Camp David Görüşmeleri

Kısaca: Camp David Görüşmeleri ve Filistin-İsrail Sorununda Temel BaşlıklarDaha önceki anlaşmalarda barış sürecinin finali olarak kararlaştırılan 13 Eylül 2000 tarihinden önce, 2000 yılının Temmuz ayında taraflar ABD’nin baskısıyla Camp David’de biraraya geldiler. Camp David görüşmelerinde bir ara epeyce yol kat edildiği izlenimi ortaya çıktıysa da sorunlar çözülemedi ve bir anlaşmaya varılamadı. ...devamı ☟

Camp David Görüşmeleri ve Filistin-İsrail Sorununda Temel Başlıklar Daha önceki anlaşmalarda barış sürecinin finali olarak kararlaştırılan 13 Eylül 2000 tarihinden önce, 2000 yılının Temmuz ayında taraflar ABD’nin baskısıyla Camp David’de biraraya geldiler. Camp David görüşmelerinde bir ara epeyce yol kat edildiği izlenimi ortaya çıktıysa da sorunlar çözülemedi ve bir anlaşmaya varılamadı. Tartışmalar, Kudüs konusunda tıkandı. Barak vereceği tüm tavizlerin önşartı olarak Kudüs üzerinde İsrail egemenliğinin korunması konusunda ısrar etti. Arafat, İsrail’in kutsal mekanlarda kendi yönetimini devam ettirirken, Filistinlilere Kudüs’ün varoşlarında egemenlik veren teklifini kabul etmedi. Bu görüşmelerin başarısızlığının ardından Ariel Şaron’un provokatif ziyareti ile İkinci İntifada başladı. İkinci İntifada’nın başlamasının ardından Clinton olaylar daha fazla büyümeden ve başkanlık süresi sona ermeden bir anlaşmanın yapılması için taraflara yeni şartlar içeren bir barış planı sundu. Plana göre asıl anlaşmazlık konuları üzerindeki öneriler şu şekilde sıralanıyordu:Kudüs Genel prensip, Arap bölgelerinin Filistinlilere, Yahudi bölgelerinin İsrail’e ait olmasıdır. İki taraf, her ikisi için de maksimum toprak bütünlüğü sağlayacak haritalar üzerinde çalışmalıdır. Harem-i Şerif’le ilgili olarak: A) Harem üzerinde Filistin egemenliği ve B) Ağlama Duvarı ve onun bir parçası olup Yahudilerce kutsal olan kısım ya da Ağlama Duvarı ve onun bir parçası olan „En Kutsal Yerler“ üzerinde İsrail egemenliği; C) her iki tarafın da Duvar’ın arkasında veya Harem’in altında kazı yapılamayacağına dair bağlayıcı taahhütleri olacaktır. Harem üzerinde Filistin, Ağlama Duvarı üzerinde de İsrail egemenliğinin yanı sıra bir kazı yapılmadan önce her iki tarafın da rızasının aranması ve Harem’in altında ve Duvar’ın arkasında (kazı meselesi üzerinde) ortak fonksiyonel egemenlik. Mülteciler Temel prensip, İsrail’in mültecileri kabul edeceği şartı olmaksızın Filistin devletinin bölgeye dönmek isteyen mülteciler için merkez olacağıdır. İsrail’e dönüş gibi belirli bir hak yoktur, fakat bu, Filistin halkının bölgeye dönme arzusunu inkar etmez. Bu konuda iki alternatif öneri vardır: Tarafların her biri Filistinli mültecilerin tarihi Filistin’e dönme haklarını tanır, ya da Tarafların her biri Filistinli mültecilerin kendi anayurtlarına dönme haklarını tanır. Bu anlaşma bu genel hakkın uygulanmasını iki-devletli bir çözüme uygun olacak şekilde tanımlar. Bu öneride mülteciler için beş muhtemel dönüş bölgesi tanımlanmaktadır: Filistin Devleti, İsrail’den toprak transferiyle Filistin’e verilecek olan topraklar, Mülteci olarak bulundukları ülkede rehabilitasyon, Üçüncü bir ülkeye yerleştirilmeleri, İsrail’e kabul. Anlaşma, mültecilerin Batı Şeria, Gazze ve toprak değişiminde elde edilmiş bölgelere dönüşün tüm Filistinli mültecilerin hakkı olduğunu, ancak yaşadıkları ülkede rehabilitasyon, üçüncü bir ülkeye yerleştirilmeleri ve İsrail’e kabullerinin bu ülkelerin politikalarına bağlı olduğunu açıklamaktadır.Sınırlar ve Yerleşimciler Filistin Devleti’nin toprakları Batı Şeria’nın %94-96’sını kapsayacak, İsrail Batı Şeria’nın %4-6’sını ilhak edecek, bu ilhak %1-3 arasındaki bir toprak devri ile tazmin edilecektir. Nihai harita İsrailli yerleşimcilerin %80’inin yerleşim bloklarında kalacakları, fakat Filistin Devleti’nin toprak bütünlüğünü geliştirebilmek için ilhak edilen arazinin ve etkilenen Filistinlilerin en aza indirildiği şekilde çizilecektir. Filistin Devleti silahsızlandırılmış bir devlet olacaktır. Filistin Devleti kendi hava sahası üzerinde egemenliğe sahip olacak ama iki taraf İsrail’in eğitim ve tatbikat ihtiyaçları konusunda özel düzenlemeler için çalışacaklardır. İsrail bu planı kabul etmişti fakat Filistin tarafının bazı çekinceleri vardı. Sonuçta bu plan uygulama imkanı bulamadı. Kudüs konusunda, İsrail daha önce izlediği politikalara devam ederek şehrin fiili kontrolünü elinde tutmaya çalıştı. İsrail Doğu Kudüs’te yeni yerleşim yerleri inşa etti, şehre Yahudi göçünü teşvik etti. Bu nedenlerle İsrail Clinton’ın önerisine sıcak yaklaştı. Filistinlilerin bu teklife itirazları daha çok bu planın Filistin Devleti’ni birbirinden ve Filistin’in kalan kısmından kopuk, bağlantısız adacıklar haline getireceği konusunda yoğunlaştı. Mülteciler konusunda ise İsrail, mültecilerin Filistin’e dönüş hakkını reddetmiştir. Clinton’ın teklifinde İsrail’in bu politikasını dikkate almış olduğu görülmektedir. Fakat Filistinliler mültecilerle ilgili maddeleri kabul etmemişlerdir. Dönüş hakkının uygulamaya konulabilmesinin İsrail’in kararına bağlı olması nedeniyle Amerikan teklifinin İsrail’in pozisyonunu yansıttığını düşünmüşlerdir. Filistinli mülteciler, sürüldükleri evlerine dönüş de dahil olmak üzere, kendi seçtikleri yere yerleşme seçeneğine sahip olmayı talep etmişlerdir.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.