Narayama Türküsü (Film, 1958)

Kısaca: ''Narayama Türküsü'' 1958 Japonya yapımı dramatik filmdir. Özgün adı ''Narayama Bushiko'' (楢山節考) olan film uluslararası festivallerde ve İngilizce konuşulan ülkelerde ''Ballad of Narayama'' adıyla gösterilmiştir. ...devamı ☟

Narayama Türküsü (film, 1958)
Narayama Türküsü (film, 1958)

Narayama Türküsü 1958 Japonya yapımı dramatik filmdir. Özgün adı Narayama Bushiko (楢山節考) olan film uluslararası festivallerde ve İngilizce konuşulan ülkelerde Ballad of Narayama adıyla gösterilmiştir. Japon kadın yönetmen Keisuke Kinoshita'nın yönettiği filmin senaryosunu da yine Kinoshita, Shichirô Fukazawa'nın 1956 yılında yazdığı aynı adlı çok satan ödüllü romanından uyarlayıp yazmıştır. "Narayama Bushiko" Fukazawa'nın ilk romanıydı. Film çok eski bir Japon söylencesi üzerine kurulmuştur. Belirsiz bir zamanda, ücra bir dağ köyünde kıtlık ve yoksulluğun yarattığı bir zorunlulukla, 70 yaşını doldurmuş aile bireylerinin gönüllü olarak Narayama dağına götürülerek ölüme terkedilmelerinin iç buran öyküsü Kabuki tarzında anlatılır. Neredeyse tamamı stüdyoda çekilmiş olan "Narayama Türküsü" nde, toplumun katı kurallarına itaat, örf ve adetlerine duyulması gereken sadakat karşısında, kişisel vicdanın, sevgi ve insanlığın mücadelesi anlatılır. Film 1983 yılında Shohei Imamura tarafından aynı adla yeniden sinemaya aktarıldı. Bu 1983 yapımı yeniden çevrim daha sert sahneler içeriyordu ve Cannes Film Festivali'nin büyük ödülünü kazandı. 1958 yapımı ilk uyarlama ise sadece kendi ülkesinden 6 ödül kazanmıştı. Sinema yazarı Rekin Teksoy, Imamura'nın 1983 tarihli Altın Palmiye'li yeniden yapımının, Kinoshita'nın 1958 yapımı ilk filminin düzeyini tutturamadığını belirtmiştir. Konusu Filmin konusu Japonya'nın uzak bir dağ köyünde geçer. Bu dağlık yörede yüzyıllardır süregelen bir adet vardır. Bu geleneğe göre 70 yaşına gelen her aile bireyi, ailenin gençleri tarafından yöredeki kutsal dağ Narayama'nın karlarla kaplı tepelerine götürülerek orada bırakılmakta, yani bir anlamda soğuktan ve açlıktan ölüme terkedilmektedir. Acımasız bir sosyal gelenek gibi görülse de bu davranışın kendilerince mantıklı bir açıklaması da vardır, kıtlık ve yoksulluğun had safhada olduğu bu yörede artık üretemeyen bir yaşlının sofradan eksilmesi, arkadan gelecek gençlerin karnının doyması, yani hayatta kalma şanslarının artması demektir. Ancak bu katı gelenek o çağlarda bile toplumun her kesimi tarafından eşit olarak kabul görmüş değildir. Bazı yaşlılar bu zorunlu sürgüne fiziksel olarak karşı koyarlarken, daha güçsüz olanlar sadece sözlü olarak protesto etmekle yetinirler. Bazı gençler ise bu tartışmalı "temizlik" harekatına hakları olup olmadığını sorgularlar. Büyükanne Orin (Kinuyo Tanaka) de artık 69 yaşını doldurmuştur ve çok yakında diğerleri gibi kaçınılmaz kaderiyle yüzleşecektir. Ancak Orin yaşıtlarına kıyasla daha dinç ve hayata daha bağlıdır. Hatta dişleri bile hala dökülmemiştir. Dul kalmış oğlu Tatsuhei (Teiji