği’ni çıkaran ghulat mezheb. Keysani sözcüğünün kökeni Bu mezheb adını meşhur bir Mevali ve El-Muhtar'ın şahsi muhafızı olan Ebu ‘Emre Keysan’dan almaktadır. Muhammed bin el-Hanifiyye'nin adına izafeten "Hanifiler" olarak ta bilinirler. Tarihçesi ve ortaya çıkardığı bazı mezhepler

El-Muhtar’iyye

İkinci Fitne döneminde, Hüseyin bin Ali'nin aile efradıyla birlikte Kerbela'da Yezid'in ordusu tarafından öldürülmesinden sonra 685'de El-Muhtar bin Ebu Ubeydullah el-Sakafi el-Taifi, İmam Ali'nin Havlet bint Ca'fer'den olan oğlu Muhammed bin Hanifiyye'ye uluhiyyet isnad ederek, onun hem İmam hem de Mehdi olduğunu iddia ederek kendisini vezir ilan etmiştir. Hüseyin bin Ali'in intikamını almak için Ekim ayında Kufe'deki Emevilerin valisini kovarak Güney Irak'ı ele geçirmiştir. 687'de El-Muhtar, Abdullah bin Zübeyr'in kardeşi Muasuv tarafından yenilerek öldürülmüştür.

Haşim’iyye

700 yılında Muhammed bin Hanifiyye'nin ölümünden sonra kendisinin Gayba haline girerek ahirette Rücu edeceğine inanmışlardır. Bir kısmı ise Muhammed bin el-Hanifiyye'nin imametinin oğlu Ebu Haşim bin Muhammed'e geçtiğine ve 716'de Ebu Haşim'in ölümünün hemen öncesinde Abbasiler'in reisi olan Muhammed bin Ali'ye geçtiğine inanmışlardır. O yüzden, bu tarihten itibaren Abbasi ailesinin reisleri "el-İmam" ünvanını kullanmaya başlamıştır.

Haşim’iyye

içinde bir grup imamet doğrudan Ebu Haşim oğlu Hasan bin Ali bin Muhammed bin Hanifiyye'ye geçtiğini iddia ederen, diğer grup kardeşi Ali bin Muhammed'e ve ondan da oğlu Hasan'a intikal ettiğini ve Muhammed bin Hanifiyye soyundan gelmeyen hiç bir kimsenin imam olamayacağını ileri sürmüşlerdir.

Harb’iyye ve Cenah’iyye / Muav’iyye

Ebu Haşim bin Muhammed bin Hanifiyye'nin ruhunun Abdullah bin Amr bin Harb el-Kindi'ye geçtiğini kabul eden "Harb’iyye" adlı bir başka grup bazıları ise imamlarının yalancılığını tesbit edince ondan vazgeçip Abdullah bin Muaviye'yi imam olarak kabul ettiler. Tenasüh'e inanan, Cenab-ı Hakk'ın imamlarde tecelli eden bir nur olduğunu kabul edin ve "Cenah’iyye" ismiyle de anılan bu grup, ilahi ruhun tenasüh yoluyla imamlara geçtiğini, Abdullah bin Muaviye'nin hem nebi hem de ilah olduğunu ve gaybı da bildiğini söyleyerek kendisine ibadet etmişlerdi.
Haris’iyye ve Beyan’iyye
Abdullah bin Muaviye'nin Horasan'da Hicri 129 / M. 747 tarihinde ölümünün ardından "Cenah’iyye" mezhebinin mensuplarından bazıları onun ölmediğini ve yakında geri döneceğini; bir başka kısmı ise öldüğünü, fakat Abdullah bin Muaviye'nin ruhunun hiç bir dini mükellefiyeti kabul etmeyen ve ayrıca her şeyi mübah gören Harisiyye fırkasının reisi "İshak bin Zeyd el-Haris el-Ensari" adındaki imamlarına geçtiğini iddia etmişlerdi. Aralarında imamet "Beyan bin Sem'an et-Temimi" adında bir başka imama geçtiğini öne sürenler ise "Beyan’iyye" adı verilen bir başka fırkayı oluşturmuşlardı.

Ravend’iyye

Abbasi Ailesi'nin reisi ve Keysan’iyye imamı sıfatıyla Muhammed bin Ali'nin da’ileri listesinde yer alan "Abdullah er-Ravendi" tarafından oluşturulan ve Ghulat-i Şiʿadan olan bu fırka zaman içerisinde Horasan'da fa'aliyet gösteren tüm Abbasi taraftarı ve Emevi aleyhtarı Keysan’iyye fırkalarını bünyesinde barındırır bir hale gelmişti.

