Bodrum Kalesi Cam Batığı Salonu

Kısaca: Burada Marmaris'in 24 mil kadar batısında, Bozukkale (Loryma antik kenti) yakınlarındaki Serçe Limanı içinde bulunan ve Cam Batığı diye bilinen gemiye ait buluntular sergilenmektedir. Kıyıya yakın bir yerde, 32 metre derinlikte kum bir zeminde, iskele üzerine yatmış durumda olan batık gemi, Prof. Dr. George F. Bass başkanlığında Türk ve Amerikalılardan oluşan bir ekip tarafından 1977-1979 yılları arasında kazılmıştır. Geminin %25'i tamamen çıkarılmıştır. Sancak kısmı tahrip olan gemi, yaklaşık 1 ...devamı ☟

Burada Marmaris'in 24 mil kadar batısında, Bozukkale (Loryma antik kenti) yakınlarındaki Serçe Limanı içinde bulunan ve Cam Batığı diye bilinen gemiye ait buluntular sergilenmektedir. Kıyıya yakın bir yerde, 32 metre derinlikte kum bir zeminde, iskele üzerine yatmış durumda olan batık gemi, Prof. Dr. George F. Bass başkanlığında Türk ve Amerikalılardan oluşan bir ekip tarafından 1977-1979 yılları arasında kazılmıştır. Geminin %25'i tamamen çıkarılmıştır. Sancak kısmı tahrip olan gemi, yaklaşık 16 metre uzunluğunda 5 metre eninde ve 35 ton yükü taşıyabilecek kapasitededir.

Antik çağlarda gemiler, önce kaplama tahtaları çakılarak yapılıyordu. Bu gemi, antik gemi yapımı ile modern gemi yapımı yöntemi (kaburga sistemi) arasındaki geçiş döneminin en eski örneklerindendir. Serçe Limanı Batığı, günümüzde Bodrum tersanelerinde uygulanan tekniğe yakın olarak inşa edilmiştir. Bu sistemde önce ana omurga üzerine eğriler konularak teknenin iskeleti meydana getirilmekte, sonra da kaplama tahtaları ile kaplanmaktadır.

Su altında bozulmadan dolayı oldukça yumuşak durumdaki ahşaplar, önce tatlı su havuzlarında iki yıl süre ile suyu sürekli değiştirilerek tuzundan arındırılmıştır. Daha sonra "P.E.G." polietilen glikol 1400 "sentetik mum" ile konservasyonu yapılmıştır. Bu işlem iki buçuk yıl sürmüştür. Son olarak temizlenip kurutulan ahşapların 1984 yılında rekonstrüksiyonuna başlanmıştır.

Geminin omurgası karaağaç, kaburga ve kaplama tahtaları çamdır. Geminin yapımında ahşap ve bakır çivi kullanılmıştır. İki direkli olduğu ve üçgen Latin yelken kullanıldığı sanılmaktadır.

Bu gemiden çıkarılan amphoraların üzerlerine Yunanca bir ismin ve harflerin kazıldığı görülmektedir. Amphoraların içinde mercimek ve üzüm çekirdekleri bulunmuştur. Diğer kaplar içinde de şeftali çekirdeklerine rastlanmıştır. Çin'de M.S. 618-907'de hüküm süren Tang sülalesi devrinde beğeni kazanan tabakların İslam kopyaları görülmektedir. Tabaklardan birinin içinde gemideki son yemekten arta kalan balık kemikleri sergilenmektedir. Diğer kaplar teknede mutfak eşyası olarak kullanılmıştır. Bunlardan Arapça mühürlü bakraç ve emzikli gargaretler (süzgeçli kap) Mısır karakterlidir. Burada mızraklar, bıçaklar ve mitolojik kuş motifli kılıç kabzası bulunmaktadır. Bu kılıcın o çağda Hindistan'da yapılmakta olan kılıçların Ortadoğu taklidi olduğu sanılmaktadır. Gemide kullanılan küçük kantarın kol uçlarında domuz başları görülmektedir.

Vitrinlerde de balık ağlarına ait mantarlar ve kurşun ağırlıklar vardır. Bazı ağırlıklar haç motifleri ile süslenmiştir. Tahta taraklar, gemide uzun yolculuk sırasında oynandığı düşünülen tavla ve satranca ait takımları ile ilgili zar, pul ve taşlar sergilenmektedir.

