Türk Müziğinde Kullanılan Üflemeli Çalgılar Nelerdir

misafir - 8 yıl önce
Türk Müziğinde kullanılan başlıca üflemeli çalıgılar şunlardır:
Boru Batı Müziğinde Trompet ile Korno gibi Borazan-vãrî çalgılara denk olduğu hâlde, birçok çeşidi vardır: Boynuzdan yapıldığı anlaşılan Derviş Borusu, avlanmakta kullanılmak üzere Îran hükümdãrı Menûçihr tarafından îcãdedilmiş; Eyyûb Borusu’nun Sinan Şah tarafından îcãdedildiği ve içi dilcikli kamıştan bir borucuk olduğu söylenmekte; Afrãsiyab Borusu (Îran ya da Acem Borusu), aynı ismi taşıyan Îranlı hükümdar tarafından télif edilmiş; Pirinçten Mehter Borusu, Selçuklu Sultan Alp Arslan tarafından Konya’da îcãdedilmiş olup Osmanlılar da kullanmıştır deniliyor; Bundan başka Venedik îcãdı olduğu anlaşılan çevgân gibi eğri Şişe Borusu varmış; Nefir adındaki sipsili kamıştan boruyu da Isfahanlı Hûdãdãd îcãdetmiş, ki Mehteranda kullanılmıştır; Prag’da îcãdedildiği söylenen Turumpata Borusu ise, bilinen Avrupa Trompeti’nin atası olmalıdır; Sonra, pirinçten büklümlü bir boru olarak tãrif edilen İngiliz Borusu’nun içinde ince pirinç diller varmış, ki Batı Müziğindeki Sürgülü Trompet’e denk olması muhtemeldir; Yine pirinçten îmãledilen Lituriyan Borusu adındaki bir Flaman çalgı da Hıristiyan gemiciler tarafından çalınırmış; Erganun Borusu adındaki bir Alman çalgı, manda boynuzu inceltilip içine tel diller koyularak çalınan dãvûdî bir ãlet olarak geçiyor; Ayrıca, Evliyã Çelebi Kerrenay (Kurrenay – Parlak Ney) adında pirinçten veya gümüşten bir boru da zikrediyor ki, “eşek anırması” gibi bir sesi olduğunu mizãhî bir anlatımla söyleyip, bu ãleti, Erivan seferinden dönerken IV. Murad’ın İstanbul’a getirdiğini belirtiyor. Duduk (Türkmence’si Tutik-Tütek, Farsça’sı Tutak) Dilli bir çalgı ãilesinin genel adıdır ve birçok çeşidi vardır: Cafer Şah tarafından Musul dolaylarında îcãdedildiği ve şimşir ağacından yapıldığı söylenen Kaba Duduk; Nablus’ta îcãdedildiği ve Kudüslü Kumãme rãhipleri tarafından çalındığı söylenen Arabî Duduk; Erdel’de bir rãhip tarafından îcãdedildiği ve içinde ağarmış saç gibi teller olduğu söylenen Macar Duduğu; Nasreddin Tûsî tarafından îcãdedildiği ve Mehter takımında tãlim için kullanıldığı söylenen Mehter Duduğu; Üsküp’te îcãdedildiği ve kaz ya da turna kemiğinden yapıldığı söylenen Çağırtma Duduk; Trabzon Lazlarıncaîcãdedildiği, 9 deliği olduğu ve ses kutusu içinde danak (tãnecik) bulunduğu düşünülen Danakyu Duduğu; Rum çobanlar tarafından îcãdedildiği ve iki bitişik kamıştan yapıldığı söylenen Dilli Duduk ve Romenlerin kullandığı, parça parça kamıştan yapılan ve 7 parmak ile 1 başparmak deliği olan Mizmar (Duduğu), Evliyã Çelebi’nin bahsetmiş olduğu türlerdir. Bir de Şiraz’da îcãdedildiği anlaşılan Balaban (Mey) adında bir çalgı vardır ki, özellikle Azerîler ve Türkler tarafından çokça kullanılan dar kalaklı, sipsili bir tür duduktur. 15. yüzyılda yaşamış olan İbn-i Gaybî, bu çalgıdan Nây-ı Balaban diye sözetmiştir. Duduk ãilesinin, genel olarak Batı Müziğinde eskiden kullanılan Rekorder ve Flajole gibi çalgılara benzediği anlaşılmaktadır. Erganun (Organun) Avrupa ülkelerinde, kilise ve manastırlardaki mahfillere kurulu Org adlı büyük çalgıdır. Evliyã Çelebi, Erganun dediği Orgu tãrif ederken, üçyüz adet rüzgâr düdüğü olduğu hãlde, her biri onar rãhip tarafından hareket ettirilen manda derisiyle kaplı bir çift körükle çalıştığından bahsetmektedir. Bir körük inip, bir körük kalkarken basılan hava, boruların çarklarına erişip hãzin bir ses ile Rehãvî makãmından çalarmış. Bunu duyan rãhipler de o sâdãya uyup, körüklerin üzerine beşer beşer çıkıp, körüklerle inip kalkarlarken aynı makamdan Zebur ãyetlerini