Dr Ekrem Çulfa

misafir - 8 yıl önce
Merhaba buradan bana soru sorabilir veya telefonla ulaşabilirsiniz 0544 724 3650

#[945] #[946] #[947]

Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar? İletişim Telefonu 05447243650 - 5 yıl önce

Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar?

Empati başkasının acısını hissedebilme yeteneğidir. Arno Gruen kendi acısını hissetmeyip ondan kaçan bir kişinin empati yapma yeteneği olmadığını söyler.Kişi acı
çektiği bir durumu, güçlü olmak pahasına reddederse bu
acıyı başkalarında arar der Arno Gruen. Böylelikle kişi
kendi çektiği acıda kurban rolünden sıyrılır ve zalim rolüne
girmeye başlar. Yani, bu acıyı başkalarında aramakla kalmaz, aynı acıyı başkalarına da yaşatmaya çalışır. Annesi
tarafından azarlanıp bu konudaki üzüntüsünü inkar eden bir
çocuk, başka bir arkadaşını ya da küçüğünü azarlar ve kendi içindeki acıyı böylece hafifletir. Yani yaşadığımız hiçbir
duygu yok sayılacak, inkar edilecek kadar önemsiz değildir. Aksine en küçük duygu bile oldukça önemlidir. Eğer
bir duygu direkt yollarla boşalım bulmazsa dolaylı olarak
boşalım bulur. Öfke, saldırganlık, kaygı ya da depresyon
şeklinde olabilir.
Kişi kendisinden yani kendi duygularından ne kadar
habersiz yaşarsa o kadar yabancı olur. Bu yabancılıkta da
bir şekilde günlük hayatını sürdürebilir, sorunsuz bir hayat
yaşayabilir; fakat bir problem çıkıp artık kullandığı yöntemlerin işlevsiz hale geldiğini görmesiyle kendisiyle yüzleşmek zorunda kalır. Kendisiyle yüzleşen insan kendi
kurban rolünü fark eder, bununla yüzleşmektense nefretini
dışarıya yansıtır ve kendisine bir düşman edinerek rahatlar. Yani yine bir başkasını kurban rolüne sokar ve yine negatif
duyguyu dışarıda bir başkasına yöneltir. Temel mekanizma
aynıdır, negatif duygudan kaçınmak. Düşmanların benliğe olan en büyük işlevi budur.
Negatifi yani olumsuz olanı ona atarak rahatlama. Böylelikle kendimizi iyi tarafta tutup, iyi hissetme halinde kalırız. Bu durumda akıllara şu soru geliyor? İnsanın düşmana
ihtiyacı var mıdır? Cevap evet vardır; ama hangi durumlarda şimdi buna bakacağız.
Çocuk ilk doğduğunda dünyayı iyi ve kötü olarak
