Hafiz Sami Efendi

Kısaca: Türk mûsikisinde son devrin dínî ve din disi icralari ile taninan en ünlü hânendelerinden. ...devamı ☟

Hafiz Sami Efendi (1874-1943) Türk musikisinde son devrin díni ve din disi icralari ile taninan en ünlü hanendelerinden.

Günümüzde Bulgaristan sinirlari icerisinde bulunan Filibe´de dogdu. Babasi Haci Ali Riza Efendi, annesi Zatiye Hanim´dir. 1877-1878 Osmanli-Rus Savasi´nda Filibe´nin Ruslar tarafindan isgali üzerine ailesiyle birlikte Istanbul´a göc ederek Fatih´te Hafizpasa semtine yerlesti. Tezgahcilar (veya Mehmed Ata) Sibyan Mektebi´nde okudugu sirada on yaslarinda iken sesinin güzelligiyle dikkati cekti. Sultan Selim Camii imami reisülkurra Haci Hasan Efendi´nin yaninda hifzini tamamladi. Hasan Efendi´den kiraat, Yedi Emirler türbedari Haci Kadri (Kadir) Efendi´den tashih-i huruf ve ta´lim-i Kur´an dersleri aldi. Ayrica Eginli Rahmi ve Hafiz Idris efendilerle hadis alimi Demirhisarli Haci Abdus Efendi´den medrese derslerini okudu ve otuz bes yasinda Abdus Efendi´den icazet aldi.

1893-1906 yillari arasinda Halicioglu Topcu Mektebi imamligi görevinde bulundu. Vazifesinden istifa ederek hacca gitti. Hac dönüsü (1910) Seyhülislam Hüseyin Hüsnü Efendi kendisine hünkar imamligini teklif ettiyse de Sami Efendi kabul etmedi. Bir ara Galata Camii´nde imamlik yapti. Fakat bir sinir hastaligina yakalanmasi üzerine görevinden ayrilmak zorunda kaldi (1912). Hayatinin bundan sonraki döneminde ancak bazi vesilelerle okumustur. 1936 yilinda Gülhane Hastahanesi´ne yatirilip tedavi edilmeye calisildi. Bir müddet iyilesir gibi olduysa da daha sonra hastaligi nüksett. Ayrica kulaklari iyi isitmemeye baslayinca sikintilari daha da artti. 26 Nisan 1943 tarihinde ablasi ile doktora giderken yolda vefat etti ve Edirnekapi´da sair Bakí nin mezarinin yanina defnedildi. Soyadi kanunundan sonra Ünokur soyadini almissa da daima Hafiz Sami olarak anildi.

Osmanlilar´in son döneminde yetisen ve basta Kur´an tiláveti olmak üzere mevlid, ezan, kaside, gazel gibi irticalí okuyuslarda devrinin erisilmesi güc birkac simasindan biri olan Hafiz Sami, ilk musiki bilgilerini Müstakzade Haci Edhem Efendi´den aldi. Daha sonra Bolahenk Nuri Bey, Enderunlu Hafiz Hüsnü Efendi, Haci Kiramí Efendi, Bestenigar Ziya Bey ve Sultanselimli Hafiz Cemal Efendi´den faydalanarak diní ve din disi bircok eser mesketti. Meshur bestekar Zekaí Dede, torunu Münir (kökden) Bey´in mesk icin kendisine getirdigi Hafiz Sami´yi dinledikten sonra, "Oglum, sana Hüda mesketmis, benim meskedecek bir seyim yok!" diyerek bu gencin musikideki kabiliyetini ve istikbalini adeta kesfetmistir.

Hafiz Sami´nin ilk olarak on dört yasinda ramazanda Fatih Camii´nde okumaya basladigi mukabeleleri, daha sonra uzun yillar Beyazit ve Yerebatan camiilerinde büyük kalabaliklar önünde devam etmistir. Bilhassa 1900-1910 yillari arasinda Fatih Camii´nde hünkar mahfilinin altinda ögle ile ikindi arasinda okudugu mukabeleler meshurdur. Kaynaklarda, onun kiraati esnasinda cezbeyle kendinden gecen dinleyicilerin coskulu feryatlarinin kubbelerde yankilandigi belirtilir. Rahatsizligindan sonra Kur´an ve mevlid mahfillerinde pek görülmemisse de 1928 Ramazaninda Fatih Camii´nde bazi günler mukabele okumustur. Hafiz Sami Kur´an tilavetinde tecvide son derece dikkat eder ve lüzumsuz nagmelerden kacinirdi.

