Ahırlıkuyu, Haymana

Kısaca: Ahırlıkuyu, Ankara ilinin Haymana ilçesine bağlı bir köydür. ...devamı ☟

Ahırlıkuyu, Haymana
Ahırlıkuyu, Haymana

Bilgikutusu Türkiye köy |isim = Ahırlıkuyu |harita2 = Ankara_Turkey_Provinces_locator.jpg |harita2 boyut = 250px |harita2 açıklama = Ankara |harita1 = |harita1 boyut = |harita1 açıklama =
|harita = 
|harita boyut = 
|harita açıklama = |lat_deg = |lat_min = |lat_sec = |lat_hem = K |lon_deg = |lon_min = |lon_sec = |lon_hem = D |rakım = |yüzölçümü = |nüfus = 141 |nüfus yoğunluğu = |nüfus_ref = [1] |nüfus_itibariyle = 2000 |alan kodu =0312 |posta kodu = 06860 |bölge = İç Anadolu |il = Ankara |ilçe = Haymana
|Köy Muhtarı =Bünyamin Tetik
|websitesi = [2]


Ahırlıkuyu, Ankara ilinin Haymana ilçesine bağlı bir köydür.

Tarihi

AHIRLIKUYU köyü, Ankara`nın Haymana İlçesi`nin Kırım Tatarlarınca kurulan YEGANE TATAR köyü olup; Hicri 1305 (1889) senesinde Kırım`ın Kerç kasabasından, Romanya`nın Dobruca bölgesindeki Köstence vilayetinin Acemler, Çobanense ve diğer köylerden göç ederek gelenlerce kurulmuştur. Nüfus kayıtlarında köyün bilinen ilk kurucuları Pektaş oğlu İdris, Uzun Abdullah, Hasan Efendi (Mollakay), Hicrettin, Hacı Seyit (Seydi Battal), Ahmet Efendi ve Niyetşah isimli Kırım Tatarlarıdır. Köyün bilinen ilk ismi “Hamdiye Bünyanı” iken, şimdiki yerine yerleşince adı “Bostanköy” olmuş. Bu ilk kuruluşu müteakiben köye Romanya`nın çeşitli yerlerinden yirmi hane civarında bir nüfus gelmiş.Kırım Tatar milli kültürünün en önemli unsurlarından olan Kırımtatarcanın çöl şivesinin konuşulduğu köyde yaşı yirminin altında olanlar artık Türkiye Türkçesi ile konuşup anlaşmaktadırlar. Bunda temel etkenin de özellikle ailelerin bu dili çocuklarına öğretmede herhangi bir çaba içerisinde olmamaları yanında özellikle eğitim için yakın çevreye ve özellikle Polatlı, Ankara ve Eskişehir gibi yerlere olan göçle beraber, yaşanan sosyal çevredeki değişimin etkisi olduğu söylenebilir. Ahırlıkuyu köyü, Çal dağının eteklerinde kurulmuş olmasıyla da tarihi açıdan önemlidir. 23 Ağustos - 13 Eylül 1921 tarihleri arasında 22 gün 22 gece devam eden Sakarya savaşında 80 km`lik cephe hattının güney kesimindeki Çal dağı geçildiği vakit, Haymana`ya 10 km ve ondan sonra 50 km`lik mesafedeki Ankara`ya kadar Yunan ordusunun önü açılmış, düşmanın ilerlemesi kolaylaşmış olacaktı. Çal dağı`nın batısı ve onun kuzey yamacındaki Ahırlıkuyu köyü 31 Ağustos 1921`de işgal edilmiş ve 12 Eylül 1921`e kadar geçen 13 gün boyunca Yunan ordusunun işgali altında kalmıştır.

