Anadolu Selçukluları Devrinde Alevîler

Kısaca: Bu devirde Anadolu’da Bâtınîliğin en önemli propaganda merkezini Sultan Mes’ud evvel tarafından yaptırılmış olan Mes’udiye tekkesi temsil ediyordu. Anadolu Selçukluları’nın nüfuz ve hâkimiyet sahaları tamamen Moğollar’ın denetim ve müsaadesine tâbi bulunuyordu. Birçok şehirlerde İlhanlılar’ın himâyesi altında Şiîliği neşreden “Bâtın’ûl-Mezhep Babalar” tarafından açılan zâviyelerin sayıları da gün geçtikçe artmaktaydı. ...devamı ☟

Bu devirde Anadolu’da Batıniliğin en önemli propaganda merkezini Sultan Mes’ud evvel tarafından yaptırılmış olan Mes’udiye tekkesi temsil ediyordu. Anadolu Selçukluları’nın nüfuz ve hakimiyet sahaları tamamen Moğollar’ın denetim ve müsaadesine tabi bulunuyordu. Birçok şehirlerde İlhanlılar’ın himayesi altında Şiiliği neşreden “Batın’ul-Mezhep Babalar” tarafından açılan zaviyelerin sayıları da gün geçtikçe artmaktaydı. Moğollar’ın nüfuzuyla Mes’udiye Medresesi müderrisi Sünni alimlerden “Şeyh Mecd’ed-Din İsa” azledilerek yerine Şiʿa-i Batıniyye’nin en değerli dailerinden “Şems’ed-Din Ahmed Baba” atandı.

Selçuklular’ın Anadolu’da İran medeniyetinin yayılmasındaki hizmetleri

Samaniler devrinin İrani bir sima göstermesi ve Abbasiler’in de İran-perestişkarı olarak tarihin huzuruna çıkması gibi yedinci hicri asırda Konya’da Mevlana Celal’ed-Din’in tesiri neticesinde Selçuklu saraylarında yaşayan şairler Anadolu’da İraniliğe doğru şiddetli bir sevgi uyandırmışlardı. Bu tesirler altında kalan Konya Selçuk sultanları da ayni duygu ve hisler içerisinde İranın tantanalı hükümdar adları ile kendi şehzadelerini çağırmağa varacak kadar aşırı derecede ifrata kaçan birer İran hayranı ve taklitçisi olarak yetişmekteydiler. Konya Selçuklu sarayındaki şehzadeler hep Keyaniyan ve Sasaniyan hükümdarlarının isimleriyle çağrılır olmuştu. Bu kültürün etkisi altında yetişen kibar ve tahsilli sınıflar, alimler, şeyhler ve şairler olanca güçleriyle İran dil ve edebiyatının gelişmesine hizmet ederlerken, diğer taraftan da asıl i’tikadi unsurları bünyelerinde barındıran Batıni Babalar bütün Türk ve Türkmen boylarını bir milli birlik ruhuyla birbirlerine kaynaştırmak için yoğun gayret sarfetmekteydiler. Öte taraftan devletin resmi dili ise Farsça’ydı.

