Belh Vilayeti

Kısaca: Belh Vilayeti (''Farsça'', ''Peştuca'': بلخ, Balkh'')'' Afganistan'ın 34 vilayetinden birisidir. ...devamı ☟

Belh Vilayeti
Belh Vilayeti

Belh Vilayeti (Farsça, Peştuca: بلخ, Balkh) Afganistan'ın 34 vilayetinden birisidir. Belh Vilayeti'nin yönetim merkezi Mezar-ı Şerif şehridir. 17,249 km² yüzölçümündeki vilayetin nüfusu 1.123.948'dir. Belh’in Tarihi Belh şehri, bölgenin en eski şehirlerinden birisidir ve Kuzey Amu Derya’dan yaklaşık olarak MÖ 2000–1500 yılları arasında göç eden Hindu-Avrupa dilini konuşan Aryan kabilesinin ilk şehri olarak düşünülür. Araplar onu, eskiliği sebebiyle 'Ummu'l Beled' veya “Şehirlerin Anası” olarak adlandırırdı. Mevsim değişikliği, onun topraklarının çok verimli olduğu zamanlarda şehrin terkine yol açmıştı. Bölgeyi Şehirlerin Anası olarak adlandıran ve Zerdüşt’ün Belh’te doğduğuna inanan yerel halk, bölgenin mükemmelliğinin ve antikliğinin farkındadır. Ve ayrıca Zerdüştler tarafından Zerdüşt’ün orada gömülü olduğuna inanılır. Şehrin kuruluşu efsanevi olarak Kiyumers’e dayandırılır (ki o Pers Romulus’udur) ve en azından çok erken tarihlerde Hamedan, Ninova ve Babil’in rakibi olduğu kesindir. Anahita’nın kutsal tapınağının burada bulunduğu inancı uzun süre yağmacıları şehre çekmiştir. Zerdüşt’ün kurduğu Zerdüştlük dini'nin uzun süre merkezi olduğu ve Zerdüşt’ün buranın duvarları arasında öldüğü Firdevsi’nin şiirlerinde geçmektedir. Ermeni kaynakları Partlı Arsac’ın, başkentini burada kurduğunu göstermektedir. Bazı uzmanlar Kavi İmparatorluğu'nun birçok mitolojik krallarının Belh civarlarındaki bölgelerin yerel yöneticileri olduğuna inanmaktadır. Xuanzang’ın Anıları’ndan öğrendiğimize göre, onun 7. yüzyıldaki gezisinde şehirde veya yakınlarında bine yakın budist tapınağı, üç bin cemaat, bir dizi budist anıtı ve diğer dinlerin mabedleri varmış. En kayda değer olanı çok değerli (para açısından) bir buda heykeline sahip olan Nava Vihara’ydı. Bu tapınak Pramukh adı verilen Kashmiri Brahmin’leri tarafından yönetiliyordu. Arap fethinden kısa süre önce, tapınak Zerdüştlerin ateş tapınağı olmuştu. Bu binanın meraklı ilgisi, Belh’in kilden yapılmış bir şehir olduğunu, kum yığınları, altı kapı ve 3 km'ye varan genişliğiyle tasvir eden 10. yüzyılın bir Arap gezgininin yazılarında bulunur. Gezgin, ayrıca bir kaleden ve bir camiden de bahseder. Ancak Persler'in 7. yüzyıldaki İslami fethi sırasında Belh, Halife Ömer ordularından Belh’e kaçan Pers İmparatoru için gözcü karakolu ve güvenli bir sığınak sağlamıştı. Daha sonra, 9. yüzyılda Yakup bin Laith as-Saffar’in hükümdarlığı zamanında, İslam bölgenin halkı arasında sağlam bir şekilde kök salmıştı. 12. yüzyılda İdrisi, Belh’te birçok çeşit eğitim kuruluşlarının varlığından ve Belh’in aktif ticareti devam ettirdiğinden bahseder. Hindistan ve Çin’e kadar uzanan önemli ticari rotaları vardı. 1220’de Cengiz Han, Belh’in halkını katletmiş ve savunmaya elverişli tüm binalarını yerle bir etmiştir. Fakat bunlara rağmen Marco Polo, şehri hala “asil ve mükemmel bir şehir” olarak tasvir edebilmiştir. 16. yüzyılda, Özbekler Belh’e girmiştir. 1640’larda Moghul Şah-ı Cihan, Özbeklerle nafile bir şekilde savaşmıştır. Aurangzeb gençlik yıllarında Belh’in hükümdarlık tahtına geçmiştir. 1736’da Belh, Nadir Şah tarafından ele geçirilmiştir. Durani Monarşisi altında Afganların eline geçen Belh, 1820’de Kunduz’lu Şah Murat tarafından fethedilmiştir ve bir süre Buhara Emirliği’nin gündeminde kalmıştır. 1850’de Muhammed Akram Han Belh’i ele geçirmiş ve o zamandan beri Afgan yönetiminde kalmıştır.

