Basmak

Basmak

Türkçe Basmak kelimesinin İngilizce karşılığı.
v. step on, print, press, publish, raid, break into, attack suddenly, flood, come upon, weigh, catch, come on, flow, foray, impress, imprint, irrupt, jam, letter, sink, stamp, stencil, step, stomp, tread, tread on

Basmak

ayak tabanını vücudun ya da bacağın ağırlığını verecek biçimde bir yere ya da bir şeyin üstüne koymak; sıkıştırarak yerleştirmek.
(küçük çocuklar için) ayakta durabilmek; bası işi yapmak, tabetmek.
bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek; örtmek, bürümek, kaplamak.

Basmak

Türkçe Basmak kelimesinin Fransızca karşılığı.
presser; tirer; marcher sur; (para\damga) frapper; imprimer

Basmak

Türkçe Basmak kelimesinin Almanca karşılığı.
v. abdrucken, abtreten, drucken, drücken, entwickeln, prägen, pressen

Basmak


1 .
Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak:
"Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına."- C. Külebi.
2 .
Küçük çocuklar ayakta durabilmek.
3 .
Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek:
"Motor çalıştıktan sonra debriyaja basarsınız."- H. E. Adıvar.
4 .
(-i, -e) Sıkıştırarak yerleştirmek:
"Peyniri küpe basmak."- .
5 .
(-i) Bası işi yapmak, tabetmek.
6 .
(-i, nsz) Örtmek, bürümek, kaplamak:
"Yollarını ot basmış, çamları yükselip saçaklarına el atmış olan bu büyük köşk."- M. ޞ. Esendal.
7 .
(-i, -e) Bir şey üzerinde kalıp, mühür vb. bir araçla iz yapmak:
"ޞuraya başparmağını bas dediler, ben de bastım."- S. F. Abasıyanık.
8 .
(-i) Baskın yapmak:
"Ölen kızın intikamını almak için köyü basıp yakmış."- E. İ. Benice.
9 .
(nsz) Bazı adlarla sertlik, aşırılık anlamlarında yardımcı fiil olarak kullanılır:
"Bir kahkaha basarak merdivenleri inmeye başladım."- S. F. Abasıyanık.
10 .
Bir kimse bir yaşa girmek:
"On dokuz yaşına yeni basmış, ürkek ve utangaç bir kızdım."- A. Erhat.
11 .
(-i, nsz) Duman, sis vb. çevreyi kaplamak, çökmek:
"ޞehri akşamüstü sis basmıştı."- S. F. Abasıyanık.
12 .
(-i, nsz) Basınç yaparak sıvı ve gazları itmek:
"Pompa bozulmuş, suyu basmıyor. Otomobilin lastiğine hava basmak."- .
13 .
(nsz) Kümes hayvanları kuluçkaya yatmak.
14 .
(-i) Uygunsuz vaziyette yakalamak.
15 .
(nsz), mecaz Bir şeyin etkisinde kalıp eziklik, üzüntü ve ağırlık duymak:
"Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi."- Y. Z. Bahadırlı.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.