ikiye böler; anne onun ihtiyaçlarını karşıladığında iyi bir
annedir, karşılamadığında ise kötü bir annedir ve o zaman
anneyi sevmez. 2 yaşlarına kadar devam eden ‘bölme’ dediğimiz bu durum sağlıklıdır ve her çocukta görülür. İyi
anne ve kötü anne sanki farklı kişiliklermiş gibi algılar.
yaşların sonundan itibaren iyi ve kötünün biraz daha birleşmesi; yani çocuğun anneyi iyi ve kötü tarafları ile kabul edebilecek psikolojik olgunlukta olması beklenir. Çocuğun
bu olgunluğa gelebilmesi annenin çocuğa ne kadar empatik
ve sağlıklı yaklaştığıyla birebir ilgilidir.
Eğer annenin çocuğa empatik yaklaşabilecek psikolojik olgunluğu yoksa çocuktaki bu bölme durumu değişmez. Yetişkin olduğunda dahi hayatı iyi ve kötü olarak
ikiye ayırmaya başlar. Çok sevdiği arkadaşları ya da nefret
ettiği arkadaşları olur, çok sevdiği dersler ya da hiç sevmediği dersler gibi. Hayatı siyah ve beyaz olarak adeta ikiye
bölerek yaşar. Sevdiği bir arkadaşı onun rahatsız olacağı
bir davranış yaparsa, o arkadaşını birden sevmediği arkadaşlar kümesine koyabilir. Daha önce ona olan duygularını
inkar eder, sorulduğunda ise ben onu yanlış tanımışım,hakkında yanlış hissetmişim gibi şeyler söyler. Yine aynı
şekilde nefret ettiği bir kişi ona iyi bir şey yapınca birden
ona karşı bütün duyguları bir anda değişir ve o kişiyi sevmeye başlayabilir. Özet olarak bu kişi iyi ve kötüyü aynı
yerde görme becerisine ve olgunluğuna sahip olamadan,
hayatı ikiye bölerek yaşamını devam ettirir.
Aynı şekilde kendisiyle ilgili de bu bölmeyi yapmak durumundadır, eğer dışarıda nefret ettiği, kınadığı,
yargıladığı, sevmediği insan ne kadar çoksa kendisini o
kadar pozitif tarafta hisseder. Onlar kötü ben iyiyim duygusuna kapılır ve rahatlar, dışarıda bir kötü bulmadan kendisini iyi tarafa koyamaz. Kişiye narsisistik olarak rahatlama sağlatan bu durum kişinin düşmanlar edinmesine yol açar. Bölme ne kadar aktif ve kişi ne kadar somut narsisistik başarılardan
uzaksa, kendisine o kadar fazla düşman bulur. Kendisini
başarılı, onaylanmış, beğenilmiş hisseden kişilerde bu durum biraz daha az görülebilir. İletişim Telefonu 05447243650


Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar? İletişim Telefonu 05447243650 - 5 yıl önce

Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar?

Empati başkasının acısını hissedebilme yeteneğidir. Arno Gruen kendi acısını hissetmeyip ondan kaçan bir kişinin empati yapma yeteneği olmadığını söyler.Kişi acı
çektiği bir durumu, güçlü olmak pahasına reddederse bu
acıyı başkalarında arar der Arno Gruen. Böylelikle kişi
kendi çektiği acıda kurban rolünden sıyrılır ve zalim rolüne
girmeye başlar. Yani, bu acıyı başkalarında aramakla kalmaz, aynı acıyı başkalarına da yaşatmaya çalışır. Annesi
tarafından azarlanıp bu konudaki üzüntüsünü inkar eden bir
çocuk, başka bir arkadaşını ya da küçüğünü azarlar ve kendi içindeki acıyı böylece hafifletir. Yani yaşadığımız hiçbir
duygu yok sayılacak, inkar edilecek kadar önemsiz değildir. Aksine en küçük duygu bile oldukça önemlidir. Eğer
bir duygu direkt yollarla boşalım bulmazsa dolaylı olarak
boşalım bulur. Öfke, saldırganlık, kaygı ya da depresyon
şeklinde olabilir.Kişi kendisinden yani kendi duygularından ne kadar
habersiz yaşarsa o kadar yabancı olur. Bu yabancılıkta da
bir şekilde günlük hayatını sürdürebilir, sorunsuz bir hayat
yaşayabilir; fakat bir problem çıkıp artık kullandığı yöntemlerin işlevsiz hale geldiğini görmesiyle kendisiyle yüzleşmek zorunda kalır. Kendisiyle yüzleşen insan kendi
kurban rolünü fark eder, bununla yüzleşmektense nefretini
dışarıya yansıtır ve kendisine bir düşman edinerek rahatlar. Yani yine bir başkasını kurban rolüne sokar ve yine negatif
duyguyu dışarıda bir başkasına yöneltir. Temel mekanizma
aynıdır, negatif duygudan kaçınmak. Düşmanların benliğe olan en büyük işlevi budur.
Negatifi yani olumsuz olanı ona atarak rahatlama. Böylelikle kendimizi iyi tarafta tutup, iyi hissetme halinde kalırız. Bu durumda akıllara şu soru geliyor? İnsanın düşmana
ihtiyacı var mıdır? Cevap evet vardır; ama hangi durumlarda şimdi buna bakacağız.
Çocuk ilk doğduğunda dünyayı iyi ve kötü olarak
ikiye böler; anne onun ihtiyaçlarını karşıladığında iyi bir
annedir, karşılamadığında ise kötü bir annedir ve o zaman
anneyi sevmez. 2 yaşlarına kadar devam eden ‘bölme’ dediğimiz bu durum sağlıklıdır ve her çocukta görülür. İyi
anne ve kötü anne sanki farklı kişiliklermiş gibi algılar.
yaşların sonundan itibaren iyi ve kötünün biraz daha birleşmesi; yani çocuğun anneyi iyi ve kötü tarafları ile kabul edebilecek psikolojik olgunlukta olması beklenir. Çocuğun
bu olgunluğa gelebilmesi annenin çocuğa ne kadar empatik
ve sağlıklı yaklaştığıyla birebir ilgilidir.
Eğer annenin çocuğa empatik yaklaşabilecek psikolojik olgunluğu yoksa çocuktaki bu bölme durumu değişmez. Yetişkin olduğunda dahi hayatı iyi ve kötü olarak
ikiye ayırmaya başlar. Çok sevdiği arkadaşları ya da nefret
ettiği arkadaşları olur, çok sevdiği dersler ya da hiç sevmediği dersler gibi. Hayatı siyah ve beyaz olarak adeta ikiye
bölerek yaşar. Sevdiği bir arkadaşı onun rahatsız olacağı
bir davranış yaparsa, o arkadaşını birden sevmediği arkadaşlar kümesine koyabilir. Daha önce ona olan duygularını
inkar eder, sorulduğunda ise ben onu yanlış tanımışım,hakkında yanlış hissetmişim gibi şeyler söyler. Yine aynı
şekilde nefret ettiği bir kişi ona iyi bir şey yapınca birden
ona karşı bütün duyguları bir anda değişir ve o kişiyi sevmeye başlayabilir. Özet olarak bu kişi iyi ve kötüyü aynı
yerde görme becerisine ve olgunluğuna sahip olamadan,
hayatı ikiye bölerek yaşamını devam ettirir.
Aynı şekilde kendisiyle ilgili de bu bölmeyi yapmak durumundadır, eğer dışarıda nefret ettiği, kınadığı,
yargıladığı, sevmediği insan ne kadar çoksa kendisini o
kadar pozitif tarafta hisseder. Onlar kötü ben iyiyim duygusuna kapılır ve rahatlar, dışarıda bir kötü bulmadan kendisini iyi tarafa koyamaz. Kişiye narsisistik olarak rahatlama sağlatan bu durum kişinin düşmanlar edinmesine yol açar. Bölme ne kadar aktif ve kişi ne kadar somut narsisistik başarılardan
uzaksa, kendisine o kadar fazla düşman bulur. Kendisini
başarılı, onaylanmış, beğenilmiş hisseden kişilerde bu durum biraz daha az görülebilir. İletişim Telefonu 05447243650


Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar? İletişim Telefonu 05447243650 - 5 yıl önce

Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar?