Batıniliğin Türkler arasında yayılması

“Horasan Erenleri” namıyla Oğuz boyları arasında kendilerine yer edinen Şia-i Batıniyye daileri” ve milli lisan ile konuşarak halkın ruhiyatına pek uygun telkinlerde bulunan Batıni-Babalar,” iptidai bir şer’ait içerisinde yaşamlarını idame ettirme mücadelesi sürdüren, ve şehirliğin ince yaşam tarzını bilmeyen “Türk Özleri” yanında kendilerini birer “Veli” olarak tanıtmayı başarıyla becermişlerdi. Batıniler, süslü nazım lisanından bir şey anlamayan bu aşiretler arasında düzenledikleri sazlı ve şaraplı meclislerde geçmişin tüm hurafe ve efsanelerini halka nakletmek suretiyle insanların gönüllerinde ilahi duygular uyandırmaktaydılar.
Batıniler’in Moğollar arasına karışması ve Alevi-Batıniliğin Harezm Türkleri arasında yayılması
Selçuklular iktidara geldiklerinde Bağdat hilafetine düşmüş olan Mısır Fatımileri’yle, aslında Şiʿa’nın Nizar’iyye kolu mensuplarından olan “Hükümet-i Melahide-i Batın’iyye Reisi” ve bütün “Batıniler’in Sahib-i Â’zam-ı” Hasan Sabbah’ı karşılarında buldular. Bilahare Moğol istilalarının başlamasıyla sahip oldukları karışık i’tikadların etkisinde kalarak vicdani oluşumlarını kaybetmiş olan önemli kütleler, Moğol ordularının arasına karıştılar. Anadolu Selçuklu sultanlarından Birinci Âla’ed-Din Key-Kubad zamanında Halaç ve Kapçak gibi Türkmen kabilelerinden pek yoğun kütleler de Anadolu’ya yerleşmekteydi. Celal’ed-Din Harezmşah’ın baskıcı tutumundan rahatsızlık duyan kabileler ve Harezm Türkmenleri Selçuklular’ın kendilerine duyduğu güvenle Anadolu Selçuklu Devleti’nin savunma kuvvetlerini teşkil etmekteydiler. İkinci Gıyas’ed-Din devrinde Amasya Batıni merkezinin etkisiyle bu Harezm Türkleri Selçuk ülkelerinden çıkartılarak Halep, Suriye ve El-Cezire muhitlerine dağıtıldılar. Konya Selçuk Sarayının hasmane siyasetinden kuşkulanan Şiʿa-i Batın’iyye dailerinden oluşan büyük bir topluluk ta bu Türkmen kabileleriyle birlikte göç ettiler. Harezm ülkesinin pek çok mezhep çatışmalarına sahne olduğunu fırsat bilen Batıni daileri, Harezmliler’in Anadolu Selçukluları tarafından kovulmaları fırsatını çok iyi değerlendirerek bütün kuvvetleriyle kendi akide ve davalarını tasavvuf kanallarından geçirerek neşretmeye başladılar.
Harezm Türkleri arasında Bektaşiler
Celal’ed-Din Harezmşah’ın harekatından memnun olmayan aşiretler ondan ayrılarak Birinci Âla’ed-Din Key-Kubad’a iltica etmişler ve Selçuklular ülkelerine gelen bu aşiretlere de Sivas, Çorum, Engürü’ye kadar olan yörelerde yaylak ve kışlaklar tahsis edilmişti. Bunların Celal’ed-Din Harezmşah’ın maiyetinden ayrılmalarına rastlayan zamanlar zarfında Hacı Bektaş halifelerinden bazıları da onların içlerine nüfuz etmeyi başarmışlardı. Şiʿa-i Batın’iyye daileri sıfatıyla bu topluluklar üzerinde önemli bir nüfuz kazanmışlardı. Harezm ve Azerbaycan’dan gelen bu aşiretleri Anadolu ahalisi Tatar ve Moğol artıkları nazarıyla görüyordu. Bektaşi babalarından Ahlat, Diyar-ı Bekir vilayetlerinden önemli bir grupla beraber Harzemliler arasında da Burak Baba müridlerinden yine ayrı bir parti propagandalarda bulunuyorlardı. Bu devirde Burak Baba’nın Anadolu’da yaygın bir şöhreti vardı.

Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılması ve Alevi-Batıni Babaların Anadolu’ya yayılması

Anadolu Selçuklu Devleti’nin çöküşünün başlangıcı olan Gıyas’ed-Din-i Key-Hüsrev-i Sani’nin Kösedağ yenilgisi ( H. 640 / M. 1243 ) üzerine Anadolu’nun tamamı Moğollar’ın denetim alanı içerisine girdi. Anadolu’nun tamamı Aksaray’da ikamet eden ve barışı tesis etmek ile görevlendirilmiş bir Moğol valisi tarafından yönetilmekteydi. İşte bu fetret devrinde, Celal’ed-Din Harzem Şah Menküberti’nin ordularıyla Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen Batıniye dervişleri de devletin takibatından kurtulmuş olarak fa’aliyetlerini serbestçe sürdürmekteydiler. Anadolu’nun her tarafında Şii ve Batıni-Alevi babalar tarafından ardarda zaviyeler açılmaktaydı. Sultan Mes’ud Evvel’in Amasya’daki tekkesine Baba İlyas Horasani gibi Şiʿa-i Batın’iyye Mezhebi’nin en meşhur bir daisi postnişin olmuştu. Vaktiyle, İlhanlı saraylarında makam ve mevki sahibi olan Şii alimler Anadolu Selçukluları’nın Moğollar’ın himayesi altına girmeleri fırsatından istifadeyle Anadolu’ya yayıldılar.

