Niyazi Mısri

Kısaca: Niyazi Mısri evliyanın büyüklerinden. On yedinci yüzyıl tekke edebiyatı şairi. Halveti yolunun Mısriyye kolu kurucusu ve şeyhidir. Asıl adı Muhammed, mahlası Niyazi'dir. Başka bir yerden gelip Malatya'ya yerleşen babası Ali Çelebi, Nakşibendi yoluna mensup alim ve fazıl bir zattı. 1618 (H. 1028) senesinde Malatya'nın Soğanlı köyünde doğdu. 1693 (H. 1105) senesinde Limni Adasında vefat etti. Muhammed Niyazi, Malatya'da, önce İslami ilimlere ait temel bilgileri, sonra da medrese tahsilin ...devamı ☟

Niyazi Mısri evliyanın büyüklerinden. On yedinci yüzyıl tekke edebiyatı şairi. Halveti yolunun Mısriyye kolu kurucusu ve şeyhidir. Asıl adı Muhammed, mahlası Niyazi'dir. Başka bir yerden gelip Malatya'ya yerleşen babası Ali Çelebi, Nakşibendi yoluna mensup alim ve fazıl bir zattı. 1618 (H. 1028) senesinde Malatya'nın Soğanlı köyünde doğdu. 1693 (H. 1105) senesinde Limni Adasında vefat etti.

Muhammed Niyazi, Malatya'da, önce İslami ilimlere ait temel bilgileri, sonra da medrese tahsiline başlayıp, tefsir, hadis, fıkıh ve tasavvuf ilimlerini öğrendi. Medreseden icazet alıp çıkınca, çeşitli camilerde verdiği vazlarla halkın dikkatini çekti. Bu arada Malatya'daki Halveti şeyhi Hüseyin Efendiye intisab edip feyz aldı. Hüseyin Efendinin kısa bir süre sonra vefat etmesi üzerine anne ve babasından izin alıp uzun bir seyahate çıktı. Diyarbakır-Mardin yoluyla Bağdat'a gelip bir müddet burada ilim tahsil etti.

Burada tahsilini tamamladıktan sonra Mısır-Kahire'ye gelen Muhammed Niyazi, Şeyhuniyye denilen yerde Kadiriyye tarikatı büyüklerinden bir zatın dergahına yerleşti ve talebesi oldu. Hocasının bereket ve himmetiyle kemale erdi. Mısır'da uzun yıllar kalarak ilmini ilerletti ve Camiülezher'de ders verdi. Mübarek günlerde camilerde vaz etti.

1646 yılında İstanbul'a gelen Muhammed Niyazi, Sultanahmed civarındaki Sokullu Mehmed Paşa Dergahına yerleşti ve uzun süre riyazette kaldı. Sonra devrin tanınmış alim ve mutasavvıflarıyla görüştü. Mısır'da uzun yıllar kaldıktan sonra İstanbul'a geldiği için, buna nisbetle Niyazi Mısri diye tanındı.

Bir süre İstanbul'da kaldıktan sonra da Bursa'ya geçen Niyazi Mısri, Ulu Cami yakınlarındaki bir medreseye yereşerek inzivaya çekildi. Halkın isteği üzerine, Şeker Hoca CamiindeCuma geceleri vaz verdi. Buradan Uşak'a geçerek, Elmalılı Şeyh Yusuf Sinan'ın halifesi Şeyh Mehmed'in dergahına yerleşti. Daha sonra Ümmi Sinan'la tanışarak bütün varlığıyla ona bağlandı. Hocasıyla beraber Elmalı'ya gidip vazlar verdi, dergahın hizmetlerinde bulundu. Bir müddet sonra tekrar Uşak'a oradan da Çal veKütahya'ya geçen Niyazi Mısri, hocasının vefat haberi üzerine Uşak'a tekrar döndü. Fakat üzüntüsünden burada kalamayıp Bursa'ya giti.

