Atasözleri ezberlemesi, hafızada tutulması kolay, unutulması zaman isteyen değerli ve düşündürücü sözlerdir. Her birinde bizleri doğruya iyiye ve güzele götüren, yönlendirici ışıklar vardır. Fikir yüklüdürler, geniş tecrübelerin ve denemelerin sonucu ortaya çıkmışlardır. Az kelime ile çok şey ifade ettikleri için vecizdirler. Hemen hemen hepsinin hakiki manasının altında mecazi bir mana vardır; asıl olan da bu manadır. Atasözüne eskiden darb-ı mesel denirdi. Söyleneni belli değildir. Kısa ve özlü sözlerdir. Kalıplaşmış sözlerdir.
Örnek: “Duvarı nem, insani gam yıkar atasözünde “gam” yerine “üzüntü” kullanılmaz. Genellikle geniş zaman ve emir kipi kullanılır, Mantığa dayanarak bir öğüt verir.
Bugünkü işi yarına bırakma!
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” Genellikle mecaz anlamlıdırlar, bir olayı direk anlatmazlar.
Damlaya damlaya göl olur
Besle kargayı, oysun gözünü” Kimi atasözleri bilimselliğe haykırıdır.
Akar su pislik tutmaz Kimi atasözleri töre ve gelenekleri bildirir.
Kızını dövmeyen dizini döver
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır
Türk atasözleri
Divanü Lugat-it Türk’te “sav”, daha sonraki kaynaklarda ise “atalar sözü”, “atasözü”, “mesel”, “darb-ı mesel” (çokluk: “dürub-ı emsal”) kavramlarında ifadesini bulan ve atalarımızın tecrübelerini gayet açık ve güzel ifadelerle günümüze taşıyan atasözlerimizin her biri birer hazine kıymetindedir. Bunlardan bazıları il ve bölge sınırlarını aşmış, milli bir değer haline gelmiştir. Türk dilinin ilk yazılı kaynaklarıyla beraber örneklerine rastladığımız atasözleri, Türk kültürünün tarihi ve coğrafi açıdan yaygınlığına rağmen büyük ölçüde benzerlikler göstermektedir. Türk şivelerinde “takmak”, “takpak”, “nakıl”, “makal”, “comak”, “söspek”, “ülgercomak”[1] gibi değişik terimlerle karşılanan atasözlerimiz arasındaki ortaklık, küçük bir mukayese neticesinde bile hemen ortaya çıkabilir.Özellikleri
Örnek: “Duvarı nem, insani gam yıkar atasözünde “gam” yerine “üzüntü” kullanılmaz.
Görüşler