İkinci Pozantı Kongresi

Kısaca: Birinci Pozantı Kongresi`nden sonra, ortaya bir de anlaşmazlık ve ikilik çıkmıştı. Bu ikiliği özellikle Karaisalı Kaymakamı Saadettin Beybaba Bey de körüklemişti. Karaisalılar, Pozantı Kongresi`nde, Pozantı`nın vilayet merkezi olmasıyla beraber, yetkilerinin alınmasından kırgın ve cephelerdeki düzensizlikten memnun olmamışlardı. Üstelik Karaisalı`da bulunan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Merkezi`nin Pozantı`ya alınması Karaisalıları büsbütün çileden çıkarmıştı. ...devamı ☟

Birinci Pozantı Kongresi`nden sonra, ortaya bir de anlaşmazlık ve ikilik çıkmıştı. Bu ikiliği özellikle Karaisalı Kaymakamı Saadettin Beybaba Bey de körüklemişti. Karaisalılar, Pozantı Kongresi`nde, Pozantı`nın vilayet merkezi olmasıyla beraber, yetkilerinin alınmasından kırgın ve cephelerdeki düzensizlikten memnun olmamışlardı. Üstelik Karaisalı`da bulunan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Merkezi`nin Pozantı`ya alınması Karaisalıları büsbütün çileden çıkarmıştı.

Böylece, Pozantı`nın il merkezi oluşuna büyük tepki, başından beri Çukurova`nın, resmen belirtilmemiş olsa da, fiilen merkezi durumunda olan Karaisalı ilçesinden gelmişti. Milletvekili seçimi dahi, Adana`yı temsilen yalnız bu ilçede yapılmıştı. Şimdi Karaisalı`nın bu manevi üstünlüğü Pozantı bucağına geçmişti. Bu yerel kıskançlık hadisesi Karaisalı`yı neredeyse Kuva-yı Milliye`ye düşman hale getirmişti .

Bu sebeplerle Karaisalı halkı tekrar Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Merkez Heyeti`nin kurulması ve 41. Tümen Komutanı Mehmet Hayri Bey`e bir muhtıra vermeyi kararlaştırdılar (12 Ağustos 1920). Bu muhtıra şu maddelerden meydana gelmişti (özetle): Karaisalı halkının Pozantı`dan ayrı çalışmak istemeleri, Karaisalı cephesindeki yabancı erlerin (Karaisalı olmayanlar) içlerinden çıkarılması, Malatya`dan getirilen 4.000 silahın Adana, Tarsus ve Karaisalı`ya eşit olarak dağıtılması, Karaisalı`da bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti`nin kurulması, savaş sona erinceye kadar Karaisalı ilçesinin gelirlerinden her ne şekilde olursa olsun başka yere para harcanılmaması, Karaisalı halkından hiçbir şekilde yardım talep edilmemesi,.... vb. gibi tam 12 maddeden oluşan bu muhtıra cephe gerisinde durumun hiç iyi gitmediğini, bir ikilik oluştuğunu açıkca göstermektedir.

41.Tümen Komutanı Mehmet Hayri Bey`e verilen bu muhtıra üzerine vilayet teşkilatı karışmıştı. Ortalığı karıştıran ve ikiliğin başı olan kaymakam Saadettin (Beybaba) Bey görevinden alınmıştı . Bu göreve vekaleten Hasan (Akıncı) Bey getirilmiştir . Daha sonra asıl kaymakam Süvari Yarbayı Ahmet Hamdi Bey gelinceye kadar da Mektupçu Süleyman (Çelik) Bey vekalet etmiştir . Bundan sonra da Karaisalıların Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurmak istemeleri kabul edilmiş ve Menemencioğlu Adil Bey başkanlığında kurulmuştur .

Diğer taraftan, 12 maddelik muhtırada belirtilen ikilik ve cephelerdeki başarısızlık nedeniyle kötümserliğe kapılanlar oldu. Bunların arasında Fransızlara sığınmaktan başka çıkar yol bulunmadığını düşünen karamsarlar da vardı. Bu sapık fikirlerin liderliğini Seyhan Grup Komutanı Teğmen Abdüsselam yapıyordu . Bu arada Adana cephesinin Ceyhan nehrinden Fırat nehrine kadar olan bölgedeki Milli Kuvvetler tamamen Maraş Tümeni`ne (yeni kurulan bu tümen, 9. Tümendir) bağlanmış ve komutanlğına da Yarbay Mehmet Hayri Bey atanmıştır. Bunun üzerine M.Kemal Paşa her türlü kötü ihtimallere karşı çok uyanık davranarak, Adana`da mülki yönetim ile askeri yönetimi birleştirdi ve yakın arkadaşı Mehmet Nuri (Conker) Bey`i Adana Vali Vekili ve 41. Tümen Komutanı sıfatıyla Pozantı`ya gönderdi .

