Marks’ın Insan Doğası Kuramı

Kısaca: Karl Marx’ın insan doğası kuramı onun kapitalizm eleştirisinde, komünizm anlayışında ve maddecilik anlayışında önemli bir yer tutar. Marks, tam olarak “insan doğası” ifadesini kullanmaz, bunun yerine kullandığı “gattungswesen” kavramı genellikle ‘varlık türü’ ya da ‘tür-özü’ olarak çevrilir. ...devamı ☟

Marks’ın insan doğası kuramı
Marks’ın Insan Doğası Kuramı

düzenle|Mayıs 2007

Marks`ın insan doğası kuramı onun kapitalizm eleştirisinde, komünizm anlayışında ve a€˜tarihin maddeci kavranışı`nda önemli bir yer tutar. Marks, bununla birlikte, malum “insan doğası”ndan söz etmez, sözünü ettiği Gattungswesen`dir, bu genellikle a€˜insan olma` ya da a€˜insan özü` gibi tercüme edilir. Genç Marks 1844 El yazmaları`nda terim Ludwig Feuerbach`ın felsefesinden alınmıştır, orada hem insan hem de bütün olarak insanlıktan bahsedilmektedir [1]. Bununla beraber, Marks geleneksel bir “insan türü” olarak “insan doğası” kavrayışını eleştirir, “toplumsal ilişkiler” toplamının şekillendirdiği insan doğası anlayışı üstünde durur. Böylece, klasik idealist felsefede olduğu gibi değişmez ve evrensel insan doğası bütünü kavranılmaz: insan olma her zaman belli bir sosyal ve tarihi oluşum içinde belirlenirken bazı yanları elbette ki biyolojiktir.

==Feuerbach`ın altıncı tezi ve toplumsal ilişkilerin insan doğasını belirlemesi

Norman Geras Marks`ın insan doğası kuramı`nda (1983) pek çok Marksistin Marks yazılarında “insan doğası”ndan söz edildiğini reddetmelerine rağmen, gerçekte, tarih boyunca ve toplumsal ilişkiler sınırlarında bir dereceye kadar sabit kalan insan doğası Marksist bir kavrayışının olduğunu iddia etmiştir.

Marksın bu yorumlanışının temeli Feuerbach üzerine Tezler`in altıncısındadır, buna göre sonsuz insan doğası onun çalışmalarında yoktur. Şöyle der:

`Feuerbach dinin doğasını insanın doğasına indirger Wesen = a€˜insan doğası`. Fakat insan doğası her bireyde özde bulunan bir soyutlama değildir. Gerçekte, bu toplumsal ilişkiler bütünüdür. Feuerbach bu asıl özün eleştirisine girmeyerek şunlara zorunludur:

1. Tarihsel süreçten ayırmak ve dinsel duyuyu kendinden menkul tanımlamak, soyut -yalıtlanmış- bir insan birey öngörmek.

2. Öz bu nedenle onu göre, bireyleri yalnızca doğal yönlerden birleştiren içsel bir a€˜güdük` genellemeyle sadece bir a€˜insan türü` olarak görülebilir.`

Böylece, Marks insan doğası a€˜toplumsal ilişkiler`in oluşturduğundan başka bir şey degildir der gibi görünmektedir. Norman Geras`ın Marks`ın insan doğası kuramı, bununla birlikte, bu duruma karşıt oldukça ayrıntılı bir tartışma önermektedir [2]. Bu çerçevede Geras gösterir ki, toplumsal ilişkilerin insanların doğasını belirlediği elden bırakmazken, bunlar tek belirleyiciler değildir. Gerçekte Marks`ın, özelde insan doğasından bahsettiği ve bunun kişi yaşam koşullarının belirlediğinden çok daha fazlası olduğu ifadeleri vardır. Kapital`de faydacılığın eleştirisini yaptığı bir dipnotta, faydacıların a€˜genelde insan doğası ve sonra her tarihsel devrin yapıladığı insan doğası`nı hesaba katmalıdırlar der [3]. Marks insan doğasının soyut kavranışına karşı tartışmalar getiriyor ve bunun yerine algısal yaşam içinde kök bulan bir anlayış öneriyor. Açıkça söyler ki a€˜bireyler nasıl yaşıyorlarsa öyledirler. Bundan ötürü, bireylerin ne olduğu onların ortaya çıkışının maddi koşullarına bağlıdır` [4], ayrıca insan doğasının (üretici güçler ve üretim ilişkileri arka planına rağmen) insanların yaşama biçimini koşullayacağı düşüncesindedir. Tarih insan doğasının sürekli bir dönüşümünü içerir, ama bu insan doğasının her özelliği bütünüyle değişkendir demek anlamına gelmez; dönüşmek zorunda olanın bütünüyle dönüşmesi gerekmez. Marks a€˜günün üretim biçimi ve mülkiyet şeklinden yeşeren toplumsal yapıların ebedi doğa ve akıl yasalarına dönüştürülmesi` eğilimini, bazen “maddeleştirme” (=“reification”) diye adlandırılan süreci özellikle eleştirdi. Bu nedenle, bazı insan doğası kabullerin belirli yanlarını eleştirmek istemiş olabilir. Bazıları örneğin insanların doğuştan bwncil olduğuna inanırlar - Kant [5] ve Hobbes [6] [7], örneğin. (Hem Hobbes hem Kant iyi bir topluma varmak için insan doğamızın zaptedilmesi gerektiğini düşündüler - Kant aklı selimimizi kullanmamız gerektiğini, Hobbes devletin gücünü kullanmamız gerektiğini düşündüler - Marks, göreceğimiz gibi, iyi bir toplumun insan doğamızı tam ifade edebilmemizi olanaklı kılan olduğunu düşündü.) Çoğu Marksistler bu görüşün ideolojik bir yanılsama ve emtia fetişizmi (commodity fetishism) olduğunu öne süreceklerdir: insanların bencilce davranması gerçeği az bulunma ve kapitalizmin ürünüdür, değişmez bir insan özelliği değil. Bu görüşü onaylamak üzere, Kutsal Aile`de (The Holy Family) Marks`ın nasıl kapitalistlerin özsel kötülükle hareket etmedikleri, fakat a€˜insan varlığının bir görünüşünün` basit bit güdülemesiyle davrandıklarını anlatır [8]. (Marks a€˜görünüş` der çünkü kapitalizmde kapitalistlerin de proleterler kadar yabancılaştıklarını söyler, temel gereksinimleri çok daha iyi karşılanmasına rağmen.)

