Molla Osman Efendi

Kısaca: Molla Osman Efendi on yedinci yüzyılın sonunda, on sekizinci yüzyılın başında Anadolu'da yetişmiş olan evliyadan. İsmi Osman'dır. Molla Osman veya Derviş Osman Efendi diye Ünlü olmuştur. Babası, Dursun Mehmed oğlu Molla Bekir'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin babasıdır. alim, varlıklı, yardımsever ve cömert bir aileye mensup olan Osman Efendi 1670 (H. 1081) senesi Rebiulevvel ayının dördüncü Pazartesi günü Erzurum'un Hasankale kazasında doğdu. Onun doğumuna sevinen babası Hasa ...devamı ☟

Molla Osman Efendi on yedinci yüzyılın sonunda, on sekizinci yüzyılın başında Anadolu'da yetişmiş olan evliyadan. İsmi Osman'dır. Molla Osman veya Derviş Osman Efendi diye Ünlü olmuştur. Babası, Dursun Mehmed oğlu Molla Bekir'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin babasıdır.

alim, varlıklı, yardımsever ve cömert bir aileye mensup olan Osman Efendi 1670 (H. 1081) senesi Rebiulevvel ayının dördüncü Pazartesi günü Erzurum'un Hasankale kazasında doğdu. Onun doğumuna sevinen babası Hasankale halkına ziyafetler verdi. Tahsil çağına geldiği zaman Hasankale halkından kerametler sahibi Karaşeyhoğlu Seyyid İbrahim Efendiye gönderdi. Yirmi yaşına kadar Seyid İbrahim Efendiden fıkıh, tefsir ve hadis ilimlerini öğrenen Osman Efendi herkesin takdir ettiği bir alim oldu. Güzel ahlakı sebebiyle ona Derviş Efendi lakabını taktılar. Derviş Osman Efendi Hasankale yakınlarında Fendiği köyünden Seyyid Dede Mahmud'un kızı Seyyide Hanife Hanımla evlendi.

Cömert ve misafirperver bir zat olan babası Molla Bekir Efendi bir sonbahar akşamı Zekeriyya isminde Özbekli bir zatı evinde misafir etti. Zamanın velilerinden olan Zekeriyya Efendi Molla Bekir Efendinin evinde hastalandı. Molla Bekir Efendi salih bir Müslümanın dertleriyle uğraşmaktan kazanacağı sevapları düşünerek oğlu Osman Efendiyi onun hizmetine verdi. Osman Efendi altı ay kadar Zekeriyya Efendiye hizmet etti. Birgün Zekeriyya Efendi Derviş Osman Efendiye; “Bize altı aydır hizmet edip, çok ikramlarda bulundunuz. Bu hizmetiniz çok makbule geçti. Şimdi sıra bizde. Şu anda hacet kapıları açıktır. Dileyiniz. Her ne dilerseniz Cenab-ı Hak ihsan eder.” buyurdu. Derviş Osman Efendi bu söze çok heyecanlandı ve; “Muradım iman ile ölerek, ahirete gitmek ve Cennet-i a'laya kavuşmaktır.” dedi. Zekeriyya Efendi; “Daha çok daha kıymetli şeyler iste. Allahü teala büyük dereceler isteyeni sever.” deyince, Osman Efendi ağlayarak; “Cennette Allahü tealanın cemaliyle müşerref olmak isterim.” dedi. O da; “Allahü teala kalp gözünü açsın ve o arzuna kavuştursun.” buyurdu. O anda Derviş Osman Efendinin kalp gözü açılarak melekler alemini seyretmeye başladı. Zekeriyya Efendi Derviş Osman Efendiye günde on bin defa Kelime-i tevhid söylemesini tavsiye etti ve oradan ayrıldı. Derviş Osman büyük bir aşkla hergün on bin defa Kelime-i tevhidi söyleyerek kalp aynasını cilalamaya başladı. Bu sırada Derviş Osman Efendinin babası Molla Bekir Efendi çıkan Osmanlı-Rus Savaşında Kırım'a gitti. Kefe'ye geldiklerinde de şehit oldu. Ondan sonra evin bütün işlerini yürüten Derviş Osman Efendi, meşguliyet sebebiyle kalbinin dağıldığını düşünerek üzüldü. Bir gece, bu gönül dağınıklığından kurtulmak düşüncesiyle istihare namazı kılıp uzun uzun ağlayarak kendisine bir yol gösterici göndermesi için Allahü tealaya dua etti. O gece rüyasında dünyayı terk etmek ve kendini Allahü tealaya kavuşturacak bir evliyayı arayıp bulmak lazım geldiği bildirildi. Uyanınca bu emri yerine getirmeye karar verdi. O sabah güneş doğarken bir oğlu dünyaya geldi. İsmini, İbrahim Hakkı koydu. Oğlunun doğumundan sonra rüyada emredilen vazifeyi yapmak üzere Erzurum'a geldi. Habib Efendi isminde tasavvuf ehli muhterem bir zatın yanına gitti. Habib Efendi ona iltifat ve ikramlarda bulundu, Mehdi mahallesinde yaptırdığı camiye imam yapmak istedi.

