yoklamak
1 . El ile dokunarak incelemek:
"Hem kendimi hem etrafımda gördüğüm eşyayı elimle yokladım."- R. H. Karay.
2 . Bakmak, gözden geçirmek, kontrol etmek.
3 . Durum, bilgi, niyet vb.ni belirlemeye veya anlamaya çalışmak:
"Kalbimi ne zaman yokladımsa ona dair bir iz bulamadım."- S. M. Alus.
4 . Ziyaret veya sağlığını sormak amacıyla birine gitmek:
"Ara sıra da birimizden biri yukarı çıkarak Sevim'i yokluyordu."- R. N. Güntekin.
5 . Ara sıra etkisini göstermek:
"İlaç aldığım halde ağrılarım yine beni yokluyor."- .
6 . Aramak, araştırmak:
"Odaların köşe bucağını yoklamaya başladılar."- M. Ş. Esendal.
yoklamak
Türkçe yoklamak kelimesinin İngilizce karşılığı.
v. examine, feel, grabble, grope, inspect, look into, search, survey, test
yoklamak
çok sıkmadan, bastırmadan parmakları ile dokunarak incelemek; ziyaret ya da sağlığını sormak amacıyla birine gitmek.
bakmak, gözden geçirmek, kontrol etmek; ara sıra etkisini göstermek.
durum, bilgi, niyet vbyi anlamaya çalışmak; aramak, araştırmak: polisler tabanca var mı diye üzerini yokladılar .
yoklamak
Türkçe yoklamak kelimesinin Fransızca karşılığı.
tâter, examiner, inspecter, interroger, visiter, sonder
yoklamak
Türkçe yoklamak kelimesinin Almanca karşılığı.
v. abtasten, antasten, befühlen, besichtigen, nachsehen, überprüfen, visitieren, vorfühlen