Bodrum Kalesi Cam Salonu

Kısaca: Amphora parkından yukarı doğru yürüdüğümüzde, solda görülen çan, bir Rum-Ortodoks kilisesine aittir. Üzerinde 1906 tarihi vardır. Çanın hemen yanındaki kapıda, M.S. XI. yüzyıl SerçeLlimanı Kazısı sonucu çıkarılan Bizans batığına ait teknenin kendisi sergilenmektedir. Tam karşıda bulunan yapı cam salonu olarak kullanılmaktadır. Yapı dikdörtgen planlı, kesik tonuzludur. Duvarlarda nişler görülmektedir. Muhtemelen şövalyeler bu nişler içerisinde, savaşlar sırasında ele geçirdikleri silahları ser ...devamı ☟

Amphora parkından yukarı doğru yürüdüğümüzde, solda görülen çan, bir Rum-Ortodoks kilisesine aittir. Üzerinde 1906 tarihi vardır. Çanın hemen yanındaki kapıda, M.S. XI. yüzyıl SerçeLlimanı Kazısı sonucu çıkarılan Bizans batığına ait teknenin kendisi sergilenmektedir. Tam karşıda bulunan yapı cam salonu olarak kullanılmaktadır.

Yapı dikdörtgen planlı, kesik tonuzludur. Duvarlarda nişler görülmektedir. Muhtemelen şövalyeler bu nişler içerisinde, savaşlar sırasında ele geçirdikleri silahları sergiliyorlardı. Bu nişlerden birinin önünde görülen kapak, şövalyelerin şaraplarını muhafaza ettikleri mahzene aittir.

Bu salonda, M.Ö. XIV. yüzyıl ile M.S. XI. yüzyıl arasına tarihlenen çeşitli cam eserler sergilenmektedir. Sağdaki ilk vitrinde M.Ö. XIV. yüzyıla ait Miken cam boncuk dizisi ile Kaş Uluburun Batığı'ndan çıkarılan aynı devre ait işlenmiş cam külçeler bulunmaktadır. Daha sonraki vitrinlerde Stratonikeia ve Kaunos gibi antik şehir kazılarında elde edilen cam buluntular görülür. Salonun büyük bir bölümü ise, M.S. XI. yüzyıla tarihlendirilen Serçe Limanı Batığı'nın cam koleksiyonunu oluşturmaktadır.

Su altında arkeoloji kazılarının nasıl yapıldığını göstermek amacıyla, bu salondaki nişlerden birinin içerisine bir akvaryum yerleştirilmiştir. Burda su içinde M.S. IV. yüzyıl Erken Bizans Batığı Sualtı Kazısı 1/20 ölçeğinde küçültülerek canlı bir biçimde gösterilmiştir. Bu batık gemi ile ilgili eserler, Yassıada Batıkları Salonu'nda sergilenmektedir. 36-42 metre derinlikte, kumlu bir zeminde yatan batık üzerinde 1967 ve 1969 yazında iki mevsim çalışılmıştır. Bilimsel olarak kazısı yapılan en derin batıklardandır.

Batık gemi, eğer bir ticaret gemisi ise, su altında amphoralarla dolu halde görülür. Kazı ekibi, batığın üzerine bir dalış platformu yerleştirir. Bu bazen akvaryumda görüldüğü gibi, bir şat da olabilir. Şatın üzerinde dalış tüpleri, yüksek ve alçak basınç kompresörleri ve vurgun yenildiği zaman kullanılacak basınç odası bulunmaktadır. Kazı yapacak arkeologların ilk işi amphora yığını üzerinde yetişen bitki örtüsünü tel fırçaları ile temizlemektir. Daha sonra bu yığın bir sistemle karelere ayrılır.

Arkeologlar akvaryum içinde görüleceği gibi, emici adını verdikleri bir aleti, kumu kazmak için kullanmaktadırlar. Basınçlı hava bir hortumla dibe indirilmekte ve bir fiberglas boru içine salınmaktadır. Boru içinde yükselen hava, beraberinde kumları da çekmektedir. İhtiyaca göre kazıda birkaç emici de kullanabilmektedir. Amphora yığınının dışında, gemi boyunca bir dekovil hattına bağlı büyük bir emici kullanılmıştır. Su altında bulunan eserlerin, yukarı çıkarılmadan önce fotoğrafı çekilmekte ve bunlar plan üzerinde işlenmektedir. Plan çizimi için stereo fotoğraf tekniğinden de yararlanılmaktadır. Kazı süresince amphoraların bir kısmı kaldırma balonuyla yukarı alınmaktadır. Kumun birkaç metre altında yatan ahşap bölüme gelindiğinde, arkeologların işi daha da zorlaşır. Teknenin eğrileri, kaplama tahtaları, bu tahtaların birbirlerine kenetlenme sistemleri ayrıntılı olarak incelenir. Bundan sonra kaplama tahtaları ve eğriler, tel kafesler içinde su yüzüne çıkarılarak tatlı su havuzlarına konulur. Kareleme sisteminin bir köşesine telefon kulübesi yerleştirilerek balık adamların su altında birbirleriyle konuşmaları ve yukarıda dalış platformu olarak kullanılan şata haber ulaştırmaları sağlanır. Telefon kulübesi saydam bir yarımküreden ve dört ayaktan oluşmaktadır. Bu yarımkürenin içine sürekli taze hava verildiğinden, içeri giren dalgıç rahatlıkla nefes alabilmektedir. Ciğerindeki bozukluktan dolayı, solunumda bir zorluk çekildiği an arkeolog su yüzüne çıkmak için 42 metre yükselmektense, kendisine daha yakın olan telefon kulübesine ulaşmayı yeğlemekte ve kulübenin yanındaki yedek tüpü kullanarak su yüzüne rahatça çıkmaktadır.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.