Hüseyingazi, Niksar

Kısaca: Hüseyingazi, Tokat ilinin Niksar ilçesine bağlı bir köydür. ...devamı ☟

Hüseyingazi, Niksar
Hüseyingazi, Niksar

Bilgikutusu Türkiye köy |isim = Hüseyingazi |harita2 = Tokat_Turkey_Provinces_locator.jpg |harita2 boyut = 250px |harita2 açıklama = Tokat |harita1 = |harita1 boyut = |harita1 açıklama =
|harita = 
|harita boyut = 
|harita açıklama = |lat_deg = |lat_min = |lat_sec = |lat_hem = K |lon_deg = |lon_min = |lon_sec = |lon_hem = D |rakım = |yüzölçümü = |nüfus = 245 |nüfus yoğunluğu = |nüfus_ref = [1] |nüfus_itibariyle = 2000 |alan kodu =0356 |posta kodu = 60600 |bölge = Karadeniz |il = Tokat |ilçe = Niksar
|Köy Muhtarı =Halis Şahin
|websitesi = [2]


Hüseyingazi, Tokat ilinin Niksar ilçesine bağlı bir köydür.

KÖYÜN TARİHİ VE COĞRAFİ YAPISI

Köye ilk yerleşimin kesin tarihi bilinmemekle birlikte; 1800-1850 yılları arasında, şimdiki yerleşim yerine 3-4 ailenin gelerek konakladığı ve burayı yurt edindiği bilinmektedir. Bu aileler Kadıoğullarından Halil, Kasımoğullarından Bekir, Ağcaoğullarından Ali olduğu bilinmektedir. Köyde ev yeri kazılarında ve samanlık kazılarında eski zamanlara ait insan iskelet parçaları, şarap veya su depolamada kullanılan büyük küpler çıkmaktadır. En son 7-8 yıl önce samanlık yeri kazısında bulunan yüz litre su alabilecek büyüklükteki bir küp, müze yetkililerine teslim edilmiştir. Köyün 1,5 km doğusunda “Ereç” mevkiinde yerleşim yeri kalıntıları, mezar taşları ve siyah kesme taşlar bulunmaktadır. Köyün şimdiki yerleşim yerinde, Ereç mevkiinde ve Hüseyingazi tepesinde (Tekke tepesi) çok eski zamanlarda Rumların yaşadığı sanılmaktadır.

Köyün eski ismi “Tis” tir. Yaptığımız araştırmalarda "Tis" isminin nereden geldiği tespit edilememiştir. Anadoludaki diğer yerleşim birimlerinin isimleri gibi "Tis" ismiyle ilgili değişik rivayetler vardır. Ancak kesin bir belgeye rastlanmamıştır.

Köyün adı 1950`li yıllara kadar Tis olarak kullanılmış, diğer köylerin adıyla birlikte buranın adı da Hüseyingazi olarak değiştirilmiştir. Ancak eski alışkanlık halen devam ediyor. Nerelisin? Diye sorulduğunda herkes bir ayrıcalıkmış gibi “Tisliyim” cevabını verir.

Köyün 3 km doğusunda Boyluca (Ereç) köyünde ve Kürtlerderesi bölgesinde yakın zamana kadar Rumların yaşadığı biliniyordu. Cumhuriyetin ilk yıllarında Balkanlardaki Türklerle Türkiye`deki Rumlar arasında yapılan nüfus mübadelesinde bu bölgedeki Rumlar ile balkan türkleri arasında nüfus mübadelesi yapılmıştır. Bu bölgeden göçen Rumların yerine Balkan Türkleri (muhacirler) yerleştirilmiş, Rumların tarlaları muhacirlere paylaştırılarak köyümüze komşu olmuşlardır. Tarlalar ortak sınırlarımız içerisindedir.

Köyün kuzeyinde bulunan Hüseyingazi Tepesindeki (Tekke Tepesi) Taş oyması kaya mezarı köyün önemli bir tarihi eseridir. Köyün bu gün kullanılan adı, bu tepede mezarı bulunan Hüseyin Gazi`nin adından gelmektedir.

