Bizantoloji

Kısaca: Bizlerin “Bizans Mimarisi” olarak isimlendirdiğimiz bu ekol aslında Roma Mimarisi’nden türeyen bir kol olarak görülmelidir. Aslı itibariyle “Bizans” isimledirmesi dahi yanlıştır. Bu isim ilk defa 16. ...devamı ☟

Bizlerin “Bizans Mimarisi” olarak isimlendirdiğimiz bu ekol aslında Roma Mimarisi’nden türeyen bir kol olarak görülmelidir. Aslı itibariyle “Bizans” isimledirmesi dahi yanlıştır. Bu isim ilk defa 16.y.y.’da kullanılmış, 19.y.y.’da ise kullanımı yaygınlaşmıştır. Tarih içerisinde Bizans medeniyetine ilgi duyanlar bu konu hakkında birçok eser kaleme almışlardır ama 15.y.y.’a kadar yayınlanan bu kitapların hiç biri direk olarak Bizans medeniyeti ile alakalı değildir. Doğrudan doğruya Bizans tarihinden hoşlanan ve bunun kendine mahsus değerini takdir eden ilk bilgin Malenchton’un öğrencisi Hieronymus Wolf (1516-1580) oldu. Augsburg’da Fugger’ler ticarethanesinde sekreter olarak çalışan H.Wolf, Bizans yazarlarıyla, klasiklerinden hiç de az olmayan yoğunlukla uğraşarak Anton Fugger’in de yardımıyla Ioannes Zonaras’ın kroniğini, Niketas Khoniates’in tarihini ve Nikephoros Gregoras’ın tarihinin bir kısmını yayınladı. İlk olarak Wolf Bizans tarihini, tarihin özel bir alanı olarak görmüş olup kafasında bir Corpus Byzantinae Historia fikri taşımakta idi. Bizans tarihine merakın artması sonucunda Bizans tarihi, kendi içinde uzmanlık alanlarına ayrılmaya başladı. Wolf tarafından gündeme getirilen “Bizans Tarihi” 17.y.y. Fransa’sında da oldukça ilgi duyulan bir alan haline geldi. Bu yüzyılda Fransız münevverleri Bizans tarihinin yanında, Bizans Hukuku ile alakalı çalışmalarda da bulundular. Bu çalışmaların şefliğini yapanlar Wolf’ün öğrencileri olan; Wilhelm Holzmann (Xylander), David Hoeschel ve Johannes Leun-Clavius ve özellikle John Meursius’dur. XIII.Louis ve XIV.Louis devri Fransa’sında ortaya çıkan bilimsel canlılık Bizans sahasında da çok kuvvetle müessir oldu. O vakte kadar sistemden yoksun olan yayınlama çalışmaları mütecanis, uzun vadeli bir plana bağlandı ve yavaş yavaş da canlı ve meyva verici bir inceleme faaliyeti başladı. XIV.Louis ve Colbert’in himayesinde Louvre’un şöhretli matbaası Bizans tarihçilerinden büyük bir seriyi yayınlamaya girişti. 1645 yılında ilk olarak Ioannes Kantakuzenos’un tarih eseri yayınlandı ve 1685’de yayınlanan Constantinos Porphyrogennetos’un Excerpta de legationibus’un baş tarafında Ph.Labbe bir bildiri yayınlayarak Bizans tarihçilerine ait bir corpus’un planını açıkladığı gibi, Bizans tarihinin önemine işaret ederek bütün ülkelerin bilginlerini işbirliğine davet etti. Bunu izleyen on yıllarda çalışmalar gayretle sürdürüldü ve böylece Bizans tarihi kaynaklarının ilk toplu neşri meydana geldi ki, sonraki toplu neşirlerde -Venedik neşri tamamiyle, Bonn şehrinin büyük kısmı- bunu tekrarlamışlardır. Bununla beraber Bizans için 17. Yüzyılda uyanan ve özellikle Fransa’da zengin ürün veren kuvvetli ilgi, Aydınlanma Devri rasyonalizminin etkisi ile, Bizans tetkiklerinin ilerlemesini teşvikten çok uzak bir tutuma