Kentin kurulum şeması dönemin kolonistlerince geliştirilen yöntemlerle şekillenmiştir. Assos’un temellerini atan kolonistlerin yerleşim yeri olarak burayı seçmelerindeki en önemli nedenlerden biri kentin hem denize hem karaya egemen olmasıdır. Assos kenti topoğrafik kurulum yeri açısından tam bir kıyı şehridir. Deniz ticaretine önem veren bu koloni şehirleri öncelikle ticari yollar üzerine ve savunulması kolay kıyılara kurulmuşlardır. Kuruluş yerinin topoğrafik yapısına göre kıyıdaki bir tepenin üzerine kurulu olan Assos; denizden gelecek saldırılara karşı kıyısının sarp olması ve karadan gelecek olanlara ise önceden önlem alabilecekleri bir görüş alanına sahip olmalarıyla birlikte, kuzeyindeki Tuzla Çayı ile korunaklı ve güvenli bir Akropol izlenimi yaratmaktadır. Assoslular M.Ö.6.yy.da kentlerini geliştirirken iki şeyi öncelikle ele almışlar. İlk olarak kent surlarını inşa etmişler, sonrada surların tepesinden kentin koruyucusu olan Tanrıça Athena’ya bir tapınak yapmışlar . Ve şehir bu tapınak çevresinde gelişme göstermiş. Kentin gelişiminde ünlü filozof Aristo’yu da unutmamak gerekir.
KENTİN PLANI
Assos merkez olarak önemli bir yerde bulunuyor. Haritaya baktığımızda kentin güneyinde Ege Denizi ve Lesbos Adası, kuzeyinde Troya şehri, batısında Lekton (Babakale) şehri, doğusunda İda (Kaz Dağı) ve güney doğusunda Pergamon şehri ile çevrilidir. Bu önemli merkezler arasında bulunmak Assos’u ve halkını hem kültürel hem de ekonomik açıdan etkilemiştir. Bunu buradaki Athena Tapınağı’nın mimari planından ve Aristo’nun buraya açtığı felsefe okulundan görebilmekteyiz. Assos’un planına baktığımızda deniz ticaretine daha çok önem verildiğini anlıyoruz. Kentin önemli kültür ve ticaret binaları denize bakan güney yamacına kurulmuş. Bu binaların hemen bitiminde sahilde liman yer alıyor. Kent döneme damgasını vurmuş gösterişli bir sur ile çevrili. Şehrin güney kapısının iki yanında nekropol bulunuyor. Halk ise daha çok şehrin kuzeyine yerleşmiş.
KENTİN MİMARİ YAPILARI
Mimari açısından günümüze önemli yapılar bırakan bu kentte çağın bütün binalarını görmemiz mümkün. Kenti tepesinde bulunan Athena Tapınağı zemini ve birkaç sütunu ile günümüze gelmiş. Agora; Akropol’ün güney yamacında olup; çevresinde dönemin resmi yapıları yer almaktaydı. Agora’nın M.Ö. II.yy. dan kalma kalıntıları görülebilir. Bu yapı daha sonra kiliseye dönüştürüldüğünden, özgün planı hakkında bir bilgi yok. Bouleuteiron (Meclis); agoranın doğusundadır. Kürsü, heykeller ve küçük anıtsal yapılardan oluşuyordu. Gymnasium; M.Ö. II. yy.da yapılmıştır. Agora ile batı kapısı arasında yer almaktadır. Dört yanı Dorik üsluptaki sütunlarla çevrili, taş döşeli bir avlu biçimindedir. 32x40 m ölçülerindedir. Tiyatro; M.Ö. II. Yy.da Agora’nın yakınına kurulmuştur. Geleneksel Grek tiyatro planına uygun olarak, at nalı biçimindedir. Roma döneminde yenilenmiştir. Son yüzyıla dek tümüyle korunan yapı, günümüzde çok hasarlıdır. Restorasyon çalışmaları devam etmektedir. Stoa (revak); bu galeriler den biri Agora’nın kuzeyinde, öbürüde güneyindedir. Kuzeydekinin M.Ö. III. yy.ın sonunda ya da II. yy.ın başında yapıldığı düşünülmektedir. İki katlı, Dorik üsluptadır. Aynı dönemden olan güney stoa, üç katlıydı. Orta katta 13 dükkan bulunuyordu. Alt katta ise sarnıç ve 13 hamam yer almaktaydı. Nekropol; Helenistik ve Roma dönemlerindendir. Nekropol’ün batı ve doğu kapılarını bağlayan yol boyunca, mezar ve anıtlar sıralanmıştır. Assos’ta ayrıca Osmanlı dönemimde (XIV. yy.) yapılmış Hüdavendigar Camii ve Tuzla Çayı üzerinde bulunan Behramkale Köprüsü bulunmaktadır.