Ravend’iyye

'nin İmamet i'tikadına göre Allah’u-Celle-Celale’hu keni ruhunu önce peygambere, peygamberden sonra da sırasıyla önce peygamberin amcası Abbas bin Abdülmuttalib'e sonra onun oğlu Abdullah bin Abbas'a intikal ettirdikten sonra Abbasi Ailesi fertlerinden olan Ali, Muhammed, İbrahim, Ebu’l Abbas "es-Seffah" ve Ebu Cafer "el-Mansur"'nin bedenlerine hulul ederek onlar aracılığıyla yeryüzünde tecelli etmiştir. Daha sonraları ise

Ravend’iyye

mensuplarının Halife El-Mansur'a uluhiyyet isnad etmeğe başlamaları üzerine Mansur tarafından aleyhlerinde şiddetli bir takibat başlatılarak mezhebin taraftarları ağır cezalara çarptırılınca, "Ravendiler" önce onun imamlığını reddetmişler, sonra da imameti gasp etmekle itham ederek kendisine suikast tertip etmişler ama Halife El-Mansur bu suikastten sağ olarak kurtulmuştu. İ'tikadları * Allah’ur-Rahman’ur-Rahiym'in Muhammed bin Hanifiyye, El-Muhtar, Ebu Haşim, Ebu Muslim Horasani, Ebu’l `Abbas "es-Seffah" ve Abdullah "el-Mansur" gibi şahsiyetlere, özellikle de mezhebin imamına hulul ettiği i'tikadı bunların pek çok kollarında hakim olan görüştür. * İlk üç halifeyi Ali'nin haklarını gaspetmiş olmakla itham ederler ve onlara biat eden sahabelerin onların halifeliklerini kabul ettiklerinden dolayı dinden çıkmış olduklarına inanırlar. * Hasan el-Mucteba, Hüseyin bin Ali ve Muhammed bin el-Hanifiyye'nin Ali el-Murteza'dan sonra Peygamber Muhammed tarafından atanmış olan insanüstü özelliklere haiz üç imam olduklarına inanırlar. * Muhammed bin el-Hanifiyye'nin El-Muhtar tarafından bildirilen beklenen Mehdi olduğuna inanırlar. * Beda’ inancı hakimdir. Bunların bazı diğer alt kollarıysa: * Muhammed bin el-Hanifiyye'nin Medina yakınlarında Radva dağında "Gayba" halinde gizlendiğine, arslanlar ve kaplanlar tarafından korunduğuna, ve keçiler tarafından beslendiğine inanırlar. Ayrıca birgün Allah’u-Celle-Celale’hu tarafından yeryüzüne adaleti sağlamak maksadıyla Mehdi olarak geri gönderileceği inancı da hakimdir. * Kendilerinin hakim olmadığı bölgeleri "Dar al-takıyye" ve kendi hakimiyyet alanlarını ise "Dar el-‘alaniye" olarak adlandırırlar. * Bazıları bugün Irak'ta mevcut Gnostik fikirleri sekizinci asırda kullanmağa başladılar. * Muhammed bin el-Hanifiyye Radva Dağında gizlendiğine ve ölmediğine inanırlar. Keysaniliğin alt kolları sayılan diğer mezhepler * Keysanilik (Dörtçüler): ** Berbericilik: Muhammed bin el-Hanifiyye’yi Tanrısallaştıran ve Hamza ibn ʿUmara el-Berberi'nin Peygamber olduğuna inananların mezhebi; ** Haşimilik: Muhammed bin el-Hanifiyye’nin ölümünü kabullenerek en büyük oğlu Ebu Haşim'i halef olarak kabul edenlerin mezhebi; ** Karibilik / Kuraybilik: Adını imam Ebu Karib/Kurayb el-Darir’den alan, Muhammed bin el-Hanifiyye’nin ölmediği ama saklandığı ve bir gün adalet dağıtmak üzere yeryüzüne Mehdi olarak döneceğine inanılan mezheb; ** Sarrajcılık: Muhammed bin el-Hanifiyye’nin ölümünü kabullenen, fakat ilerde bir gün adalet dağıtmak üzere yeryüzüne Mehdi olarak döneceğine inanılan Hayyan el-Sarraj tarafından kurulan mezheb; ** Hürrem’iyye (Ḵhorrām-Dīnān / Khurrāmīyah / Muḥammira / Kızıl-Giyinenler / Kızıllar Kısmen Dörtçülerin uzantısıdır): Al-Makdisi'den nakledildiği üzere, El-Mukannaʿ tarafından temelleri atılan, Ebu Müslim Horasani'nin Mehdiliğine, reenkarnasyona, Tanrı'nın sırasıyla Muhammed, Ali, Ebu Müslim Horasani ve en son olarak ta Haşim el-Mukannaʿ’da vucud bulduğuna inanan, başkalarına zarar vermemek kaydıyle her şeyden zevk almayı mübah sayan mezheb. Keysaniliğin Şii mezhepleri arasındaki konumu

Dış bağlantılar

* Keysaniliğin başlangıcı * Mukhtar Thaqafi

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.