Bodrum Kalesi Hellenistik Devir Salonu

Kısaca: Dar bir merdivenle, İtalyan kulesinin üst katına çıkılır. Kapının üzerinde bulunan yazıtta 1436 tarihi okunmaktadır. Tarih, kulenin yapılış tarihidir. Yazıt bir tapınağın metobu üzerine yazılmıştır. Üzerindeki blok da başka bir tapınağa aittir. Bir sütun kasnağı yanlamasına konmuş ve üzerine Angelo Muscetola'nın arması işlenmiştir. Tonozlu küçük oda içinde M.Ö. III-I. yüzyıl eserleri sergilenmektedir. Zenci Çocuk Heykeli Bu salonun en önemli eseri Bodrum Yalıkavak açıklarında bir kangavacı t ...devamı ☟

Dar bir merdivenle, İtalyan kulesinin üst katına çıkılır. Kapının üzerinde bulunan yazıtta 1436 tarihi okunmaktadır. Tarih, kulenin yapılış tarihidir. Yazıt bir tapınağın metobu üzerine yazılmıştır. Üzerindeki blok da başka bir tapınağa aittir. Bir sütun kasnağı yanlamasına konmuş ve üzerine Angelo Muscetola'nın arması işlenmiştir. Tonozlu küçük oda içinde M.Ö. III-I. yüzyıl eserleri sergilenmektedir.

Zenci Çocuk Heykeli Bu salonun en önemli eseri Bodrum Yalıkavak açıklarında bir kangavacı tarafından denizden çıkarılan ve Hellenistik Devre tarihlendirilen Zenci Çocuk heykelidir. Kangava denen, sünger çıkarılmakta kullanılan dingil ve iki tekerlekten oluşan alet, kule önünde görülmektedir. Heykelin çıktığı batığın yeri, iki kişilik denizaltıyla, Prof. Dr. George F. Bass'ın ekibince 1964 yılında tespit edilmiştir. Tekne 84 metre derinlikte yatmaktadır. Zenci çocuk heykeli tunçtan yapılmıştır. Saçlar, kaşlar, ağız, burun ve dudaklar zenci ırkına has özellikler göstermektedir. Çocuk bir tunika (Harmani) giymektedir. Sağ kol hafifçe öne atılmıştır. El hafif açıktır ve bir şeyi kışkışlamaktadır. Bu ayakta duran, karnı sıtmadan şişmiş bir zenci çocuk heykelidir. Belki kaz çobanlığı yapmaktadır. Hellenistik Devirde sosyal hayatla ilgili bu tür heykeller çokça yapılmıştır.

Tanrıça İsis Zenci çocuk gibi tek bir vitrin içinde sergilenen diğer tunç eser Tanrıça İsis'e aittir. Bu tanrıça Mısırlıdır. Uçsuz bucaksız denizin üzerinde küçük bir tekne ile bilinmeyen tehlikelere karşı günlerce yol alan gemiciler, kendilerini bu tehlikelerden koruyacak tanrı ve tanrıçalar aramışlardır. Eski Yunanlı ve Romalı gemiciler işte bu Mısırlı tanrıçada istediklerini bulmuşlardır. Mısırlıların inek boynuzlu diye adlandırdıkları tanrıça İsis, kendisine tapanlara ölümden sonra sonsuz bir yaşam sunduğu için bu dünyadan bir şey beklemeyen fakir halk arasında çok tutulmuştur.

Burada başında boynuzlar arasında ay tutan bir taç taşıyan tanrıça İsis, üçgen yakalı bir elbise (khiton) giymiştir. Elbisesinin üzerine de mantosunu almıştır. Bu heykel de zenci çocuğun bulunduğu batıktan çıkarılmıştır.

Kaz besleyen çocuk, gülümseyen Eros, filozof başları, tanrı ve tanrıça heykelleri, Hellenistik Çağın meşhur Knidos Afroditi'nin Roma kopyaları da görülmektedir.

Pencerelerin birinin içinde tümü deniz buluntusu olan pişmiş eşya sergilenmiştir. Hellenistik Çağın maltızları zengin bir koleksiyon teşkil etmektedir. Bu maltızların basık olanları teknelerde kullanılmıştır. Ayaklı olanları ise ticari eşya olarak teknelerde taşınmıştır. Pişmiş toprak maltızlarının yanında, kurşundan olanları da vardır. Delikli amphoraların birinin üzerinde kişinin veya yapımcısının ismi de vardır. Delikli amphoralar yengeç veya istakoz türü bir hayvanı denizde canlı olarak muhafaza etmek için kullanılmıştır.

Şamandıra Duvara asılmış halde pişmiş toprak bir şamandıra sergilenmiştir. Antik Çağda meşe mantarından yapılmış şamandıraların kullanıldığı Herodotos tarafından bildirilmektedir. Bu şamandıra gövdesinde açılmış bir delik yüzünden batmış ve deniz tabanında zamanımıza kadar korunmuş halde gelmiştir.

Dalgıç Halkası Son yıllara kadar kendi nefesleriyle dalan ve aynacı diye adlandırılan sünger avcıları, kucaklarına ağır taşlar alarak denizin dibine inmişler, taşı bırakıp, topladıkları süngerlerle su üstüne çıkmışlardır. Bu taş halka da böyle bir amaca hizmet etmiş olabilir. Dalgıç dipte taşı bırakınca yukarıda bulunan kılavuz, küçük halkaya bağlı ipi çekerek taşı sandala atmıştır. Bir diğer varsayım da bu halkaların deniz tabanına takılan olta ve ağları kurtarmakta kullanıldığı yolundadır. Halkanın geniş bölümü oltaya geçirilmekte, bir ipe bağlı halka aşağıya bırakılmakta ve bu suretle misinada kayan halka dibe vardığında tabana takılmış olan oltayı kurtarmaktadır.

Vitrinlerden birinin içinde görülen tunç miğferler Yassıada yakınlarında bulunmuştur. Bunlar M.Ö. II. yüzyılda Anadolu'yu istila eden Romalı askerlere ait olsa gerekir. Hellenistik Çağın tipik kapları lagynosların denizde ve karada bulunmuş örnekleri bir arada sergilenmiştir.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.