Hüseyin Gazi Selçuklu Alperenlerinden Melik Gazinin kardeşidir:

Hüseyin Gazi, Niksar ilçesine 7 km uzakta bulunan bir köydedir. Selçuklu Alperenlerinden Melik Gazi`nin kardeşidir. Anadolu`nun fethi sırasında Melik Gazi ve kardeşlerinin Tokat ve çevresinde ne büyük hizmetler yaptıklarını biliyoruz. Artova`dan, Zile`ye, Sulusaray`a; Almus`tan Başçiftlik`e, Reşadiye`ye kadar uzanan bütün Tokat`taki Alperenlerin herhangi bir şekilde Melik Gazi ile alakası var. Ya kardeş, ya çocukları, ya yol arkadaşları, ya askerleri, ya da Yesevi Ocağının birer gönül eri olmaları nedeniyle tarih içindeki irtibatları kesilmiyor.

Hüseyin Gazi köyündeki, Alperenlerin de kendine göre bir menkıbesi var. Anlatılanlara göre köyün sahibi, Niksar`daki kralın kızıdır. Kız son derece güzeldir. Bu güzelliğini Kelkit ırmağının serin sularında her sabah kimse görmeden yıkanarak kazanmaktadır. Kralın kızı, Kelkit ırmağından çıktıktan sonra beyaz atıyla rüzgarın sırtına binercesine, Şu anda Köy halkı tarafından Tekke olarak adlandırılan ve taştan yapılan saraya geliyor. Burada güneşlenerek güzelliğine güzellik katıyor.

Hüseyin Gazi, yöreyi fethetmek için Şeher tepesinden etrafı seyrediyor. Kızıltepe`ye gelip Kral kızının sarayını gözetliyor. Kızı görüp hayran kalıyor.

Askerlerini toplayıp bu sarayın alınmasını, yöredeki halkın da İslam`a davet edilmesini arkadaşlarına sıkı sıkı tenbih ediyor.

Kral kızı, taş sarayın gözetleme yerinden Aşağı Gebeli`ye doğru bakıyor.

Hüseyin Gazi ve askerlerini görüyor. Hemen sarayda ne kadar muhafız varsa etrafa yerleştiriliyor. Büyük bir muharebe başlıyor.

Hüseyin Gazi, bir kısım askerlerini de Çakıl Tepesinden, Namlı Hana, oradan da ormanların arasından saklanarak geceleyin hücuma geçmelerini emir veriyor.

Hüseyin Gazi ve arkadaşları oyalama taktiği yaparak kahramanca savaşıyorlar. Birçok şehit veriliyor. Akşam olunca Taşsaray arkadan kuşatılıyor. Kapılar zorlanarak açılıyora€¦

Taşsaray ve içindekiler teslim alınıyor. Kral Kızı, Hüseyin Gazi`nin cesaretine, zekasına hayran kalıyor. Binlerce yıldır alınamayan kalenin bir gecede nasıl fethedildiğine şaşırıyor. Gönlü Hüseyin Gazi`yi arzuluyor. Fakat tek söz söylemiyor.

Hüseyin Gazi, Taşsarayın mensuplarını topluyor. “Bundan sonra serbestsiniz. Size kimse dokunamaz. İsteyen Tevhit inancını seçsin Müslüman olsun. Bizimle kardeş olsun. İsteyen kendi dininde kalsın. Aşağıya yurt yuva kurun. İsteyen sevdikleriyle birlik olsun, Taşsarayda otursun. Şunu da bilesiniz ki, bu beldeler artık Türklerin olmuştur. Canımız pahasına da olsa buraları bırakmayız.”

Bu sözden sonra Taşsarayda yaşayan halkın çoğu Müslüman oluyor. Bir kısmı Erbaa`ya göç ediyor. Kralın Kızı da Müslüman oluyor. Sevdiği Hüseyin Gazi`nin yanında kalıyor.

Hüseyin Gazi kardeşleriyle yöreyi Türk`ün vatanı yapmak için büyük uğraşlar veriyor. Yıllar sonrada vefat ediyor.

Hüseyin Gazi`nin Mezarı Kabrinin içine atını, kullandıkları silahları, zırhlarını gömüyorlar. Bu sebeple bu güne kadar gördüğüm Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait en büyük mezar olduğunu söyleyebilirim. Yaklaşık(4m. X 2,5m.). Bu mezar da pek çok tarihi mezar gibi tahrip edilmiştir.

