Kısaca Said Nursi

Kısaca: Said Nursi'nin diğer alimlerden farkı 'Üç senede cevap verirsen zeki olduğunu kabul ederim' diyen hocasına 3 günde cevap veren Said, üstün zekasını dönemin alimlerine kanıtlar. Peki, Bediüzzaman'ın döneminin diğer alimlerden farkı neydi? İşte 4 fark Öğrencisine hayran olan Molla Fethullah genç Said’e “çağın güzelliği, zamanın harikası” yani “Bedîüzzaman” der. ...devamı ☟

Said Nursi'nin diğer alimlerden farkı 'Üç senede cevap verirsen zeki olduğunu kabul ederim' diyen hocasına 3 günde cevap veren Said, üstün zekasını dönemin alimlerine kanıtlar. Peki, Bediüzzaman'ın döneminin diğer alimlerden farkı neydi? İşte 4 fark

Öğrencisine hayran olan Molla Fethullah genç Said’e “çağın güzelliği, zamanın harikası” yani “Bediüzzaman” der.

Yıl: 1889-1894... Genç Said, Siirt’te bulunan meşhur Molla Fethullah Efendi’nin medresesinde, hocasının suallerine muhatap olur. Molla Fethullah Efendi sorar: “Geçen sene Süyuti okuyordunuz. Bu sene Molla Cami’yi mi okuyorsunuz?” Molla Said: “Cami’yi bitirdim.” Hocası hangi kitabı sorduysa “Bitirdim” cevabını alınca hayret eder. Bu konuşmayı dinleyen ve bir yıl önce Said’in hocasının hocası bulunan Molla Ali Suran namındaki zat, Molla Said’den ders almaya başlar. Hocası Molla Fethullah tekrar sorar: “Pekala, zekada harikasınız. Hıfzınız nasıldır? Makam-ı Hariri’nin birkaç satırını iki defa okuyarak ezberleyebilir misiniz?” diyerek kitabı uzatır. Molla Said, kitabın bir yaprağını bir defa okumakla hıfzeder ve ezbere okur. Molla Fethullah, “Zeka ve hıfzın bu şekilde aşırı derecede bir insanda toplanması nadirdir” diyerek hayretini ifade etmiştir.

ONA BEDÎÜZZAMAN DER

Genç Said’in hafıza ve zekasına hayran olan Siirtli Molla Fethullah Efendi, ilk defa olarak Genç Said’e “Bediüzzaman” diye hitap etmiştir.

O günden sonra Said Nursi, Bediüzzaman lakabıyla yad edilmektedir. Henüz, çocuk yaşta olan Said, Doğu bayezid Medresesi’nde Şeyh Muhammed Celali’nin nezdinde üç ay ciddi bir tahsil gördü. Molla Cami’den itibaren, medreselerde okunması adet olan bütün kitapları, şerh ve haşiyelerini bırakarak her kitabın yalnız metin kısmından 5-10 ders okumakla iktifa etmiştir. Bu sırada henüz on dört yaşındadır. Çeşitli ilimleri, fıkıh usulü kaidelerini, ilm-i kelam ve akaide dair ilimleri de okumuş bulunuyordu. Hocası Şeyh Muhammed Celali Efendi “Niçin böyle yapıyorsun?” diye sorunca, Said, “Bu kadar kitabı okuyup anlamaya muktedir değilim. Ancak bu kitaplar bir mücevherat kutusudur, bir hazinedir, anahtarı da sizdedir. Yalnız sizden şu kutuların içinde ne bulunduğunu göstermenizi istirham ediyorum. Bu kitapların neden bahsettiklerini anlayayım da sonradan tab’ıma uygun olanlarına çalışırım” şeklinde cevap verir. Böylece teceddüt fikrini medrese usullerinde bilfiil göstermek suretiyle, yirmi senede ancak tahsili mümkün olan ilimlerin hülasasını, üç ayda tahsil ve ikmal etmiştir.

