Dil Kültür Ilişkisi Nedir

misafir - 8 yıl önce
İnsanlar arasındaki iletişimin en temel araçlarından biri olan dil, milletlerin geçmişten devraldıkları bir mirastır. Dil yoluyla insanların birbirlerini, geçmişten bu güne ve de geleceğe yönlendirmesi sağlanmaktadır. Ortak dil ortak kader birliği demektir. Aynı dili konuşan insanların aynı geçmişe sahip oldukları, aynı kültür paylaştıkları, aynı alışkanlık ve değerlere sahip olduk bilinmektedir. Dil bir milletin kültürel değerlerinin başında gelir. Aynı dili konuşan insanlar millet denilen sosyal varlığın temelini oluşturur. Dil, duygu ve düşünceyi insana aktaran bir vasıta olduğu için, insan topluluklarını bir yığın veya kitle olmaktan kurtararak, aralarında duygu ve düşünce birliği olan bir toplum hâline getirir... Dolayısıyla dil ferde toplumunun bağışladığı en büyük miras ve donanımdır. Bu donanıma yabancılaşma insanların içinde yaşadıkları topluma yabancılaşmasını da beraberinde getirmektedir. Çünkü insanların yaşadıkları topluma yabancılaşmadan, ona uyum sağlayarak yani sosyalleşerek hayatlarını devam ettirmeleri, o toplumun kültürünü, inanç ve değerlerini benimsemeleriyle gerçekleşmektedir. Bu ise nesillere dil yoluyla aktarılabilmektedir. Bütün insan kültürünün temelini oluşturan ve insan topluluğunu yaratan dildir. Dilini yüceltemeyen toplumların zamanla başka kültürlerin tutsaklığında debelenmesi ve kültürünü unutarak yabancılaşması kaçınılmazdır. Çünkü "dil ve kültürde bir şeyler iyi gitmediği zaman bütün kurumlarda da bir şeyler iyi gitmemeye başlar." Dil kültürü oluşturan önemli unsurların başında yer alır. Bu konumuyla dil, bir toplumun kültürü içinde şekillenen tüm birikimleri temsil edecek işlev yüklenmektedir. Günlük alışkanlıklar, öfkeler, sevinçler ve değer yargıları dil yoluyla ifade edilmekte ve tanımlanmaktadır. Bu işlevi nedeniyle de dil ve kültür arasında kaçınılmaz bir bağ bulunmaktadır. Bu nedenle de dil ile kültür sürekli etkileşim içindedir. "Kültür hayatının sağlıklı gelişiminde, benimsenebilir bir dil..., ortak bir dünya görüşü ve hayat anlayışı, anlaşılabilir bir sanat ve edebiyat telakkisi... gibi unsurların vazgeçilmez bir yeri vardır." Sanatta ve edebiyatta kullanılan dilin anlaşılabilirliği, bu alanlarda verilecek eserlerle halka inilebilmeyi sağlayacaktır. "Dil ile ortaya konulan sanat eserleri, diğer alanlara göre daha belli ve göze çarpar nitelikte bir kültür taşıyıcısıdır. Dilin öğrenilmesi toplumsal/kültürel çevreyle ilgilidir. Çocuğun toplumsal yani dilsel çevresi olmadan dil edinmesi olası görülmemektedir. Başka bir ifadeyle, dilsel etkileşim, toplumsal/kültürel bağlamın varlığıyla gerçekleşir ve değer kazanır. Bireylerin birbirleriyle anlaşmalarında, problemlerinin hallinde dilin önemi büyüktür. Edebiyatta, şiirde, sanatta, tiyatroda halk kitlelerine ulaşacak yani halkın anlayacağı dilden eserler vermek hem halkın bilinçlenmesi, hem de eserlerin uzun süre anlaşılırlılığını koruması açısından önemlidir. Geçmişten bu güne intikal eden sözlü ve yazılı kültür ürünlerinin bu güne kadar varlığını sürdürmelerindeki en büyük etken anlaşılır, sade ve halkın genelinin anlayabileceği bir dille yazılmış, söylenmiş olanlarıdır.