Takahashi) annesini kaybetme fikrine tahammül edemez, üstelik annesi giderayak ona yakın köylerden birinden kendisi gibi dul kalmış bir kadın bulmuştur. Torunu Kesakichi (Danko Ichikawa) ise bencil bir şekilde büyükannenin gideceğine sevinmektedir, zira kız arkadaşı Matsu-yan (Keiko Ogasawara) gebedir ve doğum yaptığında sofraya yeni bir boğaz katılacaktır. Torun Kesakichi, çok yemek yediğini ima ederek büyükannenin dişleriyle ilgili sürekli laf dokundurmaktadır. Müstakbel gelini Tamayan (Yuko Mochizuki)'ın eve geldiği gün büyükanne Orin, 'salyalar saçan iştahının gözle görünen bir uzantısı' olarak nitelendirdiği ön dişlerini taşa vurarak kırar, böylece daha az yiyecek tüketecektir. Oysa o hala üretebilen bir kadındır, buna rağmen bazı yaşlı komşularının aksine gönüllü olarak bir an önce Narayama'ya gitmek istemektedir. Tatsuhei ve sırtında taşıdığı annesi Orin uzun bir yürüyüşün sonunda Narayama'ya ulaştıklarında dehşet verici bir manzarayla karşılaşırlar, etraf sayısız insan iskeleti ile doludur. Görüntü tıpkı bir fil mezarlığını andırır. Her kayanın tepesine bir leş yiyen kuş tünemiştir. Annesini orada bırakıp elem içinde geri dönerken yolda birden kar yağmaya başlar ve bu nedenle annesinin şanslı olduğunu düşünür, çünkü ölmesi uzun sürmeyecektir. Köye döndüğünde yeni eşi, 70 yaşına geldiklerinde onların da gideceği yerin orası olduğunu söyleyerek onu teselli eder. Filmin son dakikasında bir buharlı tren görülür (muhtemelen filmde zaman 1958'e gelir) ve trenin geçtiği istasyonun adı ekranda gözükür: Obasute İstasyonu. Bu olayın geçtiği yörenin adının bu olduğunu anlarız. Filmde anlatılan Japonların bu eski efsanesinin adı da zaten Obasute efsanesi olarak bilinmektedir. Filmin tarzı Filmin konusu Japonya'da uzak bir dağ köyünde geçer. Zaman belirsizdir, ama günümüzden yüzyıllar öncesine ait olduğu izlenimini verir. Çekimlerin tamamen stüdyoda ve dekorlar önünde, tiyatrovari stilize yapay ışıklar altında yapılmış olması, bir anlatıcının ilk başta çıkıp kısaca konuyu izleyicilere anons etmesi ve aralarda balad tarzındaki şarkılarla konuyu pekiştirmesi, ayrıca filmin Japon halk müzikleriyle bezenmiş olması, filmin anlatım tarzının geleneksel bir Japon halk tiyatrosu tarzı olan Kabuki tarzında olduğu izlenimini verir. "Narayama Türküsü", hangi zamanda geçtiği belli olmayan bir masal gibi görünmesine rağmen, 2. Dünya Savaşı sonrasındaki Japonya'nın ideolojik duygu karmaşasının, kültürel erozyonunun ve bunun insancıl yansımalarının iç karartıcı bir alegorisidir. Film Hakkında Notlar * Sinema yazarı Nijat Özön, Sinema, Uygulayımı - Sanatı - Tarihi adı kitabında ve bu kitabın ilk baskısı sayılabilecek Sinema El Kitabı'nda Keisuke Kinoshita'nın büyük bir mizah duygusu taşıyan sinema tarzının Fransız yönetmen René Clair'e benzetildiğini, bu nedenle Kinoshita'ya Japon Clair'i dendiğini belirtmiştir. Oyuncu Kadrosu Dış bağlantılar * * allmovie.com'da "The Ballad of Narayama"

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.