Türk Dilinin Zaman Içinde Çeşitli Değişikliklere Uğramasının Sebepleri Nelerdir??????

misafir - 8 yıl önce
Ülkemizdeki yani Türkiye Cumhuriyetinindeki Türkçe den bahsediyor isek; Türkler'in 10. yüzyılın ilk yarısından itibaren ıslam dinini kabul etmeye başlamaları, toplumsal yaşamda köklü değişikliklere yol açmış, bu değişim dil, biçim ve öz açısından edebiyata da yansımıştır. İlk dönemlerde Şaman ve ıslam kültürleri arasında bir geçiş dönemi yaşayan sanatçılar; ıslam dinini benimsemekle birlikte, daha önce bağlı bulundukları kültürü korumuşlar, o dönemin sanat ve edebiyat dili olan Arapça ve Farsça'nın etkisinde kalmışlardır. Dilimizdeki Değişmeleri idrak etmek istiyor isek eğer, İslamiyet Öncesi ve İslamiyet Sonrası Türk Edebiyatını incelemeliyiz. Kısaca İrdeleyecek olursak: İslamiyet öncesi Türk Edebiyatını incelediğimizde, hakiki öz Türkçe nin kullanıldığını görürüz. Örnek eserler; Yenisey ve 8. yüzyıldan kalan Orhun yazıtları İslamiyeti benimseyip kabul etmeyi başladığımız zamanlar da dilimizde hafifte olsa değişmeler meydana gelmiştir. Bu hafif değişmeleri yansıtan eslere örnek olarak; Yusuf Has Hacib tarafından yazılan Kutadgu Bilig" (11. yüzyıl) ve Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan "Divan-ı Lugat-it Türk" tür (Türk Dilleri Sözlüğü). Batı Türkistan, Horasan ve Harzem bölgelerinde egemen olan Çağatay Devleti'nin kurulmasıyla, Hakaniye Türkçesi 14. yüzyıldan başlayarak Çağatay Türkçesi adını almıştır. Şiirleri, dil ve sözlük çalışmalarıyla Orta Asya Türk edebiyatının en büyük ustalarından kabul edilen Ali Şir Nevai ile gezi ve anı türündeki "Vekayi Babürname" adlı eseriyle tanınan Babür Şah, eserlerini 16. yüzyılda son bulan Çağatay Türkçesi ile yazmışlardır. Edebiyatı da doğrudan etkileyecek olan Türk dilindeki bir diğer gelişim ise 11. yüzyıldan başlayarak Oğuz-Türkmen boyları tarafından konuşulan güneybatı lehçesinde görülmektedir. Nitekim, bu Türk boylarından İran'ın bir bölgesi ile Azerbaycan'a yerleşenler Azeri Türkçesi'ni, Anadolu'ya yerleşenler ise Türkiye Türkçesi'ni oluşturmuşlardır. Bu etkilerle Anadolu'da oluşan Türk edebiyatı gelişerek günümüze kadar gelmiştir. İslam kültürünün Türk edebiyatı üzerindeki etkisi 11. yüzyıldan 19. yüzyıl ortalarına kadar sürmüştür. Bu dönem içerisinde Türk edebiyatı, "Divan Edebiyatı" ve "Halk Edebiyatı" olmak üzere temelde farklı özellikler taşıyan iki kolda gelişmiştir. Dilimizdeki Değişmenin.Kısaca Kronolojisi 1- [Divan Edebiyatı] Kısaca: Türkçe, Arapça ve Farsça dan oluşan ve sonraları Osmanlıca da denilen harmanlaşmış bir dili varıdr. İnsanlarımız yabancı olduklarından dolayı anlamakta zorlanılıyordu. 2- [Halk Edebiyatı] Kısaca: Tükçe' nin etkisini yitirdiği Arapça ve Farsça dillerine karşı etkisiz kaldığını anlıyoruz. Özellikle Artık Atalarımız Eskisi gibi Arapça ve Farsça dillerini anlamak ta zorlanmıyor; konuşma dilinde de kullanıyorlardı. 3- [Batı Uygarlığı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı] Kısaca: Türk (Osmanlı) toplumunda 18. yüzyıldan sonra batı uygarlığı çevresine girme yolunda çalışmalar yapılmıştır. Askerlik ve siyaset alanındaki gelişmeler bir süre sonra edebiyat yaşamında da etkisini göstermeye başladı. Özellikle batıyı gören ve yakından tanıma olanağını bulan edebiyatçılar yeni bir edebiyatın ilk habercileri oldular. Batı uygarlığı etkisinde gelişen Türk edebiyatının başlangıcı olarak Tercüman-ı Ahval ( 1860) gazetesinin çıkışı kabul edilmektedir. Çünkü bu gazete resmi ya da yarı resmi bir yayın organı değil, özel girişimle çıkartılan ilk Türk gazetesiydi. Böylece başladığı kabul edilen bu yeni dönem şu alt dönemlerde incelenmektedir: Tanzimat dönemi, Servet-i Fünun dönemi, Fecr-i Âti dönemi, Milli edebiyat dönemi, Cumhuriyet ve sonrası. Özellikle Fransızca' nın etkisi görülmektedir. .... Ve Günümüzde İngilizce ortalığı kasıp kavurmaktadır. Günlük konuşma dilinde bolca kullanıyoruz bildiğiniz gibi. Gördüğünüz gibi arkadaşlar dilimizdeki Değişme (isterseniz kimilerinin dediği gibi yozlaşma) günümüzde de devam etmektedir. Dikkat edecek olursanız aynı yolla basın yayın(şiirler, şarkılar VB.) kısaca sanatsal faaliyetlerle. Değişen tek şey teknoloji. Yalnız şunu unutmayalım ki Dilimiz deki bu değişmenin en temel nedeni(suçlusu veya ...) Yazarlarımız, Şairlerimiz Kısaca geçmişten bu güne yaşamış olan sanatçılarımız dır. Amaçları tabiyki dile zarar getirmek değildi fakat, farklı olmak adına adeta kütüphane içerisinde çığlıklar atan bir insan gibi dikkat çekme çabası içerisinde, kendi kariyerlerini ve egolarını(özürdiliyorum) tatmin etmek amacı ile izledikleri yol yüzünden dilimiz bu haldedir. Saygılar.