Mes’udiye tekkesine karargah kuran Aleviler

Şüca’ed-Din Ebu’l Beka Baba İlyas Horasani
Melik Danişmendiye devrinde bütün Anadolu’da meşhur olan Horasanlı Baba İlyas, “İbrahim Bey’in oğlu Yağ Basan Bey” zamanında Kayseri’ye kadı tayin edilmişti. Birinci Âla’ed-Din Key-Kubad tahta geçtiğinde, Amas’ya Kadılığı’na Taky’ed-Din’i, Mes’udiye Müderrisliği’ne Tac’ed-Din Yusuf Tebrizi’yi, Hankah Mes’udiye Şeyhliği’ne de Tac’ed-Din Ebu’l Vefa Harezmi’yi atadı. Ebu'l Vefa’nın ölümü üzerine de yerine onun halifelerinden Kayseri Kadısı ve Şiʿa-i Batıniyye’nin en meşhurlarından olan Babailer piri
Şüca’ed-Din Ebu’l Beka Baba İlyas Horasani
’yi tayin etti.
Baba İshak Kefersudi’nin Anadolu’daki fa’aliyetleri
Birinci Âla’ed-Din Key-Kubad iktidara geldiğinde “Muhy’id-Din Muhammed bin Ali bin Ahmed Tahimi” adında İran’dan göç etmiş bir Şii’yi Sivas’a kadı olarak atadı. Vaktiyle Şiraz’da önemli bir mevki sahibi, felsefe ve batıni ilimlerde bir hayli meşhur, belagatlı söz söyleme üstadı ve yüksek iktidar sahibi olan bu alim adamdan Baba İshak Kefersudi namında “Binaz” hanedanına mensup bir Rum asıllı dersler görmekteydi. Baba İshak Şiraz’da Muhy’id-Din’in derslerine devam ederken, Şiʿa-i Batın’iyye’nin Elemut’taki Dai Â’zamı “Hükümet-i Melahide-i Batın’iyye Reisi Âla’ed-Din bin Muhammed bin Hasan-ı Sani” tarafından Anadolu Dailiği’ne atandı. Bu sırada Hocası Muhy’id-Din Tahimi’nin Sivas Kadılığı’na tayin edilmesi fırsatını çok iyi değerlendiren Baba İshak, hocasının himayesi altında Anadolu Selçuklu Hükümeti’nin de güven ve teveccühünü arkasına alarak Şimşat yakınlarında Kefersud nahiyesinde Elemut merkezli Şiilik propagandasını ve “Melahide-i Batıniyye” i’tikadını neşriyata başladı. H. 621 / M. 1225 yılında Muhy’id-Din-i Ahmed Tahimi’nin vefatından sonra hükümet aleyhinde yaptığı tahrikatın duyulması üzerine Baba İshak bir süre gizlenmek zorunda kaldı.
Şüca’ed-Din Ebu’l Beka Baba İlyas Horasani
’nin Amas’ya Mes’udiye tekkesine şeyh olduğunu öğrenince hemen oraya giderek kendisine mürid oldu. Baba İlyas Tekkesi’nde “Amas’ya Valisi Toğrak Bey” ile olan pirdaşlığı sayesinde halkın gözünde itibarını gün geçtikçe artırmaktaydı.