Belh’in Antik Enkazları

Antik Yunanlar ve Ahameniş İmparatorluğu zamanında oluşmuş eski toprak tabakalarının kazıları 2003’te başlayana kadar hiçbir profesyonel arkeolojist Belh’te çalışma fırsatı bulamamıştı. Daha önce inşa edilen Budist yapıları, İslam dönemindekilerden daha dayanıklı olduğunu kanıtladı. Top-Rustam, yerden 46 m çapında, tepeden 20 m çapında ve 15 m yüksekliğindedir. Dört dairesel kubbenin çökmesi, muhtemelen dört koridorun delinmesine yol açmıştır. Binanın temeli 60 cm'lik güneşte kurutulmuş kare tuğlalardan yapılmıştır ki bu tuğlalar 10-13 cm kalınlığındadır. Taht-e Rustem eşit olmayan kenarlarla -V- şeklinde planlanmıştır. Açıkça görülür ki, kerpiçten yapılmıştır. Çinli gezgin Xuanzang’ın bahsettiği Nan Vihara’yı bu enkazlarda tanıyabiliriz. Bu çevrede başka birçok bu yapılara benzer binaların enkazı vardır. Mezar-ı Şerif yolundaki enkazların yığınları, modern Belh’in üzerinde bulunduğu topraklardaki eski şehir alanının muhtmelen daha eski olduğunu temsil eder. 1911’de Belh Sabz Mescidi’nin kalıntıları, Yeşil Cami adını seramikle kaplı kubbesinden almıştır. Belh’te sel zamanında sıtmanın patlak vermesi sonucu bölgenin başkenti 1870’te Mezar-ı Şerif’e kaydırılmıştır. 1911’de Britannica Ansiklopedisi; 4000 metre karelik enkazın ortasında 500 Afgan yerleşeni, bir Yahudi kolonisi ve küçük bir pazar tasvir etmiştir. Batı kapısından girerken ansiklopedi yazarlarının Cuma Mescidi’nin enkazlarını farkettiği üç tane kemerin altından geçersiniz. Dışarıdaki duvarların, genellikle tamamen bakımsız, 10,5 ila 11,3 km ile şehri çevrelediği tahmin edilir. Güneydoğuda bu duvarlar yüksek kum tepelerindedir. Kale ve sığınak kuzeydoğudadır. Ve şehirden oldukça yüksek çıplak bir kum yığınının üzerindedir, duvarla çevrilidir ve ikisinin de hendekleri vardır. Ancak birkaç sütunun enkazından başka bir şey kalmamıştır Yeşil Cami’nin Abu Nasr Parsa’nın türbesi olduğu söylenir. Önceki medresenin kemerli girişinden başka bir şey kalmamıştır. Şehirde 1911’de birkaç yüz gerilla tarafından bir karakol kuruldu. Bu gerillalar, Mezar-ı Şerif’in kenarında Takhtapul’da askeri destek alan Afgan-Türkistan’ın düzenli ordularındandı. Kuzeydoğu tarafındaki bahçeler bir kervansaray içerirdi. Ki bu kervansaraylar Platanus Orientalis adı verilen bir grup görkemli “chenar” ağacının gölgelendirdiği bahçenin bir kenarını oluşturuyordu. Günümüzde Belh Bir modernleştirme projesi 1934’te uygulamaya konmuştur. Bu kapsamda sekiz cadde yapılmış, barınaklar ve çarşı-pazarlar inşa edilmiştir. Modern Belh, genellikle İran koyunu diye bilinen koyunun yününden elde edilen pamuğun endüstrisinin ve badem, karpuz yetiştiriciliği gibi tarımsal faaliyetlerin merkezidir. Eski harabelerden ve yerleşkelerden kalma bir dizi, ilgi kaynağı olan görülecek yerler vardır: * Sayed Subhan Kuli Han’ın medresesi * Khwaja Nasr Parsa’nın türbesi ve camisi olan Bala-Hesar * Kadın şair Rabia Belhi’nin kabri * Dokuz Kubbeli Cami (bu güzelce süslenmiş cami, Afganistan’da bilinen en eski islami anıttır. Ve ayrıca Hacı Piyade ile de ilgilidir.) * Tap-e Rustam ve Takht-e Rustam Kültürel rolü Belh, oradan Pers Aryanlar'ın İran ve Hindistan’ın değişik yerlere göç ettiği ana şehirdi. Birkaç yüzyıl Pers Aryan medeniyetinin yayılmasında kilit şehir olarak rolünü korumuştur. Belh, Fars dilinin ve edebiyatının gelişmesinde çok önemli bir role sahipti. Fars edebiyatının eski eserleri, aslen Belh’ten gelen yazarlar ve şairler tarafından yazılmıştır. Birçok ünlü Pers şairi Belh’ten gelmiştir: * 10. yüzyılda yaşayan ve Fars şiir tarihinin ilk kadın şairi olan Rabia Belhi * Dakiki Balkhi, 10. yüzyıl * 9. ve 10. yy’ın şairlerinden olan Şahid Balkhi, Abul Muayed Balkhi, Abu Şükür Balkhi, Marufi Balkhi * Unsuri Balkhi, 10. ve 11. yüzyıl şairi * Enveri Belh’te doğup Belh’te vefat etmiştir, 12. yüzyıl şairi * İbni Sina, 10. yüzyılın ünlü filozofu ve bilimadamı, babası Belh’in yerlilerindendir. * Mevlana Celaleddin-i Rumi, Belh’te doğup Belh’te eğitim görmüştür, 13. yüzyıl

Vilayetin ilçeleri

Belh Vilayeti 15 alt ilçeye ayrılmıştır. Bu ilçeler ve ilçelere ait bilgiler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.