misafir - 8 yıl önce
türk dilinin zaman içinde degişmesinin nedenlerinden biri de özentidir. mesela eskiden "ana" kullanılırken diğer devletlere özenmemiz nedeniyle "anne" diyoruz.

misafir - 8 yıl önce
tam özenti diyemeyiz aslında bu dilin taşıyıcılığıylada ilgilidir zamanlada dil şekillenede bilir ama tabiykide diğer yönden bakarsak türkçe çöküş durumunda gençlerin özenti uğruna dillerine taktıkları anlamsız ve gereksiz sözler de vardır ben bir edebiyat öğretmeni olarak gençleri kınıyorum lütfen onlardan rica ediyorum TÜRKÇEMİZE SAHİP ÇIKALIM.....!!!! MÜGE..

misafir - 8 yıl önce
çok teşekkür ediyorum zamanınızı ayırdığınız için

misafir - 8 yıl önce
türkçe arapça ve farsçadan oluşan ve sonları osmanlıca da harmanlaşmış bir dili vardır.atalarımız eskisi gibi arapça ve farsça dillerini anlamakta zorlanmıyorlar

misafir - 8 yıl önce
degişmeler:savas ve göçler gelişmeler:kültür ve sosyal gelişmeler

misafir - 8 yıl önce
ben 9 uncu sınıf öğrencisiyim 10 saat ingilizce goroyoz bide dil yozlaşmasın mı???

misafir - 8 yıl önce
bence bunun temel sebebi değişik kültürlerden etkilenmemizdir...

misafir - 8 yıl önce
Dilin kuralları ve söz varlığı, onun sosyalliğini gösteren özelliklerdendir. Dil, bütün yönleriyle toplumdan topluma değişiklik gösterir. Dilin yapısı, kuralları ve kelime hazinesi; milletin anlayışı, dünya görüşü ve felsefesiyle yakından ilgilidir. Bir anlamda milletin karakteri, kültürü, yaşadığı coğrafya... diline yansımaktadır. “Söz gelişi Türkçede devenin rengini gösteren bir tek deve tüyü kelimesi bulunduğu hâlde, Arapçada bu rengin ton farklarını gösteren yüze yakın kelimenin varlığından söz edilmesi; Aymara Kızılderililerinin patates çeşitlerini anlatmak için 200 ayrı kelime kullanması; Eskimoların karın yağış şekillerinden her birini ayrı kelimelerle anlatması dilin; toplumların duygu ve düşünce tarzına, sosyal durumlarına, oturdukları yerlere ve iklim şartlarına, tarihteki geçmişlerine, zaman içinde uğradıkları değişime ve gelişmelere göre, şekil ve işleyiş bakımından birbirinden ayrı biçimlenmeye uğradığını göstermektedir.

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.