İshak B. Raheveyh

düzenle|Mayıs 2007Düzenle-tr


İSHí‚K b. Rí‚Hí›YE
(161-238 h.)
'

A. İsmi, Künyesi, Nisbesi ve Nesebi
'
İbn Rahuye diye meşhur olan, İshak b. İbrahim`in künyesi Ebu Yakub, nisbesi ise nesebe göre el-Hanzali ve et-Temimi, beldeye göre el-Mervezi`dir. Nesebi, İbn Hacer`in nakline göre ed-Dulabi tarafından a€˜İshak b. İbrahim b. Mahled b. İbrahim b. Abdullah b. Bikr b. Ubeydullah b. Galib b. Abdülvaris b. Abdullah b. Atıyye b. Mürre b. Kaa€˜b b. Hemmam b. Temim b. Mürre b. Amr b. Hanzala b. Malik b. Zeydi Menat b. Temim` diye beyan edilmektedir. Ez-Zehebi ise Ebu Muhammed Ali b. Ahmed`e dayandırdığı bir senetle nesebi zikrederken sırasıyla Bikr yerine Matar, Abdülvaris yerine Varis, Abdullah yerine Ubeydullah, ilk geçen Temim yerine ise Esed isimlerini vermektedir. İbn Rahuye, babası İbrahim`in nerdeyse ismi yerine geçmiş sıfatı olan Rahuye`yi ona Mekke yolunda doğması sebebiyle Mervezlilerin verdiğini, babasının bunu hoş görmemesine rağmen kendisinin bir beis görmediğini söylemektedir. 


B. Hayatı
'
Muhammed b. Musa el-Başani`ye göre hicri 161, oğlu Muhammed`e göre 163, Musa b. Harun`a göre ise 166 senesinde dünyaya gelen İshak b. Rahuye, aslen Mervez`den olup hicri 184 senesinde ilim yolunda Irak`a, sonrasında diğer merkezlere gitmiş; uzun süren ilmi seyahatlerin ardından Nisabur`a yerleşmiş ve ağır basan görüşe göre hicri 238, zayıf görüşe göre ise 237 senesinde bu şehirde vefat etmiştir. Vefat tarihini haber veren Hüseyin el-Kabbani, İmam el-Buhari ve ed-Dulabi, Şaban ayının on dördüncü gecesi diyerek vefat ettiği günde ittifak ederlerken, İmam el-Buhari ise vefatının yetmiş yedi yaşında iken, bir Cumartesi gecesi tahakkuk ettiğini ilave etmektedir. İmam el-Buhari`nin verdiği yaştan hareket eden el-Hatib doğum tarihi olarak hicri 161 senesinin alınması gerektiğini söylemekte, ez-Zehebi de bu yönde kanaat belirtmektedir. İbn Rahuye`nin, kendisinden hadis rivayetinde de bulunan Muhammed adlı bir oğlunun bulunduğu bilinmektedir.


C. İlmi Kişiliği
'
1. Hadis İlmindeki Yeri

Hadis tahsiline çok küçük yaşlarda İbnü`l-Mübarek`in halkasıyla başlayan, ancak yaşı dolayısıyla zabt hususunda zorluklar yaşayan İbn Rahuye 184 senesinde, yirmi üç yaşındayken ilmi seyahatlerine (rıhle) başlamış; Horasan, Irak, Hicaz, Yemen ve Şam`da etbau`t-tabiinden pek çok zatla tanışma ve onlardan hadis alma imkanı bulmuştur. Fadl b. Musa es-Sinani, el-Fudayl b. Iyaz, Mua€˜temir b. Süleyman, Abdülaziz b. Abdussamed el-Ammi, Abdülaziz b. Muhammed ed-Deraverdi, Ebu Halid el-Ahmer, Cerir b. Abdülhamid, Süfyan b. Uyeyne, Ebu Tümeyle Yahya b. Vadıh, Ebu Muaviye ed-Darir, Merhum b. Abdülaziz, Abdullah b. Vehb, Mahled b. Yezid, Hatim b. İsmail, Ömer b. Harun el-Belhi, Muhammed b. Cafer Gunder, el-Velid b. Müslim, Şuayb b. İshak, Abdü`l-Aa€˜la b. Abdü`l-Aa€˜la es-Sami, en-Nadr b. Şümeyl, Muhammed b. Fudayl, Yezid b. Harun, Esbat b. Muhammed, Abdülvehhab es-Sekafi, Yahya b. Said el-Kattan, Ebu Bekir b. Ayyaş, Ubeyde b. Humeyd, Abdurrahman b. Mehdi, İbn Uleyye, Bişr b. el-Mufaddal, Hafs b. Gıyas, Süleyman b. Nafia€˜ el-Abdi, , İbn İdris, İbnü`l-Mübarek, Abdürrezzak, Attab b. Beşir el-Cezeri, İsa b. Yunus, Ebu Muaviye, , Bakıyye b. el-Velid, Yahya b. í‚dem ve diğer bazı muhaddislerden hadis almıştır. İbnü`l-Mübarek`ten aldığı hadisleri ise, henüz küçük yaşta iken aldığından rivayet etmemeyi tercih etmiştir.