İhtiyaçlar ve Güdüler

1884 Elyazmaları`nda genç Marks şöyle yazdı:

İnsan dolaysız doğal bir olgudur. Doğal bir olgu olarak ve yaşayan bir doğal olgu olarak insan bir yandan doğal güçlerle, yaşamsal güçlerle donatılıdır, - aktif bir doğal olgudur. Bu güçler onda eğilimler ve yetenekler olarak - içgüdüler olarak var olur. Diğer yandan doğal, maddi, algısal nesnel bir olgu olarak acı çeken, koşullara uyan ve kısıtlı bir yaratıktır, aynı hayvanlar ve bitkiler gibi. Bu demektir ki, onun içgüdülerinin nesneleri unun dış dünyasında ondan bağımsız olarak bulunurlar; gene de bu nesneler ihtiyaç duyduğu nesnelerdir - onun öz güçlerinin tezahürü ve teyit edilmesi için olmazsa olmaz, gerekli nesneler. [9]

Grundrisse`de Marks kendi doğasının a€˜benim üstümde bir baskı yapan, ihtiyaç ve dürtülerin toplamıdır` der [10]. Alman İdeoloji`sinde şu formülasyonu kullanır: a€˜onların ihtiyaçları, sonuçta onların doğası`dır [11]. O zaman görürüz ki, Marks`ın erken yazılarından sonraki çalışmalarına kadar insan doğasını dıştaki nesneller a€˜gereksinimler`inin tatmin edilmesi için hareket eden a€˜eğilimler`, a€˜dürtüler`, a€˜öz güçler`, ve a€˜içgüdüler` bileşkesi olarak kavrar. Marks`a göre öyleyse, insan doğasının açıklanması insan ihtiyaçlarının açıklanmasıdır, beraberinde bu ihtiyaçları gidermek için hareket edeceklerini ileri sürer. (bak. Alman İdeolojisi, 3. bölüm [12].) Norman Geras Marks`ın insan özellikleri dediği bazı ihtiyaçların çizelgesini verir:

a€¦diğer insanlar için, cinsel ilişkiler için, yiyecek, su, giyim, barınak, dinlenme ve daha genelde hastalık değil sağlıklılık uyumlu koşullar. Bir tane daha var a€¦ geniş ve çeşitlilikte uğraş insan ihtiyacı, böylelikle kişisel gelişim, Marks`ın ifade ettiğince, a€˜çok-yanlı etkinlik`, a€˜bireylerin çok-yanlı gelişimi`, a€˜bireylerin özgürce gelişimi`, a€˜[13] yetilerini bütün yönlerde yeşertebilme araçları`, ve bunun gibi. [14]

Marks a€˜Yeme, içme ve dölleme vb. a€¦ gerçek insan işlevleri olduğu doğrudur. Bununla birlikte, insan etkinliğinin diğer yönlerinden soyutlanırsa ve nihai, kapsamlı sonuçlara vardırıldığı zaman, onlar hayvandırlar.` [15] [16]

Üretici etkinlik, insanların nesneleri ve gerçekleşme

Özgür, amaçlı üreticiler olarak insan



Eserlerinde çeşitli metinlerde Marks insanların hayvanlardan özde nasıl farklı olduğunu düşündüğünü gösterir. a€˜İnsan hayvandan bilinciyle, din ya da benzeri ne derseniz onunla farklıdır. Onlar hayvanlardan yaşam araçlarını kendileri üretir üretmez farklılaşırlar, bu onların fiziki organizasyonu ile koşullanan bie adımdır.` [17] Alman İdeolojisi`nden bu metinde Marks bir farklılık ima etmektedir: insanlar kendi fiziki çevrelerini kendileri üretirler. Fakat birkaç başka hayvan daha çevrelerinin bazı yönlerini kendileri üretmezler mi? Önceki yıl Marks zaten belirtmişti:

Hayvanların da ürettiği doğrudur. Yuvalar ve barınaklar inşa ederler, Arı, kunduz, karınca vb. gibi. Fakat yalnızca kendi dolaysız ihtiyaçlarını ya da yavrularının ihtiyaçlarını giderirler; dolaysız hemen ihtiyaç zorlamasıyla üretirler, halbuki insan fiziki ihtiyaç olmaksızın da üretir ve böyle bir ihtiyaçtan bağımsız olarak gerçekten üretirler, insan bütün doğayı yeniden üretir; hayvanların ürünleri yakın fiziki bedenlerine aittir, insan ise kendi ürünü ile özgürce yüzleşir. Hayvanlar sadece ait oldukları türlerinin standart ve ihtiyaçlarına uygun üretirler, insan ise bütün türlerin standartlarına uygun üretim yapabilir ve her nesneye kendi içsel standartlarını uygulayabilme yeteneğine sahiptir; insan ayrıca güzellik yasalarına uyarlı üretir. [18]


Aynı eserde Marks şöyle yazar:

Hayvan yakın olarak yaşama etkinliği içindedir. Bu etkinlikten uzak değildir, kendisi bu etkinliktir. İnsan kendi yaşam etkinliğini kendi istek ve bilincinin nesnesi kılar. Bilinçli yaşam etkinliği vardır. Doğrudan uğraştığı bir belirlenmişlik değildir bu. Bilinçli yaşam etkinliği doğrudan insanı hayvandan ayırır. Sadece bu nedenle kendi bir insan oluştur. Ya da, daha doğrusu, o bilinçli bir oluştur - yani, kendi yaşamı kendisi için bir nesnedir, bu sadece insan olduğu içindir. Sadece bu nedenle etkinliği özgür etkinliktir. Yabancılaşmış emek ilişkiyi tersine çevirir, öyle ki, salt bilinçli bir varlık olduğundan yaşam etkinliğini, insan oluşunu kendi varlığının aracı yapar.