Köyün doğusunda yukarıda bahsedilen Boyluca köyü, batısında Çengelli köyü, kuzeyinde Sulugöl, kuzeybatısında Niksar`ın Ayazma mahallesi ve Dağdelen Bölgesi, güneyinde Hacılı, güneydoğusunda Arpaören köyünün sınırları bulunmaktadır. Köyün doğusu ve güney bölgesi 1973 yılında Orman İşletmesi tarafından tel örgüye alınarak ağaçlandırma çalışmalarına başlanmıştır. Bu bölgede ağaçlandırma çalışması bitirildikten sonra (1983 yılları) köyün kuzey bölgesi de orman işletmesi tarafından alınmış, ağaçlandırma yapılmıştır. Şu anda tel örgü kaldırılmış, büyükbaş hayvanların otlatılmasına müsaade edilmiştir.

Köyün kuruluş yeri şöyledir: Köye giriş bölümü hafif bayır, diğer yerleşim bölgeleri düzlüktür. Köyün iç yolları geniştir. Yol sorunu yoktur. Diğer köy evleri gibi iç içe sıkışık değildir. Her evin yanında ahır, bahçe, odunluk vb. yerler mevcuttur. Samanlıklar ve harman yerleri genellikle köyün kenar bölgelerindedir. Bölgemizin diğer köylerinde olduğu gibi burada da maalesef iş yeri (fabrika, atölye vb.) yoktur. Köyde bir ceviz sergeni vardır. Maddi olarak fazla bir getirisi olmamasına rağmen kış mevsiminde kadınların zamanlarını değerlendirdiği bir yerdir. Köyün kanalizasyon sistemi vardır. Su şebekesi evlere kadar döşenmiştir. Köyün evlerinin büyük çoğunluğu ahşaptır. Son yıllarda yapılan evler betonarme olarak inşa edilmektedir. Evler genellikle iki katlı ve bahçe içerisindedir.

=EKONOMİK DURUM
==

Köyde tarım ve hayvancılık hakimdir. Ticaretle uğraşan yok denecek kadar azdır. Köyün arazisinin büyük bir bölümü susuzdur. Bundan dolayı susuz tarım yapılır. Arazinin üçte birinde sulu tarım yapılmaktadır. Sulugöl bölgesinde kurulu olan sulama göletinden kanallarla düz araziye sulama suyu gelmektedir. Sulu tarım yapılan yerlerde şeker pancarı, soğan, sarımsak, sebzecilik ve yonca ekimi yapılmaktadır. Susuz arazide buğday, mısır, arpa, yulaf, çavdar, bağcılık(üzüm), meyvecilik yapılmaktadır. Köy soğan ve üzüm bağıyla meşhurdur.

Hayvancılıkta koyun ve büyükbaş hayvancılığı yapılmaktadır. Köyün merası dar olduğu için yaz mevsiminde yaylacılık yapılmaktadır. Keltepe yaylasına koyun ve büyükbaş hayvanlarla yaz mevsiminde çıkarılarak yaz mevsimi yaylada geçirilmektedir. Kış mevsiminde ise ahır besiciliği yapılmaktadır.

1973 yılında köyün kuzey ve güney bölgesindeki meralık olarak kullanılan ormanlık alan orman işletmesi tarafından tel örgü içerisine alınarak ağaçlandırma yapılmaktadır. 1980`de ise köyün kuzey bölümündeki meralık olarak kullanılan bölge ağaçlandırmaya dahil edilerek köy tamamen tel örgü içine sıkıştırılmış. Mera hayvancılığı ölmüş, yakacak ihtiyacı karşılanamaz hale gelmiştir. Son birkaç yıldır çamların yetişmesiyle birlikte tel örgüler kaldırılmış, küçükbaş hayvanlara ormanlık bölge serbest bırakılmıştır.

Köyün Gebeli mevkiinde bir taş ocağı vardır. Bu taş ocağında çok kaliteli taşlar olmasına ve rezervinin de zengin olmasına rağmen buradan yeterince yararlanılamamaktadır. Bu taş ocağından yararlanılamaması çevreye ve Hüseyingazi tepesine zarar vermemesi açısından iyi olmasına rağmen ekonomik açıdan bir kayıptır.