Kendini yetiştirecek bir zata kavuşmanın hasretiyle kavrulan Osman Efendi, bu sırada Lala Paşa Camiine vaiz olarak gelen Özbekli Zekeriyya Efendiye gitti. Durumu arz edip kendisini yetiştirmesi için yalvardı. Zekeriyya Efendi onu güler yüzle karşılayıp iltifatlarda bulundu. O gece istihare namazı kılıp, Allahü tealaya yalvardı. Ertesi sabah da; “Ey kardeşim! Biz seni kabul ederdik. Lakin bizden önce seni sultanımız almıştır. Sana müjdeler olsun ki, senin sahibin çok büyüktür. O öyle bir yetiştiricidir ki, bu zamanda pek nadir bulunur. Altı senedir senin gelmeni beklemektedir. Her halde iki seneye varmaz görüşürsünüz. Sen onun hasretiyle yanmaya devam et ve bunun kıymetini bil. Allahü tealaya tevekkül eyle sonun selamettir.” buyurdu. Bu müjdeyi işiten Derviş Osman Efendi Hasankale'ye döndü. Dönüşünün ikinci senesinde hanımı Hanife Hatun vefat etti. Küçük yaştaki oğlu İbrahim Hakkı'yı amcalarına emanet edip, tekrar bir rehber bulmak üzere yola çıktı. Eyyub Efendi isminde bir zatla arkadaş olup, diyar diyar dolaşarak vad olunan zatı aramaya başladılar. Önce Bitlis'e gittiler. Oradan Eyyub Efendinin daha önce sohbetlerinde ve hizmetinde bulunduğu Molla Muhammed Arvasi hazretlerinin Müküs (Bahçesaray)deki kabrini ziyarete gittiler. Burada bir hafta kaldılar. Hicaz'a gitmek niyetiyle Siirt'e doğru yola çıktılar. Yolculuk esnasında karşılaştıkları ihtiyar bir kimse, onlara Siirt'in Tillo kasabasında Şeyh İsmail Fakirullah hazretlerine gitmelerini tavsiye etti. Derviş Osman Efendi İsmail Fakirullah'ın hizmetinde kaldı, arkadaşı Eyyub Efendi ise Erzurum'a döndü. Derviş Osman Efendi sekiz seneden beri aradığı rehberini bulmanın verdiği zevkle hocasının hizmetine başladı. Pekçok imtihandan geçti. Tasavvuf yolunda ilerleyip evliyalık derecelerine kavuştu.

Derviş Osman Tillo'da hocasının hizmetindeyken Hasankale'de bıraktığı dokuz yaşındaki oğlu İbrahim Hakkı da amcası Ali Efendiyle birlikte Tillo'ya geldi. İsmail Fakirullah hazretleri İbrahim Hakkı'yı da talebeliğe kabul etti.

Derviş Osman Efendi senelerce İsmail Fakirullah hazretlerinin hizmet ve sohbetlerinde bulunup ilim ve marifet deryasından inciler topladı. Pekçok kerametleri görüldü. Elli iki yaşında bulunduğu sırada bu fani dünyanın fenalığından kurtulmak ve bir an önce Allahü tealaya kavuşmak arzusuyla yanmağa başladı. Birgün dostlarından Molla Ziyad ismindeki bir imam; “Osman Efendi kardeşim! Yıllardır İsmail Fakirullah hazretlerinin yanında hizmet etmekle şerefleniyorsun. Öyle ki, seni oğlundan daha üstün tutuyor. Hal böyleyken, hala maksadına kavuşmadın mı?” diye sordu Derviş Osman Efendi de; “Henüz muradımın nihayetine kavuşmadım. Sana söz veriyorum ki, maksadıma kavuştuğum zaman haber veririm. Yatakta olsan dahi kaldırırım.” dedi. Bu sözünün üzerinden on gün geçmeden, Osman Efendi rahatsızlandı. Bu imam, Osman Efendiye beş gün beş gece hizmet etti. Osman Efendi beş gün yemeden, içmeden yattı. 1719 (H. 1132) senesi Receb ayının ortalarında bir Cuma gecesi elli iki yaşındayken vefat etti. Cenaze namazına üç kasaba, çevre köyler ve bütün Siirt halkı geldi. Cenaze namazını hocası İsmail Fakirullah hazretleri kıldırdı. Tillo'da defn edildi.