Ebu Davud el-Haffaf, İbn Rahuye`nin elindeki kitaplarda yüz bin kadar hadis olduğunu, bunların yetmiş binini ezberinde tuttuğunu, ancak bunlardan sadece otuz bin kadarını rivayet ettiğini kendi ağzından nakletmekte, kendilerine on bir bin hadisi ezbere imla ettirdikten sonra kitaptan kıraat ettiğini, hiçbir harf ziyadesi yahut noksanı bulunmadığını haber vererek hafızasının kuvvetine işaret etmekte, Ebu Züra€˜a da, raviler arasında hıfzı İbn Rahuye`den daha kuvvetli birisinin görülmediğini söylemektedir. Bu hususta a€˜İşittiğim her hadisi muhakkak hıfzettim; hıfzettiğim hiçbir hadisi ise asla unutmadım` dediği rivayet olunan İbn Rahuye`nin, dört bin mevzua€˜ hadis bildiği de ifade edilmektedir.

İbn Rahuye ve Ahmed b. Hanbel`in benzeri bir kimse bilmediğini söyleyen Ebu Hatim, İbn Rahuye`nin bu kadar çok ezberine rağmen galattan mahfuz olmasını ve vukufiyetini methetmekte; İbrahim b. Ebi Talib ise, İbn Rahuye`nin Müsned`inin tamamını bir defa ezberinden imla ettirdikten sonra bir defada yine ezberinden kıraat ettiğini haber vermektedir. Muhammed b. Rafia€˜in nakline göre, hocası Yahya b. í‚dem`in kendisinden iki bin hadis aldığını bizzat İbn Rahuye ifade etmektedir.

Vehb b. Cerir, Cenab-ı Allah`tan onu hayırla mükafatlandırmasını niyaz ederken, Nuaym b. Hammad, onun hakkında ileri geri konuşanın dininden şüphe edilmesi gerektiğini, kendisinden rivayette bulunan Ahmed b. Hanbel ise çeşitli rivayetlerde ne Horasan, ne Irak`ta hatta dünyada onun denginin bulunmadığını, müslümanların imamlarından birisi olduğunu ifade etmektedir. Muhammed b. Eslem et-Tusi`ye göre insanların en takvalısı ve en bilgilisi iken vefat eden ve ilimde kendisinden evvel vefat eden es-Sevri`den daha ileri seviyede bulunan İbn Rahuye hakkında benzer bir ifadeyi ise Muhammed b. Yahya es-Saffar kullanmakta, hayatta olması durumunda Hasan el-Basri`nin, pek çok meselede ona ihtiyaç duyacağını söylemektedir. Ahmed b. Said er-Ribati de aynı ifadeyi es-Sevri ve Hammad için kullanmaktadır. en-Nesai tarafından sika ve me`mun imamlardan sayılan İbn Rahuye`ye olan hayranlığını İbn Huzeyme ise, a€˜Vallahi, Tabiin arasında bulunsaydı, hıfzını ilmini ve fıkhını ikrar ederlerdi` ifadesiyle göstermektedir. İbn Hibban da es-Sikat`ında benzer bir ifade kullanarak, onun devrinde fıkıh, ilim ve ezberiyle temayüz etmiş bir zat olduğunu ikrar etmekte; kitaplar tasnif ettiğini, hadisleri bablara ayırdığını ve görüşlerini müdafaadan geri durmadığını haber vermektedir. Ebu Muhammed ed-Darimi, onu doğruluğuyla doğunun ve batının efendisi olarak tavsif etmekte, arkadaşlarından Yahya b. Yahya`nın a€˜Vallahi, İshak`ın bir günü bana bütün ömrümden daha sevimlidir` sözü ona duyulan muhabbet ve hürmeti ifade etmekte, El-Hakim ise, İbn Rahuye`den rivayet ettiği hadisin hilafına olan bir rivayete işaret eden kişiyi, a€˜Sus bakalım, Emiru`l-mü`minin Ebu Yakub (İbn Rahuye) rivayet edecek, sen de şüphe edeceksin öyle mi? O sana yeter!` diye paylayarak hadisteki otoritesini tescil etmektedir. Kuteybe b. Said de Horasan hadis hafızlarını sayarken, ilk önce İbn Rahuye`nin sonra Abdullah ed-Darimi ve Muhammed b. İsmail`in ismini vermektedir. Arkadaşı Muhammed b. Yahya ez-Zehli ise, onun muhaddisler arasındaki durumuna işaret edercesine onunla ilk defa hicri 199`da Bağdat`ta, Hadiste zirve olanların katıldığı bir mecliste karşılaştığını, Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Main gibi büyük zatların hazır bulunduğu bu mecliste başkanlığı ve hatipliği İshak b. Rahuye`nin yaptığını söylemektedir.