Yabancılaşmış Emek üzerine bir bölümde de:

İnsan bir insan oluştur, yalnızca pratik ve kuramsal olarak türleri - kendilerinden ya da başka şeylerin - kendi nesneleri yaptığından değil, fakat aynı zamanda - ve bu basitçe aynı şeyi başka yolla söylemektir - zamanımızın yaşayan türü olarak kendine de bakar, evrensel ve dolayısıyla özgür bir varlık olarak kendine de bakar. [19]

Yirmi yıldan fazla zaman sonra, Kapital`de benzer bir konu üzerine düşüncelere girer:

Bir örümcek dokumacıya benzer işlemler yürütür, bir arı kovanlarını yaparken pek çok mimarı utandırabilir. Fakat en kötü mimarı arıların en iyisinden ayıran mimarın gerçekte yapısını inşa etmeden önce hayalinde kurmasıdır. Bütün emek süreçlerinin sonunda başlangıçta emekçinin hayalinde olan bir sonuç elde edilir. Sadece üstünde çalıştığı malzemenin biçiminde değişiklik uygulamaz, aynı zamanda çalışma tarzının yasasını veren ve isteğini tabi kılması gereken kendi amacını da gerçekleştirir. Ve bu tabi kılma önemsiz bir anlik eylem değildir. [20]

Bu metinlerde Marks`ın insanlarla ilgili düşünceleriyle ilgili şeyler görebiliriz. Özellik olarak çevrelerini üretirler, bunu a€˜fiziki ihtiyaç` ile karşı karşıya olmasalar da yaparlar - aslında, a€˜doğanın bütününü` üretirler ve hatta a€˜güzellik yasalarına uygun` yaratabilirler. Belki de en önemlisi hatta, yaratıcılıkları üretimleri amaçlı ve planlıdır. İnsanlar gelecek etkinlikleri için planlar yaparlar ve üretimlerini buna uygun yapmaya çabalarlar. Belki en önemlisi ve en çözümde Marks insanların hem kendi yaşam etkinliklerini hem de a€˜türleri` isteklerinin a€˜nesne`sine dönüştürürler. Yaşam etkinlikleriyle ilişkili ancak basitçe onun aynısı değildirler. Michel Foucault`un biyopolitik tanımı insanın kendini özenle işleme nesnesi bilincine vardığı zamanki andır der ve bu Marks`ın burada gösterilen tanımlamayla kıyaslanabilir.

Marks`ın iddiaları kanıtlanabilir mi? Allen Wood a€˜Marks`ın emek ya da üretimi insanın en özsel işlevi olduğunu gerçekte söylemediğini` fakat a€˜(Marks kuramındaki) insan tarihi en iyi toplumun üretici güçlerini geliştirmek gerçekleştirmek insan temel arzusu gibi bir varsayımla açıklanabilir. Neticede, bunu temel ve baş insan iyiliği olduğunu kabul etmek için yeterli kanıtımız vardır` diye yazmıştır [21]. Bu iddia tarihte üretici güçlerin genişlemesinin insanın yaratıcı doğasına bağlanabileceği ön kabulüne dayanıyor gibi görünüyor. Ancak bu özellik kabul edilmeli midir, bu tartışmalıdır - aşağıdaki tarihi maddecilik bölümüne bakınız. Yine de, Marks`ın savunduklarının çoğu pek çok kişiye göre vasati güçte sezgilerdir. İnşa ettikleri ya da yaptıklarının planını yapmak insanların özelliği gibi görünmüyor. Ve insanlar yaşam için gerekenden daha ötesine geçen bir şey yaratma eğilimi taşıyorlar gibi görünmüyor.

İnsanların nesnesi olarak yaşam ve türler



A`nın B öznesinin nesnesi olduğunu söylemek B`nin (belirli bir yapan olarak) A`ya bir şekilde etki uyguladığı anlamına gelir. Yani eğer a€˜proletarya devleti yıkarsa` öyleyse a€˜devlet` proletarya (özne)`sinin nesnesidir, yıkma eylemi bağlamında. Bu A B`nin nesnelidir demeye benzer, A bütün bir ilgi alanı olsa ve tam tanımlı bir amaç olmasa bile. Bu metin içinde, insanların kendi a€˜tür`lerini ve kendi a€˜yaşam`larını a€˜nesne`leri haline getirirler ne demektir. Marks`ın a€˜nesne` sözcüğünü kullanmakla sadece, maddi bir nesne üretir gibi, bunların da insan üretimi ya da gerçekleştirdiği olduğunu ima ediyor olabilir. Eğer bu çıkarım doğruysa, o zaman yukarıda Marks`ın insan üretimi ile ilgili sözleri, insan yaşamının insanlar tarafında üretimine de uyarlanabilir. Ve kendiliğinden, a€˜Bireyler yaşamlarını gerçekleştirdikçe, kendileri de öyledirler. Onların ne oldukları, öyleyse, ürettikleriyle üst üste çakışır, hem ne ürettikleriyle hem de nasıl üretikleriyle. Bireylerin doğası onların üretimlerini belirleyen maddi koşullara bağımlıdır.` [22]

Birinin yaşamını nesnesi yapmak için böylelikle o birinin yaşamı kontrol altında bir şeymiş gibi davranmak gerekir. Hayal planlarında kişinin gelecek ve şimdiki anını yükseltmek ve bu planları yerine getirmekte gerekli dayanaklara sahip olmak. Böylesi bir yaşam sürdürebilmek için bu kişilik a€˜öz etkinliğine` (gerçekleştirmeye) erişmelidir, ki Marks arzunun yalnızca komünizm kapitalizmin yerini aldığında olanaklı olabileceğine inanır. a€˜Yalnızca bu aşamada öz etkinlik maddi yaşamla üstüste çakışır, ve bu bireylerin tam bireyler olarak gelişmesine ve tüm doğal kısıtlamaları atmalarına denk gelir. Emeğin öz etkinliğe dönüşmesi, daha önceki kısıtlı etkileşimin böylesi bireylerin etkileşimine dönüşmesine denk düşer.` [23].

