Akıl Hastalığının Biokimyasal ve Nörofizyolojik Temelleri

Kısaca: Bir sinir sisteminin amacı, alınan stimulus'un bütün organizmadaki tepkiyi değiştirmesini sağlayan bir geritepme (feedback) mekanizmasının sağlanmasıdır. Ancak tepkinin alınan stimulusa uyması durumunda normal bir hayata rastlanır. Alınan stimulus yalnızca iç homeostasisi sağlamak için vücudun içinden değil, aynı zamanda dış ortamdan da gelebilir. ...devamı ☟

Bir sinir sisteminin amacı, alınan stimulus'un bütün organizmadaki tepkiyi değiştirmesini sağlayan bir geritepme (feedback) mekanizmasının sağlanmasıdır. Ancak tepkinin alınan stimulusa uyması durumunda normal bir hayata rastlanır. Alınan stimulus yalnızca iç homeostasisi sağlamak için vücudun içinden değil, aynı zamanda dış ortamdan da gelebilir. Aslında, hayvanlar aleminin en alt düzeyindekileri dışında, bütün hayvanların karakteristiği, dış ortamdaki değişikliklere karşı tepki olarak amaçlı bir mobilite gücüdür. Vücudun gösterdiği koordine tepkiler, genel reseptörleri ve özel duyu reseptörlerini kapsayan belli duyusal reseptörler aracıyla çevreyle ilgili bir bilgi edinilmesini gerektirir. Bu reseptörlerle alınan impuls'lar fibriller yoluyla santral sinir sisteminde daha yüksek merkezlere iletilir. Bunlar arasında, kas hareketleri için subkortikal merkezler (mesela retiküler formasyon (bkz.), serebellum) ve bilinçli duyumların yorumlanması için de serebral korteks vardır. Diğer kortikal merkezler, uygun bir tepkinin belirlenmesi ve bu kararı efferent impuls'lar yoluyla kaslara ileterek ilgili hareketi sağlamakla görevlidirler. Direkt ve bilinçli kas hareketleri kortikal kontrol altında iken, subkortikal merkezler de (ekstrapiramidal merkezler) düzenli kas hareketlerini sağlarlar.

Impuls'ların santral sinir sistemi boyunca iletimleri, sinir fibrilleri (bkz.) boyunca ve sinapslardan (bkz.) (iki nöronu birbirinden ayıran dar boşluklar) iletimle olur. Sinir fibrili boyunca iletim, iyon hareketleriyle ilgili elektrokimyasal bir proçes dolayısıyla, sinaps iletimi ise kimyasal maddeler (bkz. Nöro-ileticiler) aracılığıyla sağlanır. Sinir sistemi boyunca düzenli bir sinir iletimi vardır; fakat iletim hızı fibrillerin büyüklüğüne bağlıdır. Öte yandan, santral sinir sisteminin değişik kısımlarında başka başka nörotransmitörler bulunur.

Sinirsel faaliyetin fizyolojik birimi refleks arkıdır ve santral sinir sisteminin bütün düzeylerinde görülür. En basit biçiminde (monosinaptik refleks), duyusal reseptörde uygun bir stimülasyon sonucunda afferent nöron etkilenerek efferent nöronu ve dolayısıyla efektör organı etkiler. Refleks arkının afferent ve efferent nöronları arasında birçok nöronların bulunması, sinapsların da çok sayıda olması demektir; sinir sisteminin sağlayabildiği refleks hareketinin son derece komplike olması bu nedendendir. Serbest kalan nöro-ileticilerinin eksitatör veya inhibitör oluşuna göre, nöron da ya eksitatör yahut inhibitör tipte olur. Bitişik nöronun tepkisi ise, yüzeyine uygulanan eksitatör ve inhibitör stimulusların toplamının bir sonucudur.

Uygulanan stimülasyona vücudun gösterdiği tepki yalnızca gözle gözüken motor tepkiyi değil, fakat bu tepkiye uygun bir iç değişimide kapsar. Bu iç değişim, hipotalamus (bkz.), limtaik sistem (bkz.) Ve retiküler formasyon gibi birçok orta beyin merkezleriyle ilgilidir. Hipotalamusun en önemli fonksiyonu endokrin ve otonom sinir sisteminin kontrolüdür. Filogenetik bakımdan korteksin en yaşlı bölümü olan limbik sistem açlık, korku, nefret, vs. gibi ilkel ve "hayvansı" tepkileri yaratır, insanlarda bu sistem duygu (bkz.) Ve öbür emosyonlarla ilgilidir. Retiküler formasyon ise ana kontrol bölgesidir ve yaygın sayısız nöronlar aracıyla istemli sinir sistemi faaliyetlerini ve istemsiz faaliyetleri entegre eder. Birtakım ilkel tepkiler doğal olarak varolmakla birlikte, uygun tepkilerin gelişmesinde, öğrenme (bkz.) Son derece önemli bir proçestir. Bu da hafıza (bkz.) proçesiyle ilgilidir. Hafıza, engramlar (bkz.) halinde depolanır. Engramlar yalnızca serebral korteksin entegritesine değil, aynı zamanda hipokampus'un (bkz.) Fonksiyonel faaliyetine de bağlıdır. Bu hafıza proçesi, hücrelerin içinde yeniden protein sentezi gerektirebilir. Santral sinir sistemindeki bu proçeslerin yürütülebilmesi için, metabolik entegrite şarttır. Sinir sisteminin en önemli enerji kaynağı glükoz metabolizmasıdır. Sinir dokusunda hiçbir glikojen deposu olmaması ve yeterli bir glükoz kullanımı için oksijen gerekli olması dolayısıyla, bozukluk göstermeyen bir kan dolaşımı son derece önemlidir. Birçok vitaminler, özellikle B-kompleks vitaminleri normal bir metabolizma için gereklidir. Belli başlı psikiyatrik hastalıklar, normal fizyolojik nöron proçeslerindeki üç çeşit değişiklikle ilgilidir :

1. Metabolizma bozukluğu: Birçok akıl bozukluğu vakasının nedeni, genetik biyokimyasal bozukluklardır. Bunlar arasında fenilketonüri (bkz.), Hartnup hastalığı (bkz.) Ve lipoidoz'lar vardır. Ayrıca, normal metabolik faaliyetler için vitaminler gerekli olduğuna göre, B grubu vitaminlerinin yetersizliği mental anormalliklere yol açar. Bunların arasında da Wernicke ansefalopatisi ve Korsakoff sendromu vardır.

2. Kortikal fonksiyonda değişimler: Organik demanslarda kortikal fonksiyon epeyce bozulmuştur ve sonucunda sapık düşünce proçesleri ve hafıza depolama sorunları ortaya çıkar. Engram oluşumu için gerekli normal protein sentezine bir müdahale, muhtemel bir mekanizmadır. Anatomik lezyonlar ise hipokampusda yer alır. Şizofrenide de (bkz.) Serebral amin metabolizmasındaki değişiklikler söz konusu olabilir.

3.Orta beyin bozukluğu : Birçok psikiyatrik hastalıklarda sürekli olarak rastlanan bir özellik de duygu (affekt) anormalliğidir. Bu duygu değişikliği ve bunu izleyen otonomik ve endokrin etkileri psikosomatik bozukluklar (bkz.) muhtemelen orta beyin merkezleri arasındaki dengenin değişmesiyle açıklanabilir.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.