ULAŞIM VE HABERLEŞME



Köyün ilçe merkezine uzaklığı 7 km. il merkezine uzaklığı 59 km.`dir. Köyün içerisi dahil köy yolu asfalt kaplamadır. Komşu köylerle stabilize yollarla bağlantı sağlanmaktadır. İlçe ile ulaşım otomobil, traktörler ve minibüslerle sağlanmaktadır.

Köye elektrik Şubat 1979 yılında gelmiştir. 1985`te köye bir telefon aboneliği bağlanmış yıllarca köy halkı muhtarlıkta bulunan bir telefonla haberleşme ihtiyacını karşılamıştır. Daha sonraki yıllarda Hacılı köyüne telefon santralı kurularak köye 40-50 abonelik telefon hattı döşenmiştir. Günümüzde her evde telefon ve televizyon mevcuttur.

SAĞLIK DURUMU



Köyde sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. İlçe merkezine yakın olduğu için ihtiyaç duyulmamıştır. Köyde belirgin bir hastalık yoktur. Köydeki ahırlar evlere yakın olduğu için gübrelikler insan sağlığını tehdit etmektedir. Hayvan gübrelikleri köyün en büyük sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Niksar`ın bütün köylerinde görülen bu sorun ahırların yerleşim birimleri dışına çıkması ile çözülebilir. Bunun içinde köklü bir çalışma ve mali bir külfet gerekir. Bunun dışında halk sağlığını bozacak bir unsur görülmemektedir. Köyün çam kokulu temiz havasında yaşayan halkta belirgin bir sağlık sorunu yoktur.

EĞİTİM - ÖĞRETİM DURUMU


Köyde okuryazarlık oranı çok yüksektir. Köy odası ve misafirhane olarak kullanılan camiinin bitişiğindeki tek odalık ev, 1965 yılında ilkokul olarak açılmış. Dört yıl burada eğitim - öğretim devam etmiştir. Köylünün çabası, devlet - vatandaş işbirliğiyle 1969 yılında iki katlı lojmanlı büyük bir ilkokul yapılmıştır. Bununla birlikte köydeki eğitim seviyesi yükselmiştir. Orta öğretime ve yüksek öğretime giden öğrenci sayısı artmıştır. Köyden her kademede ve meslekte özel veya devlet dairelerinde memurlar yetişmiştir. Bununla birlikte köyde kültür seviyesi yükselmiştir. Okuyup meslek edinen kimselerin göçmesiyle köyün nüfusu azalmış, 1970`li yıllarda 60-80 arası olan öğrenci sayısı günümüzde 23`e kadar düşmüştür. Okulun yapıldığı yıllarda iki şube (1,2,3 ve 4,5) iken, günümüzde tek şubeye düşmüştür. Öğrenci sayısı yeterli olmamasına rağmen Avrupa Birliği Uyum Sürecine paralel olarak anasınıfı açılmıştır.

Köyde ikamet edenler tarım ve hayvancılık yapmakta, çiftçilikle uğraşmaktadırlar.

Köy meydanına büyük bir cami yapılmıştır. Kadrolu bir imamı olup köyün dini işlerini yürütmektedir.

Köyün Niksar`a yakın olması ve köyde yetişmiş memurun çok olması ile birlikte köyün kültür seviyesi çok yüksektir. Onun için her aile çocuğuna en iyi eğitimi vermek istemektedir. Onun içinde her anne baba çocuğunun okuyup köy hayatından kurtulmak için çocuklarının eğitimine ellerinden geldiği kadar destek olmaktadırlar. Burada köyden ayrılan, gelir düzeyi yükselmiş akrabalar örnek gösterilerek çocuklar okumaya teşvik edilmektedir.

TOPLUMSAL HAREKETLİLİK



1970`lere kadar köyden dışarı hiç göç yaşanmamış dışa açılım olmamıştır. Kendi kabuğu içerisinde sıkışıp kalmıştır. 1970`li yıllarda Türkiye`deki değişimle beraber burada da bir dış göç yaşanmaya başlanmıştır. Dış göçün büyük bir bölümü İstanbul`a olmaktadır. Köyde akrabalık ilişkileri çok kuvvetlidir. Komşuluk ilişkileri gelişmiştir. İmece usulü yardımlaşma geleneği hala devam etmektedir. Yardımlaşma duygusu köyde hakimdir. Gündüzleri bağ, bahçe, tarla işleri ve hayvancılıkla uğraşılmaktadır. Akşam olduğunda komşular bir araya gelerek geç saatlere kadar bir arada zaman geçirmektedir.