Kişinin türünü kendinin nesnesi yapması ile içerilen daha karmaşıktır (bak Allen Wood 2004, pp16-21). Bir anlamda, insanların özdeki toplumsal özelliğini ve türlerin topluluğu içinde yaşama gereksinimlerini vurgular. Diğer yandan, yaşamlarımızı tür özümüzün gerçekleştirmeleri kılmaya çabaladığımızı vurgular görünmektedir; bundan daha öte genelde özümüzle ilgili amaçlarımız vardır. Düşünce a€˜kişinin yaşamını kişini nesnesi kılmak` gibi benzer bir alanı kapsar; öz bilinçlilik, amaçlı etkinlik ve bu gibi ile ilintilidir.

Alet yapan olarak insan



Çoğu zaman Marks`ın insanı alet yapan insan olarak kavradığı söylenir, Benjamin Franklin`in a€˜insan alet yapan hayvandır` [24] tanımına atıf yapmıştır - yani a€˜yapan insan`dır, kendisi bu terimi hiç kullanmamış olduğu halde. Yukarıda Marks`ın ana savunularından birinin insanların üretim yapma tarzlarıyla farklılaştıkları ve böylece bir şekilde üretimin insanın özsel etkinliklerinden biri olduğuna işaret ettik. Bu kapsamda, Marks`ın hep a€˜emek` a€˜çalışma` gibi ışıltılı terimlerle konuşmadığını not etmeye değer. O komünizmin a€˜emeği halledeceğini` söyler [25]. Daha da ötesi, a€˜Eğer özel mülkiyete ölümcül bir darbe indirmek arzu ediliyorsa, kişi sadece maddi işler düzeyinde değil ayrıca etkinlik olarak emek olarak da saldırmalıdır. Özgür, insani, toplumsal emekten, özel mülkiyet dışında emekten bahsetmek en büyük yanlış anlamalardan biridir. a€˜Emek` yakın doğası itibariyle özgür olmayan, insani olmayan, toplumsal olmayandır, özel mülkiyetin tabi kıldığı ve özel mülkiyeti yaratandır.` [26] Kapitalizm altında a€˜ Kapitalist sadece sermayenin kişileşmesi işlevini görür, sermaye kişidir, aynı işçinin emeği kişileşmesi işlevini gördüğü gibi, ki bu ona eziyet, çabalama olarak ait olur` [27].`

Genelde Marks`ın görüşünün üretken etkinliğin özsel insan etkinliği olduğu ve özgürce yapıldığında bir ödül olduğu düşünülür. Marks`ın yukarıdaki bölümde a€˜iş` ve a€˜emek` sözcüklerini kullanması su götürmez şekilde olumsuzdur; fakat bu durum her zaman aynı değildir ve daha güçlü olarak erken yazılarında yer alır. Bununla birlikte, kapitalizmde emeğin insani olmadığı ve insanlıktan çıkardığı konusunda Marks her zaman açık değildi. a€˜Emek işçiye dışsaldır - yani onun özsel oluşuna ait değildir; bu nedenle kendini işinde rahat hissetmez, ancak kendini yadsır, sefil ve mutsuz hisseder, özgür akli ve fiziki enerji geliştiremez, fakat etini çürütür ve aklını harap eder` [28]. Kömünizmde iken, a€˜kendi yaşamımın bireysel gerçekleştirilmesinde, doğrudan senin de yaşamı gerçekleştirmeni yaratacağım, ve bu nedenle benim bireysel etkinliğimde benim gerçek doğamı, insan doğamı, komünal doğamı doğrudan doğrulamış ve gerçekleştirmiş olacağım.` [29].

İnsan doğası ve tarihi maddecilik

Marks`ın tarih kuramı insanların çevrelerini değiştirme yollarını ve (eytişimsel ilişki içinde) çevrelerinin de onları değiştirişini tanımlamaya çalışır. Şöyle ki:

Yeniden üretimde sadece nesnel koşullar değişmekle kalmaz, yani köy kasaba, şehir, vahşi doğa temizlenmiş tarla olur, fakat üreticiler de değişirler, kendilerine yeni nitelikler katarlar, kendilerini üretim içinde geliştirirler, yeni güçler ve düşünceler, yeni ilişki tarzları, yeni ihtiyaçlar ve yeni dil geliştirirler. [30]

Daha ötesi, Marks tarihin örneğin Hegel`inki gibi, a€˜idealist` anlayışlarına, karşı a€˜tarihin maddeci kavranılışı`nı oluşturdu. a€˜İnsan tarihinin ilk öngörüsü, elbette, yaşayan insan bireylerinin varlığıdır. Böylece ilk kurulması gereken gerçek bu bireylerin fiziki organizasyonu ve öte doğayla kurduğu ilişkileridir.` [31] Böylece, a€˜Tarih hiçbir şey yapmaz, “engin zenginliklere sahip değildir”, “savaşlar yapmaz”. O insandır, gerçek, yaşayan insan hepsini yapan, sahiptir ve dövüşür`; “tarih” insanı kendi amaçlarını gerçekleştirmek için kullanan ayrı bir kişi değildir; tarih amaçlarını kovalayan insan etkinliğinden başka bir şey değildir` [32]. Bu yüzden insan doğasının kesin niteliğini dikkate almaya başlamadan önce bile, a€˜gerçek, yaşayan` insanların, a€˜amaçlarını kovalayan insanlar`ın Marks`ın tarih kuramının yapı kalıpları olduğunu görebiliriz. İnsanlar dünyaya etki ederler, onu ve kendilerini değiştirirler; böylece de a€˜tarih yaparlar` [33]. Hatta bunun ötesinde, insan doğası iki anahtar rol oynar. İlk olarak, üretici güçlerin büyümesi açıklamasının bir parçasıdır, Marks bunu tarihin itici gücü olarak anlar. İkinci olarak, İnsanın birtakım ihtiyaç ve güdüleri kapitalimde oluşan sınıf kutuplaşmasını açıklar.