Bursa'ya yerleşerek burada evlenen Niyazi Mısri, Ulu Camide devamlı vazlar verdi. Şöhreti bütün ülkeye yayıldı. 1665'te sadrazam Fazıl Ahmed Paşanın daveti üzerine Edirne'ye gitti. Dönüşte İstanbul'a uğradığında, bazı cahillerin tasavvuf aleyhine estirdikleri hava sebebiyle, Sultan Dördüncü Mehmed, alimler ve tasavvuf büyükleriyle devlet erkanının da toplandığı bir gün Ayasofya Camiinde vaz verdi. Bu vazında; tasavvuf yolunun hak olduğunu, tasavvuf ehlinin yaptıkları zikrin İslama aykırı olmadığını en açık şekilde izah etti. Tekrar Bursa'ya döndü. Bu günlerde şeyhi Uşaklı Mehmed Efendinin vefatı üzerine Halvetiyye yolunun Mısriyye kolunu kurarak irşada başladı.

Sultan Dördüncü Mehmed, Kamaniçe Seferine çıkmadan önce, Niyazi Mısri'yi ordunun manevi gücünü yükseltmek gayesiyle Edirne'ye davet etti. Üç yüz talebesiyle beraber Edirne'ye gidip sefere katıldı. Seferden dönüşte Edirne'de verdiği vazlar sebebiyle 1673'te Rodos Adasına gönderildi.

Dokuz ay sonra, 1674'te Rus Savaşı çıkınca, halkı sefere teşvik için, talebeleriyle, Edirne'ye geldi. Savaş sonrasında yaptığı bir vazında, savaşların millet ve devlet üzerindeki acı tesirlerini anlatması yanlış anlaşılarak, rikab-ı hümayun kaymakamı tarafından önce Gelibolu'ya, oradan da Limni Adasına sürgün edildi.

Limni'de 1677'den başlayarak on beş yıl boyunca çileli bir hayat yaşadı. Vefatından bir yıl önce 1692 yılında affedilerek Bursa'ya, oradan da Edirne'ye geldi. Selimiye Camiinde vaz ederken devlet işleriyle ilgili söylediği bazı sözler yüzünden tekrar Limni'ye gönderildi. Adaya gelişinden bir kaç ay sonra vefat etti ve oraya defnedildi.

Eserleri

Türkçe ve Arapça, manzum ve mensur on cildden fazla eseri bulunan Niyazi Mısri, daha çok mutasavvıf şair olarak meşhur olmuştur. Aruzla yazdığı şiirlerde genellikle Nesimi ve Fuzuli, hece ile yazdıklarında ise Yunus Emre’nin tesiri altında kalmıştır. Birçok yazma nüshası bulunan Divan’ı, hicri 1259’da Bulak Matbaasında basılmıştır. Divandaki şiirler çok içli ve yanıktır. Diğer eserleri şunlardır: 1) Mevaid-ül-İrfan Avaid-ül-İhsan, 2) Şerh-i Esma-i Hüsna, 3) Risale-i Eşratüs-Saa, 4) Sualler ve Mısri’nin Cevapları, 5) Tefsir-i Sure-i Yusuf, 6) Risale-i Mebde’ ve Me’ad, 7) Risale-i Mısri, 8) Tefsir-i Fatiha, 9) Risalet-üt-Tevhid, 10) Es’ile ve Ecvibe-i Mutasavvıfane, 11) Şerh-i Nutk-ı Yunus Emre, 12) Tabirname, 13) Risale-i Haseneyn, 14) Divan-ı İlahiyyat, 15) Mektubat, 16) Risale-i Hızriyye, 17) Risale-i Hilye-i Hazret-i Hüseyin, 18) Sure-i Nur Tefsiri, 19) Risale-i Belgrat, 20) Risale-i Vahdet-i Vücud.

Onun beytlerinden bazıları:

Cihan bağında insan bir şecerdir gayrılar yaprak. Nebiler meyvedir sen zübdesisin ya Resulallah.

Şefaat kılmasan varlık Niyazi’yi yoğ iderdi. Vücudun zahmının sen merhemisin ya Resulallah.