Bilindiği üzere Türk ordusu, Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden sonra cephenin kritik bir durum alması üzerine, Batı Cephesi Birliklerinin düşmanla arada büyük bir mesafe bırakılarak (100 Km.) Sakarya Nehri Doğusu`na çekilmesine ve bu hatta savunmasını devam ettirmesine karar verilmişti. 22 Temmuz 1921`de Sakarya Nehri Doğusu`na çekilmeye başlayan Türk Ordusu, güneyden kuzeye 5. Süvari Kolordusu Çal Dağı`nın güneyinde, 12., 1., 2., 3., 4. Gruplar ve Mürettep Kolordu 1. hatta olacak şekilde tertiplenmiştir.

14 Ağustos`ta ileri harekata geçen Yunan Ordusu ise, 23 Ağustos`tan itibaren 3. Kolordusu ile Sakarya Nehri doğusundaki Türk Kuvvetlerini tespit, 1. Kolordusu ile Haymana istikametinde, 2. Kolordusu ile Mangal Dağı güneydoğusunda kuşatıcı taarruza başlamıştı. Fakat bu taarruzlarında başarı sağlayamamıştır. Kuşatma taarruzunda başarı sağlayamayan Yunan kuvvetleri, sıklet merkezini ortaya kaydırarak Türk savunma mevzilerini Haymana istikametinde yarmak istemiştir.

Sakarya Savaşının en şiddetli çarpışmalarının yaşandığı Çal dağı, 23 Ağustos 1921`de başlayan Yunan taarruzundan sonraki 1 hafta sürede düşman işgaline uğramış ve Cephenin kuzeyini teşkil eden Polatlı`daki Duatepe, Kartaltepe ve Karadağ ile Çal dağının batı kısmı ile güney yamacındaki Ahırlıkuyu köyü de 31 Ağustos`taki Yunan karşı taarruzunda düşmanın eline geçmiştir. Türk ordusunun 4. grubunca müdafaa edilirken, Çal dağının büyük kısmını ele geçiren 10. Yunan tümeni gece yarısına doğru duran taarruzuna iki saat kadar sonra tekrar başlamıştır. 3. Gruptan takviye olarak gönderilen ve akşama doğru yetişerek Çal dağının doğu eteklerine yapışıp burayı inatla savunan 190. Türk Alayı`nı mevzilerinden söküp atmıştır. Ancak, 190. Alay arka arkaya yaptığı süngü hücumları ile iki saat sonra 04.45` te mevzilerini tekrar ele geçirirken, 190. Alayın bu altı saatlik muharebe sonunda mevcudu yarıdan aza inmiş, koca alay birkaç subayla 150 erden ibaret kalmıştır.

Yunan ordusu, Ahırlıkuyu`yu işgal altında tuttuğu 13 gün boyunca köylünün çok sayıda hayvanına ve diğer önemli eşyalarına el koyarken; bu köyden Hacı Abdullah (Yüksel) 500 civarındaki koyununu Türk ordusuna teslim etmiştir. Köylünün sadece malına el koymakla kalmayan Yunan ordusu, köylü çocuklara da Türkçe “Yaşa Venizelos” anlamına gelen “Zito Venizelos“u zorla söyletme girişimleri de oluyor. Bunun bir örneği olarak Yunan işgalini o vakitler çocuk yaşta gören Akif Akay`a (Sarıkulak) söyletmek istedilerse de o çocuk olmasına rağmen inat ediyor ve bunu söylemiyor; bunun tam tersini yaparak “Yaşa Mustafa Kemal” diyerek karşılık verdiğinde kendisine bu eziyeti yapan Yunan askerleri tarafından dövülüyor. Yunan ordusunun Ahırlıkuyu köyünü işgali süresinde ve geri çekilmesi sırasında ise bazı köylüler de katledilirken; bu köyden Akif Önem`in amcası Yunan geri çekilmesi sırasında açılan ateşle hayatını kaybedenlerden olarak hatırlanıyor.

