Elbistan, Tapkıran

Tapkıran, yaylak yöremizlerden biridir. Balarmudu ve elma bahçeleri, tatlısubalıkları, özellikle alabalıklarıyla ünlüdür. İçmesuyu bölgenin en temiz kaynak suyudur. Sosyal tesisleri, cami, cemevi,okul, köyhizmetbinası, su, kanalizasyon,köyiçi ve çevredüzenlemesi ile Türkiye''nin gelişmiş bellibaşlı köylerinden biridir. Köylümüz bu gelişmeyi yurt dışında çalışan evlatlarına borçludur. Okur-yazarlık oranı yüksektir. Her meslekte yüksek tahsil yapmış kişiler oldukça çoktur. Belki orada doğmuş bir ünlü yoktur ma orada doğmuş akıllı, araştırmacı insanlar vardır. Mesela bunlardan biri olan İbrahim ŞAHİNDAL, araştırmacı bir öğretmen olark söyledikleri ile dikat çekmektedir. Diyor ki:"Fizikteki -ASAL EKSENE PARALEL OLAN IŞININ ÇUKUR AYNADAKİ YANSIMASI ODAK NOKTASINDAN GEÇER- şeklindeki kanun kesinlikle yanlıştır. (KAREKÖK 5)''in hesaplamasının kolayı bir formülü vardır. Bu formül dünyanın hiçbir kitabında yazılı değildir. CERN deneyi boşunadır. Hiçbir sonuç alınmayacaktır. Çünkü CERN''dekiler hatalarının farkında değiller. Bütün bunların cevapları vardır. Fakat bunları hocamız İbrahim ŞAHİNDAL''dan sormak gerekiyor.