boyun eğdi. Kendinden öncekilere tepeden bakarak küçümseyen Aydınlanma devri bilim adamlarının tutumu da bu duraklama devrinin ortaya çıkmasına birincil etken olmuştur. Bunlara göre Bizans tarihi “Değersiz bir hitabet ve mucizeler kolleksiyonu” (Voltaire), “ihtilal, isyan ve alçaklıklar örgüsü” (Montesquieu) olmaktan veya en müsait bir hükümle şanlı şerefli Roma tarihinin “elem verici bir sonundan” başka bir şey değildi. İşte böylece, Charles Lebeau’nun Histoire du Bas- Empire (Paris 1767-1786) ve Edward Gibbon’ın The History of the Decline and Fall of the Roman Empire (London 1776-1788) adlı maruf esereri Bizans tarihini, Roma devletinin bin yıl süren inkıraz tarihi olarak tasvir etmektedirler; Gibbon bizzat, eserinde “barbarlığı ve dinin zaferi” tasvir ettiğini söylemektedir. 19. yüzyılın insanlığa getirdiği daha derin tarih anlayışı, Aydınlanma devrinin tarihe aykırı ukalalığı yüzünden itibardan düşürülmüş olan Bizans tarihine de faydalı oldu. Tarihi gelişmelerin önemi düşüncesi uyanmış olup artık bir Ranke, bir Mommesen’in çalışmalarından sonra, bir devletin bin yıllık inkıraz hali efsanesine inanma imkanı kalmamıştı. 19.y.y. son çeyreğinde Bizans tarihine karşı duyulan ilgi, o zamanlar ön planda bulunan Avrupa ülkelerinde yeniden canlandı. Alfred Rambaud, Vassiliy G.Vasilyevskiy, Karl Krumbacher, John B.Bury’den her biri kendi ülkelerinde bizantinolojiyi bağımsız bir bilim dalı haline getirmeyi bildiler. Çağdaş Bizantinolojinin kurucuları olan bu kişilerin faaliyetleri, artık bir zamanki hayaller ve peşin hükümler yerlerini daha iyi görüşlere terk ettikleri cihetle, kuvvetli bir akis buldu ve uzun süre diğer tarih sahaları arkasından topallayarak yürüyen Bizans tarihi araştırmaları, yavaş yavaş arka plandan öne doğru ilerledi. Bizans sanatı ve arkeolojisi hakkında sistematik ilk araştırmalar 19.y.y. sonlarında Karl Neuman ve Heinrich Gelzer tarafından yapıldı. Bu araştırmacılardan önce yapılan çalışmalar Bizans sanatı ve arkeolojisini kapsıyor olsa dahi Bizans Tarihi içinde oldukça kısıtlı ve bilimsel metotlardan uzak kalmıştır. Her ne kadar Bizans sanat ve arkeolojisini ana konu olarak seçmemiş olsa dahi Krumbacher’in Geschicte der Byzantinischen Litaratur adlı eseri ve yine aynı araştırmacı tarafından kurulan Byzantnicsche Zeitschrift, Bizans Sanat ve Arkeoloji çalışmalarında bir mihenk taşı olmuştur. Bizans Sanatı ve Arkeolojisi’nin kurucularından olan Karl Neuman’ın fikir dolu DieWeltstellung des byzantinischen Reiches vor den Krezzüngen (1894) adlı eseri tarihi inceleme ve tasvirin en parlak numunesi olarak kalmış olup bu ve Bizans tarihi sahasına ait diğer önemli eserlerin yazarı olan Neuman’ın kısa zamanda Bizantinolojiden yüz çevirip umumi sanat tarihi sahasına geçişi pek teessüf olunacak bir şey değildir. Gelzer’in Abriss der bizantinischen Kaisergeschichte (Krumbacher’in büyük eserinin II.baskısının içinde, s.911-1067) adlı eseri he ne kadar Krumbacher’in eserinin yüksek seviyesinden hayli uzak ise de, bu zat çok sayıdaki hususi incelemeleri ve