XI. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilen camlar en az 200 değişik form göstermektedir. Eserlerin konservasyonu sürdüğünden bunların ancak bir kısmı sergilenmiştir. Denizin dibinde bulunduğu durumu ile sergilenen cam yığını bu eserlerin ne tür bir çaba sonucu temizlendiğini göstermektedir. Ayrıca cam senceler (kıymetli madenlerin ve baharatların tartılmasında kullanılan ağırlıklar) vardır. Bunlardan birinde Fatimi halifesi Ebu Ali El-Mansur El-Hakim bin Emru İlah 386-411 (996-1021), bir diğerinde gene Fatimi halifesi Ebu'l Hasan Ali El-Zahir li Azim Dini İlah 411-1427 (1021-1036) isimleri okunmaktadır. Bizans imparatoru Basileios II. Bulgaroktonos'a (963-1025) ait bazı bakır paralar da El-Hakim'e aittir. Sağlam cam kapların yanı sıra iki tona yakın kırık cam külçeler de bulunmuştur.

Serçe Limanı, cam batığı teknesi ve yükünün sergilendiği bu salon, T.C. Kültür Bakanlığı tarafından özel olarak yaptırılmıştır. Salonun birinci bölümünde, sualtı kazısı ile ilgili fotoğraflar, resimler ve panolar bulunmaktadır. Kazının öyküsünü anlatan bir video filmi de gösterilmektedir. Geminin sergilendiği büyük salon, sürekli %50 nem ve 22 derece ısıda tutulmaktadır.

Batık geminin sergilendiği salonun sağındaki yol takip edildiğinde, kulelerin bulunduğu üst avluya ulaşılır. Solda görülen yuvarlak kule, alt kat girişinin sonunda bulunan yılan kabartması nedeniyle "Yılanlı kule" olarak adlandırılmaktadır. Bu kulenin alt katı daha önce anlatıldığı gibi amphora deposu olarak kullanılmaktadır. Bu kulenin ikinci kat kapısının üzerinde üçlü bir arma grubu yer almaktadır. Bu kulenin üstüne çıkıldığında Bodrum'un muhteşem diye adlandırabileceğimiz bir manzarası ile karşılaşılır.

Yılanlı Kulenin doğusunda görülen yarım yuvarlak kule Alman Kulesidir. Alman kulesi, Yılanlı kule gibi iç hendek duvarının üzerinde yer almaktadır. Bu bölüm, kalenin ilk yapılan yerlerindendir. 1437-1440 yılları arasında yapılmıştır. Yılanlı kule ile Alman kulesi arasında, beden duvarı üzerinde şövalyeler zamanında iptal edilmiş mazgallar görünmektedir. Kalenin ikinci devir inşaat döneminde (1480-1522) ön beden duvarları inşa edildiğinden burası doldurulmuştur.

Alman kulesinin kuzey cephesinde, baklava dilimi motifi meydana getirecek şekilde, dört madalyon yerleştirilmiştir. Madalyonların en üstünde Vaftizci Yahya vardır. Madalyonların ortasında küçük bir Malta haçı işlenmiştir.

Alman kulesi, İngiliz kulesi biçiminde, Ortaçağ şövalye yaşantısını yansıtacak şekilde düzenlenmiştir. Üst avluda kule önünde çapalar sergilenmektedir. Antik gemi donanımının en çok bilinen parçası çapalardır. Homeros İlyada destanında gemicilerin denize delikli taşlar attığından söz eder. Homeros'un bahsettiği bu delikli taşların ne olduğu, uzun bir süre bilim adamlarını düşündürmüştür. Deniz tabanında çokça bulunan delikli taşlar sorunu çözmüştür. Bunlar taş çapalardır. Deliklere kazık geçirilerek kullanılmıştır. Çok delikli olanlar kum tabanda, tek delikli olanlar taşlık yerlerde sergilenmiştir. Roma çağının kurşun çipolu çapaları da, aslına uygun bir biçimde ve boyutta yapılarak burada sergilenmiştir. Sergilemede bulunan taş ve diğer çapalar, gerek sünger avcıları, gerek sualtı kazıları sonucu, Ege ve Akdeniz'in çeşitli yerlerinde çıkarılarak müzeye kazandırılmıştır.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.