Kolleksiyon

Kısaca: Kolleksiyon Öğrenme zevki ve gayesiyle, az bulunan ve aynı cinsten değerli veya acayip nesneleri toplayıp sınıflandırma merakı. Kolleksiyonculuk büyüklerin olduğu kadar, yeni yetişen ve okul çağında olan çocukların da zevkle uğraştıkları bir iştir. Kolleksiyon, bazı konularda bilgi geliştirmek veya tek başına değerleri olmayan parçaları bir takım halinde toplayarak kıymetlerini artırmak için yapılır. Kolleksiyon yapma işi, ilk çağlarda halkın ortak malı olan eserleri, tapınakları, mabe ...devamı ☟

Kolleksiyon Öğrenme zevki ve gayesiyle, az bulunan ve aynı cinsten değerli veya acayip nesneleri toplayıp sınıflandırma merakı. Kolleksiyonculuk büyüklerin olduğu kadar, yeni yetişen ve okul çağında olan çocukların da zevkle uğraştıkları bir iştir. Kolleksiyon, bazı konularda bilgi geliştirmek veya tek başına değerleri olmayan parçaları bir takım halinde toplayarak kıymetlerini artırmak için yapılır.

Kolleksiyon yapma işi, ilk çağlarda halkın ortak malı olan eserleri, tapınakları, mabetleri ve meydanları süslemekte kullanılırdı. M.S. 2. ve 3. yüzyıllarda bu durum daha da gelişti.

Türklerde kolleksiyon ile uğraşma merakı, Osmanlıların yükselme devrinde kendisini gösterdi. Osmanlı padişahlarının hepsi, güzel sanatlara ve sanat sahibi kişilere çok değer verirlerdi. Bunların yaptıkları güzel sanat eserlerine ilgi duyarlar ve sarayda toplarlardı. Fatih Sultan Mehmed Han hükümdarlığı boyunca İslam sanatlarının meydana getirdiği minyatürleri sarayda topladı. Topkapı Sarayında bugün sergilenen ve “Fatih Albümü” ismiyle halka gösterilen minyatürler bu kolleksiyonlardandır.

Yine Osmanlı padişahlarından Yavuz Sultan Selim Han ve Kanuni Sultan Süleyman Hanın, porselen ve çini, Sultan Abdülhamid Hanın “Yıldız Kolleksiyonu” ismi ile kıymetli taş ve mücevherleri topladıkları bilinmektedir. Mehmed Paşanın “tesbih kolleksiyonu” yaptığı bütün İslam alimleri tarafından bilinir ve ilgi ile takib edilirdi. Bunlardan başka şehzade, sultan ve diğer devlet büyüklerinden kolleksiyon işi ile uğraşanlar da olurdu.

Bugün Topkapı Sarayında halka teşhir edilen ve ilgi ile izlenen çini ve buna benzer kolleksiyon çeşitleri Osmanlıların sanata ve sanatçıya nasıl değer verdiğini bize anlatmaktadır.

Osmanlı Devletinin sona ermesiyle, onu takib eden cumhuriyet devrinde de kolleksiyonculuk devam etti.

Halil Edhem’in “yazı, kitap (elyazısı) ve minyatür” kolleksiyonu; Talat Gönensay’ın her çeşit “sanat eseri” kolleksiyonu; Yapı ve Kredi Bankasının “para, işleme, Karagöz” kolleksiyonları; Olgunlaştırma Enstitüsünün “giyim eşyası” kolleksiyonu; Sadberk Koç’un “fincan, kadın elbisesi ve Beykoz” kolleksiyonu; Ekrem Hakkı Ayverdi’nin “yazı ve kalemtıraş” kolleksiyonu; Nezihe Aras’ın “oya, kese ve çorap” kolleksiyonu; Zekai Muammer Tunçman ile Refik Kıyas’ın “pul” kolleksiyonu; Hasan Boyacıoğlu’nun “Kartpostallar” kolleksiyonları son devrin Ünlü kolleksiyonlarından bazılarıdır.

İyi bir kolleksiyon serisinin meydana getirilmesi için, kolleksiyon ile uğraşan kişilerin, topladıkları eşyaların özellikleri konusunda bilgi sahibi olmaları gerekir. Bunun yanında maddi imkanın da önemi çok büyüktür. Çünkü koleksiyon için toplanan eşyaların kırık ve çatlaklarının orijinalliği bozmadan giderilmesi gerekir. Bunun için de bazan çok para lazım olur. Kolleksiyonculuk her yönden biraz zor, fakat zevklidir.

Özel olarak; pul kolleksiyonu ile uğraşanlara filatelist; kitap koleksiyonu ile uğraşanlara bibliyofil; para kolleksiyonu ile uğraşanlara numişmatist adı verilir.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.