Baba İshak Kefersudi’nin çıkardığı Babai İsyanı

Vefa’iyye takipçilerinden Ebu’l Beka Baba İlyas bin Ali el-Horasani ve müridi Baba İshak Kefersudi’nin çıkardığı Baba’i ayaklanması, bugünkü Alevi-Batıni yerleşim yerlerini belirleyen isyandır. Anadolu’da Alevi nüfusun yoğun olduğu bölgelerde etkili olmuştur.
Selçuklu Sarayında bir Baba İshak müridi: Sad’ed-Din Köpek
Sad’ed-Din Köpek Baba İshak Kefersudi’nin Selçuklu sarayına memur olarak gönderdiği bir müridiydi. Birinci Âla’ed-Din Key-Kubad ile şehzadesi İkinci Gıyas’ed-Din Key-Hüsrev devirlerinde Konya sarayına hulul etmeyi ve “Şiʿa-i Batıniyye” nüfuzunu oraya sokmayı başaran bu batıni dervişi kendisine sarayda bazı taraftarlar edinmeyi de başarmıştı. Bu devirde Moğol istilaları nedeniyle Orta Asya ve Maveraünnehir’den ayrılan ve Suriye yolundan geçen Şiilerin en tercih ettikleri vatan Selçuklular’ın hükümran oldukları ülkelerdi. Sahib olduğu sahte vatanperverlik duygularıyle çevresinin etkisi altında kalan Şehzade Gıyas’ed-Din Moğollarla itaatinden dolayı babası Âla’ed-Din Key-Kubad’ı H. 634 / M. 1237 yılında zehirleyerek tahta çıktı. Böylece Köpek te Emir Sad’ed-Din ünvanıyla vezir-i a’zamlığa atandı. Müridi Sad’ed-Din Köpek’in elde ettiği bu başarılar sayesinde itibarını artıran Baba İshak Kefersudi idare etmekte olduğu Anadolu’daki Batınilik Teşkilatı’nı daha da büyütme fırsatını yakaladı. Tokat, Canik, Çorum, Sivas, Karahisar vilayetlerinde Ebu’l Beka Baba İlyas Horasani adına yaptığı davetlerine daha da önem verdi. Onun bu fa’aliyetleri neticesinde binlerce insan Selçuklu düşmanı olarak “Batıni” oluyorlardı.
Baba İshak Halifeliği’nin ilanı
Müridi Sad’ed-Din Köpek’in Anadolu Selçuklu vezir-i a’zamlığına yükseltilmesi ve kazandığı başarılardan son derece memnuniyet duyan Baba İshak Kefersudi, o zamana kadar Baba İlyas Horasani namına yaptığı davetlerden vazgeçerek kendisini ön plana çıkarmağa başladı. Yirmi bin ihtilalciden oluşan bir kuvvet ile H. 632 / M. 1235 yılında huruç hareketi başlattı. “Emir’ul-Mü’minin Sadr’ud-Dünya ve’d-Din ve Resul’ul-Lah Baba İshak ünvanıyla halifeliğini ilan etti. El-Mukannaʿ benzeri bir şekilde Hazreti Muhammed’in ruhunun Hazreti Ali’ye, Ali’den de kendisine hulul ettiğini iddia ediyordu. Şimşat, Urfa, Kefersud, Maraş, Ayintab’dan gelen ve Suriye kıt’asındaki Halep Batıni merkezinden takviye edilen binlerce fedainin katılmasıyla birdenbire elli bin kişilik büyük bir ordu haline dönüşen Şiʿa-i Batıniyye Fırkaları” Amasya, Tokat, Sivas, Çorum’dan batıya doğru ilerlemeye ve civar şehirlere saldırmağa başlamışlardı. BatıniBabai Ordu’su önlerine gelen bütün engelleri yıkıp hızla Konya’ya doğru ilerliyorlardı. Babailer’in bu huruç hareketi karşısında tecavüze uğrayan memleketlerin seçkinleri, ulema ve eşrafı Mısır’a, Payitaht Konya’ya ve Anadolu’nun diğer hücra köşelerine doğru kaçışmaktaydılar. Sonunda durumun vahameti ve ihtilalin ne kadar geniş bir alana yayıldığı hükümdara anlatıldı. İhtilalin müsebbipleri arasında olduğu anlaşılan Baba İshak Kefersudi’nin müridi Vezir Sad’ed-Din Köpek derhal i’dam edildi.
Babailer İsyanı’nın bastırılması ve Batıni Babaların Anadolu’ya yayılması
Birçok cephede Babailer ile çarpışan Selçuklular, nihayetinde Baba İshak Kefersudi ve tabi’lerini H. 637 / M. 1240 yılında Amasya Kalesi’nde ele geçirerek i’dam ettiler. Anadolu’da çıkan bu kanlı ihtilalden son derece memnuniyet duyan Şiʿa-i Batıniyye Daileri” Olcaytu’nun sarayından Anadolu’nun dört bir yanına yayılmağa başladılar. Cereyan eden bu elim hadiselerden yeise kapılan ve İlhanlılar’ın baskılarından usanan Sünni alimler de Uç Beyleri’ne sığnmak zorunda kaldılar. Sabık Mes’udiye müderrisi “Şeyh Mecd’ed-Din İsa” Ertuğrul Gazi’ye, “Cemal’ed-Din Aksarayi de Mısır’a iltica etmişlerdi. Şiiliğin uğradığı bu büyük faciayı istismar eden bazı Acem fırsatçıları Şiʿa-i Batın’iyye daisi sıfatıyla Batı Anadolu’ya kadar nüfuz etmekteydiler. Bu Batıni – Babalar Anadolu’da Türkmen aşiretleri arasında tam teşekküllü bir “Alevilik Cereyanı” oluşturmağa muvaffak oldular.