Köyümüz üç kabileden oluşmaktadır. Ağcaoğulları (Akça, Özbilgin soyadını taşıyanlar), Kadıoğulları (Kılıç, Anlak, Gürel soyadını taşıyanlar), Kazanlar (Şahin, Tuncel, Çiçek soyadını taşıyanlar) kabileleri vardır. Bu üç kabile arasında zaman zaman çeşitli sebeplerden dolayı sürtüşmeler yaşanmaktadır. Bunlardan en belirgin olanları yayla davaları, mera ve muhtarlık seçimleridir. Bu yüzden zaman zaman tansiyon yükselmektedir. Komşu köylerle iyi bir komşuluk ilişkisi sürdürülmektedir. Hastalık, ölüm, düğün, bayram vb. köyler arası ilişkiler çok yüksektir. En fazla ilişki Hacılı, Arpaören, Işıklı, Şahnaalan, Şahinli, Gürçeşme, Güdüklü köyleri, Niksar`ın Ayazma ve Modikli mahalleleriyle olmaktadır. Genellikle evlenmeler bu çevre köylerdeki gençler arasında olmakta ve bu nedenle çevre köylerle olan ilişkiler geçmişten günümüze kadar sıcaklığını korumaktadır.

KÖYÜN DEMOGRAFİK YAPISI



1970 yıllarında köyün nüfusu 300-350 arasında değişmekteyken günümüzde bu nüfus düşmüştür.1997`de 220, 2000 yılında 245`tir. Son yıllarda nüfusta duraklama yaşanmaktadır.

Köyde 45 hane vardır. Bunlardan yarısına yakını da yaşlı ailelerdir ve yaş ortalamaları 50`nin üzerindedir.

Evlilik yaşı 18-25 arasıdır. Görücü usulü ile evlenilmektedir. İlk önce aileler arası gidiş geliş artmakta aileler birbirlerini tanıdıktan sonra aile büyükleri kız evine dünürlüğe giderler. Sonra kız evi araştırma yapmak, kendi aile büyükleriyle görüş alış-verişinde bulunmak ve düşünüp taşınmak için süre isterler. Olumlu olarak haber gönderildiğinde, kız ve erkek tarafının aile büyükleri kız evinde toplanarak söz keserler, dua yaparlar. Tatlı bir şey yenerek iş tatlıya bağlanır ve kahve içilir. Köyde kesinlikle zorla evlilik yaptırılmaz. Kız kaçırma olayları olmaz. Flört ayıp karşılanır, ayıplanır ve kınanır. Yüzük takma ve nişan törenlerinden sonra düğünler yapılarak yeni aileler kurulur. Genellikle evliliğin ilk yıllarında anne baba ile birlikte kalınır. Belli süre sonra yeni ev yapılarak ayrı bir aile hayatı yaşanır. Köyümüzde tek evlilik ve sadakat esastır. Geçmişten günümüze kadar çok eşli hiç aile olmamıştır. Akraba evliliği yoktur. Genellikle komşu köylerden kız alış-verişi yapılmaktadır. Ailede çocuk sayısı 2 ile 5 arasında değişmektedir.

AİLELERİN YAŞAMA DÜZEYLERİ



Köyün beslenme ve beslenme alışkanlıklarında tarım ve hayvan ürünleri kendini göstermektedir. Tarla ve bahçelerden çıkarılan ürünler evde tüketilmekte, ürün fazlası ise satılarak aile bütçesine katkı sağlamaktadır. Bunlar; buğday, mısır, nohut, fasulye, kavun, karpuz, soğan, üzüm sayılabilir.

Hayvansal ürün olarak süt ve süt ürünleri en belirgin besin maddeleri olarak gruplandırılabilir. Bu ürünleri aileler evde tüketirler, artan ürünleri ise pazarda satarak ailenin diğer ihtiyaçları karşılanır.