‘BEN DAHA BİR ÇOCUĞUM’ Şeyh Muhammed Emin Efendi, Muhammed Celali Hazretleri’nden icazetname alarak Bitlis’e gelen Molla Said Efendi’ye, derviş kisvesini atarak, ilmi kıyafete girmesini teklif eder, sarık ve cübbe verir. “Ben henüz buluğ çağ›na ermediğimden muhterem bir müderris kıyafetini kendime yakıştırmam. Ben bir çocuk, nasıl hoca olabilirim?” diye- rek oradan ayrılır.

Herhangi bir kitabı eline alınca kimseye müracaat etmeden kendi kendine anlardı. Yirmi dört saat zarfında Cemü’l- Cevami, Şerhu’l-Mevakıf, İbnü’l-Hacer gibi anlaşılması en zor kitapların iki yüz sayfasını kendi kendine anlamak şartıyla mütalaa ederdi. O derece kendini ilme vermişti ki, dış dünya ile alakasını kesmişti.

TAHSİLİNİN OLGUN ÇAĞI

Bayezid Medresesi’nde Şeyh Muhammed Celali’nin nezdinde, bu üç aylık tahsil devresi, Molla Said’in tahsil hayatının en önemli, en oldun ve en cidd çalışma devresidir. Bu devrede bütün ilimlerin anahtarı mahiyetindeki asıllarını elde etmiş, daha sonraki hayatında hususi çalışmalarını bu esaslar üzerine yürütmüştür.

Doğubayezid’de kaldığı sıralarda, vaktinin çoğunu hususen geceleri, Ahmed Hani Hazretleri’nin türbesinde, mum ışığında ders çalışarak geçirirdi.

İcazetini, bu üç aylık tahsilinden sonar Doğubeyazıd Medresesi Müserrisi Şeyh Muhammed Celali Efendi’den almıştır.

Gözümde ne cennet sevdası var, ne cehennem korkusu!

Risale-I Nur’u anlamıyorlar, yahut anlamak istemiyorlar. Beni skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zanneiyorlar. Ben, bütün müsbet ilimlerle asr-ı hazır fen ve felsefesiyle meşgul oldum. Bu hususta en derin meseleleri hallettim; hatta bu hususta bazı eserler telif eyledim. Fakat ben öyle mantık oyunları bilmiyorum. Felsefe düzenbazlıklarınada kulak vermem. Ben, cemiyetin iç hayatını, manevi varlığını, vicdan ve imanını terennüm ediyorum. Yalnız Kur’an’ın tesis ettiği tevhid ve iman esası üzerinde işliyorum ki, İslam cemiyetinin ana direği budur, bu sarsıldığı gün cemiyet yoktur.

Sonra ben, cemiyetin iman selameti yolunda ahiretimi de feda ettim. Gözümde ne cennet sevdası var, ne cehennem korkusu.

Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun.

Kuran’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, cenneti de istemem, orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selamete götürsem, cehennemin alevleri içinde yanarken, gönlüm gül gülistan olur.

Eşref Edip’in, Bediüzzaman’la mülakatından

Diğer alimlerden 4 farkı vardı

Yaşadığı bölgenin alimlerinden şu dört konuda ayrılıyordu:

1. Hiçbir şekilde kimseden hediye almamak, maaş bile kabul etmemek;

2. Hiçbir alime soru sormamak (Bu konuda kendisi şöyle derdi: “Ben alimlerin ilmini inkar etmem. Bunun içindir ki, kendilerine soru sormam. şayet benim ilmimden şüphesi olanlar varsa cevap vereyim. Soru sormak şüphe edenlerin hakkıdır.”);

3. Yanında bulunan talebelerini “Ratıp” getirmekten ve zekat almaktan men ederdi. Öğrencilerinin yeme ve içmelerini bizzat kendisi tedarik eder, onları sırf Allah rızası için okuturdu;

4. Daima mücerred kalmak (evlenmemek). Dünyada hiçbir şeyle alaka kurmamak.

Bağdat’a gitmek ister

Sene 1888.. Doğubayezid’den Bağdat’a gitmek üzere yola çıkar. Bitlis’e girer. Şieyh Mehmed Emin

Efendi tekkesine uğrar. Derviş kıyafetinden çıkarak hoca kıyafetine girmesi teklif edilir. Kabul etmez, fiirvan’a gider. Molla Abdullah’ın bütün suallerine cevap verir. Malumatının ağabeyinden

çok fazla olduğu tahakkuk eder. Halk arasında şlöhret bulur. Bu teveccüh ve dedikodulardan kurtulmak için kamalı, hançerli ve şlallı kıyafete girer.

