C Değeri Muamması

Kısaca: C değeri muamması veya C değeri paradoksu, ökaryotik türlerin çekirdek genomu büyüklüğündeki büyük çeşitliliğe değinmek için kullanılan bir terimdir. ...devamı ☟

C değeri muamması

veya C değeri paradoksu, ökaryotik türlerin çekirdek genomu büyüklüğündeki büyük çeşitliliğe değinmek için kullanılan bir terimdir.

C değeri muamması

nın temelinde yatan gözlem, genom büyüklüğünün organizma kompleksliği ile ilintili olmadığıdır; örneğin, bazı tek hücreli protistalar genomları insanınkinden çok daha büyüktür. Tarihçe 1948'de Roger ve Colette Vendrely, "bir hayvan türündeki tüm hücrelerin çekirdek DNA'sındaki kayda değer aynılık" olduğunu rapor ettiler.Vendrely, R. and C. Vendrely (1948). La teneur du noyau cellulaire en acide díésoxyribonuclíéique í  travers les organes, les individus et les espí¨ces animales: Techniques et premiers ríésultats. Experientia 4: 434-436. Bu gözlemlerine dayanarak genlerin protein değil DNA'dan oluşması gerektiğini savundular. C-değeri terimi bu gözlemlenen aynılığa değinmek için, H. Swift tarafından, hücre çekirdeğindeki haploid DNA içeriği için kullanılmıştır.} Ancak, kısa süre sonra, türler arasında C değerinin (genom büyüklüğünün) çok farklılık gösterdiği bulundu. Üstelik bu C değerinin (organizmanın kompleksliği ile orantılı olduğu varsayılan) gen sayısı ile ilişkisiz olduğu bulundu. Örneğin bazı semenderlerdeki somatik hücrelerindeki DNA miktarı, insan hücrelerindekinden 40 kere daha çok olabilmektedir. DNA eğer genlerin malzemesi ise ama DNA mitarı gen sayısı ile orantılı değilse bu bir paradoks oluşturuyordu. C değeri paradoksu terimi C.A. Thomas, Jr. tarafından 1971'de kullanıldı.} 1970 başlarında kodlamayan DNA'nın keşfi, C-değeri paradoksunun kısmen çözülmesini sağladı. Çoğu ökaryotta (ama prokaryotlarda değil) DNA'nın büyük bir kısmı protein kodlamaz, dolayısıyla hücredeki toplam DNA miktarı ile DNA'dan üretilen proteinlerin çeşitliliği arasında bir bağlantı yoktur. Örneğin insan genomunun %1,5'i protein kodlayıcı genlerden oluşur, geri kalan %98,5 ise çeşitli tipte kodlamayan DNA dizilerinden oluşur.} [1] Bu kodlamayan DNA dizilerinin başında ötelenebilir elemanlar (ing. transposable elements) gelir. Aynı kompleksiteye sahip türlerden bazılarının genomlarının diğerlerinden daha fazla miktarda kodlamayan diziler içerdiği halen bilinmemektedir. Genomun sadece ufak bir bölümünün protein kodlayıcı genlerden oluştuğu bilinmekle beraber, paradoks daha çözülmemiştir. C değeri muamması "

C değeri muamması

" (İng. "C-value enigma"), yukarıda belirtilen "C değeri paradoksu" teriminin yenilenmiş bir ifadesidir. Bu terim Kanadalı biyolog T. Ryan Gregory tarafından yaklaşık 2000 yılı civarında türetilmiştir.} Genel şekliyle,

C değeri muamması

farklı ökaryotların genomlarında kodlamayan DNA miktarındaki çeşitlilik için kullanılır.

C değeri muamması

, daha eski olan C değeri paradoksundan farklı olarak, birbirinden bağımsız ama eşit derecede önemli olan şu sorulardan oluşur: # Farkli ökaryotik genomlarda hangi kodlamayıcı DNA tipleri bulunur? # Bu kodlamayan DNA'nın kaynağı nedir, zaman içinde genomda nasıl yayılır, veya genomdan nasıl kaybolur? # Kromozomlar, hücre çekirdeği, hücreler ve organizmalar için bu kodlamayan DNA'nın etki veya işlevleri nelerdir? # Neden bazı organizmaların genomları başlıca proteın kodlayan DNA dizilerinden oluşur, bazı organizmalar ise muazzam oranda kodlamayan DNA içerirler?

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.