İnsan doğası ve üretici güçlerin büyümesi



Bazı yazarlarca üretici güçlerin büyümesine ilişkin a€˜öncelik tezi`ni açıklayan Marks`ın insan doğası kavramı (Cohen, 1978), Marks`a göre tarihin temel itici gücüdür. Eğer doğruysa, onun bu insan doğası anlayışı, belki de onun eserinin en temel yanıdır. Geras şöyle yazar (1983, p107-108, italikler aslından) a€˜tarihi maddeciliğin kendisi, Marks`ta kaynaklanan topluma bütün bu ayırıcı yaklaşım köşeli olarak insan doğası düşüncesine yaslanır. İnsan üretici sürecini ve maddi çevresini örgütlü dönüştürüşünü açıklayan evrensel ihtiyaç ve kapasitelerin belirli bağlarının altını çizer; bu süreç ve dönüştürmeye hem toplumsal düzen hem de tarihi değişim temeli olarak bakar.` G.A. Cohen (1988, p84): a€˜Eğilimin özerkliği toplumsal yapının bağımsızlığıdır, köklerinin insan doğası ve insan durumu temel maddi gerçeklerinde olmasıdır.` Allen Wood (2004, p75): a€˜Tarihi ilerleme temelde insanların çevrelerindeki dünyayı şekillendirme ve yönetme yeteneklerinin büyümesinden ibarettir. İnsan özlerini geliştirip ifade ettikleri en temel yol budur` (ayrıca bak, yukarıdaki Allen Wood alıntısı).

Bununla birlikte Cohen Tarihi Maddeciliği Yeniden Düşünmek adlı makalesinde üretici güçlerin büyümesinin dayandığı olabilirliğin ön koşulu insan doğası olamayacağı etkisini öne sürmüştür.

a€˜Tarihi antropolojide üretim tarih kuramındaki üretimin benzeri değildir. Antropolojiye göre insanlar türlü türlü güçlerini uygular ve beslerken serpilirler, özellikle de maddi bollukların verdiği özgürlük koşullarında üreticidirler - bu durumda yaratıcı anlamındadır. Fakat, tarih kuramına göre üretimde kişiler özgürce olmasa da üretirler, çünkü üretmek zorunda bulunurlar, çünkü doğa başka türlü isteklerini karşılamayacaktır; ve insanın üretici gücünün tarihteki gelişimi (yani bir tür olarak insan) bu gelişimin gerçekleştiricileri ve kurbanları olan insanın yaratıcı kapasitesi ile vuku bulur.` (p166 in ed. Callinicos, 1989)

Bunun ima ettiği öyleyse a€˜kişi a€¦ iki tür yaratık hayal edebilir, birinin özü yaratmak iken ötekinin değildi, benzer zorlu tarihler yaşadılar çünkü zıtlıkta benzer koşulları vardı. Bir durumda, ama diğerinde değil, zor iş, öz güçleri kendine yabancılaştıran bir deneyim olacaktı` (p170). Böylelikle, a€˜tarihi maddecilik ve Marksist felsefi antropoloji birbirlerini içermelerine de rağmen birbirlerinden bağımsızdırlar` (p174, bak özellikle 10 ve 11 bölümler). Sorun şudur: öyle görünüyor ki çoğu insanın çalışma dürtüsü onların yaratıcı kapasitelerinin gerçekleştirilmesi olmamaktadır, tam tersine emek kapitalist sistemin ücret temelindeki tanımına göre yabancılaşmıştır, ve insanlar yalnızca zorunda oldukları için çalışırlar. Onlar işe insan doğalarının ifadesi olarak girmezler fakat yaşam gereçlerini bulmak için giderler. Bu yüzden bu durumda, üretici güçler neden büyür - insan doğasının bununla bir ilgisi var mıdır? Bu sorunu yanıtı verilmesi zordur, ve bu makalede verilebilecekten daha tam bir yanıt için literatürdeki tartışmaları daha yakından incelenmesi gerekir. Bununla birlikte, Cohen`in daha önce, insan doğasının (ve öteki toplum dışı öngörülerin) üretici güçlerin gelişmesi için yeterli olduğu - bunların tek gerekli unsur olduğu - görüşüne sahip çıktığını akıda tutmakta yarar var. Ayrıca 1988`de (bak yukarıdaki alıntı) problemin çözülmüş olduğu kanısında durduğunu dikkate almaya değer.

İnsan doğası, gelişen ihtiyaçlar ve sınıf mücadelesi



Bazı ihtiyaçlar diğerlerinden çok daha önemlidir. Alman İdeolojisi`nde Marks a€˜yaşam her şeyden önce yemeyi, içmeyi, bir çevreyi, giyimi ve pek çok başka şeyi içerir` diye yazar. Unun tartıştığı insan doğasının bu diğer yönleri (öz etkinliği gibi) bu nedenle bu önceliklilere bağımlıdır. Marks görüşünü insanlar eskilerin yerine geçecek yeni ihtiyaçlar geliştirir diye açıklar: a€˜birincil ihtiyacın tatmin edilişi (tatmin etme eylemi ve elde edilen tatmin aracı) yeni ihtiyaçlara yol açar` [34].

Marks`ın kuramının bu yönünün kanıtlanışı olarak değerlendirilmeli, kendine özgü bir yazar olan Gary Bryner`in Çalışan`ın 189-190. sayfalarında (2004 yayını, The New Press) tırnak içindeki alıntıladığı, Studs Terkel tarafından sözlü tarih derlemesi bu ifadesi değerlendirilmelidir. a€˜Muktedir dolar hesabıma kattığım tek şey değildir. Onda daha fazlası vardır - nasıl davranıldığım. Ne yaptığım hakkında söylemek zorunda olduğum şey, nasıl yaptığımdır. Bu muktedir dolardan daha önemlidir. Nedeni doların şimdi burada oluşu olabilir. Babamın gençlik günlerinde yoktu. Ben toplumsal yönlere, haklarıma yoğunlaşabilirim.` Bundan görebiliriz ki Bryner temel ihtiyaçlara daha az yoğunlaşabileceğine (yaptığı içinde itibar amacı vardır der bazıları) inanmaktadır, çünkü daha fazla temel ihtiyaçları (dolar için ve onun satın alabilecekleri şeyler için) zaten giderilmiştir. Marks`ın insan doğasının tarihle ilişkisi anlayışı şu görüşü yansıtır: eski ihtiyaçların tatmin edilmesi yenilerinin ortaya çıkışına yol açar. Alıntılanan işçi durumunda, bunun tarihsel izdüşümünü görürüz. Lordstown`daki fabrikası grevdeydi [35], işçiler `Fordist` model üretimin yürürlüğe sokulmak istenmesine isyan ediyorlardı. Bu durumda bir örneğini görüyoruz ki, insanlar ihtiyaçların yaşamlarının belirli koşullarına cevap olduğunu hissediyorlardı, bu da ortak düşünülmüş (kabaca) öncelikler sıralanışı ile ilintiliydi. Örnek ihtiyaçlar ve insan doğasının sınıf mücadelesinde bir yeri olduğu izlenimini verir. Marks`ın yazıları bu görüşü destekler, kapitalizmin ihtiyaçları karşılayamaması çerçevesinde proleter devriminin itkilerinin açıklamasını yapar.