Mustafa Kemal`in çocukluk arkadaşı olan Mehmet Nuri Bey, Pozantı Vali Vekili Safa Bey`in milletvekilliğini seçmesi üzerine, 8 Eylül 1920`de Adana Vali Vekilliği ve 41. Tümen Komutanlığı`na tayin edilmiş ve 26 Eylül 1920`de de Pozantı`ya gelerek, bu görevlere başlamıştı. Ayrıca, Mehmet Nuri Bey göreve başladıktan bir gün sonra, yani 27 Eylül 1920 tarihinde bir bildiri yayınlamıştı. Mehmet Nuri Bey bu çok önemli bildiri ile bütün Adanalıların istiklal mücadelesindeki eşsiz gayretlerini övüyor, Milli Direniş`in silah kuvvetiyle kırılamayacağını belirttikten sonra halka, Büyük Millet Meclisi emirlerine uyulmasını ve "namus-ı milliden başka bir emel ve hedef takip olunmaması" nı tavsiye ediyordu . Yeni vali göreve başladıktan sonra, İ.Safa Bey, Abdüsselam`ın durumunu detaylı olarak M.Nuri Bey`e anlatmıştır. İ.Safa Bey`e inanmayanlar da kısa bir süre sonra, Abdüsselam`ın cephedeki müfrezesini terkedip, Fransız işgalinde bulunan bölgeye firar ettiğini görünce durumun acı olduğunu hissetmişlerdi .

Bu olaylar karşısında, Vali Mehmet Nuri Bey çok sıkı tedbirlere baş vurarak, denetimi sağlamıştı. Bu tedbirlerin başında, 8 Ekim 1920 tarihinde Kuva-yı Milliye`nin hesaplarını sıkı bir şekilde denetleyebilmek için bir kongre toplamıştı . 8 Ekim 1920`de Pozantı`da gerçekleşen kongrenin tutanağı Yeni Adana Gazetesi`nde yayınlanmış ve bastırılmıştır. Bu kongrede alınan kararlara ilişkin tutanağın içindekiler şunlardan meydana gelmişti :

"Memleketin savunması, cephelerin güçlendirilmesi ve il ihtiyaçlarını sağlamak hakkında görüşmelerde bulunmak için yapılan davet üzerine bütün ilçe ve bucaklardan seçilen 60 üyeden kurulu kongre heyeti Ekim ayının sekizinci Cuma günü saat 09.00`da Pozantı`daki özel yerde toplanarak iki gün süren çalışmalar sonucunda aşağıdaki kararları almıştır:

1- Vali Bey ili temsil eden delegelerin burada toplanmalarından memnunluğunu bildirmiş ve hoş geldiniz diyerek delegelerle tanıştıktan sonra memleketin iç ve dış durumunu açıklamıştır. Yapılan bu açıklamalar, Türk milletinin hayat ve istiklal mücadelesinde şimdiye dek göstermiş olduğu azim ve dayanışma, milletin fedakarlığına uygun olacak surette hakkını elde edeceği kanısıyla nihayet bulmuştur. Bundan sonra Konya ve dolaylarında çıkan aldatıcı, fesatçı hareketleri kötülemenin; aldatılanları uyarmanın memleket bilginlerine ve aydınlarına düşen bir vatan ödevi olduğunu belirtici telgraf sureti okundu. Kongre heyeti iş bu telgrafın derhal bütün ilçelere tellenmesini oy birliğiyle karar altına aldı.

2- Adana ili bütün ahalisi, memleketin savunması nedenlerinin hazırlanmasında el birliği olarak şimdiye kadar beden ve mal fedakarlıkları yapmak suretiyle çalıştığı ve çalışmakta devam ettikleri halde ilin çeşitli bölgeleri halkı arasında son vakitlerde bazı hoş olmayan şeylerin işitildiği ve bunu doğuran sebepler ne ise söz konusu edilerek, ortadan kaldırılması çareleri düşünüldü. Görüşmeler sırasında Tarsus ve Mersin çevresinde böyle bir şeyin var olmadığı, ancak Adanalıların memleket savunması yönünden Karaisalılara gerektiği kadar yardımda bulunmadıklarından bu ilçe halkı arasında gücenmeler hasıl olduğu anlaşıldı. Bu husus görüşülerek nedenleri açıklandı. Bedenen (askere gitme) hususunda yardım eksikliğinin bundan sonra tamamlanacağı vaadiyle mesele halledilmiş oldu.

3- İlin kuruluşundan Eylül ayı (1920) sonuna kadar Merkez Heyeti`nin gelir ve giderler bilançosu okundu. Hesapların incelenmesi için beş kişilik bir komisyon seçildi. Komisyonun raporunda: İlin kuruluşundan bu güne dek muhasebe usulüne aykırı hiçbir şey bulunmadığı, yalnız kuruluştan önce Pozantı Müdürü Hulusi (Akdağ) tarafından toplanan bağışlara adi birer pusula verildiği ve giderlerin de muhasebe usulüne uygun olmadığı, yazılıydı. Hulusi (Akdağ)`nin imzası altında Merkez Heyeti`ne verdiği listeden başka, kimlerin bağışta bulunup bulunmadıklarını anlaşılmak üzere ilanı ve Hulusi (Akdağ) hesabının Merkez Heyeti`nce gözden geçirilmesi kararlaştırıldı.