Derman arardım derdime derdim bana derman imiş Bürhan arardım aslıma aslım bana bürhan imiş

Savm u salat u hac ile sanma biter zahid işin İnsan-ı kamil olmağa lazım olan irfan imiş.

Mürşid gerekdir bildire Hakk’ı sana hakka’l-yakin Mürşidi olmayanların bildikleri güman imiş.

İşit Niyazi’nin sözün bir nesne örtmez Hak yüzün Hak’tan ayan bir nesne yok gözsüzlere pinhan imiş.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Niyâzî-i Mısrî
2 yıl önce

Fâtihatü’l‐Kitâb Mecâlis ^ Mısri Niyazi Divanı Şerhi, Yazan: Seyyid Muhammed Nur, Haz.: M. S. Bilginer Bukağı, Emine Işınsu, 2004 Niyazi-i Mısri Divanı Şerhi, Muhammed...

Niyâzí®-i Mısrí®, Din, Malatya, Mazhar Alanson, Osmanlı, Tarikat, Tasavvuf, Taslak, Emine Işınsu í–ksüz, Niyâzí®-i Mısrí® Divanı, Halveti
İnönü Üniversitesi
2 yıl önce

Uygulama ve Araştırma Merkezi Dil Eğitimi Araştırma ve Uygulama Merkezi Niyazi-i Mısri Araştırmaları Merkezi İstatistik ve Ekonometri Araştırma ve Uygulama...

Emine Işınsu
2 yıl önce

çıkar. Son dönem eserlerinde Türk tasavvufunun zirveleri Yunus Emre, Niyazi Mısri, Hacı Bayram Veli ve Hacı Bektaş Veli’nin hayatları ele alınmıştır. •...

Karagümrük
2 yıl önce

açısından önemli bir merkez bölgesi olmuştur. EBuradaki önemli dergah Niyazi-i Mısri Sokağı'ndaki yeni restore edilen “Celvetiyye Dergâhı”dır. Merkezi Üsküdar'da...

Karagümrük, Fatih, Adnan Menderes, Aksaray, Edirnekapı, Fatih, İstanbul, Fevzi Paşa, Taslak, Topkapı, Turgut í–zal, İstanbul, Millet Caddesi
Şeyh Bedreddin
2 yıl önce

Hüdayi Efendi ilk görüşe sahip olanlardır. Ancak mutasavvıf ve şair Niyazi Mısri ve son devrin Melamî şeyhlerinden Seyyid Muhammed Nûr'ül Arabî ikinciler...

ݞeyh Bedreddin, ݞeyh Bedreddin
Türk Halk edebiyatı
2 yıl önce

geçmiştir. Tekke edebiyatının önde gelen şairleri Aziz Mahmut Hüdai ve Niyazi Mısri'dir. Her iki şair de derin ilim sahibidirler. Bu asırda Aşık edebiyatında...

Halk edebiyatı, Hikmet, Devriye, Ayin, Selis, İlahi, Semai, Varsağı, Şathiye, Tevhid, Kalenderí®
Yunus emre
2 yıl önce

de orada öldüğü şeklinde yorumlara neden olmuştur. Ayrıca, mutasavvıf Niyazi Mısri de Yunus Emre'nin mezarının (veya makamının) Limni Adası'nda bulunduğunu...

Halk şiiri, Şair, Ozan, İnsan, Allah, Anadolu, Anadolu Selçuklu Devleti, Azerbaycan
Tengri
2 yıl önce

Anadolu tasavvufunun en önemli isimlerinden olan Yunus Emre ( XIII.yy.) ve Niyazi Mısri de şiirlerinde "Tengri" anlamında "Tanrı" ve eşdeğeri olarak da "Çalab"...

Tengri, Animizm, Azerbaycan, Cengiz Han, Divan-ı Hikmet, Erlik, Kam, Kaşgarlı Mahmud, Kök Tengri, Mitoloji, Moğol