İbn Rahuye`nin ilme olan tutkusunu ve bu uğurda dünyadan yüz çevirdiğini Ebu Yahya eş-Şaa€˜rani şu veciz ifadelerle haber vermektedir: “İshak`la ilmi müzakerede bulunduğumda eşsiz bir derya olduğunu gördüm, mevzuu dünyalık işlere getirince ise hiçbir fikrinin olmadığını.”

Bütün bu müspet rivayetlerin yanı sıra Ebu Ubeyd Muhammed b. Ali el-í‚curri`nin Mesailü Ebi Davud kitabında naklettiğine göre; Ebu Davud, İbn Rahuye` hıfzının eski kuvvetini yitirdiğini gördüğünden, vefatından önceki beş ay içerisinde dinlediği hadislerini nakletmediğini söylemektedir. Bu rivayeti kitabına alan İbn Hacer herhangi bir müdafaada bulunmazken, ez-Zehebi ise rivayeti verdikten sonra münker olduğunu söylemekte, her insanın vefatından evvel hafızasının zayıflayabileceğini, hastalık sebebiyle zihninin karışabileceğini, böyle bir halde ezberi giden kişinin, hele hele hadis ilmindeki hıfz ve itkanıyla dağ gibi olan İbn Rahuye`nin asla leyyin görülemeyeceğini vurgulamaktadır. Yine, ez-Zehebi, İbn Rahuye`nin, birisi idrac diğeri ise iştibah olmak üzere sadece iki hadiste hata ettiğinin söylendiğini nakletmekte, bu hadislerdeki hatanın da İbn Rahuye`den değil sonraki ravilerden kaynaklanma ihtimalinin olduğunu, ancak hata ona isnat edilse dahi yetmiş bin hadisi hıfzında tutan kişinin değil iki, otuz hatası bulunsa da ilimdeki kıymetinin düşmeyeceğini söylemektedir. Hatasının bu kadar az olmasını devrinin en kuvvetli hafızı olduğuna delil gösteren ez-Zehebi, terceme-i haline başlarken de onu a€˜Büyük İmam, Doğunun Hocası, Hafızların Efendisi` diye tavsif etmektedir.

Bazı istisnai haberler bir kenara bırakılıp, hakkındaki umumi kanaatlere bakıldığında devrinin hadis ilmi otoritelerinden kabul edilebilecek olan ve ezber kuvvetiyle şöhret bulan İbn Rahuye`den hadis alanlar arasında Bakıyye b. el-Velid ve Yahya b. í‚dem gibi hocaları ve Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Main ve Muhammed b. Rafia€˜gibi akranlarının yanı sıra İbn Mace hariç Kütüb-i Sitte musannifleri, İshak b. Mansur, Muhammed b. Yahya, İshak el-Kusec, Muhammed b. íŽsa es-Sülemi, Ahmed b. Seleme, İbrahim b. Ebu Talib, Musa b. Harun, Muhammed b. Nasr el-Mervezi, Davud b. Ali ez-Zahiri, Abdullah b. Muhammed b. Şiruye, Cafer el-Firyabi, İshak b. İbrahim el-Büş(/s)eti, el-Hüseyin b. Muhammed el-Kabbani, Muhemmed b. Nadr el-Carudi, Ebu`l-Abbas el-Hasen b. Süfyan gibi akranları, ayrıca ez-Zühli, Zekeriya es-Siczi, Muhammed b. Eflah, Ebu`l-Abbas es-Serac gibi yaşça küçük talebeleri ve oğlu Muhammed de bulunmaktadır.