4- İlk kuruluştan önceki merkez heyeti işlemlerini yeni kurulacak heyetin üzerine alarak incelemesine karar verildi.

5- Yeni Merkez Heyeti üyelerinin seçimi meselesi konuşularak kongrede toplanan ve il ahalisini gerçekten temsil ettiği kabul olunan delegeler tarafından her ilçenin kendi üyelerini seçmesi kararlaştırıldı. Merkez Heyeti`ne seçilecek on üyenin oranını tespit etmek için kur`a usulüne baş vuruldukta: Mersin 3, Tarsus 3, Adana 2 ve Karaisalı 2 üye seçme hakkını kazandılar. Her ilçe heyeti aralarından aşağıdaki kimseleri seçtiler:

Mersin :Hocazade Asım, Ahmet Hilmi ve Süleyman Fikri. Tarsus :Şeyhli Köyü`nden Süleyman Ağa, Kamber hüyüğü`nden
	Mustafa (Karaoğlu) ve Gafur Efendizade Mahmut
	(Borhan)
Adana : Mehmet Fuat (Dıblan) ve Nalbantzade Ahmet
	(Kurdak).
Karaisalı : Süleyman Bey ve Adil (Menemencioğlu).

6- Göçmenlerin yerleştirilmesi hususu görüşme konusu oldu. Mersin ve Tarsus ilçeleri kendi göçmenlerini cephe gerilerinde yerleştirdiklerini ve henüz iskan olunmamışlar varsa onları da yerleştirme çabasında bulunacaklarını bildirdiler. Adana göçmenlerinden bir kısmı Belemedik, Hacıkırı ve Kelebek gibi yerlere iskan edilmiş olduklarından gerisinin Karaisalı ve Tarsus ilçelerinde yerleştirilmeleri kararlaştırıldı.

7- Cephede düşman karşısında memleketi savunmakta bulunan mücahitlerimize en önemli kışlık ihtiyaçları olan kaput veya yağmurluk ve ayakkabı sağlamak ve satın almak üzere 10.000 liralık bağış toplanması kabul edilerek bu paranın, ikibin beşyüz liradan eşit olarak Adana, Karaisalı, Tarsus ve Mersin ilçelerimizce verilmesi karara bağlandı.

8- İl merkez heyetine gelir olmak üzere demiryolu kumpanyası için kestirilecek odun ve halk için yakılacak kömürlerin satış karından; tütün, sigara ve tuzdan bir hisse ayrılmasına karar verilerek bu hususta yapılacak işlem Merkez Heyeti`ne bırakıldı". Bu kararların alındığı kongreden sonra Vali ve 41. Tümen Komutanı Mehmet Nuri Bey daha köklü önlemlere başvurmuştu. Örneğin; Abdüsselam`ın görüştükleri kimselerden sözü geçebilecek 5-6 kişiyi Kayseri`ye sürmüştü. Pozantı il yöneticilerine karşı davranışta bulunan ve bu sebeple Karaisalı Jandarma Komutanı Hasan (Akıncı) Bey`i zorla görevinden uzaklaştırmak istemiş olan Kilikya Garp Cephesi Komutanı Sinan Tekelioğlu üzerinde de yetkisini kullanmıştı. Sinan Tekelioğlu`nun karargahını da sıkı bir kontrolden geçirmişti.

Bundan başka, Konya`da patlak veren Delibaş ayaklanması için 41. Tümene bağlı bazı birlikler Karaman`a gönderilmişti. Bu nedenle Adana Cephesi kuvvet açısından çok zayıflamıştı. Bu durumu kapatabilmek için Sinan Tekelioğlu 7 Ekim 1920 günü 150 kişilik bir fedai müfrezesiyle Adana`ya baskın düzenlemişti. Fakat bu baskın başarıya ulaşamamıştı. Mehmet Nuri Bey bu olaydan Sinan Tekelioğlu`nu sorumlu tutmuştu. Bunun üzerine Sinan Tekelioğlu 8 Ekim 1920 tarihinde bulunduğu görevinden istifa etmişti. Ancak bu istifayı Nuri Bey kabul etmemiş, Tekelioğlu`nu geçici olarak görevinden almış ve Milli Müdafaa Vekaleti emrine göndermişti. Diğer taraftan, 12-13 Ekim 1920`de Fransızlar, iki tümenle genel bir taarruza geçmişlerdi. Bu taarruz üzerine Kilikya Doğu Cephesi çökmeyle karşı karşıya gelmişti. Batı Kilikya Cephesi`nde ise işler pek iç açıcı değildi. Bunun üzerine Mehmet Nuri Bey, Sinan Bey`i tekrar çağırarak eski görevine atamıştı (20 Ekim 1920). Ayrıca Mehmet Nuri Bey, bölgede kötü propaganda yapanları cezalandırmış, karşı propaganda ile halkın moral gücünü yükseltmişti. Delibaş ayaklanması bastırıldıktan sonra, oraya gönderilmiş olan birlikleri acele bir şekilde geri çağırmıştı. Bundan sonra ise, Fransız saldırıları 24 Kasım 1920`de tamamen durdurulmuştu.

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.