KENTTE HÜKÜM SÜREN DEVLETLER
Ünlü tarihçi Homeros burada Leleglerin yaşadığını söylüyor. Strabon ise en eski adının Pegasos olduğunu söylüyor fakat Pegasos ile Assos kentleri aynı kentler değildir. M.Ö. 7.yy.da Aioller ve Bithymyalı göçmenler tarafından kurulan Assos, M.Ö. 560’larda Lydyalıların kontrolüne geçmiş. M.Ö.545 yıllarında Persler egemen olmuş. M.Ö. 387’de Antiasians Barışından sonra Banker Eubolos, kendini Assos’un hakimi ilan ediyor. Hizmetlisi Hermaios Eubolos’u öldürüp, yönetimi ele geçiriyor. Hermaios, Platon ve Aristo’nun öğrencisi. M.Ö.348–347 Aristoteles’i Assos’a davet ediyor ve Aristoteles burada üç yıl ders veriyor. M.Ö. 345’te Rodoslu Memnon, Hermaios’u bir dostluk şölenine davet ediyor ve Hermaios burada esir edilip Pers başkentine gönderilip çarmıha gerilir. Bu arada Memnon, Hermaios’un mührünü çalıp bu mühür ile çevreye mektup yazar ve egemenliğin Pers’lerin eline geçtiğini bildirir. M.Ö. 334’te Granikos savaşından sonra B. İskender’in (Makedonya’nın) egemenliğine girip, M.Ö. 133’lerde ise Bergama Krallığı’nın egemenliği altında. Bergama Krallığı Assos’u Roma’ya bırakıyor. İmparator Germanikos burada kültünü ilan eder. 1200’lü yıllarda ise Assos Osmanoğulları egemenliğine girmiştir.
VE BUGÜN ASSOS ANTİK KENTİ...
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinin Behramkale köyünde bulunan Assos, Asya’nın batıda ki son noktası olarak bilinen Babakale’ye (Lekton) 20 km. uzaklıktadır. Troya’dan sonra bölgede ki en büyük antik kenttir. Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu ve ekibinin uzun çalışmaları ve bölgede ki yapıların orijinal mimarileri bozulmadan oluşturulan tesisler sayesinde Assos şirin bir ören ve tatil yeri olmuş. Tarihin 21.yy.daki yansıması olan Assos 238 m yükseklikte yer alan bir tepeden Ege’yi seyrediyor. Assos’un bu keyifli seyirdeki gözleri tepedeki Athena ise denizin yosun kokusunu sahildeki limanla soluyor. Assos’a gittiğinizde ilk önce en tepeye çıkıp Athena Tapınağını görün. Eşsiz manzarası ve güzelliğiyle burası sizi büyüleyecektir. Daha sonra aşağıya inip köyün içinde dolaşırken buradaki Medusa başları ve Athena Tapınağı figürlerinden birer tane alırken burada ki kadınların sattığı yüzlerce yıldır üretilen zeytinyağları ve kekiklerden de almayı unutmayın. Temiz havası, denizi, tarihi, huzurlu, sessiz ortamı ve deniz ürünlerinin yanı sıra; Assos, bünyesindeki tesisleriyle de konuklarına kültür ve dinlence dolu bir tatil imkanı sunuyor.
TCGT Insert - 4 hafta önce