Proletaryanın da, örneğin, her insan gibi ihtiyaçlarını tatmin etme uğraşısı vardır ve tüm insanlarla ortak olan ihtiyaçlarını bile tatmin edebilme durumunda değildir, proletarya ki günde 14 saat çalışma gerekliliği yük taşıma sınırındaki bir hayvana indirger, rekabet yalnızca bir şeye, bir ticaret eşyasına indirger, ki onun yalnızca bir üretici güç olmak durumunda, ona tek arta kalan öteki, daha güçlü üretici güçler tarafından posası çıkarılmaktır - proletarya, salt bu nedenlerle bile, kendi koşullarını devrimcileştirme asıl göreviyle yüz yüzedir. [36]

Kutsal Aile`de sınıf çatışmasını a€˜mülkiyetli sınıf` ile proletaryanın farklı sınıf durumlarına farklı tepkilerinden doğduğunu gösterir, her ikisi de aynı benzer insan doğasında kaynaklanırlar.

Mülkiyetli sınıf ve proletarya sınıfı benzer insan kendinden kopma yaşarlar. Fakat önceki kendinden kopuşu içinde rahat ve güçlü algılar, kopuşu kendi gücü olarak algılar ve bunun içinde insan varoluşunun özü bulunur. a€˜Proletarya sınıfı kopuş içinde tüketilmiş hisseder; bunda kendi güçsüzlüğünü ve insanlık dışı bir varoluş gerçeğini görür. O, Hegel`in bir deyişi kullanılırsa, alçaltma halinde o alçaklıktaki gazaptır, bir gazap ki insan doğası ile yaşam koşulları arasındaki zıtlıktan zorunlulukla olan, bütünsel, süreden ve kapsamlı bir olumsuzlanmasıdır doğanın. Bu antitez çerçevesinde özel mülkiyet sahibi bu nedenle muhafazakar taraftır, proletarya yıkıcı taraf. İlkinden antitezin korunması eylemi, sonrakinden onu bitirecek eylem doğar. [37]

Mülk sahiplerinin kapitalizmin ihtiyaçlarını tatmin ettiği kendi insan doğaları eksikli uzantılarına dek durumlarını proletaryaya karşı korumak için güdülenirler, proletarya ise kendi a€˜insan doğalarıyla yaşam koşulları` arasındaki a€˜zıtlığın` a€˜gazab`ıyla isyan güdüsündedir. Marks 1845`de a€˜işler öyle bir geçiş anına gelmiştir ki bireyler, yalnızca öz etkinliklerini gerçekleştirmek için değil, aynı zamanda, salt kendi varoluşlarını koruma altına almak için de, varolan üretici güçler toplamını kendilerine mal etmeleri gerektiğine` inanmaktadır` [38]. Bu ifade onun kapitalizmin dinamikleri öyleydi ki proletarya kendi yabancılaşmasına isyan etme şansı bile olmayacaktı çünkü yaşamak için isyan etme zorunda kalacaklardı, daha önce a€˜öz etkinlikleri` hissedilen ihtiyaçlar ufkunda görünür bile olamayacaktı.

İnsan doğası, Marks`ın ahlaki düşüncesi ve yabancılaşma

Geras Marks`ın eseri hakkında şöyle der: a€˜Herneyse, kuram ya da sosyo tarihi açıklama ve bilimsel olarak da bu eser özdeki insan ihtiyaçlarına yaslanan ahlaki bir iddianamedir, ahlaki bir dayanak noktası, başka bir deyişle, insan doğasını içeren bir görüştür` (1983, p83-84). Marks`ın çalışması kapitalizmin suçlamalarıyla doludur, pek çoğu atıflarıyla insan doğasını güdükleştirici etkisi üstünedir. Bununla birlikte, bunu açık bir ahlaki eleştiri olarak hiç formüle etmemiştir; tam tersine, a€˜ahlaksal` temelde kapitalizmi eleştirme ve değiştirilmesini önerme çabalarını yanlış görmüştür. Bunun için iki temeli olduğu görülmektedir. Birisi ahlak ve adalet dilinin ucuz olduğudur: herkes alabilir ve durumlarını savunmak için kullanabilirdi bunu. İkincisi görüşüne göre, sosyalizm yolunun a€˜idealistce` ya da a€˜ideolojik` olarak kavranması eğilimidir - bundan çok zorlu proletarya mücadelesinin zorunlu ürünü olmalıydı. Kendini bu durumdan güçlü bir biçimde ayrı tutmak ihtiyacı hissetmiştir.

Yabancılaşma



Bu başlıkla ilgili ana makale için, bakınız Marks`ın yabancılaşma kuramı Marks`a göre yabancılaşma, insanların insan doğası özelliklerinden uzaklaşmasıdır. Gördüğümüz gibi, insan doğası belli bir takım yaşamsal güdüler ve eğilimler taşır, gerçekleşmesi gelişmesi olması gerekirken, yabancılaşma bu güdü ve eğilimlerin kısıtlanması koşuludur. Özdeki güçler için yabancılaşma güçsüz bırakmanın yerini tutar; kişinin kendi yaşamını kendi nesnesi yapmak için kişinin yaşamı sermayenin nesnesi haline gelir. Marks yabancılaşmanın komünizm öncesi tüm toplumun bir özelliği olacağına inanır. Yabancılaşma karşıtı a€˜gerçekleştirme` ya da a€˜öz etkinlik`dir - kendinin etkinliği, kendi tarafından yönetilen.

