quattro® nedir?
Sürekli dört tekerden çekiş sistemi, quattro® teknolojisinde 25 yılı geride bırakan Audi, bu teknolojiyi günümüze devamlı geliştirerek taşıdı.quattro® dört tekerlekten çekiş sistemini tercih etmek daha fazla özgürlüğü tercih etmek demektir. Sürekli dört çeker sisteminin üstünlüğü sadece kötü hava koşullarında sağladığı yararlardan ibaret değil; bundan çok daha fazlası söz konusu. Her zaman daha iyiye ulaşmak için çalışan Audi, kurucusu Horsch'un 100 yıl önceki öngörüsünden yola çıkarak, otomobilin sürekli dört tekerlekten çekişini sağlayan quattro® teknolojisini yarattı. Dünya önden çekişli ve arkadan itişli otomobillerin rekabetini yaşarken, bu herşeyi etkileyecek bir devrimdi... quattro® Dört tekerden çekiş sistemindeki 21 yılı aşkın deneyim, teknoloji ve üretim alanında uzmanlığı ifade etmekte. Bugüne kadar 800.000’den fazla quattro modeli üretilmiştir.Sürüşü daha güvenli hale getiren quattro®, her türlü yol koşulunda üstün kavrayış sağlar. Geleneksel sürüş konseptleriyle karşılaştırıldığında quattro® nun ayrıştığı noktalar şöyle sıralanabilir:
Geliştirilmiş sürüş dinamiği (Çekiş, ivmelenme, viraj içindeki hızı)Her yüzeyde özellikle kaygan yüzeylerde daha yüksek güvenlik
quattro®çekiş sistemi, bu nedenle, kış mevsiminin getirdiği zorlu yol şartlarını kolaylaştırdığı gibi, yola tutunma kapasitesinin yüksekliği ile her mevsimde ve her türlü yol durumunda sürücüsüne keyifli bir yolculuk vadeder.
İki kat dinamik, iki kat güvenli
Sürekli dört çeker quattro özelliği motorun gücünü değişen oranlarda ön ve arka aksa paylaştırıyor. Sonuç, sıradan yollarda bile olsa, daha dinamik sürüş özellikleri ve daha yüksek güvenlik.
"En iyi çekiş yöntemi hangisidir" sorusu otomobilin icadı kadar eskidir. Önden çekişle arkadan itişin avantajlarıyla dezavantajları hakkında o günden beri tartışılır; oysa rakamlar birincisinin açık farkla önde olduğunu gösterir: Günümüzde binek otomobillerinin yüzde 80'i önden çekişlidir. Üçüncü bir yol, sürekli dört çekerdir, ki bu yöntemin sürüş özellikleri gerek önden gerek arkadan çekişli araçlara göre üstündür. Dört tekerleği de kesintisiz olarak devreye sokan ve bu yüzden diğer dört çeker sistemlerinden farklı olan Audi'nin quattro çekişi gibi örneğin... quattro sistemi motorun gücünü bir Torsen-diferansiyali üzerinden sürekli ancak değişken ve koşullara uygun olarak ön ve arka aks arasında paylaştırır. Tekerleklerden her birine, her türlü sürüş durumunda her zaman en doğru çekiş gücü dağılır; ister yürüyüş ister azami hızda, düz yolda ya da virajlarda, yol ister kuru, ıslak ya da çamurlu olsun, fark etmez.
Sürüş esnasındaki fiziki koşullar şöyle kısaca gözden geçirildiğinde, neden böyle olduğu ortada: Her bir tekerlek üzerine iki önemli kuvvet etki eder. İvmelenme ya da frenleme sırasında oluşan boylamasına kuvvet ile virajlarda ya da yanal rüzgarlarda ortaya çıkan yanal kuvvet. Sonuç itibariyle bu iki kuvvetin toplamı her bir tekerlek üzerinde etkilidir. O anki güvenliğin durumunu belirleyen de bu güçtür. Toplam güç, tekerlekler aracılığıyla zemine aktarılan azami gücü aştığında, sürücü için sorunlar başlar. Böyle bir durumda lastikler zeminle ilişkisini kaybeder; araç, "sınır bölgesi" denilen alanda gezinmeye başlar. Aracın yol tutuşuyla birlikte sürücü de kontrolünü yitirir. Ancak buradaki çok basit denkleme göre; tekerleklerden en az biri çekiş sağladığı sürece, sürekli dört çeker quattro her durumda ve her zeminde işlevini korur. Çünkü bir tekerlek tek başına ne kadar az güç aktarmak zorunda kalırsa, patinaj çekme olasılığı o derece azalır.