misafir - 8 yıl önce
Dil sadece kelime ve dil bilgisi kurallarından ibaret değildir, her ikisinin de toplamından daha fazla anlamlara ve işlevlere sahiptir. İnsanların kültüründen, günlük yaşamından, tarihinden ve dünyayı algılama biçimi olan hayat felsefesinden yoğun olarak etkilenir. Dil sadece kelime ve dil bilgisi kurallarına indirgendiğinde soyut, anlamsız, işlevsiz ve günlük hayatta karşılığı olmayan harf kümelerine dönüşecektir. İnsanların anlam dünyaları, hayat felsefeleri ve kültürleri konuştukları dille o kadar iç içe geçmiş ve birbirlerini o kadar etkilemektedir ki bunları ayrı düşünmek her ikisinin de anlamsız kalmasına yol açacaktır. Toplumsal yapı içerisinde gelişen, teknolojik gelişmelerden etkilenen ve kültürünü yeniden üreten insan, bu özelliğiyle yaşadığı toplumun kültürel dokusuna ve hayat felsefesine de etki etmekte, bir anlamda onu dönüştürmektedir. Bir dilin kelime hazinesini zenginleştiren, edebi yönden estetik ürünler çıkarmasına zemin hazırlayan, yapı olarak esnekliğe ve istisnalara imkân tanıyan o dili konuşan insanların kültürü ve yaşam felsefesidir. Dil ve kültür, birbirlerini tamamlayan ve anlamlı kılan iki önemli öğedir. Mesela kadınların toplumsal alandaki mevcut konumuna tepki olarak ortaya çıkan feminist hareket, zaman içerisinde dildeki kullanımları da etkilemiş ve bazı dönüşümlerin yaşanmasına sebep olmuştur. 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan feminist hareket (Michel, 1993, 62) ortaya çıktığı toplumda konuşulan dilin kelime yapılarına ve günlük hayattaki kullanımlarına da etki etmiş, erkek egemen toplumsal yaşama yöneltilen eleştiriler zaman içerisinde erkek egemen söylemin de değişmesine neden olmuştur. İngilizce'de kadınlar aleyhine olan, sadece erkeklere has olarak kullanılan bazı kelimeler ya nötrleştirilerek cinsiyet vurgusundan vazgeçmekte (policeman-police, fireman-firefighter, salesman-salesperson) veya kadınlar için yeni kelimeler türetilmektedir. Dil öğretiminde yaşanan sıkıntılardan en önemlisi, öğretilen yabancı dili sadece kelime ve dil bilgisi kurallarından ibaret sanmak, kültürel ve günlük yaşam kısmını ihmal etmekten kaynaklanmaktadır. Oysa dil kelimelerin ve dil bilgisi yapılarının rastgele bir araya gelmesinden oluşmaz; kelimelere ve yapılara anlam katan onların kullanıldığı bağlamdır. Dört temel becerinin (okuma, dinleme, konuşma, yazma) kazandırılması hedeflenen dil öğretiminde, iki temel beceri (okuma, dinleme), dilde üretilen sesli ve yazılı mesajların anlamlı hale getirilmesiyle kazanılmaktadır. Bu mesajların içeriğinde günlük yaşamdan, kültürel öğelerden ve hayat felsefesinden kesitler bulunacak ve mesaj bir bütün olarak çözülecektir. Bir dilin kelime sayısı ve edebi zenginliği o dilin konuşulduğu ülkenin kültürel zenginliği ile yakından ilgilidir. Dolayısıyla etkili bir dil öğretimi, o dili konuşan insanların kültürel ve toplumsal yapılarının öğrenilmesi ve anlaşılmasıyla gerçekleştirilebilir. Türkiye de yaşayan bir insanın İngilizce öğrenmede karşılaştığı güçlüklerle, aynı şartlarda Avrupa'da yaşayan bir insanın karşılaşmaması Türkiye'de dil öğretiminde karşılaşılan öğretmen sıkıntısı veya yöntem sorununa indirgenemez. Aynı kültürel yapının insanları o kültürden beslenen farklı dilleri daha kolay, hızlı ve etkili öğrenir.