Sakarya savaşı sırasında Mustafa Kemal başkomutan, Fevzi Paşa (Çakmak) Genel kurmay Başkanı ve İsmet Paşa da cephe komutanıdır. Yunan ordusunun Sakarya Savaşı sırasında cepheyi yararak ilerleme ümitlerinin büyük ölçüde yitirilmesini müteakip 6 Eylül`e kadar süren yarma teşebbüsünde de başarılı olamayınca, bulunduğu hatlarda kalarak savunmaya karar vermiştir. Çal dağı ile çevresinde süren yakın ve korkunç savaşlar sonunda düşmanın Haymana istikametindeki yarma teşebbüsleri 8-9 Eylül 1921 tarihlerinde nihayet tamamen kırılmış ve durdurulmuştur. Türk Ordusu`nun 10 Eylül`de başlattığı genel karşı taarruzla Yunan ordusunun bulunduğu hatları savunma girişimine mani olunurken 11 Eylül günü Yunan hükümeti ordunun geri çekilme kararını onaylamıştır. Cephe komutanı İsmet Paşa, ihtiyatındaki 24. Tümeni de grup emrine vererek Grup Komutanına 15. ve 24. Tümenlerle taarruz edilerek Çal dağının zapt edilmesini emretmiş. 24. Tümenin Haymana`dan bölgeye gelmesi gecikince, saat 17.30`da, Grup Komutanının emriyle taarruza yalnız olarak başlayan Albay Şükrü Naili (Gökberk) komutasındaki 15. Tümen, şiddetli bir hücumla 2. Yunan Tümen birliklerini geriye atarak Çal dağının büyük kısmını ele geçirmiştir. Bundan sonra Yunan 2. ve 12. Tümenlerinin yeni hücumları ile savaş daha da kızışmış ve mevziler, süngü savaşlarıyla karşılıklı olarak elden ele geçmeye başlamıştı. Ancak havanın kararmasından az önce bölgeye yetişebilen Yarbay Fuat (Bulca) komutasındaki 24. Tümen de, topçularını mevzilendirir mevzilendirmez, ayağının tozu ile taarruza kalkmış ve 15. Tümenle birlikte Yunan birliklerinin son mukavemetlerini de kırarak Çal dağına bütünüyle hakim olurken Ahırlıkuyu köyü de 12 Eylül 1921`de işgalden kurtarılmıştır. Çal dağı`nın cephe merkezindeki savunmanın bel kemiğini teşkil ettiğini ve savaşın gidişi üzerinde oynayabileceği rolü herkesten iyi bilen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, İnler-katrancı mevkiinde attan düşmesi sonucu kırılan kaburga kemiğinin ağrısına rağmen, göğsü sargılar içinde olduğu halde muharebeleri yakından takip etmek için Çal dağının hemen kuzeyindeki bir tepeye gelmiş, yanında Fevzi Paşa ve Grup Komutanı Yusuf İzzet Paşa durumu izlemiş ve gerekli emirleri yerinde vermiştir. Çal dağı etrafında onaltı saattir aralıksız süren bu kanlı savaş sona erdiği zaman iki taraf da halsiz düşmüş ve iki taraf da ağır kayıplara uğramıştı. Örneğin 57. Tümen 37. Piyade Alayında sadece iki subay kalmış. 8. Tümenin 135. Alayının mevcudu yarıdan aza inmişti. Yunan kayıplarının da ağır olduğu belliydi. 12. Yunan Tümeninin yalnız 41. Alayı geri çekilirken arkada 200`den fazla ölü bırakmıştı. (Kaynak: Fikirdebirlik. Sayı:7)