‘BENİ İMTİHAN EDİN’ Bitlis’te bulunduğu zamanda bazı alim ve talebelerin arasında geçimsizlik oldu. Bu durumun islam’a ve Müslümanlar’a yakışmadığını anlattı ve onları ikaz etti. Bu ikazı hazmedemeyen talebeleri, Şieyh Emin Efendi’ye şikayet ettiler. Hocasını “Henüz o çocuktur, kabil-i hitap değildir” dediğini duyan Molla Said, Şieyh Emin Efendi’ye gider, elini öper ve “Efendim, beni imtihan ediniz, rüştümü ve kabil-i hitap olduğumu ispat edeceğim” der.

M. Emin Efendi’nin sorduğu suallerin hepsini tereddütsüz cevaplandırır. Hatta müflkil sayılan ve “Üç senede cevap verebilirsen zeki olduğunu kabul ederim” dediği edebi bilmece tarzındaki bir suali, üç günde; yüz yirmi ihtimalden istenilen ihtimali bulup çıkarmakla, hocasının takdirini kazanmıştır. Bundan sonra Kureyşi Camii’nde bir ayet-i kerimenin tefsiri üzerine yaptığı vaazla da, Bitlis ulemasının ve halkın teveccühünü toplamıştı. Kıskanç bazı ümmi kişiler tarafından, Bitlis içinden geçen dere boyunda abdest alırken, pusuya düşürülerek vurulmak istendiği anda, suikastçilerin titreyen ellerinden silahlarının düştüğünü, talebesi merhum Zübeyir Gündüzalp rivayet etmişti.

HOCASININ TEVECCÜHÜ Onu vurmak isteyenlerin omuzuna ellerini koyarak “Kabahat sizin değil, ben size hakkımı helal ediyorum. Sizi bana gönderenlere selam söyleyin” diyerek, ilmin ve büyüklüğün izzetini göstermiştir.

Cemü’l-Cevami, fıkıh konusunda yazılmış bir eserdir. 362 sahife olan bu eser İmam-i Sübki tarafından telif edilmiştir. Hocası Molla Fethullah Efendi, Bediüzzaman’ın “Cemü’l-Cevami” kitabını bir haftada ezberlemesi üzerine, kitabın üzerine “Cemü’l-Cevami isimli kitabının hepsini bir Cuma günü ezberledi” ibaresini yazarak, takdir etmişlerdi.

Tahsil için uğradığı köy ve medreseler

1.Tağ Köyü. 2.Pirmiz Köyü. 3-Hizan Şeyhinin Yaylası. 4-Nur?in Köyü. 5-Kovan Köyü. 6-Gayda Kasabası. 7-Arvas Köyü. 8-Müküs Ocağı’na bağlı Mirhasan Veli Medresesi. 9-Vastan Kasabası (Gevaş). 10-Doğubayezid Kasabası (Tahsiline, burada Şeyh Muhammed Celali’nin yanında başlar.)

Onu takdir eden allamelerin listesi

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin harika ilahi zekasını ve fıtri kabiliyetini bizzat keşfeden, şark vilayetlerindeki büyük allame ve veli zatları şöylece sıralayabiliriz:

Seyyid Nur Muhammed Efendi. Şeyh Abdurrahman Şeyh Fehim-i Arvasi. Şeyh Muhammed Celali. Şeyh Muhammedü’l-Küfrevi. Şeyh Fethullah Efendi (Siirtli). Nur?inli Muhammed Ziyaeddin Efendi. Bitlisli Şeyh Muhammed Emin Efendi.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.