Empati başkasının acısını hissedebilme yeteneğidir. Arno Gruen kendi acısını hissetmeyip ondan kaçan bir kişinin empati yapma yeteneği olmadığını söyler.Kişi acı
çektiği bir durumu, güçlü olmak pahasına reddederse bu
acıyı başkalarında arar der Arno Gruen. Böylelikle kişi
kendi çektiği acıda kurban rolünden sıyrılır ve zalim rolüne
girmeye başlar. Yani, bu acıyı başkalarında aramakla kalmaz, aynı acıyı başkalarına da yaşatmaya çalışır. Annesi
tarafından azarlanıp bu konudaki üzüntüsünü inkar eden bir
çocuk, başka bir arkadaşını ya da küçüğünü azarlar ve kendi içindeki acıyı böylece hafifletir. Yani yaşadığımız hiçbir
duygu yok sayılacak, inkar edilecek kadar önemsiz değildir. Aksine en küçük duygu bile oldukça önemlidir. Eğer
bir duygu direkt yollarla boşalım bulmazsa dolaylı olarak
boşalım bulur. Öfke, saldırganlık, kaygı ya da depresyon
şeklinde olabilir.Kişi kendisinden yani kendi duygularından ne kadar
habersiz yaşarsa o kadar yabancı olur. Bu yabancılıkta da
bir şekilde günlük hayatını sürdürebilir, sorunsuz bir hayat
yaşayabilir; fakat bir problem çıkıp artık kullandığı yöntemlerin işlevsiz hale geldiğini görmesiyle kendisiyle yüzleşmek zorunda kalır. Kendisiyle yüzleşen insan kendi
kurban rolünü fark eder, bununla yüzleşmektense nefretini
dışarıya yansıtır ve kendisine bir düşman edinerek rahatlar. Yani yine bir başkasını kurban rolüne sokar ve yine negatif
duyguyu dışarıda bir başkasına yöneltir. Temel mekanizma
aynıdır, negatif duygudan kaçınmak. Düşmanların benliğe olan en büyük işlevi budur.
Negatifi yani olumsuz olanı ona atarak rahatlama. Böylelikle kendimizi iyi tarafta tutup, iyi hissetme halinde kalırız. Bu durumda akıllara şu soru geliyor? İnsanın düşmana
ihtiyacı var mıdır? Cevap evet vardır; ama hangi durumlarda şimdi buna bakacağız.
Çocuk ilk doğduğunda dünyayı iyi ve kötü olarak
ikiye böler; anne onun ihtiyaçlarını karşıladığında iyi bir
annedir, karşılamadığında ise kötü bir annedir ve o zaman
anneyi sevmez. 2 yaşlarına kadar devam eden ‘bölme’ dediğimiz bu durum sağlıklıdır ve her çocukta görülür. İyi anne ve kötü anne sanki farklı kişiliklermiş gibi algılar.
yaşların sonundan itibaren iyi ve kötünün biraz daha birleşmesi; yani çocuğun anneyi iyi ve kötü tarafları ile kabul edebilecek psikolojik olgunlukta olması beklenir. Çocuğun
bu olgunluğa gelebilmesi annenin çocuğa ne kadar empatik
ve sağlıklı yaklaştığıyla birebir ilgilidir.
Eğer annenin çocuğa empatik yaklaşabilecek psikolojik olgunluğu yoksa çocuktaki bu bölme durumu değişmez. Yetişkin olduğunda dahi hayatı iyi ve kötü olarak
ikiye ayırmaya başlar. Çok sevdiği arkadaşları ya da nefret
ettiği arkadaşları olur, çok sevdiği dersler ya da hiç sevmediği dersler gibi. Hayatı siyah ve beyaz olarak adeta ikiye
bölerek yaşar. Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar?

Empati başkasının acısını hissedebilme yeteneğidir. Arno Gruen kendi acısını hissetmeyip ondan kaçan bir kişinin empati yapma yeteneği olmadığını söyler.Kişi acı
çektiği bir durumu, güçlü olmak pahasına reddederse bu
acıyı başkalarında arar der Arno Gruen. Böylelikle kişi
kendi çektiği acıda kurban rolünden sıyrılır ve zalim rolüne
girmeye başlar. Yani, bu acıyı başkalarında aramakla kalmaz, aynı acıyı başkalarına da yaşatmaya çalışır. Annesi
tarafından azarlanıp bu konudaki üzüntüsünü inkar eden bir
çocuk, başka bir arkadaşını ya da küçüğünü azarlar ve kendi içindeki acıyı böylece hafifletir. Yani yaşadığımız hiçbir
duygu yok sayılacak, inkar edilecek kadar önemsiz değildir. Aksine en küçük duygu bile oldukça önemlidir. Eğer
bir duygu direkt yollarla boşalım bulmazsa dolaylı olarak
boşalım bulur. Öfke, saldırganlık, kaygı ya da depresyon
şeklinde olabilir.
Kişi kendisinden yani kendi duygularından ne kadar
habersiz yaşarsa o kadar yabancı olur. Bu yabancılıkta da
bir şekilde günlük hayatını sürdürebilir, sorunsuz bir hayat
yaşayabilir; fakat bir problem çıkıp artık kullandığı yöntemlerin işlevsiz hale geldiğin


Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar? İletişim Telefonu 05447243650 - 5 yıl önce

Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar?
Empati başkasının acısını hissedebilme yeteneğidir. Arno Gruen kendi acısını hissetmeyip ondan kaçan bir kişinin empati yapma yeteneği olmadığını söyler.Kişi acı
çektiği bir durumu, güçlü olmak pahasına reddederse bu
acıyı başkalarında arar der Arno Gruen. Böylelikle kişi
kendi çektiği acıda kurban rolünden sıyrılır ve zalim rolüne
girmeye başlar. Yani, bu acıyı başkalarında aramakla kalmaz, aynı acıyı başkalarına da yaşatmaya çalışır. Annesi
tarafından azarlanıp bu konudaki üzüntüsünü inkar eden bir
çocuk, başka bir arkadaşını ya da küçüğünü azarlar ve kendi içindeki acıyı böylece hafifletir. Yani yaşadığımız hiçbir
duygu yok sayılacak, inkar edilecek kadar önemsiz değildir. Aksine en küçük duygu bile oldukça önemlidir. Eğer
bir duygu direkt yollarla boşalım bulmazsa dolaylı olarak
boşalım bulur. Öfke, saldırganlık, kaygı ya da depresyon
şeklinde olabilir.Kişi kendisinden yani kendi duygularından ne kadar
habersiz yaşarsa o kadar yabancı olur. Bu yabancılıkta da
bir şekilde günlük hayatını sürdürebilir, sorunsuz bir hayat
yaşayabilir; fakat bir problem çıkıp artık kullandığı yöntemlerin işlevsiz hale geldiğini görmesiyle kendisiyle yüzleşmek zorunda kalır. Kendisiyle yüzleşen insan kendi
kurban rolünü fark eder, bununla yüzleşmektense nefretini
dışarıya yansıtır ve kendisine bir düşman edinerek rahatlar. Yani yine bir başkasını kurban rolüne sokar ve yine negatif
duyguyu dışarıda bir başkasına yöneltir. Temel mekanizma
aynıdır, negatif duygudan kaçınmak. Düşmanların benliğe olan en büyük işlevi budur.
Negatifi yani olumsuz olanı ona atarak rahatlama. Böylelikle kendimizi iyi tarafta tutup, iyi hissetme halinde kalırız. Bu durumda akıllara şu soru geliyor? İnsanın düşmana
ihtiyacı var mıdır? Cevap evet vardır; ama hangi durumlarda şimdi buna bakacağız.
Çocuk ilk doğduğunda dünyayı iyi ve kötü olarak
ikiye böler; anne onun ihtiyaçlarını karşıladığında iyi bir
annedir, karşılamadığında ise kötü bir annedir ve o zaman
anneyi sevmez. 2 yaşlarına kadar devam eden ‘bölme’ dediğimiz bu durum sağlıklıdır ve her çocukta görülür. İyi anne ve kötü anne sanki farklı kişiliklermiş gibi algılar.
yaşların sonundan itibaren iyi ve kötünün biraz daha birleşmesi; yani çocuğun anneyi iyi ve kötü tarafları ile kabul edebilecek psikolojik olgunlukta olması beklenir. Çocuğun
bu olgunluğa gelebilmesi annenin çocuğa ne kadar empatik
ve sağlıklı yaklaştığıyla birebir ilgilidir.
Eğer annenin çocuğa empatik yaklaşabilecek psikolojik olgunluğu yoksa çocuktaki bu bölme durumu değişmez. Yetişkin olduğunda dahi hayatı iyi ve kötü olarak
ikiye ayırmaya başlar. Çok sevdiği arkadaşları ya da nefret
ettiği arkadaşları olur, çok sevdiği dersler ya da hiç sevmediği dersler gibi. Hayatı siyah ve beyaz olarak adeta ikiye
bölerek yaşar. Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar?