Kritik eşik genişledi
İdeal durumda, yani gücün ön ve arka aksa yüzde 50:50 gibi bir dağılımında, her tekerlek alışılagelen tek akslı çekiştekinden yalnızca yarısı kadar gücü yola aktarmak zorundadır. Bununla birlikte daha büyük yanal gücü kaldırabilen potansiyel oluşur ve aracın kritik eşiği genişler. Bu da daha iyi düz yol tutuşu, daha yüksek viraj dengesi, yanal rüzgarlara karşı daha düşük hassasiyet olarak sürüş özelliklerine yansır. Örneğin yeni Audi RS4 gibi çok büyük bir güç üreten yüksek performanslı otomobillere, Audi'nin optimize ettiği ve torkun asimetrik-dinamik dağılımını yaparak daha çevik ve hakim bir kullanım sağlayan quattro çekişi gerekir.
quattro çekişi aniden beliren kritik durumlarda da, genellikle sürücü henüz farkına bile varmadan devreye girip destek olur. Örneğin buzlanma yüzünden ön tekerler patinaj yapacak gibi olduklarında, quattro sistemi aksların güç dağılımını o anda değiştirir. Olağanüstü durumlarda itici gücün büyük bölümü daha ağır dönen tekerleklere, bu durumda arka aksa yönelir ve böylece güvenli çekiş sağlanır. Ayrıca iki akstaki elektronik diferansiyel kilidi (EDL) gerektiğinde tekerleklerin patinajını aks bazında önler. Birden fazla tekerlekte hız farklılıkları olması durumunda böylece güç tek bir tekerlekte yoğunlaşır.
Bu çekiş prensibinin hayata geçebilmesi, müthiş bir teknolojiye bağlıdır. Bu teknolojinin adı, Torsen-diferansiyali. İngilizce "torque" (tork) ve "sensing" (hissetme) sözcüklerinden türetilmiş. Torsen-diferansiyali, elektronik yardım olmaksızın kendini kitleyebilen salyangoz çarklı bir şanzıman. Sekiz adet hareketli salyangoz çark sürtünmeye tepki vererek, Torsen-diferansiyelini bir tür mekanik bilgisayara dönüştürür. Fazla yer kaplamayacak şekilde, ön ve arka aks arasında şanzımanın içinde konumlanır ve Audi'nin boyuna yerleştirilen motorlarında, ön ve arka aks arasında değişebilen güç dağılımını ayarlar. Torsen-diferansiyeli tekerleklerin patinaj yapacağını "hisseder" ve çekici gücü saliseler içinde diğer aksa yönlendirir. Ayrıca ön ve arka aks arasında "gerilmeyi" önlemek amacıyla, devir farklılıklarını dengeler. Bu farklılıklar örneğin virajlarda oluşur, çünkü daha büyük bir daire çapını katetmek zorunda olan ön tekerlekler daha hızlı dönmektedir.
Audi quattro çekişini 1996'dan beri A3, A3 Sportback ya da TT gibi motoru enine yerleştirilen araçlarda da sunuyor. Burada güç dağılımını hidrolik çoklu debriyaj diskleri üstleniyor. Kardan miliyle arka aks diferansiyali arasında konumlanan kompakt bir yapıya ve Audi quattro'nun sunduğu tüm avantajlarına sahipler. Sistem çekiş durumundaki değişimlere, devir, tork, tekerlek dönme hızı ve ABS frenleri gibi pek çok bilgiyi değerlendirerek, elektronik olarak yanıt veriyor. Üstelik sistem aynı zamanda sürüş durumunu ve sürücünün o andaki tercihini de aklında tutabiliyor. Sonuç: quattro çekişli bir otomobil, tamamen kendine özgü bir üstünlüğe sahip. quattro sistemi, motorun tek bir beygir gücünü ya da bir Nm torkunu heba etmeden, yüksek motor performansının her sürüş koşulunda yola aktarılmasını sağlar.
Dördü birden
quattro çekişi itici gücü dört tekerlek arasında paylaştırıyor. Böylece tekerlek başına yola aktarılan toplam güç azalıyor ve araç virajlar ya da ıslak zemin gibi olağanüstü koşullar altında bile yol duruşunu koruyor.
Daha iyi yol tutuşu
Tekerlek üzerindeki yanal kuvvetler (virajlar, ıslaklık, yan rüzgar) büyüdükçe etki eden toplam kuvvet de artar. Kritik eşiği aştığında lastikler zeminle ilişkisini kaybeder. quattro sistemi tekerleklerin çekici yükünü hafifleterek, toplam kuvvet kritik noktayı aşmayacak biçimde, yanal güçler için daha geniş bir hareket alanı sağlar.
Torsen-diferansiyali
Ön ile ark aks arasında "gerilmeyi" önlemek amacıyla aradaki devir farklılıklarını telafi eder. Salyangoz tipi çarklar ile dişli çarkların kombinasyonu otomatik olarak, aksın daha iyi kavramasını sağlamak üzere arzu edilen kitleme etkisini yaratır. Salyangoz tipi şanzımanın çalışma prensibi ise şöyledir: Salyangozla çarklar arasında sürtünme oluşur. Devir farkı ne kadar yüksekse, sürtünme gücü ve dolayısıyla kilitleme etkisi o derece artar. Akıllıca tasarlanmış bu mekanik yapı oldukça hassas biçimde devreye girer.