Gerald Cohen`in eleştirisi

Marks`ın a€˜felsefi antropoloji`sinin (yani insan anlayışının) önemli bir eleştirisi, “Analitik Marksizm”in öncüsü Gerald Cohen tarafından Tarihi Maddeciliği Yeniden Değerlendirmek (ed. Callinicos, 1989) yayınında öne sürülmüştür. Cohen iddia eder: a€˜Marksist felsefi antropoloji tek yanlıdır. İnsan doğası ve insan iyiliği anlayışı daha başka hiçbirşey insan özü sayılamayacak biçimde öz kimlik ihtiyacına fazla önem vermektedir.` (p173, bak özellikle 6 ve 7. bölümler). Bunun sonucu olarak a€˜Marks ve izleyicileri din ve milliyetçilik gibi olguların önemini küçültmüştür, bunlar öz kimliğin ihtiyaçlarını karşılar.` (Bölüm 8) (p173). Cohen Marks`ın ihmalinin kaynakları olarak saptadıklarını tanımlar: a€˜Maddenin kökten nesnelliğinin Anti Hegelci, Feuerbachçı onaylanmasıyla Marks, öznenin nesneyle ilişkisine, bu hiçbir şekilde özne değildir, odaklanmıştır ve zaman geçtikçe, öznenin kendiyle olan ilişkisini, ve öznenin diğerleriyle ilişkisinin bu yönünü, ki aracılıdır (yani dolaylıdır), ihmal eder olmaya varmıştır` (p155).

Sonuçta Cohen, a€˜Bir kişinin yalnızca kendi güçlerini geliştirme ve tatma ihtiyacı duymaz. Kim olduğunu bilmek ister, kendi kimliğinin belirli başkalarıyla nasıl bağladığını bilmek ihtiyacındadır. Hegel`in görmüş olduğu gibi, kendi dışında kendinin üretmediği bir şey ve kendi içinde onunla üstüste çakışan bir şey bulmak zorundadır, bu onu yaratmış olan sosyal süreç nedeniyledir` (p156). Cohen insanların tipik olarak kimlik yaratmak için güdülenmediklerine, fakat içlerinde içsel olarak var olan, örneğin a€˜milliyet ya da ırkk, ya da din ya da herhangi bir dilim ya da bir karışımı muhafaza etmek güdülendiklerine inanır` (p156-159). Cohen a€˜Marks`ın kendini tanım ihtiyacını reddetiğini` iddia etmez, fakat yerine gerçeği vurgu nedeniyle bulamadığını iddia eder` (p155). Cohen ayrıca din vb. yoluyla bulunulacak bir öz anlayış türünün de kesinlik taşıdığını da söylemez (p158). Milliyetçilik ise, a€˜kimliklendirmeler iyi huylu, zararsız ve felaket derecede kötücül biçimler alabilir` (p157) der ve a€˜milliyetçiliğin bedenleşmesinde devletin iyi bir aracı olduğuna` inanmaz (p164).

Kaynakça ve daha fazla okuma

Bu makalede kullanılan bütün alıntılar Marxists Internet Archive sitesinde yer verilen çevirilerdir. Bu demektir ki dış kaynaklar bağlantılarını izletebilir ve o sayfada browser inizin arama işlevini kullanarak alıntı metnini bölümlerini arayıp bulabilir ve içeriğini doğru olarak anlayabilirsiniz.

Öncelikli metinler



Marks`ın daha doğrudan insan doğasını tartıştığı iki metin Comments on James Mill (James Mill üzerine Yorumlar) ve Economic and Philosophical Manuscripts of 1844 (1844 Ekonomik ve Felsefi El Yazmaları) (1932 basımı) içinde yer alan Estranged Labour (Uzaklaşmış Emek) parçasıdır. Her iki parçanın da 1844 yılından olduğu ve Genç Marks tarafından yazıldığı akılda tutulmalıdır. Bazı kişiler (Louis Althusser, vb.) bu devir eserlerinin sonraki dönem eserlerinden düşünce olarak oldukça farklı olduğunu öne sürerler.

1978 öncesi değerlendirmeler



Bazı yönlerden, daha erken yazarların pek çoğunun bu konudaki görüşlerinin ilerisine geçildiğine genelde inanılmaktadır. Bununla birlikte, 1978 öncesi en iyi yazılar seçkisi buradadır. Çoğu kuvvetle ilişkili yabancılaşma kavramı aracılığıyla insan doğası üstünedir:

a€¢ Erich Fromm, Marx`s Concept of Man. With a Translation of Marx`s Economic and Philosophical Manuscripts by T. B. Bottomore, (1961).

a€¢ Eugene Kamenka, The Ethical Foundations of Marxism (1962). The entire book can be read online [39]. (Bütün kitap tıklanarak okunabilir.)

a€¢ István Mí©száros, Marx`s Theory of Alienation (1970). Sections can be read online [40]. (Bölümler tıklanarak okunabilir.)

a€¢ Bertell Ollman, Alienation: Marx`s Conception of Man in Capitalist Society (1971). Many chapters, including some directly relevant to human nature, can be read online [41]. (Pek çok bölüm, bazıları doğrudan insan doğasıyla ilintili, tıklanarak okunabilir.)

a€¢ John Plamenatz, Karl Marx`s Philosophy of Man, (1975).

İnsan doğası ve tarihi maddecilik üstüne tartışmalar



a€¢ Pages 150-160 (i.e. chapter 6, section 4) of G.A. Cohen`s seminal Karl Marx`s Theory of History (KMTH) (1978) insan doğası ile tarihi maddecilik ilişkisinin bir değerlendirmesini içerir. Cohen ilkinin üretici güçlerin gelişmesini açıklamak için gerekli olduğunu ileri sürer, oysa Marks`a göre ise tarihi yönlendirir.

a€¢ Bu temel görüş Geras (1983) ve Woods (1983, 2004) tarafından savunulmuştur. . a€¢ Görüş, bununla birlikte, Andrew Levine ve Erik Olin Wright tarafından Rationality and Class Struggle (Akılcılık ve Sınıf Savaşımı) başlıklı bir makalede eleştirilmiştir, ilk olarak New Left Review, 123, 1980`de basılmıştır. Bölüm 1, Marxist Theory içinde bulunabilir (ed. Alex Callinicos, 1989).

a€¢ Ayrıca Joshua Cohen tarafından da eleştirilmiştir, KMTH görüşmesinde Journal of Philosophy, 79.5, 1982 içinde.

