1600'Ler

Kısaca: 17.Yüzyıl ...devamı ☟

17.Yüzyıl düzenle|Haziran 2007 17. yüzyılın şafağı sökerken Kopernik Devrimi`nin üzerinden yaklaşık yarım yüzyıl geçmişti. Ama geçen yüz yıl, büyük çalkantılar, ayaklanmalar, göçler, kıyımlar yüzyılı oldu.17. yüzyıl, Kopernik sistemini savunan Papaz Giordano Bruno` nun Roma` da diri diri yakılmasıyla açılmıştı. Kopernik` in Göksel Kürelerin Dönmeleri Hakkında adlı eseri, öldüğü yıl doğmuştu. Yani 1543 te. Ancak Kopernik`çi görüşün bir devrime dönüşmesi iki büyük öncünün, Johannes Kepler (1571-1630) ile Galileo Galile (1564-1642) nin katkılarıyla olacaktır. Çünkü Kopernik` in gezegenler kuramı, Aristocu anlayış içinde sınırlı bir reform önerisi gibiydi. Kepler ve Galile ise, bu reformu bir devrime dönüştürdüler.

Kepler:İlk çıkışını, 1592` de yaptı: Gezegen sayılarından yola çıkarak Güneş merkezli sistemi, yani Kopernik sistemini savundu. Batlamyus sisteminde Ay, Güneş` in bir gezgeni sayıldığından yedi gezegenin varlığı belirtiliyordu; oysa Kopernik Sistemi, altı gezegenliydi. Kepler, Tanrı` nın neden beş değil de altı gezegenli bir Güneş Sistemi yarattığını açıklamaya çalışıyordu. Beş de nereden çıktı diyeceksiniz. Kepler gibi bir deha da tutucuydu işte. Beş, Aristocu düşüncenin sihirli sayısıydı. Tanrı` nın seçimi beş ve yalnız beş düzgün katı cismin varlığını emrediyordu. Eğer Satürn` ün yarıçapı ile tanımlanan bir kürenin içine bir küp çizilirse, bu küpün içine çizilen kürenin yarıçapı Jüpiter`inki olur ve bu böyle gider. Beş düzgün cisim varolduğu için de yalnızca altı gezegen vardır. Kısacası Kepler` in araştırması çağdaş bilimsel çalışmadaki soru sorma türünden uzaktır. Ama o, Kopernik sisteminin nerede başarısız olduğunu da görecek ve o sistemi yetkinleştirecekti.

Kopernik de Kepler de Aristoculuğun pınarından epeyce su içmişlerdi. Sonunda gezegen sayısının altı olmasını geometrik atraksiyonlarla bir küpteki yüzey sayısıyla ilişkilendirdiler. Her şeyin birbirine bağlı olduğu bir ayete inanırsanız, Kepler gibi siz de bir yolunu bulup altıyı başka bir şeye bağlayabilirsiniz! Kepler` den yaklaşık iki bin yıl öncesinden, yani Aristo` dan beri, göklerdeki varlıkların (yıldızların ve gezegenlerin) kristal küreler şeklinde olduğu yolunda gizli bir oy birliği vardı. Kepler, kendine kusursuzluk yüklenen işte bu küreler ve daireler geometrik gökler illüzyonuna son verdi. 1572 de yeni bir yıldızın, 1577 de ise bir kuyruklu yıldızın Tycho Brahe ve başkalarınca gözlenmesi, göklerde kristal küreler olmadığını gösteriyordu.

En koyu matematiksel Platonculardan olan Johannes Kepler, 1596`da Evrenin Gizemi adlı eserini yayımladı.Bu eserinde geliştirilmiş bir Kopernikçi evrende gezegenlerin Güneş`e olan uzaklıklarına ilişkin büyük bir keşiften söz ediyordu. Kepler`in keşfi,o zamanlar bilinen altı gezgenin yörüngelerinin,bu gezgenlerin "küreleri" Platon geometrisinin beş düzgün cismi-küp, dörtyüzlü,beş yüzlü,altı yüzlü ve sekizyüzlü-içine konsa ve onlarla çevrelense,elde edilecek uzaklıkların Güneş`e olan uzaklıklarına şaşırtıcı bir benzerlik gösterecek olduğuydu. Büyük bir küpün içine,en dıştaki gezgen olan Satürn`ün yörüngesini temsil eden bir küre yerleştirin. Bunun içine bir beşgen içine konmuş Jüpiter`in küresini,bunun içine de Mars`ın küresini vb yerleştirin. Kepler`in keşfi, gezgenler sisteminin sahip olduğu yapının geometrik bir düzeni izlediğine ilişkindi ve bunu niçin yaptığına da bir gerekçe gösteriyordu: " Tanrı, evreni yaratırken ve kozmosun düzenini kurarken, Pithagoras ve Platon`dan beri bilinen beş düzgün geometrik cismi göz önünde bulundurdu ve ... tasarımını;o boyutlara,göksel katların sayısına,oranlarına ve hareketlerinin bir biriyle bağlantısına göre yaptı."

Matematiğe eğilim gösteren astronom,Tanrı`nın bir matematikçi olduğunu keşfetmişti. Ona göre Yaratıcı,gezgenler arası uzaklıkları düzenlerken geometri ilkelerini devreye sokmuştu. Kürelerin matematiksel uyumu,dünyanın nasıl yaratıldığını ve hareketlerini hangi ilkelerin yönettiğini açıklayan temel ilkeydi. Doğa ,matematik yasalarına itaat ediyordu,çünkü Tanrı doğayı yaratırken bu kuraları kullanmıştı.

Doğanın matematiksel ilkelere itaat ettiği fikri,doğa felsefesinin matematiksel olarak kavranmasını destekleyenlere güven verdi.

Kepler, 1600 yılında Tycho` nun asistanı oldu. Bir yıl sonra Tycho ölüverdi. Onun çok değerli gözlemleri, iyi ki Kepler gibi birine kaldı. Çünkü bu değerli gözlemler, ancak Kepler gibi bir dehanın elinde işlenebilirdi. Onun çalışmalarında en önemli hedef, Mars gezegeniydi. Kuyruklu yıldızların varlığı ve hareketi "kristal küreler" edebiyatıyla uyuşmuyordu. Bu nedenle Kepler` in çalışmalarında " Tycho Brahe` nin göstermiş olduğu üzere, düzgün katı cisimler mevcut değildir" tümcesi nakarat gibidir

Kaynaklar

Vikipedi

İlgili konular

1600`ler

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.