Kültür

Ahırlıkuyu köyüne ait söz edilmesi gereken ve köyün kuruluşundan bu yana devam ettirilen ve kurban bayramlarında zengin-fakir gözetilmeksizin Camiinin hemen yanında yemek verilmesi adetidir ki, bu adet birinci ve ikinci gün olmak üzere gerçekleştirilir. Halen kurban bayramının birinci günü öğle veya ikindi namazını müteakip köy camiinin yanında, ikinci günü de köy kooperatifinin önünde bu adet devam ettirilmektedir. Rivayet edilen odur ki, köydeki bu adetin kökleri Şamanizme dayanmaktadır Teknolojik gelişme ve zaman bu köyde de pekçok Kırımtatar adetinin terkedilmesine yol açmaktadır. Örneğin Kırım`da Kurultay`ın bir nevi resmedildiği ve toylarda kurulan meclis ve konuşma adeti son 15 yıldır neredeyse hiç yapılmamaktadır. Bu köyle ilgili yazıyı hazırlayanca hatırlanan meclisin kurulduğu ve konuşma adetinin gerçekleştirildiği son toy, Dilaver Yüksel`in oğlu Sezgin Yüksel`in toyunda yapılmış olup; artık a€žsağ bey, sol bey, kapıcı bey veya kürekeci bey“ diye seslenilen düğünler de tarihin sayfalarına intikal etmiştir.

Ahırlıkuyu köyünde yaklaşık yarım asırdır unutulmaya yüz tutan ve 1960`lı yıllarda sona erdiği söylenen bir adet de çınlaşmadır. Çıncı olarak bilinenler ise İdris Mirza ve Hasan Uzunoğlu`dur. İdris Mirza 1930`lu yıllarda, Hasan Uzunoğlu ise 1950`li yıllarda vefat etmiştir. Bu hususta özellikle “Kasap” lakaplı Hasan Uzunoğlu`nu anmamak olmaz. Esprileriyle tanınan Hasan Akayın hazırcevaplığı bugün yaşı 60`ı geçenlerce hala unutulmamıştır. Her durum karşısında hemen bir çın uydurup söylemesi ve şakacığı kişiliği hatırlanıyor. Mesela onun kaybettiği sarı renkli ineğini ararken o vakitler çocuk yaştakilerin neyi aradığını sorduklarında söylediği:

Ayak sarı, baş sarı,

Kevde öyle,

Korgen bolsan sen onu,

Haydi söyle.

diye verdiği cevabı veya toylarda çınlaşma vaktinde söylediği:

Akız adın “Hatice”,

Soyadın “Kaya”,

Burun boguí± bolacak,

Çorbaga maya.

Fikretke boy kerek,

Ametke akıl,

İçlerinde terankay,

Akkı (Hakkı) takıl.

Sakat, sokur, kör, topal

Köynií± caşı,

En aruvu Rıfat,

Tazdır başı.

sözleri aradan geçen zamana rağmen bugün dahi hatırlayanlar var. Kırımtatar kültürüne ait pek çok şeyini yitiren Ahırlıkuyu köyünde devam ettirilen adet ve geleneklerin başında hiç şüphesiz Kırım milli mutfağı gelmektedir. Azbar diye tabir edilen evlerin bahçelerinde bir kenarda genellikle olarak kerpiç veya taş kullanılarak ve üzeri çamur sıvanarak inşa edilen kubbe biçimli toprak fırınlarda ekmek pişirilmeye devam ediyor. Geleneksel Kırım yemeklerinden çibörek, ulkum, kobete, kalakay, cantık, kırde, sarıburma, tabakbörek, kaşık börek gibi hamur aşları hala Ahırlıkuyu köyünün unutulmadan afiyetle yenen yemeklerindedir. (Kaynak: Fikirdebirlik Sayı:7)

Coğrafya

Ankara iline 87 km, Haymana ilçesine 13 km uzaklıktadır.

İklim

Köyün iklimi, karasal iklimi etki alanı içerisindedir.

Nüfus

|- 
Yıllara göre köy nüfus verileri
2007
2000 141 1997 -


Ekonomi

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Muhtarlık

Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.

Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2004 - Bünyamin Tetik
1999 -
1994 -
1989 -
1984 -


Altyapı bilgileri

Köyde ilköğretim okulu yoktur. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Linkler



köy-taslak Haymana belde ve köyleri

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.