Empati başkasının acısını hissedebilme yeteneğidir. Arno Gruen kendi acısını hissetmeyip ondan kaçan bir kişinin empati yapma yeteneği olmadığını söyler.Kişi acı
çektiği bir durumu, güçlü olmak pahasına reddederse bu
acıyı başkalarında arar der Arno Gruen. Böylelikle kişi
kendi çektiği acıda kurban rolünden sıyrılır ve zalim rolüne
girmeye başlar. Yani, bu acıyı başkalarında aramakla kalmaz, aynı acıyı başkalarına da yaşatmaya çalışır. Annesi
tarafından azarlanıp bu konudaki üzüntüsünü inkar eden bir
çocuk, başka bir arkadaşını ya da küçüğünü azarlar ve kendi içindeki acıyı böylece hafifletir. Yani yaşadığımız hiçbir
duygu yok sayılacak, inkar edilecek kadar önemsiz değildir. Aksine en küçük duygu bile oldukça önemlidir. Eğer
bir duygu direkt yollarla boşalım bulmazsa dolaylı olarak
boşalım bulur. Öfke, saldırganlık, kaygı ya da depresyon
şeklinde olabilir.
Kişi kendisinden yani kendi duygularından ne kadar
habersiz yaşarsa o kadar yabancı olur. Bu yabancılıkta da
bir şekilde günlük hayatını sürdürebilir, sorunsuz bir hayat
yaşayabilir; fakat bir problem çıkıp artık kullandığı yöntemlerin işlevsiz hale geldiğin


Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar? İletişim Telefonu 05447243650 - 5 yıl önce

Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar?
Empati başkasının acısını hissedebilme yeteneğidir. Arno Gruen kendi acısını hissetmeyip ondan kaçan bir kişinin empati yapma yeteneği olmadığını söyler.Kişi acı
çektiği bir durumu, güçlü olmak pahasına reddederse bu
acıyı başkalarında arar der Arno Gruen. Böylelikle kişi
kendi çektiği acıda kurban rolünden sıyrılır ve zalim rolüne
girmeye başlar. Yani, bu acıyı başkalarında aramakla kalmaz, aynı acıyı başkalarına da yaşatmaya çalışır. Annesi
tarafından azarlanıp bu konudaki üzüntüsünü inkar eden bir
çocuk, başka bir arkadaşını ya da küçüğünü azarlar ve kendi içindeki acıyı böylece hafifletir. Yani yaşadığımız hiçbir
duygu yok sayılacak, inkar edilecek kadar önemsiz değildir. Aksine en küçük duygu bile oldukça önemlidir. Eğer
bir duygu direkt yollarla boşalım bulmazsa dolaylı olarak
boşalım bulur. Öfke, saldırganlık, kaygı ya da depresyon
şeklinde olabilir.Kişi kendisinden yani kendi duygularından ne kadar
habersiz yaşarsa o kadar yabancı olur. Bu yabancılıkta da
bir şekilde günlük hayatını sürdürebilir, sorunsuz bir hayat
yaşayabilir; fakat bir problem çıkıp artık kullandığı yöntemlerin işlevsiz hale geldiğini görmesiyle kendisiyle yüzleşmek zorunda kalır. Kendisiyle yüzleşen insan kendi
kurban rolünü fark eder, bununla yüzleşmektense nefretini
dışarıya yansıtır ve kendisine bir düşman edinerek rahatlar. Yani yine bir başkasını kurban rolüne sokar ve yine negatif
duyguyu dışarıda bir başkasına yöneltir. Temel mekanizma
aynıdır, negatif duygudan kaçınmak. Düşmanların benliğe olan en büyük işlevi budur.
Negatifi yani olumsuz olanı ona atarak rahatlama. Böylelikle kendimizi iyi tarafta tutup, iyi hissetme halinde kalırız. Bu durumda akıllara şu soru geliyor? İnsanın düşmana
ihtiyacı var mıdır? Cevap evet vardır; ama hangi durumlarda şimdi buna bakacağız.
Çocuk ilk doğduğunda dünyayı iyi ve kötü olarak
ikiye böler; anne onun ihtiyaçlarını karşıladığında iyi bir
annedir, karşılamadığında ise kötü bir annedir ve o zaman
anneyi sevmez. 2 yaşlarına kadar devam eden ‘bölme’ dediğimiz bu durum sağlıklıdır ve her çocukta görülür. İyi anne ve kötü anne sanki farklı kişiliklermiş gibi algılar.
yaşların sonundan itibaren iyi ve kötünün biraz daha birleşmesi; yani çocuğun anneyi iyi ve kötü tarafları ile kabul edebilecek psikolojik olgunlukta olması beklenir. Çocuğun
bu olgunluğa gelebilmesi annenin çocuğa ne kadar empatik
ve sağlıklı yaklaştığıyla birebir ilgilidir.
Eğer annenin çocuğa empatik yaklaşabilecek psikolojik olgunluğu yoksa çocuktaki bu bölme durumu değişmez. Yetişkin olduğunda dahi hayatı iyi ve kötü olarak
ikiye ayırmaya başlar. Çok sevdiği arkadaşları ya da nefret
ettiği arkadaşları olur, çok sevdiği dersler ya da hiç sevmediği dersler gibi. Hayatı siyah ve beyaz olarak adeta ikiye
bölerek yaşar.


Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar? İletişim Telefonu 05447243650 - 5 yıl önce

Bize Düşmanlık Yapanlar Aslında Ne Gibi Faydalar Sağlarlar? Empati başkasının acısını hissedebilme yeteneğidir. Arno Gruen kendi acısını hissetmeyip ondan kaçan bir kişinin empati yapma yeteneği olmadığını söyler.Kişi acı çektiği bir durumu, güçlü olmak pahasına reddederse bu
acıyı başkalarında arar der Arno Gruen. Böylelikle kişi
kendi çektiği acıda kurban rolünden sıyrılır ve zalim rolüne
girmeye başlar. Yani, bu acıyı başkalarında aramakla kalmaz, aynı acıyı başkalarına da yaşatmaya çalışır. Annesi
tarafından azarlanıp bu konudaki üzüntüsünü inkar eden bir
çocuk, başka bir arkadaşını ya da küçüğünü azarlar ve kendi içindeki acıyı böylece hafifletir. Yani yaşadığımız hiçbir
duygu yok sayılacak, inkar edilecek kadar önemsiz değildir. Aksine en küçük duygu bile oldukça önemlidir. Eğer bir duygu direkt yollarla boşalım bulmazsa dolaylı olarak
boşalım bulur. Öfke, saldırganlık, kaygı ya da depresyon
şeklinde olabilir.Kişi kendisinden yani kendi duygularından ne kadar
habersiz yaşarsa o kadar yabancı olur. Bu yabancılıkta da
bir şekilde günlük hayatını sürdürebilir, sorunsuz bir hayat
yaşayabilir; fakat bir problem çıkıp artık kullandığı yöntemlerin işlevsiz hale geldiğini görmesiyle kendisiyle yüzleşmek zorunda kalır. Kendisiyle yüzleşen insan kendi
kurban rolünü fark eder, bununla yüzleşmektense nefretini
dışarıya yansıtır ve kendisine bir düşman edinerek rahatlar. Yani yine bir başkasını kurban rolüne sokar ve yine negatif duyguyu dışarıda bir başkasına yöneltir. Temel mekanizma
aynıdır, negatif duygudan kaçınmak. Düşmanların benliğe olan en büyük işlevi budur.
Negatifi yani olumsuz olanı ona atarak rahatlama. Böylelikle kendimizi iyi tarafta tutup, iyi hissetme halinde kalırız. Bu durumda akıllara şu soru geliyor? İnsanın düşmana
ihtiyacı var mıdır?


Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.