Hegel Eleştirisi
Kısaca: Felsefe tarihinin en önemli filozoflarından biri olan Hegelin felsefesinin şu ya da bu yönüne, örneğin tarihsel determinizmine veya idealizmine, idealist tarih diyalektik anlayışına karşı çıkan düşünürlerin gerçekleştirdikleri Hegel karşıtı kritik. ...devamı ☟
Birçok filozofu çok derinden etkilemekle birlikte, sert eleştirilerin de hedefi olan Hegel’i ve felsefesini herhalde en ağır eleştiren filozof, Hegel çağı diye nitelenebilecek bir dönemde Kierkegaard olmuştur. Kierkegaard Hegel ‘i her şeyden önce, bireyi tümden unutan, onu bütün içinde bir nokta, önemsiz bir uğrak haline getiren, nesnel ve evrensel bir sistem inşa ettiği için eleştirir. Nitekim, o gerçekliğin oluşum ve gelişimi sürecinde bir uğrak olmayı şiddetle reddeder.
Hegel’in nesnel idealist sisteminde, tam ve hakiki tek bir gerçeklik vardır; bu gerçeklik de, rasyonel olanın gerçek ve gerçek olanın da rasyonel olmasından dolayı, İdea veya Geist’e, Mutlak Tine tekabül eden rasyonel bütündür. İşte bu gerçeklik görüşünce, her şey bütünle ilişki içinde ve bu ilişki sayesinde varolur. Kierkegaard’a göre, on~arca kaygı içinden bir kaygıyı ve en önemsiz duygularımızdan birini ele alalım. Bu duygu, Hegel’in sisteminde sadece bütünün, benim hayatım olan bütünün bir parçası olarak varolabilir. Ama benim hayatımın da yine, ait olduğum kültürle, bir yurttaşı olduğum ülkeyle, icra ettiğim iş ya da meslekle ilişki içinde varolduğu unutulmamalıdır. Öte yandan, devletle olan ilişkimin ve bu devletin de sadece büyük bir tarihsel sürecin kendisini bu süreçte açımlayan İdea ya da Geist’in bir parçası olduğunu hesaba katmak gerekir. Hayli kuşatıcı olan bu sistemde, böylelikle, her şeyi ihtiva eden somut bir tümel kavramına erişiriz. En sıradan duygudan, tüm diğer somut tümellerin, örneğin sanat eserlerinin, halkın, devletin kendisinin bir parçası oldukları tümel İdeaya kadar gidebiliriz. Biricik gerçeklik ezeli-ebedi gerçeklik olduğu için bu tümel İdea şeylerin başlangıcında da varolmuştur, onların sonunun geldiği zaman da varolacaktır.
Varoluşla sistemin çelişik olduğuna, Hegel’in tek kişiyi ortadan kaldırdığına inanan Kierkegaard, bu sistem içinde bir uğrak, bir nokta olmayı kabul etmez; evrensel gelişme düşüncesine düşman ve yabancı olan filozof, bir nokta, bir uğrak değil, fakat kendisidir. “Yahu, bu adam burnunu da sürmez mi?” dediği Hegel’in bütünü aradığı, nesnellik ve evrensellik için yanıp tutuştuğu yerde, Kierkegaard Öznelliği, bireyselliği öne çıkarır, zira ona göre, bir sistem veya bir bilgi sistemi tarafından hiçbir şekilde kavranamayacak olan şeyler vardır. Ona göre, bir insan hemen her şeyi soyutlayabilir, onları bir soyutlamayla ifade edebilir, fakat kendisini asla soyutlayamaz: “Kendimi, uykuda bile unutamam.”
Kierkegaard, Hegel’in her şeyi açıklama teşebbüsüne karşı, şeylerin açıklanmak yerine, yaşanması veya deneyimlenmesi gerektiğini söyler. Bundan dolayı, felsefesinde doğa bilimindeki nesnel, evrensel, zorunlu doğrular aramaya kalkışmak yerine, hakikatin öznel, tikel ve kısmi olduğunu öne sürer. Ona göre, egzistansın bir sistemi olamaz, dolayısıyla tercihimizi varoluştan, nesnel değil de, öznel hakikatten yana kullanacaksak, sistem düşüncesinden, tıpkı kendisinin yapmış olduğu gibi, uzaklaşmamız gerekmektedir, çünkü sistemle düşünmek, bütün Danimarka’yı çok küçük Ölçekli bir Avrupa haritasıyla dolaşmaya benzer.