okumaya başlarlarmış. Manzarayı gören ve müziği duyan insan şaşkına döndüğü gibi, kendinden geçercesine mest olup hayran kalırmış. Ayrıca Hz. Dãvud’un Erganun’u îcãdettiğinden, bu ãleti Ruhã’da, yãni Urfa yöresinde peydah ettiğinden ve bu sebeple Ruhã şehri ve Rehãvî makãmı dendiğinden bahsedilmektedir. Ne ki, Evliyã Çelebi, Orgun mãlûm klavye mekanizmasından sözetmemektedir. Mizaç dolu karakteriyle yaptığını anladığımız gözleminden etkilendiği için olsa gerek, bu çalgıyla ilgili daha derin teknik ayrıntılara girmeyi ihmâl ettiğini düşünüyoruz. Kaval 9 deliği olan bu çoban çalgısının Fisagor tarafından îcãdedildiği söyleniyor. Sürüleri otlatan çobanların kullandığı bir tür üflüttür. Bãzılarının 6 parmak deliği ve 1 başparmak deliği, diğerlerinin 7 parmak deliği ve 1 başparmak deliği olduğu görülmektedir. Kurnata (Kırnata) İngilitere’de îcãdedildiği, boynuzdan yapıldığı ve Kudüslü Kumãme rãhipleri tarafından çalındığı söylenmektedir. Suriye’de sipsili duduk ailesine genel olarak bu isim verilmekte imiş. Donuk bir tınıya sãhip Serpent yãhut Kılârinet isimli Batı çalgılarına denk olduğunu düşünmekteyiz. Miskål (Mûsîkål-Mûsîkar) Dik üflenerek çalınan, dizi dizi ve farklı boylarda kamışlardan müteşekkil bir çalgıdır. Batı Müziği’nde Pan-fülüt olarak tanınır. Farklı boylarda iki cins daha miskål varmış ki, bunlar battal (kaba-büyük) ve girift (cura-küçük) miskållermiş. Ney Saz kamışından çeşitli boylarda kesilip 6 parmak deliği ile 1 baş parmak deliği açılan ve dudak kenarıyla hafif yatık üflenerek çalınan başpãreli (ağızlıklı) üflüttür. Ulvî bir tınıya sãhip olan Ney, geleneksel mûsîkîde ve özellikle de Mevlevî ãyinlerinde oldukça sık kullanılır. En büyüğünden en küçüğüne doğru günümüzde bilinen çeşitleri şunlardır: Dãvud, Şah, Mansur, Kız, Müstahzen, Bolãhenk ve Süpürde. Bu cinsler, yaklaşık olarak tam sesler hãlinde tizleşirler. Arada kalan yarım sesleri tamamlayan diğer neyler Mãbeyn takısı alırlar (Şah Mãbeynî, Kız-Mansur Mãbeynî... gibi). Bir sekizli tiz ses veren neyler ise Nısfiye takısı alırlar (meselâ Bolãhenk Nısfiye, ki bugün sãdece Bolãhenk olarak anılır) Evliyã Çelebi oniki çeşitten bahsetmekte ise de sãdece şu isimleri vermektedir: Battal, Dü-heng, Nây, Girift, Mansur, Şah, Bol ãheng, Battãl-ı Dãvûdî, Ser-heng ve Süpûrdã. Amasyalı Şükrullah’tan öğrendiğimize göre, eskiden Ney yerine geçen, 7 veya 9 delikli Pîşe adlı kamıştan bir çalgı kullanılırdı 7. Benzer olarak Mizmar adlı bir çalgı da mevcut idi. Günümüzde kullanılmayan Girift ise, küçük bir ney olmakla berãber, 7 parmak deliği ve 1 baş parmak deliğine sãhip olduğundan dolayı ney ãilesinden ayrı tutulmuştur. Tulum Duduğu Rus îcãdı olduğu, Rus çobanların çaldığı söylenen kamışlı deri-tulum çalgı imiş. İskoçya’daki çeşidine Gayda denir. Türklerde, Trakya ve Doğu Karadeniz yöresine özgü bir çalgı olmuştur. Zurna (Surnây) Birçok çeşidi olan sert-dilli bir çalgı olup Mehterhãnenin baş çalgısıdır. Efes’te gömülü olan Cemşid tarafından îcãdedildiği söylenen, ağaçtan oyma geniş kalaklı sipsili bir sazdır. Batı Müziğinde Şavm ve Obuğa olarak adlandırılan çalgılara benzerliği vardır. Evliyã Çelebi’nin kaydettiği Zurna türleri ise şunlardır: Yarım metreden daha uzun olan Kaba Zurna; davul eşliğinde çalınan ve oldukça yaygın olan Cura Zurna; Basra vãlisi Tayyar Mehmet Paşa’nın ağası Ãsaf Ağa tarafından îcãdedilmiş olan Ãsafî Zurna; Mağripli Şeyh Şihab tarafından îcãdedilmiş olunup Fas’ta çalınan Şihãbî Zurna; Suriyeli Ali Nãd tarafından îcãdedilmiş olup Suriye ile Mısır’da çalınan Arabî Zurna ve Kaba Zurna’dan daha kalın ses veren Âcemî Zurna.

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.