İbn Rahuye`nin hadis öğretimine dair dikkat çeken iki görüşü vardır: İbn Rahuye, hadis rivayet etme karşılığında ücret alınması şiddetle karşı çıkmakta, bu yola başvuranlardan hadis alınmaması gerektiğini söylemektedir. Diğer görüşü ise, Ebu Abdullah el-Hakim`in nakline dayanmakta, İbn Rahuye`nin de İbnü`l-Mübarek ve Muhammed b. Yahya gibi kitaplarını gömdüğü haberi, ez-Zehebi tarafından da bu fiili daha başka yapan imamların da bulunduğu söylenerek mümkün görülmekte, bu zatların vicade yoluyla hadis nakletmeyi doğru bulmadıkları, yanlış okumalar neticesi mananın tahrif edilmesi korkusundan dolayı ilmin bizzat hocanın ağzından alınması gerektiği görüşünü taşıdıkları şeklinde bir izah getirilmektedir.

İbn Rahuye`nin hadis ilmindeki eseri pek çok talebesine rivayet ettiği el-Müsned`idir. Bu eserde dokuz yüz seksen hadis bulunmaktadır.



2. Diğer ilimlerdeki Yeri

Fıkıhta ehl-i hadise dahil edilebilecek olan İbn Rahuye`nin nassları tevilden uzak tuttuğu görülmekte, misalen cemaatle namazı farz-ı ayn kabul ettiği nakledilmektedir.
Fıkıhtaki seviyesi genellikle hadisteki seviyesi ile beraber dile getirilen İbn Rahuye hakkında, Muhammed b. Abdülvehhab el-Ferra fıkıhta çok ileri bir seviyeye ulaştığını; el-Hakim, fetvada devrinin imamı olduğunu; Ali b. Hucr, vefat ettiğinde Horasan`da hadis ve fıkıhta benzerini bırakmadığı söylerken, ez-Zehebi ise onu müctehid imamlardan gördüğünü ifade etmektedir. Kendisinden evvel vefat eden Hammad, es-Sevri ve Hasan el-Basri`nin, onun devrine kadar yaşamaları durumunda pek çok meselede ona ihtiyaç duyacaklarını dillendiren zatların, kastettikleri ihtiyaç sadece hadis sahasında olmayıp, fıkıh ve tefsir sahalarına da şamil olsa gerektir. Nitekim İbn Huzeyme`nin yukarıda zikredilen sözü de fıkıhtaki konumunu göstermektedir. 
Sahabe ve tabiinden tefsir nakilleri hususunda da bir hayli şöhret kazanmış olan İbn Rahuye`ye bilhassa müteşabihat ile ilgili hususlarda pek çok mesele getirildiği, ancak bunlara cevap vermekten kaçındığı, tahrife varan tevilden, Kur`an hakkında ilimsiz konuşmaktan Allah`a sığındığı görülmektedir. Bu hususta da onu metheden pek çok ifade bulunmaktadır. Ebu Hatim, İbn Rahuye`nin hadis rivayetinin yanı sıra ezberinden tefsir rivayet ettiği haberini aldığında ona olan hayranlığı daha da artmış, hadis senetlerini ve lafızlarını ezberde tutmanın diğerinden daha kolay ve alışılagelmiş olduğunu, tefsirde nakilde bulunmanın daha takdire şayan bulunduğunu ifade etmiştir. Ez-Zehebi de onu hadis hafızı olmanın yanı sıra tefsirde imam olmakla metheder.
İbn Rahuye, devrinde ortaya çıkan kelami tartışmalarda taraf olmak yerine, selefin izinden gitmekte, Kur`an-ı Kerim`in Allah`ın kelamı olduğunu, asla mahluk olmadığını, bu ikisi arasında kalanların ise Cehmi olduğunu söylemekte; istiva, ityan ve nüzul gibi sıfatları red ve tevil etmeden, münazaada bulunmaksızın kabul etmek gerektiği, keyfiyetinin ise insanlar tarafından bilinemeyeceği görüşünü dillendirmektedir.

``İshah b. Rahuye maddesi şu iki kaynaktaki bilgilerden hareketle hazırlanmıştır: İbn Hacer, Şihabüddin Ahmed b. Ali (582 h.), Tehzibü`t-tehzib, Beyrut: Daru`l-Fikr, 1984/1404, I, 190-192; ez-Zehebi, Şemsüddin Muhammed b. Ahmed b. Osman (738 h.), thk: Salih es-Semr (Şuayb Arnavut gözetiminde), Beyrut: Müessesetü`r-Risale, 1982, XI, 358-383.``


Çalışma: M. Salih ESER
'

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.