Dava konusu yapılan hakkın gerçekten var olup olmadığının anlaşılması için bu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıalar hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat denir. Bu vakıaların ispatı için başvurulan vasıtalara ise delil denmektedir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda 238. maddesinde delilin tanımına yer verilmiştir. Delilin konusu maddi vakıalardır ve ancak o davanın çözümünü etkileyebilecek olan vakıalar delil olarak gösterilebilir ve inceleme konusu yapılabilir. Deliller Kanunda yerini bulduğu üzere iki gruba ayrılır. Kesin Delil`` olarak adlandırılan ilk grupta ikrar, kesin hüküm, senet ve yemin yer almaktadır. Kesin delillerin hakimi bağlayıcı nitelikte olması, bu grupta yer alan bir delille iddia edilen vakıanın ispat edilmiş sayılması, bir başka ifadeyle doğru olduğunun kabul edilmesi söz konusudur.
İkinci grup olan yemin türleri ise Takdiri Delilller`` olarak isimlendirilirler ve bunlar da tanık, bilirkişi, keşif ve özel hüküm sebebidir. Bu delillerde ise hakimin bağlayıcılığı yoktur ve hakimin bu delilleri serbestçe takdir etmesi söz konusudur. Kesin delille ispat zorunluluğuna istisna teşkil eden hallerde ve hukuki fiillerde bu delil grubu önem kazanmaktadır.
Bu delillerin tanımlanması H.U.M.K.`ta geçerli olan nitelendirmedir. Zira Ceza Muhakemesi baz alındığında delillerin önemi değişmektedir. HUMKta en önemli delil olarak SENET gösterilir ve hukuki işlemlerin ancak senetle ispatı kabul edilir. (belli sınırlar içinde) Ancak Ceza Muhakemesi``nde hukuki işlemler değil hukuki fiiller yer alır ve bu fiillerin senetle ispatı mümkün olamayacağından delil olarak TANIK BEYANI önem kazanmaktadır.