Köyün yaşam düzeyi çok yüksektir. Bunda her aileden en az bir okumuş insanın olmasının büyük etkisi vardır. İnsanların kültür seviyelerinin yüksek olması yaşam düzeylerini de etkilemektedir. Köyde kahvehanelerin olmaması, komşuluk ilişkilerinin eskisi gibi devam etmesinin önemli bir sebebidir. İlçe merkezine yakın olması da köyün kültürel olarak ilerlemesinin diğer bir sebebi olarak gösterilebilir. Ekonomik olarak köyün orta halli bir aile yapısına sahip olması da yaşamları üzerinde etkili olmaktadır. Köyden ayrılan kimselerin köy ile bağlarını koparmamaları da yine önemli bir sebeptir.

FOLKLÖR



Köyün kendine has özel bir folklorik özelliği yoktur. Nişan ve düğünlerde Tokat yöresine ait halk oyunları oynanmaktadır. Bunlardan en önemlisi sekiz - on kişiyle oynanan halaydır. Eskiden; düğün geceleri köyün gençleri bir araya gelerek oyunlar çıkarmakta, hep birlikte eğlenilmekteydi. Diğer adetlerimiz gibi bunlar da unutulmaya yüz tutmuştur. Düğünlerin oluş şekli değişmiş, eğlenceler değişmiş, gençlerde yeniye özenti başlamış, bununla birlikte kültürümüz de değişmeye yozlaşmaya başlamıştır. Bunda en büyük etki kaynağı televizyonlardaki eğlence türleridir.

Bütün bu olumsuz havaya rağmen yine de uzun kış gecelerinde evlerde toplanılmakta masallar anlatılmakta, yöremize ait mani ve ninni türleri söylenmektedir.

YÖREMİZE AİT BAZI MANİLER

Küp içinde pastırma,

Kız saçını kestirme,

Kestirirsen az kestir,

El oğlunu küstürme.

Ak yüzük parmak gibi

Sevdiğim kaymak gibi

Bizi yardan ayıran

Devrile kavak gibi.

Bu gece bir düş gördüm

Elimde bir kuş gördüm

İncitmişsin sevdiğimi

Rakibi ölmüş gördüm.

Bir su ver aşırmadan

Doldurup taşırmadan

Yarime bir kavuşsam

Aklımı şaşırmadan

Sarı iplik dikerim

Göz yaşı dökerim

Yardan gelen mektubu

Kefenime dikerim.

Hadin gidelim hadin

Çiçekli yaylalara

Yohmudur senden güzel

Baharsın aynalara.

Bahçalarda mor gabah

Açılır sabah sabah

Sen şeker ol ben kaymak

Yiyelim parmak parmak

Bahcalarda batlıcan

Yari gördü koptu can

O sana kurban olsun

Sinedeki tatlı can

Nabızlarım atıyo

Gül diken batıyo

Yarin tatlı sözleri

Canıma can katıyo

Çise yağıyo çise

Kel tepenin kise

Gız Allahını seversen

Niye vardın şu pise

Irafta kara bekmez

Her adam kahır çekmez

Kahır çeken bellidir

Eli yürekten gitmez

Pancar pezük değil mi

Ciğer ezük değil mi

Ben sevdim eller aldı

Bana yazuk değil mi

Damda dere bitmez mi

Yar olu da öpmez mi

Yarin öpdüğü yerde

Mor menekşe bitmez mi

Sıra sıra sırdaşı

Sırmalı yüzük taşı

Ben askere gönderdim

Hem yari hem gardaşı

Dene dene üzümsün

Sen sevgülü gözümsün

Sahın unuttu sanma

Gece gündüz sözümsün.

Pınara vardın mı?

Gül koydum aldın mı?

Ben seni seviyodum

Haberini almadın mı?