Batıni Babalar’ın halk üzerindeki etkileri ve devrin meşhur mutasavvıfları

O yüzyıllarda, Selçuklular zamanında fa’aliyet gösteren en etkin Tasavvufi-Batıni-Tarikat mensupları Melameti, Kalenderi ve Haydari’den oluşmaktaydı. Bu Batıni-Tarikat temsilcileri daha ziyade göçebeler arasında barınan ve halka hitap etmekle görevli olan “Babalar” idi. Eğitimli çevrelerden uzakta yaşayan bu “Batıni-Babalar” yüzyıllar boyunca beri kulaktan kulağa yayılan hurafelerle yıpranmış olan nakilleri bir veli tipi kanalıyla tasvir etmek suretiyle, ve bu efsaneleri bir takım harikalar ve kerametler ile süsleyerek bedevi ruhunun hoşlanacağı koşmalar, rubailer, destanlar şeklinde halka anlatıyorlardı. “Batıni-Türkmen Babaları” Oğuz boylarının anlayacakları bir dilde, efsane ve masalları ilahi bir hava ile içerisine İslami bir boyutu da ilave etmek suretiyle halka sunmak hususunda çok başarılı oluyorlardı. On ikinci yüzyılda Bağdat’ta Abdülkadir Geylani ve Şihab’ed-Din Ömer Sühreverdi, Konya’da ise Mevlana Celaleddin Rumi, Endülüslü Muhy’id-Din-i Ârabi, Lem’at yazarı Fahreddin Iraki ve Sadr’ed-Din Kunevi gibi farklı geleneklere mensup tarikat pirlerinin yayınlarla meşgul oldukları görülmektedir. İslami çevreler içinde tasavvufun pek revaçta olduğunu anlamamıza yardımcı olan bunca meşhur şahsiyetlerin arasında özellikle de Save’deki Kutb’ud-Din Haydar tekkesi bu yüzyıldaki en tanınmış zaviyelerin başında gelmekteydi. Bibliografya * Arnol’d, İntişarı İslam Tarihi, Profesör Halil Halid tercümesi. * Asım, Necip, Türk Tarihi. * Ayni, Bedr’ed-Din Mahmud, İkd’ul-Cumman. * Ayni, Mehmet Ali, Tasavvuf Tarihi, * Balcıoğlu, Tahir Harimi, Türk Tarihinde Mezhep Cereyanları. * Barthold, W., İslam Medeniyeti Tarihi, Professör Dr. Fuad Köprülü’nün Geniş, izah, düzeltme ve ilavelerle tercümesi. * Brown, İran Edebiyat Tarihi. * Cahiz, Kitab’ul-Beyan ve’t-Tebyin. * – , Kitab Fezail’ül-Etrak. * Cami, Mevlana, Nefeat’ul-Üns. * Christensen, Arthur, La regne du roi Kawadh I et le communisme Mazdakite. * Cüveyni, Ala’ed-Din, Cihan-Kuşa. * Ebru, Hafız, Zübdet’ut-Tevarih. * Ebu Zehra, Muhammed, İslam’da Siyasi ve İ’tikadi Mezhepler Tarihi, Ethem Ruhi Fığlalı ve Osman Eskicioğlu tercümesi. * – , Mezhepler Tarihi, İsmail Dağ tercümesi. * El-Biruni, Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed, El-Âsar’ul-Bakiye an-Kurun’il-Haliye. * Gök Alp, Ziya, Eski Türkler’de din, Dar’ül-Fünun Edebiyat Fakültesi mecmuaları. * Gölpınarlı, Abd’ul-Baki, Türkiye'de Mezhepler ve Tarikatlar. * Hasıri, İkd’ul-Ferid Haşiyesi. * Handmir, Gıyas’ed-Din, Habib’üs-Siyer. * Harimi, Tahir, Nakli İlimler Tarihi. * – , Tarihi Hikmette Sofiyun. * – , Tarihte Edremit Şehri. * Hayrullah Efendi, Hayrullah Efendi Tarihi. * Hilmi Ziya, Mihrap mecmuaları – Anadolu’da dini ruhiyat müşahedeleri. * Hüseyin Hüsamettin Efendi, Amas’ya Tarihi. * İbn-i Arab Şah, Acaib’ul-Makdur. * İbn-i Hacer, Dürer’ul-Kamine. * – , Enbe’ül-Gumur. * İbn-i Haldun, Mukaddime. * İbn-i Şahne, Ravzat’ul-Menazır. * İbn-i Tikteka, Kitab’ul-Fahri. * İshak Efendi, Kaşif’ül-Esrar. * Kaşani, Ebu-l’Kasım Abd’Allah, Olcaytu Tarihi. * Kenarı, İbn-i Hallikan, Şekayık. * Kharezmi, Muhammed bin Ahmed, Mefatih’ul-Ulum. * Köprülü, Fuad, Türk Tarihinde İlk Mutasavvıflar. * Massignon, Louis, Essai sur la lexique du mystique musulmane. * Mes’udi, Ali, Muruc’uz-Zeheb. * – , Kitab’ut-Tenbih ve’l İşraf. * Muhsin Fani, Mubid, Tuhfe-i İsna Aşer’iye. * Muvaffık el-Mekki, Menakıb. * Öz, Mustafa, Mezhepler Tarihi ve Terimleri Sözlüğü. * Öztürk, Yaşar Nuri, İmam-ı Â’zam – Savunması Şehid bir önder için Apolocya. * – , En-el Hak İsyanı – Hallac-ı Mansur (Darağacında Miraç). * Reşidi, Fazl’ul-Lah, Cami’ut-Tevarih. * Sıbt İbn’ul Cezvi, Mir’at-uz-Zaman. * Suver’ul-Ekalim, İbn-i Nedim, Fihrist. * Süyuti, Celal’ed-Din, Tarih’ul-Hulefa. * Şehristani, Muhammed, Kitab’ul-Milel ve’n-Nihal. * Şerafeddin, M. Pamir İsma‘ilileri, İlahiyat Fakültesi Mecmuası. * Yakut’ul-Hamavi, Ebu Abd’ul-Lah, Mu’cem’ul-Büldan. * Zeydan, Jorji, Medeniyet-i İslam’iyye Tarihi, Zeki Magemez tercümesi.