misafir - 8 yıl önce

Dil ve Kültür İlişkisi

Dil, duygu ve düşüncenin adeta kabıdır. Bir milletin bütün duygu ve düşünce hazinesi, dil kabına veya kalıbına dökülür ve bu dil kabı ile yerden yere, nesilden nesile aktarılır. Yazı, dilin sesini kaybeden bir vasıta olarak dilin bir parçasıdır. Fakat kültür, söz ile de bir millet arasına yayılır. Dil, kültürün temeli olduğuna göre, bir milletin dil ile ifade ettiği sözlü, yazılı her şey kültür kavramına girer. Sabahtan akşama kadar evde, sokakta, çarşıda, iş yerinde konuşan halk, farkında olmadan dil tarlasını eker biçer. Dilin duygu ve düşünce ile dolmasının sebebi, günlük hayata çok yakın olmasıdır. Aslında dili yaratan hayat, daha doğrusu sosyal hayattır. Anne çocuğuna bir oyuncak verir. "Bak sana otomobil getirdim." der. Böylece çocuk, oyuncak otomobil ile beraber "otomobil" kelimesini öğrenir. Fakat dil her zaman böyle bir eşya gösterilerek öğrenilmez. Bebek etrafında manasını anlamadığı birtakım sesler duyar. Zamanla onların bir şeye tekabül ettiğini öğrenir. Dil deyince, konuşulan ve yazılan bütün kelime ve cümleleri anlamak lazımdır. Halk günlük hayatında kelimeleri menşelerine göre ayırmaz. Onu ilgilendiren, kelimelerin manası, işe yaramasıdır. Bir bakkal dükkanında on dakika oturup halkı dinleyerek hangi kelimeleri kullandığını tespit edebilirsiniz. Dilin kültürle güçlü bir ilişkisi vardır. Bir toplumun maddi ve manevi alanda ortaya koyduğu eserlerin tümüne kültür denir. Kültürel varlıklar dil sayesinde aktarılır. Bir ülke sınırları içerisinde dil farklı biçimlerde kullanılabilir. Bu farklılık konuşma dili ile yazı dilinde görülür. Konuşma dili de lehçe, şive ve ağız gibi bölümlere ayrılır.

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Dil
2 yıl önce

durumda insanlığın kullandığı bağdır. Bu bağ kültürün taşıyıcısıdır. Bundan dolayıdır ki, dil ve kültür birbirini sürekli etkileyen iki olgudur. Bu iki...

Dil, Altay dil ailesi, Avrupa, Diller, Dil aileleri, Doğan Aksan, Esperanto, Ferdinand de Saussure, Fonoloji, Japonya, Kökenbilim
Dil felsefesi
2 yıl önce

Eskiçağlardan bugüne sürekli sorulan bir soru vardır: Dil ile dünya arasındaki ilişki nedir? Aristoteles ile Ortaçağ filozoflarının düşünmenin yapısını...

Dil felsefesi, Aristoteles, Aydınlanma Çağı, Bertrand Russell, Felsefe Portalı, John L. Austin, Ludwig Wittgenstein, Platon, Pythagoras, Willard van Orman Quine, Carnap
Estetik
2 yıl önce

30-52. Güzel nedir? Güzellik nesnel midir? Güzelliğin iyi veya kötüyle ilişkisi var mıdır? Güzel denen nesneleri güzel kılan şey nedir? ^ "Arşivlenmiş...

Estetik, Epistemoloji, Etik, Felsefe, Felsefe Portalı, Immanuel Kant, Mantık, Taslak, Alexander Baumgarten
İletişim
2 yıl önce

olmaktadır. Bu bakımdan dil önemli bir kültür taşıyıcısıdır. Dil ve kültürün ortak yanları aşağıdaki gibidir: Dil ve kültür geçmiş ile gelecek arasında...

Aktivizm
2 yıl önce

tanımlanabilmektedir. Bazı durumlarda aktivizmin protesto ya da karşı koymayla hiçbir ilişkisi yoktur: Örneğin kimi dinî, feminist ya da etyemez aktivistler hükûmetin...

Aktivizm, AIDS, Boykot, Devrim, Doktrin, Grev, Hayvan hakları, Irkçılık, Kadın hakları, Reform, Çevrecilik
Esperanto
2 yıl önce

propaganda dili olarak kullanmasından çekinmiş ancak 1954 yılında UNESCO, Esperanto Dünya Derneği ile danışmanlık ilişkisi kurmuştur. Dil, 1970'lerde...

Esperanto, 1887, Hint-Avrupa dilleri, Lehçe, Ludwik Lejzer Zamenhof, Macarca, Musevi, Rotterdam, Rusça, Türkçe, Bitişken diller
Anlambilim
2 yıl önce

İstanbul, İletişim Yayınları. Türker,Sadık (2002/1) “Farabî’de Dil ve Mantık İlişkisi”, Kutadgubilig, İstanbul, sayı 1, s.137-175. Türker, Sadık (2002/2)...

Ludwig Wittgenstein
2 yıl önce

vermiştir. Burada ‘iyi’den kastedilen nedir ki? Belirli bir özelliği olmalı, aksi takdirde her şey birbirine girer. ‘Dil oyunu’ kavramı konusundaki tartışmalar...

Felsefe, 1889, 1921, 1929, 1951, 20. yüzyıl, 20. yüzyıl felsefesi, 26 Nisan, 29 Nisan, Alman, Analitik Felsefe