Tapkıran hakkında yukarıda daha çok kendimden basettim. Kendimi övmek için değil, sadece bana ait bazı bilimsel bilgileri paylaşmak istedim. Bu yazımda köyümüz hakkında daha detaylı bilgiler vermeye çalışacağım. Köy ahalisi aşiretlerden ibarettir. Halkın % 95''i CİHAN BEY (CAN BEG) aşiretine menuptur. Aşiret reisi, büyüğümüz, dedemiz, rahmetli RAMO AĞA (Rahmi Bey)''dır. Çok aydın görüşlü ve yardımsever biriydi. 1950''lerde vefat ettiğine göre yaklaşı 140 yıl önce Konağında elektirik varmış. Ben konaktaki antika avizeleri, açma anahtar ve benzeri malzemleri gördüm. Halkını seven'' fakirlerini kalkındırmaya çalışmıştır. İslam''ın yörede gelişmesinde etkisi büyüktür. Cami inşa edilene kadar, onağının bir geniş salonunu mescit yapmıştır. Bu vesileyle dini ilimlerde gelişmemi ona borçluyum. Allah (c.c.)''dan gani gani rahmet diliyorum. Vefatından sonra büyük oğlu, büyügümüz, amcamız Ali Bey (Ali ŞAHİN) aşiret,in başına geçti. Ona saygılarımla sıhhat ve afiyet dilerim. Can Beg aşireti İran''ın kuzey bölgesinden Anadoluya göç etmiştir.Göç tarihi Türk devletlerinin İslamı din olarak seçmesinden sonradır. Bu tarih, yaptığım araştırmalara göre Mevlana Celaleddin''in ailesinin Anadoluya göç etme tarihidir. Anadoluya geçtikten sonra İki kola ayrılmış olup bir kol, Elaziz-Malatya Civarına yayılmıştır. Bunlardan Bir bölümü Elazığ/Maden tarafına yerlemişlerdir. Bugün Eazığ/Maden''e bağlı İkici bir Tapkıran köyü daha vardır. Malatya havalisine yürüyen bir bölüm de K.Maraş/ Elbistan''a bağlı Tapkıran köyünü kurmuşlardır. Bunlara TAFKİRAR aşireti de denir. Diğer ikinci kol Mevlana''nın izini takip ederek Konya''ya yerleşmişlerdir. Konya''nın Cihanbeyli ilçesi ve bazı köylerinde meskun olan vatandaşlarımız Cihan Bey aşiretinin temsilcileridir. İki Tapkıran ile de akrabadırlar. Köyümüz kurulmadan önce de bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmıştır. Çevredeki Oyma mağaralardan, bazı yerlerde çıkn Lahit taş mezarlarından çok eskilere dayandığı ortaya çıkmıştır. Bu arada Aşiretin doğudan batıya göç sebebinin meşhur Moğol İstilası olduğunu belirtelim. Başka sebepleri ortaya sürenlerin hiç bir dayanakları yoktur. Oturdukları yerde güncel ve politik ahkam kesenler bu konuda hiç bir araştırma ve bilgiye sahip değiller. Yaylak bir mevki olduğunu söylemiştim.En meşhur yaylalar; Deliibrahim, Çukur, Çakıllı, Oluklupınar, Kuyubaşı (veya Kırmızıkaya), Dalav (Avgiz:Sulak), ve Muro yaylalarıdır Hepsine arabayla ulaşım sağlanmaktadır Bunlardan sonuncu yayla, yani Muro Yaylası ünlü ve ilginç bir efsaneye kaynaklık eder. yAYLANIN kürtçe adı "Holle Mûre" dir Yani MURO DAMI veya Muro komu. Bu vesileyle bu Muro bildik Murolardan değildir. Doğa aşığı biridir. yaz sonu yaylacılar dağlardan aşağıya doğru kışlaklarına igöçerken Muro, kışı yaylada geçirmek ister. Ona derlerki "Sen delirmişsin. Kışın bu dağda ne işn var ?" Muro, "Ben kışın yazdan daha zevkli olacağını, bunun tadına varayı düşünüyorum. Şu dağların heybetine bakın. Karın bu dağlarla nasıl başedeceğini. onları örtebilecek büyüklükte bir beyaz yorganı nerde bulacağını merak ediyorum. Burda kalıp karın dağlarla raksını izleyeceğim." der. Çevresi onunla alay ederler."Sen gerçekten delisin. Koyun ve kuzularınla birlikte ya donarak ya da açlıktanve susuzluktan öleceksin.Şimdi gürül gürül akan bu sular ve her şey donacaktır. Muro''nun inadı inattır. Bütün tedbirleri aldığını,kuzularının yemi, kendisinin kışlık erzakının hazır olduğunu, kar ve fırtınaların dağlarla çokişi olacak, benimle uğraşacağı zaman bulamaz. Si dağlara sorun bakalım onlar nasıl başediyorlar da her baharda mor sümbül ve lalelerle doluyorlar. Ben bu cümbüşü görmek istiyorum. Kar dağla uğraşa dururken ben onu ateşimle eritip suyunu çıkaracağım der. Onun bu inadı bir sonuç vermez. Hekes yaylayı terkederken Muro orda kalır.Başına ne geldi bilinmez ama İlkbaharda İnsanlar tekrar yaylaya çıkınca beklenen acı sonla karşılaşırlar. Muro ve kuzucukları ölmüşlerdir. Ancak bu noktadan sonra efsane, gerçeğe dönüşmektedir.Muro öyle bir

Muro''nun hikayesine devam.. Adam öyle bir mesaj bırakmış ki kendini galip ilan etmiştir. Bu mesajla dostlaına "Sizin dediklerinizin hiç birini yaşamadım. ölüm sebebimi ne siz ne de ben bilemezdik" demek istiyordu. Ölmden bir taş üzerine bir kıtacık şiir yazmış. Efsanenin gerçekliğini bu şiire bağlıyorum. Çünkü böyle bir şiiri ancak Muro gibi biri yazabilir diyorum. Bu macerayı yaşamayan hiç kimse böyle ifadeleri bulamaz.İşte o şiir: "EZ MUROM,MURE HOLLAN EZ NEMIREM NE LEBİRÇAN,NE LETİNAN EZ NEKARİMAM NE LEBERFAN, NE LESERMAN EZ NEGİRAM BEKALİNA NEMİHONU NEYEBERXAN EZ MIREM BE İNGİLE İNGİLE KÛHAN" Dyor ki "Ben ne açlıktan ne de susuzluktan öldüm.Ne üşüdüm, ne dondum. Ne kuzuların, ne de koyunların meleyişine ağladı. Beni dağların inim inim inletmesi öldürdü. " Hikaye böyle. Bugün yöremizde inat kimselere "Muro" derler.