Hastalığı sırasında Osman Efendiye hizmet eden imam, definden ve telkinden sonra evine gidip uykuya vardığı sırada, uykudan neşeyle fırlayıp kalktı. ailesi ve çocukları onun bu haline şaşırdılar. Bu halinin sebebini sordular. O da; On beş gün önce merhum Osman Efendiyle sözleşmiştik. Maksadına kavuştuğunu bana bildirecekti. “Uykuda olsan da seni kaldırırım.” diye söz vermişti. Şimdi sözünü tutmak için neşeyle geldi. Beni kuşağımdan tutup; “Ne yatarsın! Kalk, ben muradıma erdim.” deyip beni sevindirdi.” dedi. İmam Molla Ziyad bu rüyayı gidip hocası İsmail Fakirullah hazretlerine anlattı. Hocası; “Ey Molla Ziyad! merhum oğlum Osman Efendi halim, selim, kendi halinde olup, sıdk ile Cenab-ı Hakk'a teslim olmuştu. Hayattayken kemale gelip, evliyanın seçilmişleri arasına girdi. Himmetinin yüksekliğinden ehass-ı havas ismi verilen daha seçilmiş evliya ile beraber olmağı istemişti. İnşaallahü teala onların zümresine varmıştır.” buyurdu.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Osman Selahaddin Dede Efendi
6 yıl önce

geldi. Küçük yaşta Beşiktaş Mevlevîhânesi şeyhi Kadrî Efendi'den terbiye alan Osman Salahaddin Efendi, bir taraftan da dergâhın Hünkâr Mahfili Sokağı'nda...

Osman Selahaddin Dede Efendi, Fetva, II. Abdülhamid, Kanun-i Esasi, Mevlevihane, Meşrutiyet, Midhat Paşa, Tanzimat, Şeyhülislam, V. Murad
Molla Gürani
2 yıl önce

dördüncü şeyhülislamı. Tam ismi, Şemsuddin Ahmed bin İsmâil bin Osman Gürânî'dir. Molla Gürani Osmanlı sarayı ve halkı tarafından çok sevilen ve sayılan...

Lala
2 yıl önce

Şamir. II. Mehmed: Molla Ayaş, Molla Gürânî, Hocazâde Müslihiddin Mustafa, Hatibzâde Mehmed, Molla Sırâceddin, Abdülkadir Efendi. II. Bâyezid: Hatib...

Lala, Baba, Dudu, Kada, Bibi, Nene, Tete, Dede, Cece, Atabek
Hacı Bedel Mustafa Efendi Camii
6 yıl önce

Hacı Bedel Mustafa Efendi Camii ya da Osman Efendi Mescidi, İstanbul'un Üsküdar ilçesinin Mimar Sinan Mahallesi'nde yer alan, Osmanlı Dönemi'nden kalma...

Ramazan Efendi Camii
2 yıl önce

görmüştür. Dede Efendi bu caminin tamirine destek vermiştir. Hüsrev Çelebi Camii, Bezirganbaşı Camii adıyla da bilinir. Ramazan Efendi denmesinin sebebi...

Ramazan Efendi Camii, Dede Efendi, Kocamustafapaşa, Mimar Sinan, Sümbül Efendi Camii, Türbe, Çini, İstanbul, Şadırvan
Osmanağa Camii
6 yıl önce

Osmanağa Camii ya da Osman Ağa Camii, Kadı Mehmet Efendi Mescidi harap olunca yerine 1. Sultan Ahmet’in Babussaade Ağası Osman Ağa tarafından 1612 yılında...

Osmanağa Camii, 1612, 1811, 1878, 1880, Kadıköy, Mehmet Asım Efendi
Osmanlı Şeyhülislamları Listesi
2 yıl önce

listesi. Molla Şemsüddin-i Fenari (1424 - 1430) Molla Fahrettin Acemi (1430 - 1460) Molla Hüsrev (1460 - 1480) Molla Gürâni (1480 - 1488) Molla Abdülkerim...

Osmanlı şeyhülislamları listesi, 1424, 1431, 1436, 1460, 1480, 1488, 1495, 1496, 1503, 1526
Ayazma Camii
2 yıl önce

Osman Efendi (ö. 1766) Mehmet Lütfü Kemaleddin Molla Efendi (ö. 1766) Ayazma Camii'nin muvakkidi Mehmet Said Efendi (ö. 1767) Hattat Osman Efendi’nin...