KÖYE AİT BAZI KELİME VE DEYİMLER

Keşik : sıra

Sahu : ceket

Cücük : civciv

Peşkir : havlu

Pelver : salça

Makat : divan

í‚leş : bekle

Sitil : kova

yaşmak : yazma

badal : merdiven

daru : mısır

Aşurma : Büyük bakır kazan

Bahca : bahçe

Kötek : sopa

Üst baş: yukarı mahalle

Alt baş : aşağı mahalle

Gelek : yün

Sömek : mısır koçanı

Çıkı : bohça

Göynek : gömlek

Aşgana : mutfak

Sönge : fırın süpürgesi

Gorsak : fırın değneği

Eğiş : kül küreği

İdare : eskiden kullanılan lamba

Aratsak : tavan dökmelerinin arası

Tömek : ahırda gübre atılan delik

İskembi: sandalye

Çandu : Duvar

Öğendere: çift aleti

Fesek : ayı yavrusu

Zavzu : sebze

Zoğal : kızılcık

bıldır : Geçen sene

Küskü : sopa

Ağartu : yoğurt

Katık : Ayran

Mudul : öğenderenin sivri ucu

Coğrafya

Tokat iline 57 km, Niksar ilçesine 7 km uzaklıktadır.

İklim

Köyün iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir.

Nüfus

|- 
Yıllara göre köy nüfus verileri
2007
2000 245 1997 220


Ekonomi

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Muhtarlık

Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.

Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2004 - Halis Şahin
1999 -
1994 -
1989 -
1984 -


Altyapı bilgileri

Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

ŞİİR



SENEDE BİR SEFER (Nurettin Kılıç - 2007)

Baharı bir başka, kışı başkadır,

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Havası bir başka, aşı başkadır,

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Ebi ejdat bu ellere yurt demiş,

Büyük isen kusurları ört demiş.

Bir bakarsın varın yoğun kurt yemiş.

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Gebeliden çıkar yolu yukarı.

Çermiğin, keygilliye inmez akarı.

Geçmişi unutmanın yoktur çıkarı,

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Bu topraktan geldiğini unutma,

İyiyle kötüyü sakın bir tutma.

Sonra giderim diye kendin avutma.

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Kışın hiç kartopu oynamadın mı?

Çantayla ereci boylamadın mı?

Mal güderken türkü söylemedin mi?

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Tekke`ye çıkıp ta başla duaya,

Fatiha deyince bak bir ovaya.

Ciğerlerin doysun temiz havaya.

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Irafta duruyor mama kaşığın,

Çatıda bekliyor ağaç beşiğin.

Bekleme artık geldi keşiğin,

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Ereçte biberler kocaman oldu,

Gölü tıkamıştın, bak oda doldu,

Sarıya diktiğin çamların noldu.

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Kiremitlikte çördük savacak aha,

Mala davara serbest oldu saha.

Zoval dökülecek duruyor daha,

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Keçiler satıldı büyüdü çakıl,

Evvelden yapardık erseydi akıl,

Ecükte gidip meydanda takıl.

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Ateşi yakıp mısır közlemek,

Tekke`ye çıkıp köyü gözlemek.

Eğer gelmezsen bitmez özlemek.

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Havalar ısındı yayla zamanı.

Çokları tüketti otu samanı,

Gel bu yıl birlikte döğek harmanı,

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Çıtıllıda kanalda yüzek beraber,

Okulda okuyup yazak beraber,

Bayramda köyü gezek beraber.

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Çarşaktan koca sarıya bakalım,

Kızıltepede bir ateş yakalım

Gel birde sindiyenliye çıkalım.

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Araba yolu yapıldı, dik değil artık,

Odunlar, omuza yük değil artık,

Mantarlı, dikenli bük değil artık

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Bu köy değil mi her şeyin başı?

Gözünde tütmez mi ananın aşı?

Asfaltın bir ucu inan göz başı.

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Çelik oyna çalduruğa tutulma,

Ateşimde başkasına yakılma.

Niye gelmemişim diye yıkılma.

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Efiğinde kardanını bozdurma.

Çolçocuğun bu ellerden bezdirme.

Öz yurdunda başkasını gezdirme,

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Kadıoğlu, kazan , ağcoğlu ile,

Neslimiz tanışsın olsunlar bile,

Deme bu yıl geçti gelecek yıla,

Senede bir sefer köye gel gardaş.

Kadoğluyum sözüm hep bu yoldadır,

Hüseyingazi mübarek bir beldedir.

Sevdası gönülde adı dildedir.

SENEDE BİR SEFER KÖYE GEL TİSLİ.

Kaynak:* Hüseyingazi köyü Web Sitesi

Linkler

köy-taslak Niksar belde ve köyleri

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Hüseyingazi, Niksar Resimleri