Tapkıran hakkında yukarıda yazılan yazıları tarih sırasıyla takip ederseniz konunun bütünlüğünü sağlamış olursunuz.

Tapkıran hakkında uydurma bilgi veren kimi siteler görüyoruz. Lütfen kendi egomuzu tatmin etme uğruna köyümüz hakkında yanlış bilgi ve değerlendirmeler yapmayın. Tarih yazmak, genis bir kültür, araştırma, dil, paleoğrafi(Eski ve karmaşık belgeleri okuma), bilgi gerektirir. Gazete kültürüyle bunu yapmaya çalışmak, ya cehaletten kaynaklanan, a da bile bile yalan, yanlış yapmaktır. "Sünniler asimile olmuş" ne demektir ? Asimile kavramını nerede, kimin için kullanmasını bilmeyenler hangi bilgi ile Tapkıran''ın tarhi hakkında yazı yazabiliyorlar. Dahası Canbeg aşiretinin (Osmanlının baskısıyla) igili yerlere iskana mecbur edildiğini söylemek cahilliğin daniskası değilse Osmanlı karşıtlığından olsa gerek. Eğer Osmanlıyı eleştirecekseniz, arştırıp öğrendikten sonra elştirilerinizi yapınız. Tapkıranın bugün yerleşik bulunduğu yer Osmanlıyla bir alakasıyoktur.Canbeg aşireti buraya Osmanlıdan değil, moğollardan kaçarak gelip yerleşmiştir. Moğol İstilası ile birlikte birçok aşiret. aile ve kabileler doğudan batıya, Anadoluya, Anadoluyu geçerek Avrupaya göç etmişlerdir.Biz tapkıranlılar o göç ile geldiğimiz yerdeyiz. Ozamandan beri de aynı yerdeyiz. Bizden daha ileri gidenlerimiz Konya- Cihanbey(Canbeg)liye yerleştiler. Bir kolumuz da Elazığ''a yerleşmiştir. Ayrıca fırsattan istifade ALEVİ- SÜNNİ ayırımı yaparak köyümüzde bölücülüğe davetiye çıkarmak istiyenleri de kınıyorum. Alevi de, Sünni de müslümandır. Müslümanlar ise kardeştirler. Alevilik islamdan ayrı bir din değildir. İslamın kendisidir. Sünni de alevi gibidir. Burada bu konuyu anlatmaya vakit yok. AnCAK alevi ve sünnülerin bilmesini istediğim bir detayı okuyucularla paylaşmak isterim. Sünnilerinen büyük imamı, mezhebin kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanife, Alevileri korumak için canını feda etmiştir. Abbasi halifesi Harun Reşit,Ehli Beyte zulmettiği için İmam-ı Azam onu sert bir dille eleştirir. İmamın halk tarafından sevildiğini gören halife, onun eleştirilerinden korkar. İmam-ı Azam''a der ki: Gel benim vezirim ol. Memleketi birlikte yönetelim. İmam "Ben zalimlele işbirliği yapamam" diyerek bu teklifi reddeder. Harun Reşit, iMAM-I Azamı bir zindana kapatır ve gizlice orada boğdurarak öldürtür.

Yukarıda yazdığım bilimsel konularda bu güne kadar kimseden herhangi bir yorum veya eleştiri alamadığıma doğrusu üzülüyorum. İnsanlarımız çok politize olmuşlar kibilim,kültür ve araştırmaya kimsenin zamanı yoktur. Eğlence ve siyasetten başka bir şey yok. Bu siteyi ziyaret eden kardeşlerim bana ulaşırlarsa onlara hiç imsenin haberdar olmadığı bilimsel bilgiler ulaştıracağıma söz veriyorum. İbrahim ŞAHİNDAL [email protected]

Bende bir tafkiranliyim. Vardığınız moğollar bilgisine katılmıyorum. Sariz cagsak koyu kurucularida tafkiranlidir. Kısmen atmayız. Diyende var canbek olduğunu diyende var. Saygilar