a€¢ G.A. Cohen KMTH içinde kendi sunumuyla bazı güçlükleri Reconsidering Historical Materialism. (İlk basım 1983 Marxism: NOMOS XXVI, ed. Chapman and Pennock içinde; şimdi Marxist Theory ed. Alex Callinicos, 1989; ve History Labour and Freedom, G.A. Cohen, 1988 içinde görülebilir) makalesinde çıkarmaktadır. Makaledeki düşünceler (beş maddelik bir özet için, bak Callinicos pp173-4) Mark`ın tarihi maddeciliğinin `felsefi antropoloji` ile bağlantısı ile ilgilidir - temelde, onun insan doğası kavramı ile.

a€¢ Bölüm 5, G.A. Cohen`s History, Labour and Freedom (1988)`nın başlığı Human Nature and Social Change adını taşır ve Marxist Conception of History içindedir ve Cohen and Will Kymlicka eş yazarlıdır. (İlk basım 1988 Journal of Philosophy, 85 içinde.) Bölümün amacı Cohen`in KMTH deki düşüncelerini savunmaktır: gelişmek üretici güçlerin içsel bir eğilimidir, ki burada `içsel` `belirli sosyal ilişkilerden bağımsız` anlamına gelmektedir. Metin J. Cohen, Levine ve Wright eleştirisine bir yanıttır. Yani, G.A. Cohen ve Kymlicka `insan doğasının ekstra sosyal özelliklerinin ve insan durumunun varolan sosyal yapıları altetmekte yeterince güçlü tarzda tarihi bir eğilim yaratmaya muktedirdir` iddiasının önceden yadsınması için temel olmadığını göstermeye çalışmaktadırlar (p106). Onlarınki bu makalenin iddialarıyla Reconsidering Historical Materialism görüşleri arasındaki bir gerilim olarak düşünülebilir.

Dipnotlar

 1. ^ Bu etki ile ilgili iddiaların literatürdeki bir özeti için, bak Geras, 1983 pp50-54.
 2. ^ Bak özellikle Bölüm 2
 3. ^ Norming Geras, Marx and Human Nature (1983, p72) içinde Marks alıntılıyor.
 4. ^ 1844 El yazmalarının 1. bölümü
 5. ^ Allen Wood, Karl Marx (2004), içinde pp.29-30


Ayrıca Bakınız

a€¢ Antihumanism

(İngilizcesinden cevrilidir.)

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Marx'ın insan doğasına dair teorisi
6 yıl önce

Marx'ın insan doğası kuramı onun kapitalizm eleştirisinde, komünizm anlayışında ve onun tarihi materyalist kavrayışında çok önemli bir yer tutar. Marks, ne...

Marx`ın insan doğasına dair teorisi, Genç Marx, Kapitalizm, Komünizm, Ludwig Feuerbach, Marks, Tarihi materyalist kavrayış, 1844 Yazmaları, Birincil kaynak, Doğrulanabilirlik, Kaynak gösterme
Louis Althusser
2 yıl önce

yansımaları olarak sık sık Marksistler tarafından öne sürülen “insan potansiyeli” ve “insan doğası” gibi düşüncelerin yanlışlığını ortaya koyan Marksist teorinin...

Louis Althusser, 16 Ekim, 16 Kasım, 1917, 1918, 1946, 1948, 1956, 1968, 1973, 1980
üretim biçimi
2 yıl önce

nihai sonucuyla üretim araçları arasındaki ilişkiyi belirtir. Bu kategori, Marks'ın şekillendirdiği tarih anlayışının temel kavramlarındandır. Kavramın içerimleri...

Üretim biçimi, Antonio Gramsci, Artı-değer, Artı-emek, Asya tipi üretim tarzı, Burjuva, Değişim Değeri ve Kullanım Değeri, Diyalektik Materyalizm, Dünya devrimi, Emek gücü, Emperyalizm
Georg Lukács
6 yıl önce

kurduğu bilinmektedir. Kendisinde Hegel etkisi belirginleşmeye başladı. Roman Kuramı adlı çalışmasını, bu etkinin görüldüğü bir kitap olarak 1916’da yazdı. Giderek...

Georg Lukݡcs, 13 Nisan, 1885, 1910, 1914, 1916, 1918, 1919, 1923, 1929, 1933
Sosyal demokrasi
2 yıl önce

denk düşer. Sosyal demokrasi, hem uluslararası devrimci sosyalizmden ve Marks ve Engels’in dokrininden hem de Ferdinand Lasalle’in reformist sosyalizmlerinden...

Sosyal demokrasi, Eduard Bernstein, Kapitalizm, Temsili demokrasi, Vladimir Lenin, Plebisitçi demokrasi, Oybirliği demokrasisi, Marksist demokrasi, Liberal demokrasi, Demarşi, Sosyalist Enternasyonal
Diyalektik materyalizm
2 yıl önce

açılımları bulunabilecek felsefe akımı. Engels, Marx daha hayattayken söz konusu kuramı şekillendirmeye başlamıştır ve Marx'ın buna yönelik bilinen bir itirazı...

Diyalektik Materyalizm, 17. yüzyıl felsefesi, 18. yüzyıl felsefesi, 19. yüzyıl felsefesi, 20. yüzyıl felsefesi, Analitik felsefe, Antik Çağ felsefesi, Antonio Gramsci, Artı-değer, Asya tipi üretim tarzı, Aydınlanma Çağı
Karl Marx
2 yıl önce

durumun bireyi tam bir insan olarak kendini gerçekleştirmesine izin verdiğini tartışır. Marx için, insan doğası—Gattungswesen insan emeğinin bir işlevi olarak...

Karl Marx, 14 Mart, 1818, 1883, 19. yüzyıl felsefesi, 5 Mayıs, Adam Smith, Almanya, Antonio Gramsci, Antonio Negri, Batı felsefesi
Batı Marksizmi
6 yıl önce

çok daha ötelere gitmesinin söz konusu olduğu da unutulmamalıdır. Kültür kuramı, İdeoloji teorisi, Özne, Kimlik, Hegemonya ve benzeri konular bu düşünürler...

Batı Marksizmi, Batı Marksizmi