özellikle, burada vardığı sonuçların da nihai addedilmemesine rağmen, Die Genesis der Byzantinischen Themenverfassung (1899) adlı kitabı ile Bizans tarihi araştırmalarını çok ileriye götürmüştür. Krumbacher’in Münih’deki halefi olup ayrıca tarih ve sanat tarihi sahasıyla da meşgul olan August Heisenberg, Bizans tarihi incelemelerine öncellikle Bizans yazarlarının tenkitli yeni baskıları ve aynı zamanda yeni kaynaklar ve bunlara komanterler yayınlamak suretiyle hizmet etmiştir. N.P.Kondakov (1844-1925) nasıl Rusya’da Bizans arkeoloji ve sanat tarihi araştırmalarının kurucusu olmuşsa, V.G.Vasilyevskiy (1838-1899) de Rusya’da Bizans tarihi tenkitlerinin asıl kurucusudur. 1894 yılında Vasilyevkiy’nin Vizanstiyskiy Vremennik’in tesis etmesi ile o zamana kadar başka dergilerin, özellikle Jurnal Ministerstva Narodnogo Proveşçeniya’nın misafirseverliğinden faydalanmak zorunda kalmış bulunan Rus bizantinistliği, kendisinden iki yıl daha yaşlı olan Byzantnicsche Zeitschrift yanında o zamanki Bizans tetkiklerine ilerlemek bakımından en büyük katkıda bulunmui olan bir organ sahibi oldu. Bundan bir yıl sonra da F.I.Uspenskiy, o sırada Istanbul’da kurulmuş olan Rus Arkeoloji Enstitüsü’nün müdürü sıfatıyla Izvestiya Russkogo Arkheologiçeskogo Instituta vi Konstantinople’nin neşrine başladı. 19.y.y. sonlarında Bizans tarihi araştırmalarına diğer birçok ülkelerde de başlandı. İtalya’da tarih ve edebiyat tarihi ve filoloji araştırmalarının yanında özellikle hukuk tarihine ait incelemelerde göze çarpacak ilerlemeler gösterildi. Balkan ülkelerinde Bizans araştırmaları bu ülke milletleri tarihinin incelenmesi ile bir birine bağlandı ve bu bağlantı gerek Bizans gerekse Balkan tarihi için pek faydalı oldu. Bulgaristan’da Bizans araştırmaları P.Mutafçiyev (1883-1943), V.Zlatarski (1866-1935) ve P.Nikov (1884-1939)’un önemli yayınları ile başladı ve gelişti. Yugoslavya sahasında Bizans araştırmaları bilindiğinin aksine sadece D.Anastasiyeviç (1877-1950) ile değil, aynı ölçüde St.Stanoyeviç (1874-1937), J.Radoniç (1873-1956), N.Radoyçiç (1878-1930) ve F.Şısiç (1869-1940)’in Sırp ve Hırvat tarihi araştırmaları ile olurşuruldu. Yunanistan’da ise Bizans çalışmaları çok köklü bir kültüre dayanmaktadır. Çünkü Bizans tarihi, Yunan bilginleri için kendi milletlerinin tarihinin bir parçası idi. Bizans tarihi daha ateşli Yunan tarihçisi K.Paperrehegopulos’un Atina’da 1860-1877 tarihlerinde neşredilen, beş ciltlik büyük eseri olan yeni Krolides Tarihi, Histoire de la civilisation hellenique (Paris, 1878)’da kendisine çok geniş bir yer bulmuştur. Bunun yanında Sa.Lampros, N.Bees, A.Andreas ve K.Dyobbunites gibi önemli Bizans araştırmacıları Yunanistan Bizans araştırmalarının zirve isimleri olarak günümüzde dahi anılmaktadır. Bizans Araştırmaları, 20.y.y. ilk çeyreğinden hemen sonra önemli ihtisas dergilene kavuştu. 