Nice Anlaşması’nın öngördüğü kurumsal değişiklikler genişlemenin yer alacağı 2004 yılında somut olarak hayata geçirildi. Haziran 2004’de seçilen Avrupa Parlamentosu’nun 732 üyesi bulunuyor. Kasım 2004’de göreve başlayan yeni Avrupa Komisyonu’nu da 25 üyeli (her üye için bir üye).
Bu durum, artık daha büyük üye devletlerin, ikinci bir Komisyon üyesi atayamayacağı anlamına geliyor.
ADLİ REFORM Bazı alanlarda karar alınması için gereken oybirliği kuralı yerine, ‘nitelikli çoğunluk’ koşulunu getirerek, Bakanlar Konseyi’nin karar mekanizması sadeleştirildi ve Adalet Divanı’nın aşırı dava yükünü hafifletmak amacıyla da Avrupa Birliği’nin adli sisteminde kapsamlı bir reformun gerçekleştirilmesini öngörüyor.
HAK İHLALLERİNE SIKI KONTROL Anlaşma ile üye devletler tarafından yapılan ciddi temel haklar ihlallerini tespit etme ve tedbir alma prosedürü de geliştirildi. Eğer bu yeni sistem ile durumun düzeltilmesi mümkün olmazsa, o zaman AB Konseyi bir ihlalin söz konusu olduğunu ilan edip, ilgili ülkenin Konsey’de oy kullanma hakkı gibi bir takım haklarını askıya alabiliyor.
Nice Anlaşması Bakanlar Konseyi’nde uygulanan karar verme mekanizmasını da sadeleştirdi. Anlaşmada bulunan 27 hüküm ile oybirliği kuralından nitelikli çoğunluk koşuluna geçildi. Örneğin, ayrımcılıkla mücadele kararlarının alınması, sanayi politikalarına yönelik destekler ve hudutlar ötesi etkiye sahip adli konularda işbirliği gibi alanlarda oybirliği şartı terk edildi.
KOMİSYON BAŞKANI’NA YETKİ ARTIRIMI Ayrıca, Avrupa Komisyonu Başkanı ve üyeleri, Savunma ve Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi, özel temsilciler, AB Konseyi’nin Genel Sekreter yardımcısı gibi kilit kadrolara gelecekte yapılacak atamalarda da oybirliği şartı kaldırıldı. Bu çerçevede, Avrupa Komisyonu Başkanı’nın da yetkileri artırıldı.
İRLANDA’DAN REFERANDUM ENGELİ AB’yi genişlemeye hazırlayan Nice Antlaşması, 2001’de yapılan referandumda İrlanda engeline takılmış, 2002’de yapılan ikinci bir referandumla halkın yüzde 63’ünün ‘evet’ oyuyla antlaşmanın yürürlüğe girmesi sağlanmıştı.
Nice Anlaşması’nın, Fransa ve Hoolanda’da referandumlarda reddedilen AB Anayasası’nın da temelini oluşturduğu belirtiliyor.