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Fatımiler devrinde Aleviler
6 yıl önce

Fâtımîler devrinde Alevîler Hicrî üçüncü asırda Afrika’da devam eden propagandalar neticesinde Fâtımîler’in yayılmaları da daha hızlı ilerlemekteydi....

Zeydîler
6 yıl önce

Alevîler ya da Zeydî-Alevîler Hanedanlığı (Farsça: سلسله العلویون طبرستان) İran'ın bugünkü Taberistan (Mazenderan, Gilan, ve Gülistan eyaletleri) bölgesinde...

Alevi nüfusu
6 yıl önce

kendilerini "Alevî-Kürtler" olarak tanımlayan gruplar da bulunmaktadır. Bugün İran'ın doğusunda Horasan'da da küçük bir Alevî topluluğu vardır. Alevîler daha...

Babailik
2 yıl önce

âlimler Anadolu Selçukluları’nın Moğollar’ın himayesi altına girmeleri fırsatından istifadeyle Anadolu’ya yayıldılar. Bu devirde Anadolu’da Bâtınîliğin...

Babailik, Anadolu, Din, Mezhep, Selçuklu Devleti, Taslak, Türk, Şamaniz, Baba İshak, Babailik
Bâtınîlik
2 yıl önce

âlimler Anadolu Selçukluları’nın Moğollar’ın himayesi altına girmeleri fırsatından istifadeyle Anadolu’ya yayıldılar. Melik Dânişmendiye devrinde bütün...

Alevilikte inanç
6 yıl önce

Alevîler’in dinî i’tikadı Siyâseten İslâmiyet’in “İmamiye-i İsnâ‘aşer’îyye / Onikicilik” fıkhî mezhebinden olan Alevîler, i’tikaden Horasan Melametîliği’nden...

Bektaşîlik
6 yıl önce

Şiî alimler Anadolu Selçukluları’nın Moğollar’ın himayesi altına girmeleri fırsatından istifadeyle Anadolu’ya yayıldılar. Anadolu Selçukluları dönemi ile...

Baba İshak
2 yıl önce

fırsatını çok iyi değerlendiren Baba İshâk, hocasının himâyesi altında Anadolu Selçuklu Hükümeti’nin de güven ve teveccühünü arkasına alarak Şimşâd yakınlarındaki...