1924 senesinde Henri Gregoire’nin idaresinde bu bilgi bilim dalının en önemli ihtisas dergileri olan Byzantion yayın hayatına atıldı. Bu dergiyi Brüksel’de kurulan Annuaire de I’Institut de philologie et d’historie Orientales et slaves dergisi izledi. Yine aynı tarihlerde Roma’da S.G.Mercati tarafından kurulan Studi Byzantini e Neoellenici Bizans sanatı ve arkeolojisinin yanı sıra Bizans tarihi hakkında da önemli makaleler yayınlamaya başladı. 1926’dan beri Prag’da, 1938’den beri de Belgrad’da Bizasn sanatı ve arkeolojisi araştırmalarının önemli bir merkezi haline gelen, fakat 1941 yılında bir hava saldırısı sonunda tahrip edilen ve bu esnada en sadık üye arkadaşlarından ikisini kaybeden Kondakov Enstitüsü’nün yayın organı olan Seminarium Kondakovianum (Annales de l’Institut Kondakov) ne yazık ki elem verici hadiseden sonra tarihe karışmıştır. Son zamanlarda adından sıkça bahsettirmeyi başaran eski bir araştıma merkezi, bir zamanlar Kadıköy’de daha sonra Bükreş’de ve bugün ise Paris’de gittikçe artan yoğun bir faaliyetle Bizans araştırmalarına yönelen Assompsionist Bilginler Enstitüsü’dür. Bu enstitünün organı olan ve 1897’den beri Revue trimestrielle d’historie, de geographie et de liturgie orientales olarak intişar eden Echos d’Orient zamanla gittikçe artan ölçüde bir Bizans tetkikleri meslek dergisi haline gelmiş ve bilim aleminin Bizans araştırmalarına karşı gittikçe büyüyen ilgisini gözler önüne süren bu gelişme, onun nihayet yerini Etudes Byzantines (1946’da çıkan 4.cildinden beri: Revue des Etudes Byzantines)’e terk etmesi ve bizantinoloji sahasının yeni ve çok iyi hizmet gören bir meslek dergisiyle zenginleşmesi sonucuna ulaşmıştır. Bizans ve Bizans arkeoloji araştırmalarının diğer bir önemli merkezi de Th.Whitetemoore’un Paris’de kurduğu ve 1946’da daha ziyade arkeoloji ve sanat tarihi yönü ağır basan Bulletin of the Byzantine Institute’ü yayınlamakla işe başlayan Bizans enstitüsüdür. Bizans arkeolojisi, sanat ve kültür tarihi incelemelerinin en önemli merkezlerinden birisi de bugün için, Dumbarton Oaks Papers (1941’den beri) ve Dumbarton Oaks Studies (1950’den itibaren) adlı mükemmel teçhiz edilmiş ve mühim yıyınları ile dışa karşı da kendisini gayet iyi temsil eden Dumbarton Oaks’daki araştırma enstitüsüdür. Viyana’da ikinci dünya savaşından sonra yayın hayatına katılan Die Österreichischen Byzantinischen Gesellschaft adlı dergi Dumbarton Oaks kadar olmasa da yayınladığı makaleler ile Bizans araştırmalarında farklı bir ekol oluşturmuştur. Belgrad’daki Bizans enstitüsü de ikinci dünya savaşından sonraki kuruluşlardandır. Bu enstitünün yayınları ve onun tarafından 1952 yılından beri sürekli olarak neşredilen Zbornik Radova Vizantoloşkog Instituta dergisi özellikle Bizans-Güney Slav ilişkilerinin araştırılmasına hizmet etmektedirler. Bizans araştırmalarının en yeni merkezleri arasında bilhassa Palermo’da Bruno Lavagnini tarafından idare olunan Sicilya Bizans ve Yeni Grek tetkikleri Enstitüsü; Venedik ‘de bayan Sophia Antoniadis’in yönettiği Bizans ve Bizans sonrası Tetkikleri Enstitüsü ve Atina’da Dionysios Zakythinos’un idaresindeki Bizans Araştırmaları Merkezi zikrolunmalıdırlar.

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.