CAN ile ilgili bilgilerin yer aldığı sayfamız: Kampus ağı
Diğer anlamları
Can
İngilizce Can kelimesinin İspanyolca karşılığı.s. lata, bidón, pote
v. poder, poderse; enlatar, conservar, conservar en lata, conservar en tarros, poner en conserva
v. conservar, poner en conserva, enlatar
Can
İngilizce Can kelimesinin Fransızca karşılığı.n. boîte (de conserve); boîte métallique; cannette; cabane, taule, prison (Argot-Familier)
v. pouvoir; être capable de; être habilité à
v. mettre en conserves, conserver en boîte (nourriture)
Can
İngilizce Can kelimesinin Almanca karşılığı.n. Dose; Schachtel; Gefängnis
v. können; dürfen; fähig sein
v. aufbewahren
Can
İngilizce Can kelimesinin İtalyanca karşılığı.s. scatola, scatoletta, barattolo, latta, lattina; (slang) carcere, galera
v. potere; avere la possibilità di; sapere, essere in grado di, essere capace di; può darsi che, è possibile che
v. mettere in scatola, inscatolare (cibo)
Can
İngilizce Can kelimesinin Portekizce karşılığı.s. caixa; lata; prisão
v. poder; saber; conseguir
v. enlatar; preservar
Can
f. ebilmek, yapabilmek, edebilmek, olabilmek; konservesini yapmak, konservelemek; kasede kaydetmek, kayıt yapmak (ses ya da görüntü), uzaklaştırmak (okul), kovmaki. konserve kutusu, kutu, teneke kutu, teneke kutudaki içecek, kodes; hapishane; hela; popo, kaba et
Can
İspanyolca Can kelimesinin İngilizce karşılığı.[can (m)] n. dog, canine
Can
Türkçe Can kelimesinin İngilizce karşılığı.n. tin, aluminum container; (Slang) jail, prison; (Slang used in Canada and the USA) toilet, bathroom; dismissal, firing from a position (or job, etc.)
v. be able; be capable; be entitled
v. preserve in jars, preserve in cans (of food); dismiss, fire from a position (or job, etc.)
Can
İngilizce Can kelimesinin Flemenkçe karşılığı.zn. doosje; blikje; gevangenis
ww. kunnen
ww. bewaren
Can
n. tin, aluminum container; (Slang) jail, prison; (Slang used in Canada and the USA) toilet, bathroom; dismissal, firing from a position (or job, etc.)v. be able; be capable; be entitled
v. preserve in jars, preserve in cans (of food); dismiss, fire from a position (or job, etc.)
Can
İspanyolca Can kelimesinin Almanca karşılığı.n. hund, khan
Can
Türkçe Can kelimesinin Fransızca karşılığı.âme [la]
Can
Türkçe Can kelimesinin Almanca karşılığı.n. Herzblut, Seele
Can
1 anlamı. İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık:"Can çıkmayınca huy çıkmaz."- Atasözü. Yaşama, hayat:"Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım."- R. N. Güntekin. Güç, dirilik:"Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu."- M. Ş. Esendal. Kişi, birey:"Benimle beraber dört canız ."- F. R. Atay. İnsanın kendi varlığı, özü:"Ne denir, canımız ne mertebe insan olsa mayamız, maddemiz hayvan..."- R. N. Güntekin. Gönül:"Çirkin bana kurban, ben de güzele / Can sever güzeli, maldan ziyade."- Karacaoğlan. Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi. Yakınlık duygusu belirten bir seslenme sözü:"Canlar, dedi Gamsız Reis, açık olsun bahtınız."- E. B. Koryürek. Çok içten, sevimli, sevilen, şirin:"Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi."- T. Buğra.2 anlamı. ebil(mek). kap, kutu; teneke kutu, konserve kutusu; konserve; kodes; buat, kutu konserve yapmak, konservelemek; (müzik) kaydetmek. . kova. metal kap. yapabilme. konserve kutusu, kutu, teneke kutu, teneke kutudaki içecek, kodes; hapishane; hela; popo, kaba et. ebilmek, yapabilmek, edebilmek, olabilmek; konservesini yapmak, konservelemek; kasede kaydetmek, kayıt yapmak (ses ya da görüntü), uzaklaştırmak (okul), kovmak.
3 anlamı. teneke kutu, konserve kutusu; argo kaba et; Can it, argo filime veya teybe almak; kutulara doldurmak; argo yüznümara; konserve yapmak; argo kovmak, ABD, slang sepetlemek, işine son vermek; çöp tenekesi; argo hapishane, ABD; kaba et, konservesini yapmak, k.
4 anlamı. f. Yaşayış. Diride olan kudret, kuvvet. Hayat cevheri. Madde ilimleri, maddenin; hayat ilimleri (biyolojik ilimler) hayatın ne olduğunu açıklıyamamışlardır. Aslında bunların konusu da madde, hayat ve ruhun kendisi değil, bunların tezahürleri yani olay haline gelen tesirleridir. Deney ilimlerinin vazifesi bu olaylar arasındaki ilişkinin değişmeyen tarafını bulmaktır. Bunun ötesinde ilmin söyleyeceği bir sözü yoktur. Buna rağmen bazı kendini bilmez cahiller, ilim adını kötüye kullanarak ilmin sustuğu yerde k.
5 anlamı. konserve kutusu. kutu. teneke kutu. teneke kutudaki içecek. kodes. hapishane. hela. kıç. popo. kaba et. -ebilmek. yapabilmek. edebilmek. konservesini yapmak. olabilmek. konservelemek. kasede kaydetmek. kayıt yapmak (ses ya da görüntü). uzaklaştırmak. -abi.
6 anlamı. konserve kutusu. teneke kutu. güğüm. maşrapa. çöp tenekesi. hapishane. tuvalet. kaba et. konserve yapmak. kutulara doldurmak. kovmak. işine son vermek. sepetlemek. filme ya da teybe çekmek. yapmak olanağı olmak. depo. kap.
Görüşler