Kierkegaard Hegel’i yine, sisteminde iç ve dış dünyalar arasında bir ayrım yapmadığı, ve özgürlük duygusuna hiç yer vermediği için eleştirir. Özgürlüğü insanın büyüklüğünü ve ihtişamını meydana getiren şey olarak gören Kierkegaard’a göre, Hegel insanı dünya tarihinin bir aracı haline getirmiş, onu güya materyalist bir determinizmden kurtarırken, tinsel bir determinizme tutsak etmiştir. Başka bir deyişle, Hegel bireysel varoluşun somutluğunu kavramlar alanına özgü birtakım soyutlamalarda ortadan kaldırmıştır. Kavramsal bir şema da fiili bir durumu değil fakat bir imkanı temsil ettiğine göre, bireyin bu imkanı gerçekleştirip gerçekleştirememesi, kavramlara değil, fakat bireye bağlıdır. Şu halde, her şeyin başı sonu varolan bireydir; nitekim, o en sonunda dayanamayıp “Hegel’in sisteminin gerisinde ne vardır?” diye sorar. Hegel’in her şeyi kuşatan sisteminin gerisinde, devasa bir sistem inşa etmeye çalışan bir birey, varoluşu ve sistem özlemiyle bütün sistemi yanlışlayan Hegel vardır.
Saf Aklın Eleştirisi
2 yıl önceSaf Aklın Eleştirisi ya da Arı Usun Eleştirisi (Almanca: Kritik der reinen Vernunft) Immanuel Kant'ın 1781'de basılan ve en önemli eserleri arasında kabul...
Saf Aklın Eleştirisi, Saf Aklın EleştirisiTarih felsefesi
2 yıl önceF. Hegel, 1807 Ruhun Fenomenolojisi adlı eserinde, tarih anlayışını diyalektiğe dayandıran karmaşık bir teodise geliştirdi. Olumsuz olan, Hegel tarafından...
Tarih felsefesi, Felsefe, Medeniyet, Tanrı, Tarih, TaslakGülnur Acar-Savran
6 yıl önceSussex Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde Rousseau, Hegel ve Sivil Toplumun Eleştirisi (Rousseau, Hegel and the Critique of Civil Society) başlıklı doktora...
Max Horkheimer
2 yıl önceeleştirisidir ve tabii ki çalışmalarının diğer bir yönü Marksist diyalektiğin temellerinin kurucusu Hegel ve ekonomi politiğin Marksist eleştirisidir...
Johann Gottlieb Fichte
2 yıl önce(Bütün Tanrısal İlhamların bir Eleştirisi) adlı eserini sunmuştur. Onun felsefe konumu Kant, Friedrich Schelling, Hegel gibi isimlerin yanı sıra Alman...
Johann Gottlieb Fichte, 1762, 1814, 19 Mayıs, 29 Ocak, Alman, Alman felsefesi, Ben, Berlin, Düşünür, Friedrich SchellingLudwig Andreas Feuerbach
2 yıl öncegelişen, dine ilişkin eleştirisi, insanlıkla ilgili doğruların bilinçsizce yansıtılmasını ifade eden Feuerbach, felsefeye önce Hegel'in nesnel idealizmini...
Ludwig Andreas Feuerbach, 13 Eylül, 1804, 1828, 1839, 1845, 1848, 1849, 1872, 28 Temmuz, AlmanyaGeorg Lukács
6 yıl önceErnst Bloch gibi düşünürlerle yakınlık kurduğu bilinmektedir. Kendisinde Hegel etkisi belirginleşmeye başladı. Roman Kuramı adlı çalışmasını, bu etkinin...
Georg Lukݡcs, 13 Nisan, 1885, 1910, 1914, 1916, 1918, 1919, 1923, 1929, 1933Immanuel Kant
2 yıl önceKritik der praktischen Vernunft (Pratik Aklın Eleştirisi), 1788 Kritik der Urteilskraft (Yargı Gücünün Eleştirisi), 1790 Religion innerhalb der Grenzen der...
12 Şubat, 17. yüzyıl felsefesi, 1724, 1755, 1770, 1781, 1783, 1785, 1788, 1790, Felsefe, Filozof