Mevlid okuyusunda da ayni hassasiyeti gösteren Hafiz Sami manaya ve diksiyona özellikle dikkat ederdi. Yorulmak bilmeyen sesi yaninda cok uzun bir nefesi vardi. Mevlid okurken üc beyti bir solukta, gereken perde ve nagmeleri de göstererek okudugu nakledilir. Misralari adeta yasayarak seslendirdigini söyleyen Ali Riza Sagman, Meshur Hafiz Sami Merhum adli eserinde Hafiz Sami´nin mevlidi Kur´an´dan daha iyi okudugunu yazar. Tecvide riayet sebebiyle Kur´an kiraatinde sesi kullanma ve nagme yapma konusunda bir nevi sinirlama bulundugunu, mevlidde ise sesin kudretini gösterme imkaninin daha fazla oldugunu ifade ettikten sonra cok güzel mevlid okuyan kimseler tanidigin, ancak ideal mevlid okuyuculugunu Hafiz Sami´nin sahsinda gördügünü belirtir. Anadolu´nun bircok yerinde de mevlid okuyan Hafiz Sami´nin hafizalarda derin izler birakan bircok okuyusu arasinda 1901 yilinda Zeyrek Kilise Camii´nde, 1910´da Darülfünun (üniversite) genclerine Süleymaniye Camii´nde okudugu mevlidler ve Mesrutiyet yillarinda Esad Efendi Tekkesi´nde okudugu Mülk suresi özellikle kaydedilmistir. Esad Efendi Tekkesi´ndeki kiraati sirasinda dervislerin cezbeye kapilarak kendilerini yerlere atmaya ve bagirmaya baslamalari üzerine seyh efendi yüksek sesle "el Fatiha!" demek suretiyle Hafiz Sami´nin okuyusunu kesmek zorunda kalmistir. Ruþen Kam, Bazý sabahlar Mesud Cemil ile Aksaray'dan Sultanahmet'e gelerek, Sultan Ahmed ve Ayasofya camilerinde ezan okuyan Hafýz Sami ve Hafýz Kemal Efendileri dinlediklerini ve orada büyük bir kalabalýðýn biriktiðini söylerdi. Ali Riza Sagman Meshur Hafiz Sami Merhum adli kitaplarinda söyle anlatmaktadir: Hafýz Sami'ye gelince: "O hangi akortun, hangi oktavýn, hangi perdesini dolaþýrsa dolaþssýn heceler ayný intizami muhafaza eder. Ses lastik gibidir. Uzadýkça uzanýr. Ne naðmeler, ne heceler külfete düþmezler. Ýþte bu hal, iktidar Sami'ye vergidir. Ancak böyle zamanlarda onun yüzüne bakmaya gelmez, en tizlerde okurken Sami' nin yüzü alelacayip þekillere girer. Aðýz o tarafa bu tarafa eðilir, bükülür. Gözünü yumacak, kulak kesileseksin bu yoldan aldýðýn, seni umduðun yerlere kadar götürmeye kafidir.......Þunu tekrar etmeliyim; okurken güftenin fesahatini bozmayan, söylenenin ne olduðunu iyice anlatan, gerek en peslerde, gerek en tizlerde heceleri bozmadan hem yakýnlara, hem uzaklara tane tane anlatarak okuyan biricik þantörümüz, iþte bu Hafýz Sami idi........O plaklarý ki hiç bir zaman Sami'yi temsil etmek kudretini gösterememiþlerdir. Bunun sebebi aþaðýya alýnan yazýmda söylemiþ olduðum arýzalardýr. Ne zalim bir tesadüftür ki onun okumak aþkýyle yanýp tüttüðü sýralar plaklar beceriksiz, baþarýsýz þeylerdi. Zaman geçti plaklar büyüdüler, olgunlaþtýlar. Sesin sahibine tam manasýyla tercümanlýk yapacak çaða eriþtiler. Ancak ne yazýktýr ki bu defa da koca Sami, okumamak aþkýyle yanýp tütmeye baþlamýþtý".

Hafiz Sami üstat gazelhanlar arasinda yer alir ve bu konuda ismi Hafiz Sasi Osman ile beraber anilir. Üc oktav üzerinde istedigi rahatlikla okuyabilen Sami Efendi güftenin fesahatini bozmadan tiz ve pestlerde, hecelerin hakkini verip vurgulara dikkat ederek okurdu. Ayrica meyan icinde meyan göstererek seyreden icralari da onun sahip oldugu ses genisliginin göstergeleriydi. Cogunlukla Mansur akordunun tiz nevasi üzerinde okuyan Hafiz Sami´nin gazellerinde asikane bir eda hakimdi. Dini ve din disi pek cok eseri plaga okumus ve bu plaklar büyük ilgi görmüstür. Ancak genclik yillarinda ve zamanin gelismemis teknikleriyle doldurdugu bu plaklar Hafiz Sami´nin okuyusundaki özellikleri tam anlamiyla yansitmaktan uzaktir. Ayrica plaklardaki zaman sinirlamasi da onun tabii okuyusuna önemli bir engel teskil etmistir.

"Ey kamer-tal´at saray-i asuman durdukca dur" misrai ile baslayan Muhayyer gazeli, "ask ehline alemde dilara mi bulunmaz" misrai ile baslayan Segah gazeli plaklara okudugu meshur eserler arasindadir. Hicazkar makaminda ve sözleri Seyh Esad Erbili´ye ait, "Tecella-yi cemalinden habibim nevbahar ates" misraiyla baslayan eser ise onun cok okudugu kaside olarak bilinir.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.